Durumu: Medine No : 31327 Üyelik T.:
23 Eylül 2013 Arkadaşları:10 Cinsiyet:bayan Memleket:sivas Mesaj:
734 Konular:
144 Beğenildi:356 Beğendi:311 Takdirleri:227 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Tasavvufun Aslı Tasavvufun Aslı
Tasavvuf, ahlâk ilmidir; nefsi terbiye ilmidir; Allahu Teâlâ’yı dosdoğru bilip (ki buna mârifetullah denir), O’na rızasına uygun, hâlisâne kulluk etme ilmidir. Binâenaleyh ilimlerin en şereflisi ve İslâm’ın özü, hakikatidir. Zaten de bu sebepten sevilmiş, saygı görmüş, yayılmış ve günümüze kadar dipdiri gelmiştir.
Bugün içte ve dışta birçok tasavvuf muhibbi, derviş ve sufi görüyor, çeşit çeşit tarikat ve meşrepler tanıyoruz. Avrupa ve Amerika’da da tasavvufa karşı büyük ilgi duyuluyor. Müslüman olan bazı Garplıların, bir tarikate bağlanmayı da ihmal etmediğini, hatta ismine “Sûfî” lakabını eklediğini ve bununla iftihar eylediğini duyuyoruz.
Acaba bu kadar çeşidi görülen tasavvufun en doğrusu hangisidir; aslı, kökü, esası nedir?
Sık sık sorulan ve cidden merak edilen bu hususu açıklığa kavuşturmak için ana kaynağına başvurmalıyız. Doğru cevabı, İslâm’ın özünün unutulduğu, dinî ve mânevî konulardaki cehaletin yaygınlaştığı, istismarcı ve sahtekârların çoğaldığı, bilen bilmeyen herkesin ileri geri konuştuğu, buhranlarla dolu çağımızdan değil; İslâmî ilimlerin zirvede olduğu, “taklit”in değil, “tahkik”in hâkim bulunduğu, “batıl”ın sinip silindiği, “hakikat” güneşinin pırıl pırıl parladığı ilk devirlerden çıkarmaya çalışmalıyız. Bu konuda, gerçek mutasavvıfları, mânevî hayatın liderleri olan yüksek şahsiyetleri, evliyâullahı, büyük mürşidleri, herkesin saydığı, dinî ilimleri hakkıyla bilen ciddi alimleri delil getirmeliyiz.
Biz bu yazımızda, işte böyle yüksek şahsiyetlerden biri olan Ebû’l-Kâsım İbrahim en-Nasrâbâdî’nin, bu mevzu üzerindeki görüşlerini okuyucularımıza arz etmek istiyoruz.
Mezkûr Ebû’l-Kâsım İbrahim en-Nasrâbâdî tasavvuf sahasının meşhur ve mâruf simalarından biri olup, 367 (977-978) senesinde Mekke-i Mükerreme’de mücavir iken vefat eylemişti. Aslında Horasan’ın Nîşâbur şehrinde doğmuş ve yetişmişti ki bu şehir çok önemli bir dinî kültür merkeziydi, birçok büyük mutasavvıf oradan neşet etmiştir: Tabakâtü’s-sûfiyye yazarı Ebû Abdurrahmân es-Sülemî, Tezkiretü’l-evliyâ müellifi Ferîdüddîn el-Attâr ve daha nice değerli zât... Bizim Hacı Bektâş-ı Velî’miz de orada doğup sonra Anadolu’ya gelmiştir.
Nasrâbâdî, zamanın -ilim ve hal yönünden- en gözde meşâyihindendi; çeşitli dinî ilimlerde engin bilgisiyle temayüz etmişti. Siyer, tarih ve tasavvuf ilimlerine vâkıf idi; ayrıca çok hadîs-i şerîf yazmış ve rivayet etmiş sika (güvenilir) bir hadis alimi olarak tanınmıştı.
Tasavvufun aslı, esasları hakkındaki sözlerini sunuyoruz:1
1. Tasavvufun aslı, Kur’ân-ı Kerîm’e ve Resûlullah’ın (sas.) sünnetine sımsıkı sarılmaktır.
2. Nefsanî arzuları ve bidatleri terk etmek...
3. Mürşid ve mürebbi olan şeyhlere hürmet ve itina etmek... (Bu sevgi ve saygının mânevî ilerlemede taşıdığı ehemmiyeti kavramak; edepsizliğe düşüp feyiz ve terakkîden mahrum kalmamaya büyük önem vermek).
4. Halkın cahilliğini, mazur olduğunu görüp kusurlarına bakmamak... (Hatalarını bağışlamak, onlara acıyıp şefkatli davranmak).
5. Dostlar ve ihvan ile hoşça geçinmek... (Usulünce, edep dairesinde, fedakârlıkla, sabırla dostluk ve muaşeret eylemek).
6. O dostların hizmetini görmek... (Onlara her hususta, malca, bedence yardımda gayretli olmak).
7. Güzel huylulukla, iyi ahlâk ile amil olmaya çalışmak... (Huylarını düzeltmek, kötüleri bırakmak, iyileri tatbik etmek).
8. Tarikatinin günlük evradına müdavim olmak... (Virdlerini, zikir ve tesbihlerini çekmeye devam etmek, ihmal ve tembellik yapmamak).
9. Ruhsatlarla amel etmeyi, dinî ahkâmı tevillerle çığırından çıkarmayı bırakmaktır. Çünkü dindeki ruhsatlar zayıf müslümanlara gösterilen kolaylık ve hafifletmelerdir; yüksek himmetli olması şart koşulan dervişlere o gibi kolaylıklara temayül yakışmaz, dinin ahkâmını sabır ve tahammülle yerine getirmek, himmetli ve gayretli kimselerin şiarı olmak gerekir.
Yüce Rabbimiz bizleri de sayılan bu güzel hasletlere sahip, özü sözüne uygun, himmetli, gayretli, şuurlu, sevimli, samimi, sabırlı, vefalı müslümanlardan eylesin. Âmîn, bi-hürmeti seyyidi’l-mürselîn ve âlihî ve sahbihî ve men tebi’ahû bi-ihsânin ecma’în.
Prof. Dr. M. Esad COŞAN (Rh.A)
Dipnotlar
1. Ebû Abdirrahmân es-Sülemî, Tabakâtü’s-sûfiyye, s. 388 |