Ezan Nasıl Tespit Edildi?
Hicretin birinci yılında Medine-i Münevvere’de Mescid-i Nebevi tamamlanınca cemaatle namaz kılınmaya başlandı. Müslümanlar, namaz vakitleri gelmeden önce mescidin yanında toplanıp namaz vaktinin girmesini beklerlerdi. Bu arada Hz. Bilal-i Habeşi (ra), Rasûlullah’ın emriyle cemaate “es-salah, es-salah” (namaza namaza) veya “es-salatu camiatun” (namaz toplayıcıdır / cemaatle namaza) diye seslenirdi. Ancak bu usül, Müslümanları zamanında cemaate toplanmaya ve onları cemaatten mahrum etmemeye elverişli değildi. Nitekim mescide erken gelen sahabiler namaz vaktini bekleyerek işlerinden olurlar, geç gelen sahabiler ise namaza yetişemezlerdi. Bu sebeple namazları zamanında bildirecek bir alamete ihtiyaç duyuldu.
Bu iş için Rasûlullah’ın riyasetinde bir istişare heyeti toplandı. Mecliste bulunan sahabiler tarafından çeşitli teklifler gündeme getirildi. Bazıları “Namaz vakti gelince yüksek bir yere bayrak dikelim, onu görenler birbirlerine haber verirler” dediler. Rasûlullah bu görüşü münasip bulmadı. Yine Rasûlullah “boru çalınması” teklifini yahudilerin, “çan çalınması” teklifini hristiyanların, “ateş yakılması” teklifini de mecusilerin adeti olduğu gerekçesiyle kabul etmedi. Neticede istişare heyeti bu hususu karara bağlayamadan dağıldı. Rasûlullah da bu hususta Allah’tan vahiy beklemeye başladı.
Ertesi sabah Abdullah b. Zeyd, Rasûlullah’a gelerek; “Ya Rasûlullah, bu gece ben bir rüya gördüm. Rüyamda üzerinde iki parçadan oluşan bir elbise ve elinde bir çan bulunan biri yanıma geldi. Ben kendisine ‘Ey Allah’ın kulu; bu çanı satar mısın?’ diye sordum. O, ‘Çanı ne yapacaksın?’ dedi. Ben de ‘Onunla halkı namaza çağıracağız’ dedim. O ise, ‘Sana ondan daha hayırlı olanı söyleyeyim mi?’ dedi. Ben de ‘Olur, nedir?’ dedim. Bunun üzerine bana ezanı okudu...” diye anlattı.
Abdullah b. Zeyd’in rüyasını Rasûlullah’a anlatması üzerine Rasûlullah : “İnşaallah, bu hak rüyadır. Gördüğünü Bilal’e öğret. Çünkü onun sesi senin sesinden daha güzeldir” buyurdular. O da bunu Hz. Bilal’e öğretti. Bilal’de bu ezanı yüksek ve çok tatlı bir sesle okudu.
Ezan’ın Medine semalarında yayıldığı sırada, bu ilahi daveti duyan Hz. Ömer (ra), evinden çıkıp koşa koşa Rasûlullah’a geldi ve “Ya Rasûlullah, bunu ben rüyamda gördüm” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah; “Ey Ömer, vahiy sizi geçti. Siz bana gelip anlatmadan önce bu hususta vahiy geldi” diye buyurdu.
Abdullah İbn-i Ömer (ra) anlatıyor: (Sahih-i Buhari’den) “Müslümanlar muhacir olarak Medine’ye geldikleri zaman, bir araya toplanıp, namaz vaktini gözetlerlerdi. Bir gün bu husus hakkında aralarında müşavere ettiler. Bazıları Hristiyanların çanı gibi, çan kullanılsın, bazıları da çan olmasın da, Yahudilerin nefirisi gibi boru çalınsın teklifinde bulundu. Hz. Ömer (ra) ise; “Öyle ama, namaza insanları çağırmak için neden bir adam görevlendirmiyoruz” dedi. Resûl-i Ekrem (sav) bunun üzerine: “Haydi Bilâl kalk, namaz için nida et” buyurdu”... İmam Kasani; Abdullah b. Zeyd’in, bu müşavereden sonra ezânı rüyasında gördüğünü ve bu durumu Resûl-i Ekrem (sav)’e bildirdiğini kaydettikten sonra, Hz. Ömer (ra)’in de aynı günlerde ezânı rüyasında işittiğini kaydediyor... İbn-i Abidin bu konuda şunları kaydediyor: “Fethû’l Kadir sahibi, Abdullah b. Zeyd kıssasını “Sirac”dan naklen ve tamamen isnadlarıyla nakletmiştir. Bu kıssada aynı rüyayı o gece Hz. Ömer (ra)’in de gördüğü bildirilmektedir. “Minhac” haşiyesinde Hafız İbn-i Hacer’den naklen şöyle deniliyor: Bunu Abdurrezzak ile Ebû Davûd’un Murasil’inde rivayet ettiği şu haber te’yid eder: Hz. Ömer (ra) Ezân rüyasını görünce haber vermek için Peygamber (sav)’e geldi. Fakat bu hususta vahyi gelmiş buldu. Onu Bilâl’in Ezânından başka şaşırtan şey olmadı. Bunun üzerine Peygamber (sav): “Bu hususta vahiy seni geçti” buyurdu
alıntıdır