17 Ekim 2014, 01:19
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 21422 Üyelik T.:
08 Kasım 2012 Arkadaşları:35 Cinsiyet: Mesaj:
3.297 Konular:
784 Beğenildi:132 Beğendi:34 Takdirleri:141 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Herkesin var, neden benim yok, çok mutsuzum... Herkesin var, neden benim yok, çok mutsuzum... Üniversite sınavı yaklaştığı için çok yoğun bir programı olan Ahmet kardeşi Ayşe ile çok fazla ilgilenemez olmuşsa da son günlerde kardeşinin mutsuz olduğunu farkediyordu. Ahmet bir gün çayını odasına getiren kardeşine: "Son günlerde seni mutsuz görüyorum istersen biraz konuşabiliriz" dedi.
Ayşe biraz isteksiz de olsa "olur abi" diye cevap verdi. Sonuçta abisinin onun mutsuzluğuna çözüm bulabileceğini sanmıyordu.
Ahmet: "Anlat bakalım seni mutsuz eden şey nedir?"
Ayşe: "Arkadaşlarımın telefonları benimkinden daha güzel. Telefonumu seviyorum fakat biraz eski teknoloji. Dokunmatik evet ama arkadaşlarımın çoğunda son model telefonlar görünce özeniyorum. Annemde son model telefon var fakat bana vermiyor. Ama ben çook istiyorum. Çok mutsuzum."
Ahmet: "Bak Ayşecim seni anlıyorum ama mutluluğunu basit bir telefonla sınırlama. Telefon insanı mutlu edecek bir şey değil ki. Sırf başkasında var neden bende yok düşüncesi çok yanlış bir düşünce. Elindeki telefon senin işini görmüyor mu?"
Ayşe: "Aslında görüyor ama arkadaşlarımınki daha güzel."
Ahmet: "Lüksün sonu yoktur. Pahalı telafonla değer kazanacağını mutlu olacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. İnsan şahsiyeti ve güzel ahlakı ile değer kazanır ve mutlu olur. Senin yaşında olup da, yemeye ekmek bulamayan milyonlarca çocuk varken sen bulunduğun en güzel şartlarda mutsuz olabiliyorsun. Gerçek mutluluk nasıl kazanılır biliyor musun?"
Ayşe: "Nasıl kazanılır abi?"
Ahmet: "Zor durumdaki insanları düşün ve lükse girerek israf ederek mutlu olmaya çalışma. Mutlu olmak istiyorsan sıkıntı içerisinde zor durumda kalmış çocuklara yardım et. Lüks telefon aldığın zaman zenginliğine zenginlik katan insanları mutlu etmiş olursun. Paranı fakir ve muhtaçlarla paylaşırsan o zaman gerçek mutluluğu tadacaksın.
Eğer bir şeye üzülmek istiyorsan akşam aç yatağına giren ve açlıktan gözüne uyku girmeyen çocukların haline üzül ve onlar için ne yapabilirim diye düşün. Arkadaşlarını da bu konuda bilinçlendir. Mesela sınıf olarak bir afrika ülkesindeki yetim çocuklara yardım kampanyası başlatabilirsin. Sadece kendini düşünen nefsinin arzularının esiri olmuş bir insan hiç bir zaman gerçek mutluluğu tadamayacaktır".
Ayşe: "Haklısın abi hiç böyle düşünmemiştim".
Ahmet: "Rabbimizin bize ihsan ettiği paha biçilemeyen o kadar çok nimetler var ki, saymakla bitmez. Bu nimetlerden kimisi hususi bize özeldir, çoğunluğu ise umumi ve herkese verilen nimetlerdir. Gözümüz, kulağımız, elimiz, ayağımız, aklımız, zekamız gibi bize özel nimetler paha biçilmez olduğu gibi, hava, su, ısı, ışık gibi umumi nimetler de paha biçilemezdir.
Hava, su, ışık, ısı gibi nimetlerin umumi olması değersiz kıymetsiz olduğu anlamına gelmiyor. Allah bizim için atmosferi yaratmış. En değerli şeyleri en kolay şekilde elimize vermiş. Havayı damacanada satıyor olsalardı veya herkes sırtında oksijen tüpüyle geziyor olsaydı hayat ne kadar zor olurdu değil mi?".
Ayşe: "Evet abi böyle bir hayat düşünemiyorum doğrusu".
Ahmet: "İşte tüm bu nimetleri bize gönderdiği için Rabbimize şükredip mutlu olmalıyız. Bundan sonra her sabah kalktığında pencereyi açıp mis gibi havayı içine çekip, güneşin senin için doğduğunu, kuşların senin için cıvıldaştığını, çiçeklerin sana gülümsediğini, eşsiz nimetlerle donatıldığını, kudretsi sonsuz kainatın tek sahibi Allah'ın önüne serdiği güzelliklerle sana kainattan daha fazla değer verdiğini düşünerek şükredip mutlu, huzurlu, neşeli bir şekilde yeni bir güne başlayabilirsin. Ve mutluluğuna gölge düşürecek hiç bir şeye fırsat verme."
Ayşe: "Evet abi bundan sonra basit şeylerin mutluluğuma engel olmasına izin vermeyeceğim. Gerçekten Rabbimiz bizi çok seviyor ve bizi mutlu edecek sayısız nimetlerle bizi donatmış. Bunları bana farkettirdiğin için çok teşekkür ederim abi".
alıntıdır Mustafa Demirbaş |
| |