Durumu: Medine No : 21422 Üyelik T.:
08 Kasım 2012 Arkadaşları:35 Cinsiyet: Mesaj:
3.297 Konular:
784 Beğenildi:132 Beğendi:34 Takdirleri:141 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Fıkıh Usulü ÖZETLERİ 1-2-3.üniteler (ATAUZEM) Fıkıh Usulü ÖZETLERİ 1-2-3.üniteler (ATAUZEM) Fıkıh Usulü Ünite 3
Şer'î Deliller
"Delil" lügatte maddi ve manevi olarak hayır veya şer olsun herhangi bir şeye doğru irşad eden, yol gösteren kılavuz anlamındadır.
Usûl alimlerince: Üzerinde doğru bir muhakeme vemantıkla düşünüldüğünde kendisiyle matlub bir habere ulaşılması mümkün olan şeydir.
"" Meselâ: Bu âlemin değişme, intikal ve fânî olması gibi hallerini düşünerek sonradan var olduğunu bulmak, "Namazı dosdoğru kılın" (Bakara 2/43) âyeti gibi şer'î nasslar üzerinde düşünerek namazın farz olduğu hükmüne varmak gibi.""
Şer'î delil ise: İster kat'î (yakınî) ister zannî (yani zann-ı galib) bir yolla olsun kendisinden şer'î amelî bir hüküm istinbât edilen her şey şer'î delildir. Deliller iki kısımdır:
1- Kitap - Sünnet - Kıyas - İcma
+Ulemanın çoğunluğu tarafından kabul edilen müttefekun aleyh (üzerinde ittifak edilen) delillerdirki bunlar Kitap, Sünnet, İcmâ ve Kıyastır.
+Bu delilin Delaleti Katidir.
+Bunlara uymak Farzdır.
+Bunlarla istidlal yapılırken kitap, sonra sünnet, sonra icmâ, sonra kıyas sıralamasına riayet etmek gerekir.
+İlim ve din alanında söz sahibi müslümanlara uymayı emretmek müctehidlerin ittifak (icmâ) ettiği hükümlere uymayı emretmek demektir.
+ Tartışmalı olayları Allah'a ve Rasûl'e havale etmeyi emretmek, hakkında nass ve icmâ olmadığı takdirde onu kıyasa havale etmeyi emretmek demektir.
""Bu delillere uyulmasının vacib olduğuna dair delil şu âyeti kerimedir: “Ey iman edenler! Allah'a (c.c.) itaat edin, Rasûle ve sizden emir sahiplerine itaat edin: Herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşersiniz -eğer Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsanız- onu Allah'a ve Rasûle havale edin” (Nisa: 4/59).""
"" Rasûlullah (s.a.s) onu Yemen'e gönderirken "Sana bir mesele arz olunduğunda nasıl hükmedeceksin?" diye sordu. O da "Allah'ın Kitabına göre hüküm veririm" dedi. Rasûlullah (s.a.s) "ya Allah'ın Kitabında bulamazsan?" dedi. O da "Rasûlullah'ın sünnetiyle" diye cevap verdi. Rasûlullah (s.a.s) "ya Rasûlullah'ın sünnetinde bulamazsan" dedi. Muaz da "ictihad ederim ve kusur etmemeye çalışırım" deyince Rasûlullah (s.a.s) onun göğsüne vurarak "Allah Rasûlünün elçisini, Allah Rasûlünü memnun edecek şekilde muvaffak kılan Allah'a hamdederim" diye şükretti""
2) Muhtelefun fîh (üzerinde ihtilâf edilen) olan deliller.
+ Bunların da en meşhurları istihsan, mesâlih-i mürsele veya ıstıslah, istishab, örf, sahabe kavli, önceki şeriatler ve seddi zerâyi' ve daha başkaları olmak üzere sayıları çoktur.
+Bu Deliller Delaleti Zannidir. Deliller Ayrıca Nakli Ve Akli olarak ayrılır:
Nakli Deliller: Kitap, sünnet, icmâ, örf, önceki şeriatler ve sahabe kavlidir.
Aklî deliller: Kıyas, mesâlihi mürsele, istihsan, istishab ve seddi zerâyi'dir.
+ Naklî ve aklî delillerden her biri diğerine muhtaçtır.
+ Naklî delile dayanmayan ictihad muteber değildir. Çünkü sadece aklın hüküm koymada yetkisi yoktur.
+ Naklî delilleri kullanmak için ise düşünme ve tefekküre ihtiyaç duyulur.
+ Nakille akılın buluşması hüküm vermede isabetli sonuca götürür.
Sünnet Kur’an-ı şerhetmek ve onu açıklamak üzere vücud bulmuştur. Kur’an/Kitab’ın Tarifi:
+Kur’ân kelimesi toplama, düşünüp aslına vâkıf olma, özüne erme, dağınık parçaları bir araya getirip bir bütün hâsıl etme gibi mânâlara gelir.
+Kaynaklarda verilen Kitap tarifinin geneline göre; “Kitâb ya da Kur'ân Yüce Allah tarafından Hz. Muhammed (s.a.s)’e arapça olarak indirilmiş, bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, mushaflarda yazılı, okunması ile ibadet edilen, beşerin benzerini getirmekten âciz kaldığı Fatiha Sûresi ile başlayıp Nâs Sûresi ile sona ermiş olan mukaddes kelâmdır” Kur’an’ın Hüccet Oluşu:
Müslümanlar arasında, Kur'ân'ın, teşri' için birinci kaynak olduğunda ve bütün beşeriyet hakkında bir şer'î delil olduğunda bir ihtilâf bulunmamaktadır. Kur'an-ı Kerimin Özellikleri:
+Kur'ân'ın arapçadan başka bir dile tercümesi Kur'ân sayılamaz.
+Kur'ân tercümesine dayanılarak hüküm istinbat edilemez.
+Kur'ân tevatür yoluyla nakledilmiştir.
+ Tevatür, normalde yalan üzerinde birleşmesi aklen mümkün olmayan bir topluluğun aynı özellikteki bir topluluktan yaptığı rivayettir.
+ Tevatür, yakinî ilim ve rivayetin sıhhati hakkında katiyyet ifade eder.
+ Kur'ân nasslarının sübûtu kesindir, bu konuda müslümanlar arasında hiçbir ihtilâf yoktur. Kıraatler:
+ Şaz kıraatler, kudsî hadisler gibi mütevâtir olmayan şeyler Kur'an'dan sayılmaz.
+ Şaz kıraatler, âhâd haberler şeklinde bize nakledilen kıraatlerdir.
+ Şaz kıraatler hüccet olmaz.
+ Mütevâtir olmayan kıraatin Kur'ân'dan sayılmayacağı ihtilafsız bütün âlimlerce kabul edilmektedir.
+ Hanefilere göre mütevâtir olmayan kıraat kaynak olarak kullanılabilir.
+ Mâlikîlere, Hanbelîlere ve bir kısım Şâfiilere göre kullanılamaz.
"" Hanefilerin bu konuya bakışları şöyledir: Tevâtüren nakledilmemiş olan kıraati sahabî yazmış ve ona mushafında yer vermiştir. Bu durumda iki ihtimal vardır: Sahabî, ya bunu Hz. peygamber'den işitmiştir veya kendi görüşü ve içtihadı olarak ifade etmiştir. Fakat ilk ihtimal daha kuvvetlidir. Çünkü âdîl ve sika (güvenilirliği bütün müslümanlarca kabul edilmiş) olan sahabî bu kıraate mushafında yer vermeye özen gösterdiğine göre açıktır ki o bunu Rasûlûllah'tan işitmiştir ve bu Allah'ın Kitabını beyan ve tefsir etmek üzere Hz. Peygamber tarafından yapılmış bir açıklamadır."" Kitabın Hükümlere Delaleti:
+ Kur'ân'ın hükümlere delâleti bazen kat’î (kesin) bazen zannî olabilir.
+ Şayet Kitâb'taki bir lâfız birden fazla manaya ihtimalli değilse, Kitâb'ın hükme delaleti kesindir.
""Miras ve haddlerle ilgili âyetlerde yer alan rakamlar hâss lâfızlar böyledir. Mesela “Zina eden kadın ve zina eden erkeğin herbirine yüz değnek vurun” (Nûr 24/2 ) âyetindeki (100) yüz rakamı gibi.""
+ Kitâb'ta yer alan lâfız birden fazla manaya açık ise, o zaman hükme delâleti zanni olur.
""Meselâ, “Boşanmış kadınlar kendi başlarına (evlenmeden) üç kurû’ süresi beklerler” (el-Bakara 2/228) âyetindeki “kurû’” gerek hayız gerekse tuhur anlamlarının kastedilmesi mümkündür. Zira bu lâfız Arap dilinde her iki mana için kullanılan "müşterek" bir lâfızdır. O halde bu manalardan sadece birine delâleti kat'î değil, zannidir. Burada içtihada ve müctehidlerin anlayış ve istinbat farklılıklarına yer vardır""
Kur'anın Hükümleri Açıklama Tarzı:
+Kur'an-ı Kerim Şer'i hükümleri açıklarken farzdır sünnettir yada haramdır demez.
+ ” (Size verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcayın, (Münafıkun, 63/10). Âyetinde olduğu gibi bir davranışın yapılmasını isteyen emir siygası kullanmıştır.
+ (Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”, (Bakara 2/195), âyetlerinde olduğu gibi bir davranıştan sakındıran "nehiy siygası" kullanılır.
Şu halde bu değişik üslûplardan ve farklı sîgalardan şer'î hükümleri istinbat edecek kişilerin bu sigaları anlamasına yardımcı olacak birkaç kural şunlardır:
+Şâri'in (kanun koyucu) (Allah)
-bir fiili emretmesi,
-yüceltmesi,
-fiili veya failini övmesi,
-fiili veya failini sevdiğini ifâde etmesi
-yahut bir fiili doğru veya kutlu olarak nitelendirmesi,
-bir fiil veya faili üzerine yemin etmesi
-vb. durumlar
+Bu fiilin ya "vücûb"unu (farz olduğunu) ya da "nedb"ini (mendub olduğunu) gösterir.
+Fiilin Kesin tarzda istendiğini gösteren bir tarzda siga varsa farzdır. Değilse menduptur.
+ Şâri'in
-bir fiilin terkini istemesi,
- fiili veya failini kötülemesi,
- fiili işleyeni hayvanlara veya şeytanlara benzetmesi,
- fiili dünyevî veya uhrevî lanetlemesi,
- bir azabın sebebi olarak göstermesi,
- yahut pis, kötü ve çirkin olarak nitelemesi,
- şeytan işine ve süsüne nisbet etmesi,
- insanlar arasında düşmanlık ve buğz sokmaya sebeb göstermesi,
+Bu fiilin ya "hürmet"ini (haramolduğunu) ya da "kerahetini (mekruh olduğunu) gösterir.
+ Fiilin kesin olarak terkedilmesi gerektiğini yada şiddetli tehdit gösteren bir sîga ise hüküm haramdır, değilse mekruhtur.
Şari'in
-Fiilin "helâl" kılındığını,
-"izin" verildiğini,
-"günah" veya "zorluğun kaldırıldığını
+İfade eden lâfızlar kullanılmış ise bu fiilin "mubah" olduğunu ve kişinin bunu yapıp yapmamada serbest bırakıldığını gösterir.
+ Allah'ın kullarına nimet olarak verdiği şeyleri zikretmesi,
+Birtakım şeyleri bizim için yarattığını haber vermesi,
+ Bir şeyi haram kılana karşı reddiyede bulunması,
+Veya haramdan söz etmemesi de mubahlığı gösterir.
Kuranın İcaz Çeşitlerinden Bilimsel keşiflere uygunluğu:
""Hicr: 15/22 “Biz rüzgarları, aşılamayı sağlayan vasıtalar olarak gönderdik” âyeti aşılama kanununu beyan etmek için nazil olmuştur. “İnkar edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken onları birbirlerinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi?” (Enbiyâ, 21/30) âyetinde dünyanın bugünkü halini alış sürecindeki gaz bulutu nazariyesine işaret vardır. “Sen dağları görürsün de onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler, (Bu) herşeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır” (Neml, 27/88) âyetinde arzın döndüğüne işaret vardır. “Bizim yeryüzüne gelip onu uçlarından ekşittiğimizi görmediler mi?” (Ra'd: 13/41) âyeti arzın tam yuvarlak olmadığına delâlet etmektedir. "Geceyi gündüzün üzerine sarıyor, gündüzü gecenin üzerine sarıyor” (Zümer: 39/5) âyetinden yerin yuvarlak olduğu anlaşılıyor. Çünkü “sarmak” yuvarlak bir cismin üzerine dolamak demektir. “İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar” (Rahman: 55/19-20) âyetinde aynı yerde oldukları halde tuzlu su ile tatlı suyun karışmadığına delâlet vardır. "Andolsun biz insanı çamurdan, bir özden yarattık. Sonra onu emin ve sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik. Sonra bu nutfeyi bir kan pıhtısı haline soktuk, müteakiben kan pıhtısını bir lokmacık et yaptık, bu bir lokmacık eti kemiklere çevirdik, bu kemikleri etle kapladık. Sonunda onu bambaşka bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.” (Müminun: 23/12-14). Bu âyetler insanın yaratılmasındaki merhalelere delâlet etmekte ve bu en son tıbbî buluşlara da uygun düşmektedir." Gaibden Haber Vermesi:
""Meselâ: “Elif, Lâm, Mim. Rumlar en yakın bir yerde yenilgiyenuğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir.” (Rum:n30/1-3) haberinden sonra haber verilen müddet içinde Rumların zaferi gerçekleşmiştir. “Andolsunnki Allah elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş venkısaltmış olarak korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz” (Fetih, 48/27) haberinden sonranHicretin sekizinci yılında Mekke'nin fethi tamamlanmıştır. ""
ALINTIDIR.... |