Önce kendini dinle !
Zülcelal, yarattıkları arasında bir tek insana vermiş olduğu akıldan sonra lisanı da sadece insana vermiştir. Bunu Rahman süresi 4.ayetinde “Ona beyanı öğretti “ diye bildirmektedir.
Beyanda kullandığımız dil uzvu diğer uzuvlar gibi hayra da çalışır şerre de çalışır. Dilin kullanımı fiziki olarak her insanda aynıdır. Kullanım şekli ve alanı kişiye göre farklılık taşır. Belki farkında bile değiliz ama dil de ekmek-su gibi başlı başına bir nimettir aslında. “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır” sözünde gördüğümüz gibi, insanların iletişiminde dil kaçınılmazdır. Çevremizde konuşamayan insanları gördüğümüzde duygulanmamak mümkün değildir. Meramlarını anlata bilmek için el-kol –parmak işaretleriyle adeta mücadele veriyorlar.
Peki bu dil nimetinin yeterince kıymetini biliyor muyuz? Bu tartışılır. En başta çvremizdekilerle iletişim kurabilmede dili kullandığımız gibi İslami davette , emribilmaruf ve nehyi anil münkerde, zikir de de kullanırız. Kimi ana-babaya küfür etmede kullanırken kimi de ALLAH’ı zikirde kullanır. Kimi şarkı-türkü gibi malayanide kullandığı gibi kimide ALLAH’a giden yolu anlatmada kullanır.
Fakat hangi alanda olursa olsun anlatan en başta anlattığını kendisinin dinlemesi gerekiyor. Ağızdan çıkanı kulağın duyması misali…
Özellikle ve en önemlisi zikir ve namazda kendimizi dinliyor muyuz ? Mesela “subhanALLAH “ dediğimizde kulağımız duyuyor mu ? Dil “elhamdulillah” dediğinde içten ALLAH’a hamd geçiyor mu? “ALLAHU EKBER” dediğimizde içimiz titriyor mu ? Başlar secdeye vardığında , ruhlar da secdeye varıyor mu? “Bir hatip halka birşeyler anlattığında, halk onun diline bakarken Hak onun kalbine bakarmış” sözündeki gibi söylediklerimizi kalpten söyleyebiliyor muyuz ?
Oysa günümüzde Müslüman kisvesi altında o kadar şahıslar türemiş ki hayra mı hizmet ettiği şerre mi hizmet ettiği belli olmuyor. Hani kaba bir tabir vardır ya “ne satıyor belli değil…”
Dolayısıyla konuşmak istediğimiz de en başta kendimiz dinliyor muyuz ? dilin kemiği olmadığı için dikkat etmezsek her türlü sürçülisan edilebilir. Hele hele espri anlayışına sahip olan karakterler kullanacakları kelimeleri iki kez düşünmeliler. Çünkü bir sözcük bir kere ağızdan çıkmışsa geri alınmasının mümkünatı olmaz. Ola ki bilmeden farkına varmadan üstüne üstlük karşımızdakinin kalbini kırmışsak işimiz daha da bir zorlaşacaktır. Bunun için ağızdan çıkanlara çok dikkat etmek gerekir .
Ağızdan sözcüğün çıkması çok kolay olmasına rağmen, çıkan sözcüğü geri almak imkansızdır. Gerilmiş yaydan atılan ok misalidir.
Dolayısıyla hangi durumda olursa olsun ağzımızdan çıkanları önce kendimiz dinlemeliyiz.
Malayani ve kırıcı sözlerden ALLAH’a sığınırız.
ALLAH’a emanet olunuz..
Saadet Sarıtunç