SoKaK LaMBaSı
SOKAK LAMBASI
Ne yüreğim kavi ne ayağım seğirtken
Ne özlediğim kaldı ne özlediğim
Tükendim bittim anlayacağın.
Bir sokak lambasıyım bu gece. Bir sokakta yalnız başına, etrafındakileri aydınlatmaya çalışırken öylece kalakalmış bir sokak lambasıyım. Duygularımı, düşüncelerimi, hüzünlerimi birileriyle paylaşmayı arzularken her zaman yanında olduklarım ihtiyacım olduğu an yoklar. Sevdiklerim kim, nerede kalbimi dolduranlar. Nerede kalbimi doldurduğunu sandığım ama daha da ıssızlaştıranlar. Yoklar ve bir ben varım bu gece sokakta yalnız başına. Etrafımı ışığımla aydınlatmaya çalışsam da etrafın aydınlanması, karanlıkların kaybolması için karşılıklı aydınlatmak gerekti ve ayna misali karşı karşıya durmak.
Yalnızlık, insanı sarsan, yüreği derinden yaralayan bir an!
Sahi neydi yalnızlık ki birçok yüreği derinden yaralayan.
Yalnızlık; kalabalıklar içinde olsan da kimsenin yanında olmamasıydı.
Yalnızlık; derdini, sıkıntını hüznünü anlatırken başını dayayacağın omuz bulamamaktı.
Yalnızlık; kendine iyi bak diyerek giden bir dostu karlı bir gecede uyandırıp çağırmamaktı, kendi başının çaresine bakmaktı.
Kendine iyi bak diye veda eden bir dosta dönüp tekrar ne söyleyebilir ki insan?
Bir gece yarısı yalnızlığında kalkıp onu nasıl arayabilir?
Kendime bakamıyorum; yalnızlık üstüme üstüme geliyor.
Sana ve dostluğuna ihtiyacım var nasıl diyebilir?
Diyemez Ve diyemiyorum işte.
O; orada kendi yalnızlığında, ben burada kendi yalnızlığımla baş başa.
İşte bu gece koca bir sokaktaki lamba kadar yalnızım. Bir yere gidemiyorum, sadece zaman gidiyor bir yerlere aydınlık gün umutlarımı da alıp. Bütün isteklerim tek taraflı kalıyor ve kimse yanaşmıyor lambaya. Özlüyorum ve görmek istiyorum kalbimi sızlatanları ama herkes kendi yolunda ilerlerken eski taşlara basıp geçiyorlar yolun kenarına çekmiyorlar.
Gecenin bu karanlığında yalnızlığıma şahit fısıldayan rüzgârlar. Üzerimden bir mazi enkazının geçtiğini anladım ama vakit çok geç. Mazime ellerimi uzatıyorum bir türlü dokunamamanın somut bir eşya gibi avucuma alamamanın acısını çekiyorum. Ve gölgeler büyüyor karanlığa inat kat be kat. Beni üzen yaralayan gecenin dağdağasında gölgeler değil; gölgesi büyüyenlerin aslında çok küçük olmaları. Demek ki güneş batmak üzere.
[CENTER]
Muhammed Yusuf DEMİRCİ