Irkçılık Şeytan’dandır.
Kobane’ye destek olma adına sokaklara çıkma çağrısı ile ülkemizde yeniden alevlenen ırkçılık hastalığına, siyasilerden tutun tüm kesimler ateşe körükle gitme yolunda kullandıkları tercihlerini/enerjilerini, barış huzur için geçmişte zulüm yapan, faili meçhul cinayet işleyen çetelerin ifşası için kullanmadılar. Yakın zamanda işlenen roboski katliamını bile aydınlatmayan bir yönetim.
İktidarda olan akp’nin, Kemalist rejimin zalimane uygulamaları hususunda, insanların özgürlük alanlarını kısıtlayan uygulamalara son veren düzenlemelerini takdir ederek. Aklı kullanma yerine, ölüler üzerinden övünmeyi ilke edinen tavırları, milli ve efsanevi hikâyeler ile dünyaya yön verme çalışmaları ülkemiz için emperyalist güçlerin felaket senaryolarına kapı aralamaktadır.
Müslümanların dillerinden düşürmedikleri kelime’i tevhidi anlayamadıkları. Bugün devlete güce tapınma, hırsızlıkları alkışlama, ırkçılık ve katillik anlayışına onay vermeleri ile açıkça kendini göstermektedir. Kelime’i Tevhidi anlayan asla zulme, zalime ve yardakçılarına boyun eğmemeli inandığı gibi yaşayabilmelidir.
Ülkemizde kanayan yara ırkçılık hastalığı, yıllarca insanların ölümüne, sürgün/tehcir edilmesine, sefalete ailelerin dağılmasına binlerce vatan evladının ölümüne, Kürtçe/Türkçe ağıtlar ile yürekleri yakmıştır.
Bu hastalık hususunda yapılan barış görüşmeleri, yanıbaşımızda feryat eden mazlumların başına bela edilen, ülke yöneticilerin desteğini gören örgütlere kurban edilme çalışmaları, emperyalist kan emici ittifak güçlerinin müdahalesi ile yeniden başlayan barış görüşmeleri, kendi menfaatlerini gözyaşına tercih eden kirli ellerin oyunlarına kurban edilmemeli.
Bu gerçeği göremeyen savaş çığırtkanları, güce tapınma hastalığı ile hareket ederek ülkemizde iki yıllık süreç içerisinde var olan huzur ortamını baltalamak adına ırkçılık mikrobunu yeniden diriltmeye çalışmaktadırlar. Sosyal medya araçları ile insanların duygularını istismar eden söylem ve yayınlar ile barış sürecini kargaşa ortamına çevirmeye çalışmaktadırlar.
Üstad Ali Şeriati’nin insanların tapınma hastalıklarına dair sözü ırkçılık mikrobunun ne denli bünyelere yerleştiğini çok açık bir şekilde izah etmektedir:
‘’ Çağdaş dünyamızda artık, toprağa, kana, devlete, ırka bayrağa ve şahıslara tapılıyor.’’
Irkçılık temelini atan şeytanın saflarında yer almak için gayret gösterenler, Müslüman ismine layık olamazlar. Müslümanlığın inanç kriterleri, değerleri, dünyevi ve uhrevi amaçları inşa üzeredir. İfsat üzere hareket etmek Muaviye’leşmektir emevi dikta anlayışı ile yaşamaktır.
Mazlumdan, sömürülenden yana olmak, haklarını savunmak, yaşadıkları toprakların işgaline karşı çıkmak adı ile hareket ettiğimizde bizleri ırkçılık ile karalamaya çalışanlar insanlıktan nasibi olmayan bakış açılarının ön yargısıdır. Irkçılık adına hareket eden tüm izimler düşmanımız bunlara karşı insani duruş sergileyenler kardeşlerimizdir.
Karalama ile hareket edenler, Bosna, Çeçenistan, hocalı, Uygur Türkleri hususunda zalimlere söylem ve eylemlerimize baksınlar. Malazgirt’te çin zulmü protestosu ile mazlum ayırt etmediğimize bakabilirler.
Mazlum halklar için hakkı ve adaleti savunmak, ellerinden alınmış haklarının iadesi adına eylem ve söylemlerde bulunmak ırkçılık yapanlara, propaganda ile karalamaya çalışanlara karşı duruşumuz her zaman hak ve adalet’ten yana olmak bilinci ile hareket etmek olmalıdır.
Bir kavme olan kin ve nefreti bütün insanları aynı kefeye koyarak dillendirmek yaymak şuursuzca davranmaktır. Sitede günlerce yapılan propaganda hususunda sessiz kalarak bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın Yahudileşme mantığı ile seyretmek adilane değildir.
Bu bakış açısına karşı cevap yazdığımızda bizleri şovmen vs olarak niteleyen kişiler ile kardeş olamam. Kardeşliğimiz tüm benliklerden sıyrılmış önce insan olabilen Müslümanlar iledir. Benliklerden sıyrılamamış izimler ile hareket eden ve bunu din zannedenler önce dini asli kaynağından öğrenmeli sonra din adı altında konuşmaya başlamalıdırlar.