Durumu: Medine No : 21422 Üyelik T.:
08 Kasım 2012 Arkadaşları:35 Cinsiyet: Mesaj:
3.297 Konular:
784 Beğenildi:132 Beğendi:34 Takdirleri:141 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Atauzem islam ahlak felsefesi özetleri 1-10. Ünite Atauzem islam ahlak felsefesi özetleri 1-10. Ünite 1.ÜNİTE
AHLAKIN TANIMI
Ahlak
(ing. Morality; fr. moralité), Arapçada “yaratma”, “yaratılış” ve “yaratılmış” gibi manalara gelen “halk” kavramı ile aynı kökten olan “hulk” veya “huluk” kelimelerinin çoğuludur. “Ahlak” kelimesi Kur’an-ı Kerim’de de geçmemekle beraber, “huluk” kelimesi - biri adet ve gelenek, diğeri de ahlak ve huy manasında olmak üzere - iki ayette geçmektedir. Lügat kitaplarında “hulk” kelimesinin huy, seciye, tabiat, mertlik, din ve yaratılış manalarına geldiği belirtilmiştir. Buna göre ahlak kelimesi lügatte; huylar, seciyeler, karakterler yanında, insanın manevi yapısını belirleyen özellikler gibi anlamları da kapsar. Yapılmış olan bu tanımları değerlendirdiğimizde terim olarak ahlakın temelde, birbiriyle ilişkili üç farklı anlamda kullanışmış olduğunu söyleyebiliriz. Birinci anlamda hayat şekli; ikinci anlamda ahlaki kanun, düstur ve bir grup davranış kuralı; üçüncü anlamda ise, hayat tarzı ile ahlak kanunu hakkında yapılan fikri bir araştırma olmaktadır.
Gazzali’ye göre ahlak; “Ahlak, insan nefsinde yerleşen öyle bir heyet (meleke) dir ki, fiiller, hiçbir fikri zorlama olmaksızın, düşünüp taşınmadan bu meleke sayesinde kolaylıkla ve rahatlıkla ortaya çıkar.” ifadeleriyle tanımlamıştır.
Bir davranışın ahlâkı ilgilendirmesi için iki temel özelliğinin olması gerekir:
1: Huyun ruhta yerleşmiş olması, düşünme ve zorlama olmadan kolaylıkla meydana gelebilmesi gerekir. Dolayısıyla herhangi bir kişinin düşünüp taşındıktan sonra hayatında bir kere iyilik yapması ahlâki bir eylem değildir.
2: Ahlâki bir davranışta seçme özgürlüğü ve irade olmalıdır. Ünlü düşünürlerden Descartes (1596-1650) de ahlâkı; “iman ışığının yardımını aramaksızın, tabii akılla üstün iyi hakikatin ilk nedenlerle bilinmesi olarak tanımlamıştır. Örneğin Katip Çelebi (ö. 1658) ahlak ilmini faziletler ve reziletler ilmi olarak tanımladıktan sonra konusunu “ruhun faziletlerle süslemesi ve reziletlerden koruma yollarının gösterilmesi” olarak ifade etmiştir. Hüsameddin Erdem’e göre; ahlakın konusu, iyilik, kötülük, iyi ve kötü hareketlerin sonuçları gibi kavramlar dikkate alınarak belirlenmeye çalışılmalıdır. Ahlakın konusunu ve alanını vazifeler ilmi olarak saptayanların başında Alman filozofu Immanuel Kant gelir. Ona göre, her türlü ahlakî eylem, salt ödev duygusundan kaynaklanmaktadır. AHLAK İLMİNİN BÖLÜMLERİ
Ahlakçılar ahlak ilmini genelde teorik (nazarî) ve pratik (amelî ) ahlak olmak üzere iki kısımda ele almışlardır. Ancak teorik ve pratik ahlakı kesin olarak birbirinden ayırmak pek de mümkün olmamaktadır. Çünkü teorik ahlak, hem ahlak ilkelerini belirler, hem de bu ilkelerin uygulanmasını, emir ve teftişini vazife edinir. Pratik ahlak ise, davranış ve eğilimlerden hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu, insan vazifelerinin ne şekilde gerçekleştirildiğini bildiren ahlak dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Teorik (nazari) Ahlak:
Ahlaki eylemin ve davranışın ne olduğunun, nasıl olması gerektiğinin, ahlaki davranışın değerinin araştırılarak, ahlakî ilkelerin belirlenmesini sağlayan ahlak alanına teorik ahlak diyebiliriz. Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında teorik ahlak sahasını üç ana başlıkta özetlememiz mümkündür.
Bunlardan ilki eylemlerimizin kanunu olarak niteleyeceğimiz sorumluluk teorisidir. Bu ahlaki niyet, vicdan ve erdeme ilişkin inceleme alanıdır.
ikincisi eylemlerimizin sebeplerini irdeleyen özgürlük teorisi olup bu alanda ise, kısmi irademize kolaylık veren nedenlerin tahlili yapılır. Sonuncusu ise eylemlerimizin gayesini belirleyen olgunluk teorisidir ki bu da ahlakçılar tarafından insan hayatı için teklif olunan farklı gayelerin araştırılmasını içermektedir. Pratik (Ameli) Ahlak:
bu ilim sadece “bilgi” için değil bundan daha önemli olan “eylem” için vardır. İşte bu nedenledir ki, insanın ahlaklı olabilmesi için nasıl yaşaması, neleri yapması, neleri terk etmesi gerektiğini, vazife ve sorumluluklarının nelerden ibaret olduğunu bildirmek üzere pratik ahlaka ihtiyaç duyulmuş ve bu ihtiyaçtan ahlakın bu kısmı oluşturulup, geliştirilmiştir. Bu aşamada şunu ifade etmemiz mümkündür. Pratik ahlak, teorik ahlakın ortaya koyduğu kaide ve kanunların hem bir sonucu hem de uygulama alanıdır. pratik ahlak için aynı zamanda “vazifeler ilmi” de diyebiliriz. İnsanın kendisine karşı olan vazifelerini içine alan pratik ahlak alanı olarak ferdi ahlak. Aile bireylerinin birbirlerine karşı vazifelerini içeren kısmı olarak aile ahlakı. İnsanın diğer insanlara karşı görev ve sorumluluklarını belirleyen bölüm olarak sosyal ahlak. İnsanın içinde yaşadığı devletin düzeninin devamı için koyulan yasa ve kuralara karşı sorumluluğunu belirleyen kısma olarak devlet ahlakı. Son olarak da Allah’a karşı vazifelerini içine alan bölümü ifade eden dini ahlak bu taksimi tamamlar. Bütün bu bölümlerin toplamı da pratik ahlakın alanını ortaya koyan bir çerçeve çizer.
alıntıdır |