Kabir Ziyareti
Cevap:
1. Peygamberimiz (s.a.), İslam'ı tebliğ ederek, bir topluluk içinde onu uygulayarak, aynı zamanda büyük bir inkılab olan İslam'a insanları alıştırmak/intibak ettirmek üzere tedbirler alarak yaklaşık 23 yıl yaşadı. Tabîî kendisi de bir beşer/insan idi, her söylediği, her yaptığı -meşru olmakla beraber- herkesi bağlayan, bütün müminlerin uyması gerekli olan davranışlar değildi. Onun davranışlarını bağlayıcılık bakımından sınıflandırma işi sahâbe devrine kadar uzanır. Biz de bir kitabımızda bu konuyu ele almıştık (İslam'ın Işığında Günün Meseleleri, 1 vd.). Yukarıdaki soruda O'nun, kadınların kabir ziyaretleri ile ilgili bir sözü nakledilmektedir. Bu örnekte olduğu gibi, aynı konuda birbiri ile çelişir gözüken birden fazla hadisin rivayet edildiği de az değildir. Bu durumda ehli ve uzman olanlar inceleme yaparlar, ya hadislerin bir kısmının sahih olmadığını (rivayet edilen şekliyle Peygamberimize ait bulunmadığını) tesbit ederler veya çeşitli yollardan çelişkiyi ortadan kaldıran yorumlar ve açıklamalar yaparlar. Burada bir uygulama olsun diye kabir ziyareti konusunda rivayet edilen ve muteber kaynaklara girmiş bulunan başlıca hadisleri aktaralım:
a) Size kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım, Muhammed'e anasının kabrini ziyaret izni verildi, artık siz de kabirleri ziyaret edin; çünkü bu size âhireti hatırlatır. (Tirmizî)
b) İbn Ebî Müleyke anlatıyor: Bir gün Hz. Âişe kabristan tarafından çıkageldi, kendisine sordum:
- Ey müminlerin anası! Nereden geliyorsun?
- Kardeşim Abdurrahman'ın kabrinden geliyorum.
- Resûlullah (s.a.) kabir ziyaretini yasaklamadı mı?
- Evet, kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştı, fakat sonra izin verdi. (Sünenü'l-Esram).
c) Resûlullah durmadan kabirleri ziyaret eden (işleri güçleri kabirleri ziyaret etmek olan) kadınları lanetlemiştir. (İbn Mâce, Tirmizî).
d) Hz. Âişe sevgili eşi Efendimize soruyor:
- Kabirleri ziyaret ettiğimde ne diyeyim yâ Resûlallah?
- Şöyle de: "Bu yerlerin mümin sakinlerine selam olsun! Biz de Allah dilerse size katılacağız. Size de bize de Allah'tan âfiyet (af ve iyilik) diliyorum! (Buhârî, Müslim).
e) Hz. Fâtıma her Cuma günü amcası Hamza'nın kabrini ziyaret eder, orada namaz kılarak Rabbine ibadet ve amcası için dua eder, ağlardı. (Hâkim)
Konu ile ilgili olup yukarıdakileri bir şekilde tekrarlayan, destekleyen başka rivayetler de vardır. Bu hadislerin bazları, rivayetleri sağlam olmamakla tenkit edilmiştir. Sağlam olanlar arasındaki çelişki de "önce şu sebeple yasaklandı sonra şu sebeple izin verildi" denilerek giderilmiştir. Kadınların kabir ziyaretleri konusunda lânet hadisi bulunmakla beraber Hz. Fâtıma, Hz. Âişe gibi büyüklerimizin kabir ziyaretlerine dair sağlam rivayetler de vardır. Bunların karşısında lanet hadisi, "ziyaret konusunda aşırı gidenler, diğer vazifeleri aksatanlarla ilgilidir, genel değildir" şeklinde yorumlanmıştır.
Sonuç olarak kadınların ve erkeklerin normal ölçülerde kabir ziyaretleri meşrudur; buna İbn Hazm gibi, "Hayatta bir kere olsun ziyaret vacibdir" diyenler bile olmuştur (Şevkânî, Neylü'l-evtâr, V, 117-120).
Kabir ziyaretinin asıl amacı ibret almak, ölümü ve âhireti hatırlamak olmalıdır. Ölüler için selam vermek, dua etmek, sevab onların olsun diye çeşitli ibadetler yapmak da meşrudur. Kabristan'da, özellikle mezara karşı namaz kılmak, ölü kim olursa olsun ondan bir şey istemek caiz değildir. Bunların dışında yapılacak ve yapılmayacak şeyleri, yukarda adı geçen kitabımın birinci cildinde "Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken" başlığı altında yazdım. Bu uzun yazı küçük bir kitap olarak Diyanet Vakfı tarafından da bastırıldı.
Hayrettin Karaman