Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 Arkadaşları:60 Cinsiyet:Bayan Mesaj:
9.475 Konular:
1144 Beğenildi:4423 Beğendi:3685 Takdirleri:11319 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | 2. Sınıf İlahiyat HADİS Dersi 6. Ünite Özeti Medineweb 2. Sınıf İlahiyat HADİS Dersi 6. Ünite Özeti Medineweb SOSYAL KÜLTÜREL HAYATTA HADİS
İslam ruhi arınmadan temizliğine devlet yönetiminden aile düzenine, ibadetten alışverişe, eğitimden sağlığa, hukuktan iktisata , mimariden estetiğe kadar sosyal hayata dair ne varsa Allah Resulü ve arkadaşlarının tecrübesinden geçmiş ,pratiğe geçirilmiş , son derece önemli prensipler bütünüdür.
Prensiplerle pratiklerin uyumlu bütünlüğü , bilim , sanat ve edebiyat gibi bütün medeniyet yapılarının Allah'ın boyası ile boyanmasını sağlamıştır. Son ebedi mesaj Kur'anı Kerim '' tevhid , nübüvvet / risalet , adalet , ahiret '' temelinde dünya hayatını anlamdıran yaratılıştan dirilişe insanlığın saadeti için gerekli olan inanç esaslarını, ahlaki kriterleri ve şer'i hükümleri belirlerken Hz. Peygamber'in (sav) sünneti bütün bunlara can verir, onları renklendirir, hareketlendirir. Peygamber Efendimiz'in (sav) söz ve fiilleri İslami dünya görüşünün ve Müslümanlar arasındaki müşterek davranış ve düşünce öngüsünün Kur'an'la birlikte ilk ve en güvenilir sem'i-ameli ( iştsel, görsel, pratiğe dayalı) bilgi kaynağıdır. Tarih boyu Müslümanlarıniçinde yaşadığı müşterek dünya algısı ve toplumsal düzen Hz. Peygamber'in (sav) tebliğ ve beyanıyla günümüze kadar uzanan bir sürecin tezahürüdür.
Sünnet bir taraftan ferdi- insani farklılıkları dikkate alacak kadar kapsamlıi diğer taraftan bütün farklılıkları bir esasta toplayacak kadar birleştiricidir.
Sosyal hayat düzenleyici mekanizmalardan biri olan ilim-amel dengesini koruma işi sünnet ve bu tayin edici karakteri altında çalışan Fıkıh ve İctihad'dır..
Hadis , musannefatı, dini bilginin saçayağını oluşturan iman, ibadet , muamelat ve ahlaka dair son derece değerli veriler içeren büyük bir hazinedir. Ale'l- ebvab yeni konularına göre tasnif edilen '' Musannef , Cami ve Sünenler'' günlük hayatın pratik ihtiyaçları alınarak oluşturulmuş İslami yaşantının Kitab ve Sünnet çizgisinde yürüyebilmesini temin için gerekli olan bilgi ve belgeleri ihtiva eden sosyal içerikli bilimsel kaynaklardır.
Kütüb-i Sitte altı temel hadis kitabının birincisi olan Buhari'nin el- Camius- Sahih'inde bir toplum yapısının her alandaki sağlam dayanaklarını içeren Sünneti referans olarak yazılmış bir sağlık reçetesidir. Müslümanlar için bir '' kültür bilim'' den söz edildikçe bunun omurgasını Hadis teşkil eder. Hadis son derece güçlü ve belirleyici yapılanma modeli nedeniyle '' Hadis Merkezli Tarih Telakkisi '' eş zamanlı olarak diğer din ve kültür dairelerinde olmayan bir tarih / haber tenkidi fikrinin doğuşuna da zemin hazırlamıştır. Hz. Peygamber'in (sav) ömrü boyunca üzerine titrediği en önemli şey Cahiliyye toplumundan devralacak kısa sürede örnek ve aydınlık nesle dönüştüğü ashabının düşünce ve yaşantıda yeniden karanlığa gömülmemesi için gerekli uyarı ve nasihatte bulunmuştur. Bilali Habeşi (ra)'ye siyahinin çocuğu ifadesiyle seslenen Ebu Zerr'i '' Sen de Cahiliyye kalıntısı var '' diyerek azarlaması buna örnektir.
Allah katında Müslümanların rahmete en uzak olanı şu üç gruptur.
1. Harem bölgesinde haksızlık yapıp masiyet işleyen ( mülhid)
2. İslam döneminde Cahiliyye yol ve adetlerini / sünnetini arayan ( mübtağ)
3. Haksız yere kanını dökmek için masum bir insanın peşini kovalayan ( muttalib)
İslam medeniyeti ilk günkü gibi kendini temiz ve berrak haliyle muhafaza ettiği için '' toplumdan hareketle dini değil , dinden hareketle toplumu '' şekillendiren bir yaklaşımla hareket etmiştir. Vahyin hukukun üstünlüğü ilkesine dayanarak vurgu yaptığı evrensel değerin adı '' Adalet''tir. Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurmuştur; '' Ben amcalarımla birlikte gençliğimde (daha önceki toplantıda yeminleşerek koku sürünen) Mutayyebin'in katıldığı Hılfu'l - Fudül'e şahit oldum. Kırmızı tüylü deve sürüsüne malik olmaktansa o yemini bozmamayı tercih ederim. Şimdi aynı şey için çağrılmış olsam derhal icabet ederim''
Nübüvvetten önce Hac ve ticari fuar mevsimini içine alan Haram aylarda ( Zil'kade , Zilhicce , Muharrem, Receb) Mekke - Taif - Medine üçgeni içinde kan akıtılması ve insanlara haksızlık yapılması kabilelerin ileri gelenlerini daima rahatsız etmiştir. Peygamber Efendimiz Bi'setten 20 yıl önceki Zilka'de ayında amcası Zübeyr'in girişimiyle '' bahadırlar teşkilatı'' kurulmuştur. Bu grup Haşim , Muttalib , Esed , Zühre ve Teym oğulları yerli olsun olmasın Mekke'de bulunan bütün insanların haklarını koruyacaklarına dair yemin etmişlerdir. Bu yeminleşmeye Yemen'in Zübeyd kabilesinden Mekke'ye gelen bir tüccarın Benu Sehm'den El- As b. Vail'e malını kaptırdıktan sonra geri alamaması ve bunun üzerine Ebu Kubeys tepesine çıkarak derdini haykırması neden olmuştur. Hılful - Fudül, fadl bir zalim tarafından kaba kuvvetle ele geçirilen, hakettiğinin dışındaki '' fazlalık'' demektir.
Bu sözleşmede İslamın getirdiği hükümlerle bire bir uyuşması nedeniyle bunun adı el- emru bi'l maruf ve'n nehyü ani'l münker'dir. Dinin redettiği çirkinliklerden insanları men etme yani münkerden nehiy.
Kur'an'da müminlerin en önemli vasıfları arasında sayılır.
Allah Resulü (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyden de nehyetti. Cenazelere katılmak, hasta ziyaretine gitmek, davete icabet etmek, haksızlığa uğrayana yardım etmek ( nasru'l mazlum ) , verilen sözü tutmak , selam verene mukabele etmek ve hapşırana hayır dua etmek.
Her biri toplumsal barış ve sosyal dayanışma üzerine bütün Müslümanların milletlerin aynı davranış kuralları etrafında birleşmesini sağlamış İslam nazarında din kardeşliği, kan kardeşliğinden daha önceliklidir. Bu kardeşlik anlayışı müminler arasında şefkat ve merhametin, yardımlaşma ve dostluğun her daim güçlenerek artmasını gelişip yaygınlaşmasını temin eder. Bir Müslümanın sevinci ve üzüntüsü, başka bir Müslümanda da aynı duyguyu doğurmadıkça gerçek manada imandan söz edilemez.
İslam toplumu Allah Resulü'nün (sav) peygamberlik ve liderlik vasıfları dışında bir aile reisi, bir koca , bir babve bir dede olarak da örnek alınmasıyla ortaya çıkar. Eş seçiminden çocuk terbiyesine kadar Müslümanların rol modeli üsve-i hasene olan Peygamber Efendimiz'in (sav) bizzat kendisidir.
Eş seçimi yaparken faziletli olanı bulmaya özen gösterilmesini tavsiye ederek '' Kadın dört sebepten biri için alınır, malı , soyu , güzelliği ve dindarlığı. Sen dindar olanı seç, aksi halde sıkıntıya düşersin'' buyurmuştur.
İyice düşünüldüğünde dini duygu ve iman gücünün, yani dindarlığın sürekli mutluluk kaynağı olduğu anlaşılacaktır.
Hadis kitaplarının nikah, talak, nafakat, rada ( süt hısımlığı) , lian ( lanetleşme) , et'ıme ( yiyecekler ), eşribe (içecekler) menakıb gibi bölümlerinde yer alan evlenme , boşanma i düğün , zifaf , emzirme gibi konulara dair hadisler, aile hayatına kadın- erkek ve ebeveyn- evlat ilişkilerine baştan sona İslami yapı kazandırmıştır.
Geniş ve ferah bir mesken, sağlıklı bir sosyal hayat ve insani ilişkiler açısından önemlidir.Peygamber Efendimiz'de (sav) '' Şu üç şey kimsenin saadetini temin eden şeylerdendir. Salih bir komşu , rahat bir binit, geniş bir ev. İçinde Allah'ın zikredildiği bir evle Allah'ın zikredilmediği bir ev arasında diri ile ölü kadar fark vardır'' Bu hadis-i şerifde zikr'den kasdın '' namaz kılmak'' olduğu anlaşılacaktır.
Bir Müslümanın uyması gereken görgü kuralları (adab-ı muaşeret) dikkat etmesinin yanında '' Allah'ın hakkı , kulların hakkı ve yolun hakkı da vardır, yolun hakkını verin'' Bunlar gözü haramdan sakınmak , insanlara eziyetten kaçınmak , selamı almak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, yolunu kaybedene yol göstermek, yardım isteyenin yardımına koşmak, Müslümanın yürürken , otururken , çalışırken karşılaştığı insanlara güler yüz göstermesi de sünnettir.
Peygamber Efendimiz (sav) insanların oynayıp, eğlenmeye olan ihtiyacını görmezden gelmemiş, belli bir edep dahilinde düğünde şarkı söyleyip, oyun oynamaya izin verilmiş ayrıca şenliklerde para, şeker gibi şeylerin halkın üzerine saçılması anlamına gelen '' saçı'' geleneğinin asr-ı saadette de uygulandığını görmekteyiz. Ayrıca Peygamber Efendimizin (sav) huzuruna dua ve tebrikten sonra bir tef getirilerek damadın başı üzerinde çalınmış, içinde meyve ve badem bulunan tabaklar getirilerek saçılmış ashabına ne duruyorsunuz yağmalasanıza, diye buyurmuştur.
Fakat günümüzde eğlendirirken ahlak sınırlarının aşıldığına şahit olmaktayız.
Karahanlı hükümdarı Baytaş Aslan Han döneminde Doğu Oğuzlarından 200 bin harkah (çadır) İslamı kabul ettikleri için İbn Kesir '' Türkü İman'' olarak isimlendirir. Daha sonra lafız hafifletilerek ( elif - ye atılarak ) '' Türküman '' denilmiştir. Oğuz Türkleri de '' Türkmen'' olduktan sonra Batıya yöneldi. Kınık boyu Selçuklular adıyla Bağdat , Kayı boyu Osmanlılar adıyla İstanbul surları önünde boy gösterdi.
Malazgirt zaferiyle Anadolu'yu, Kostantiniyye zaferiyle de İstanbul'u Türklere ve İslama açılmış oldu.
Allah'ın Türk milletine bahşettiği bu lütuf ve kerametinin nedeni, Hz. Peygamber'e (sav) mirasına hizmet eden Kütüb-i Sitte'nin musanniflerinin hepsi de Horasan bölgesinden Ebu Davud el- Ezdi hariç hepsi de Oğuz Türkmen soyundan geliyorlardı. Bütün İslamlaşma / İslamla buluşmaların kalbinde bir peygamber sevgisi yatar. Baytaş Aslan Han'ın oğlu ve ilk Müslüman Türk hükümdarı Abdülkerim Satuk Buğra Han'ın torunu Buğra Han Harun adıın '' Allah Resulünün kölesi'' şeklinde de yazılmasını istemiştir. Türk milletinin İslamla şereflenme sürecinde Müslümanlaşan Türklerin Mescid-i Nebevi'nin genişletme çalışmalarında Ruh-i Rasül rahatsız olmasın diye çekiçlere keçe saran ( I. Abdülmecid zamanı ) , tren istasyonu şehrin kenarına inşa ederek rayların altına keçe döşeyen ( II. Abdülhamid zamanı ) Peygamber sevdalısı insanlardı.
Selçuklu Atabeyi Nureddin Mahmud b. Zengi hadis öğretimi için Şam'da kurum tahsis edilmiş ve başına da İbn Asakir'i getirmiştir. '' Daru'l Hadisin - Nuriyye''sinden sonra bu gelenek Selçuklulardan Osmanlılara geçmiştir. Hadisin kurumsal yükselişi Osmanlı tarafından gerçekleşmiştir.
Osmanlı siyasal egemenliği götürdüğü her yere bir hadis okulu açmış Arap yarımadasından Bosna -Hersek'e kadar bütün İslam coğrafyasına Hadis kültürünü aşılamıştır.
Türk -İslam edebiyatı tarihinde Hz. Peygamber'i (sav) konu edinen farklı türde pek çok eser kaleme alınmıştır. Bunlar Allah Resulüne olan hasret ve sevginin ifade edildiği şiir ve nesir tarzındaki eserlerdir. Kaside , Na't, Mersiye ve Bediiyye manzumelerin ayrı bir yeri vardır. Mensur (düz yazı ) grubu, Mevlid , Siyeru'n - nebi , Esma'ün - nebi , Hilye , Miraciyye , Reğaibiyye , Gazavatname , Hicret- name , Şefaat- name , Mucize -name ve Kırk Hadis'dir.
Mensur ve rivayetlere dayanan edebi türler ; Evsafü'n - nebi , Şemail ve Fazilet - name'lerdir.
Peygamber Efendimizin (sav) hadisleri Türklerin Müslüman olmasıyla birlikte ortaya konan ilk edebi eserlerden itibaren karşımıza çıkmaktadır.
Yusuf Has Hacib - Kutadgu Bilig
Edip Ahmed Yükneki - Atabetü'l Hakayık
Ahmed Yesevi - Divan-ı Hikmet
Rabguzi - Kısas-ı Enbiya
Türklerin Müslümanlığı ve İslam peygamberini anlatan ilk eserlerdir.
Uygur ve Arap harfleriyle kaleme alınan Karahanlı Hükümdarına hediye edilen ve Türk devlet felsefesini anlatan Kutadgu Bilig ( Kutsal Bilgiler)'de 6645 beyitten oluşmuştur. Ayrıca Cuma ve farz namazları hakkında bazı hadislere rastlanmaktadır.
İlk Türk mutasavvıfı Pir-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevi'nin Hz. Peygamber'in (sav) hadislerinin manalarını yansıtan cümleler bulunmaktadır. 86. Hikmette '' Peygamberimizin (sav) sünnetine sarılmak '' gerektiği vurgulanmaktadır. Muhammediyye ve Envaru Aşıkın eserler her Türk ailesinin evindeki dini kitaplar arasında önemli yer tutar.
Hz. Peygamberimizin (sav) şefaatine nail olmalı , Müslümanların dualarını almak, hayırla yad edilmek, belli bir konuda insanları uyarmak gibi sebeplerle Kırk Hadis mecmuaları meydana getirilmiştir.
Arap, İran ve Türk edebiyatında 40, 100, 500 ve 1000 manzum hadis tercüme ve derlemelerinin sayısı 90 kadardır. Bu tercümelerin tamamen mensur , tamamen manzum, ya da mensur - manzum karışık olmak üzere üç şekli bulunmaktadır.
Türk dilinde yazılan ilk Kırk Hadis Mahmud b. Ali'nin Orta Asya edebi lehçesiyle olan '' Nehcü'l - Feradis'' adlı mensur eserdir. XX. yüzyılda Kırk Hadis edebiyatı yeniden gündeme gelişi Necip Fazlı Kısakürek ile başlar. '' Nur Harmanı'' adlı eserinin 3. bölümünde 101 manzum hadis tercümesine yer vermiş ve hece vezniyle yapılmış ilk hadis tercümesidir.
İslam sanatı , İslam ilkeleri ve inançları üzerinde yükselen bir medeniyetin ifadesidir. Tevhid ve tenzih İslamın önemle üzerinde durduğu itikadi bir ilkesidir. İslam sanatının hüsn-i hat , tezhip , ebru ya da minyatür gibi alanlara yönelmesi onun manevi gayesinin bir sonucudur. '' Perspektiften uzak duruş , üsluplaştırma , simetri, hareket doğurucu şekilcilik ve sonsuzluk fikrine vurgu, İslam sanatının şekil ve gaye birliğini sağlayan hakim özelliği olmuştur.
İslam sanatları içinde hüsn-i hat'ta önem verilmesinin sebeplerinden biri '' Allah kelamını adeta gözle görülür kılan bir giysidir''. Hat sanatına ilgi duyan ilk padişah Fatih'in oğlu Sultan II. Beyazıd'dır.
Türk hat sanatının kurucusu Kıbletü'l - Küttab Şeyh Hamdullah hocasıdır ve '' Yakut el- Müsta'sımi''de yeni buluşlar yapmış İslam yazısına Türk stilini kazandırmıştır.
Sultan Reşad'ın Topkapı Sarayı müzesi Hırka-i Saadet dairesinde okunmak üzere Muzıka-i Sultani hat hocası Hasan Rıza Efendi'ye nesih hatla yazdırarak vakfettiği sekiz ciltlik Sahih-i Buhari nüshası, Türk hat , tezhip ve cilt sanatının ulaştığı son noktayı gösteren bir şaheserdir.
Hat sanatı, hadis metinlerinin ve hadis eserlerinin güzel yazımı kadar Hz. Peygamberi (sav) vasfeden levhalara da (Hilye) hayat vermiştir.
ŞEMAİL = Hz. Peygamber'in (sab) beşeri yönünü , yaşama üslubunu ve şahsi hayatını konu edinen rivayetler bütünüdür.
HİLYE = Peygamber Efendimizin (sav) dış görünüşünü , vücut yapısını ve yaratılış güzelliklerini tarif eden sözlü rivayetlerdir. Hılki vasıf ( yaratılış) Hilye'ye karşılık gelir ve Şemail'in bir bölümünü oluşturur.
Huluki vasıf ( davranış ) ise Şemail'in diğer kısmını kapsar. Farklı yazı çeşitleriyle yazdıkları kıtaların biraraya gelmesiyle oluşan murakka'ların konusu hadis-i şeriflerdir.
Günlük yaşıntımızı şekillendiren davranışlarımız Peygamber Efendimizin (sav) hadisleridir. Yemeğe besmele ile ve ağ elle başlamak, ekmek kırıntılarını toplamak, tuvalete sol ayakla girmek, cenaze geçerken ayağa kalkmak, cenaze evine giderek yemek götürmek, çocuğun kulağına ezan okumak, insanlara selam vermek, Peygamberimiz (sav) anıldığı zaman salavat getirmek gibi varlığını hadislerden alan günlük davranışlarımızdır.
Türk kültüründe atasözü haline gelerek günlük dile yerleşmiş hadislerden örnekler verebiliriz.
* İçki kötülüklerin anasıdır
* Temizlik imandandır
* Cennet anaların ayağının altındadır
* Acele şeytandandır
* Veren el alan elden üstündür
* Ev alma komşu al
* Teyze ana yarısıdır
Ayrıca Peygamber Efendimizin (sav) bir çok hadisde özellikle '' ok atmayı'' övmüştür. Atıcılıkla ilgili günümüze ulaşan iki Kırk Hadis çalışmaları İbrahim Hanif'in '' Erbeune Hadisen fi Ramyi's -Siham'' diğeri de Abdullah b. İsmail'in '' Esbainder hakkı fezail-i tir'ü keman''dır.
Güreşçilerin piri Hz. Hamza (ra) olduğu gibi Sa'd bin Ebi Vakka'da kemankeşlerin ( okçuların ) piri kabul edilir. Hz. Peygamberin (sav) elindeki okları at ya anam babam sana feda olsun diye iltifat ettiği sahabe Sa'd bin Ebi Vakkas'dır.
Peygamber Efendimizin (sav) güler yüzle karşılamak konusuna da önem veren hadisi şöyledir
'' Her iyilik sayılan hiç bir şeyi sakın küçük görme. Din kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa'' Buhari Sahih'de 97 kitab, 3730 bab içerisine yerleştirimiş 7500 civarında hadis metni bulunmaktadır..
Bu hizmet medineweb. net ailesine aittir. Alıntı yapılması durumunda kaynak verilmesi zorunludur.
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |