Arapça I İsim Cümlesinin Öğeleri
Cümle, sözcüklerin yan yana gelerek bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği,
bir işi, kısacası bir yargıyı tam olarak bir hüküm hâlinde ifade ettikleri kelime
grubudur. Cümlenin temel fonksiyonu hüküm ifade etmesidir. Kelimelerin bir bütün içinde bir hüküm ifade edebilmeleri için bir özneye (müsnedun ileyh) bir de yükleme (müsned) dayandırılmaları gerekmektedir, buna isnad denmektedir. Cümlenin oluşturulması için bu isnadın yapılması şarttır. Kelimeleri gelişigüzel sıralamak cümle oluşturmaya yeterli değildir; birbirleri ile ilişkilendirilmeleri gerekmektedir. Arapçada cümleler ifade ettikleri anlam yönünden ikiye ayrılmışlardır. Müstakil, tek başına bir anlam ifade eden cümleye kelâm veya cümle-i müfide denmektedir. Bunun yanında cümlenin tüm özelliklerine sahip olduğu halde tek başına anlamı olmayıp başka bir kelime veya cümleyi anlamlandıran sıfat, hâl, sıla, şart cümleleri gibi yan cümle türleri vardır. Anlam yönünden müstakil cümle ve yan cümle olarak ikiye ayırdığımız cümleler yapı olarak da iki biçimde bulunur. Ya isim cümlesi şeklinde veya fiil cümlesi şeklinde kurulurlar. Düşüncelerimizi cümlelerle oluşturur ve ifade ederiz. İfade etmek istediğimiz düşüncede vurgu özneye yönelik ise bunu isim cümlesi formu ile ortaya koyarız. Şayet vurgu yapmak istediğimiz şey eyleme ve eylemin gerçekleştiği zamana yönelik ise bunu da fiil cümlesi şeklinde ortaya koyarız. Bu ünitede isim cümlesinin yapı birimleri incelenecektir. İsim Cümlesinin Ögeleri عَناصِرُ الجُمْلَةِ الاِسمِْيّةِ (المبُْتدَأ وَالخَبَرُ) İSİM CÜMLESİNİN ÖGELERİ Arapçada isimle başlayan cümleye isim cümlesi denir. İsim cümlesinin iki unsuru vardır: Mübtedâ ( مبتدأ ) ve haber ( . (خبر Mübteda ve Haber
Mübteda, sözün kendisiyle başlayıp hükmün üzerine kurulduğu öznedir.
Haber ise mübtedaya dayandırılan ve ondan bahseden unsurdur, yüklemdir.
Mübteda genellikle marife (belirli, özel isim), haber ise genellikle nekre
(belirsiz) isimden olur. Bunu bir örnek üzerinde gösterelim:
(Ali öğrencidir.) عليٌّ طالبٌ
Bu cümle bir isim cümlesidir, isimle başlamıştır, Ali’nin öğrenci
olduğundan bahsedilmiştir. Cümlede عَلِيٌّ mübteda (özne) ve marifedir çünkü
özel isimdir, طَالِبٌ kelimesi haberdir (yüklem) ve nekredir. Cümlenin her iki
unsuru da merfû‘dur, burada mübteda ve haberin her ikisi tekil isim oldukları
için son harflerinin harekesi olan zamme ile merfû‘ olmuşlardır. Şu
örneklerde mübteda ve haberin yapısına ve irabına dikkat ediniz:
(Kitap arkadaştır.) الكتابُ صَدِيقٌ
(Yağmur yağmaktadır.) . المطََرُ نَازِلٌ
(Fiyatlar yüksektir.) . الأَسْعَارُ مُرْتَفِعَةٌ
(Spor yararlıdır.). الرِّيَاضَةُ مُفِيدَةٌ
Haberin birden fazla kelimeden oluşması (taadüdü) mümkündür. Örnek
olarak, “Muhammet, şairdir yazardır hikâyecidir” anlamındaki şu sözü
verebiliriz: ( مُحَمَّدٌ شاعِرٌ كاتِبٌ قاصٌّ ) Şu ayette geçen habere dikkat ediniz:
هُوَ الغَفُورُ الوَدُودُ ذوالعَرشِ المجَِيدِ.
“O bağışlayandır, sevendir, Arş’ın sahibidir, yücedir.”(Buruc/85, 14-15)
İsim cümlesi hakkında geniş bilgi edinmek için M. Meral Çörtü’nün Arapça
Dilbilgisi (Nahiv) adlı kitabına bakınız.
Bir cümlenin oluşması için özne ile yüklemin (mübteda-haber) birbirlerine
dayandırılması (isnadı), kurallar çerçevesinde birbirleriyle ilişkilendirilmesi
gerekmektedir. Bu ilişkinin kurallı olması gerektiği gibi anlamlı olması da
gerekmektedir. Çünkü cümle bir anlamı ortaya koyan sistemli bir yapıdır. Her
kelime bir birine dayandırılarak cümle oluşturulamaz, oluşturulsa bile anlamsız
bir söz dizimi olur. Zira kelimeler cümle içinde anlam kazanırlar.
Mübteda-Haberin Yapısı
A. Mübteda genellikle marife (belirli) bir isim, haber de genellikle nekre
(belirsiz) isimden oluşur. Mübteda konumundaki kelimeler genellikle şu
kelime türlerinden olur:
1. Belirlilik takısı (harf-i tarif; ال ) alan isimler.
(Bahçe güzeldir). الحَدِيقَةُ جمَِيلةٌ . (Cadde kalabalıktır) .ٌ الشّارِعُ مُزْدَحِم
2. Zamirler. Zamirler marife hükmündedir. Ancak zamirler son harekeleri
üzerine mebni olup harekeleri hiçbir surette değişmedikleri için mahallen
(cümledeki konumunun gereği) merfû‘ olurlar.
(O, öğrencidir). هِيَ طالبَةٌ (O, öğrencidir) هُوَ طالبٌ
Birinci örnekte ( هُوَ ), ikinci örnekte ( هِي ) zamirleri mübteda konumunda yer
aldıkları için mahallen merfûdurlar.
3. Özel isimler (alemler).
(Selma yazardır). سَلْمَى كَاتِبَةٌ (İbrahim yazardır) ابراهيمُ كَاتِبٌ
(Mekke mübarek bir şehirdir) مَكَّةُ مَدِينَةٌ مُبارَكَةٌ
4. İşaret isimleri (ism-i işaretler). İşaret isimlerinin ikilleri (tesniye) hariç
tümü mebnî oldukları için mahallen merfû‘ olurlar.
(Bu meşhur bir adamdır) هذا رَجُلٌ مَشْهُورٌ
(Bu, meşhur bir kadındır). هَذِهِ امرأةٌ مَشْهورَةٌ
Bu iki örnekte ( هذا، هذِهِ ) işaret isimleridirler ve mebnîdirler, mübteda
konumunda yer aldıkları için mahallen merfû olmuşlardır.
5. İlgi zamirleri (ism-i mevsul). İlgi zamirlerinin ikilleri (tesniye) hariç tümü
mebnîdirler, mübteda konumunda yer aldıkları zaman mahallen merfû
olurlar. İlgi zamirinden sonra ona zamirle bağlı ve onu açıklayıcı bir cümle
gelir, bu cümleye sılâ cümlesi denmektedir, sıla cümlesinin irabta yeri yoktur.
(Gelen mühendistir). الّذِي جاءَ مُهَنْدِسٌ. الّتِي جاءتْ مُهَنْدِسَةٌ
اللّتَانِ نَجَحَتَا في الامْتِحانِ فاطِمَةُ ومَرْيَمُ.
(İmtihanda başarılı olan iki kız, Fatma ve Meryem’dir.)
اَللّاتِي تَزَوَّجْنَ الرَّسُولَ أمّهاتُ المؤُْمِنِينَ.
(Allah’ın Elçisi ile evlenen kadınlar mü’minlerin anneleridirler.)
Yukarıdaki cümlelerde ( اللاتي،التي،الذي ) ilgi zamirleri mübteda olup
mahallen merfû‘durlar. Ancak ( اللتانِ ) ikil olduğu için elif ( ا) ile merfû‘dur. Bu ilgi zamirlerinden sonra gelen ( (تَزَوَّجْنَ الرّسُولَ ، نَجَحَتا في الامتِحانِ ، جاءَ ، جاءَتْ
cümleleri ilgi zamirlerini açıklayan sıla cümleleridir.
6. Muzaf (tamlanan). Belirtili isim tamlamalarında irabta tamlanana (muzaf)
bakılır, tamlayan (muzafun ileyh) daima mecrûr olur. Tekil eril ve dişil
(müfred müzekker ve müennes) tamlananlar, kırık çoğullar (cem-i teksîr),
kurallı dişil çoğullar (cem-i müennesler) mübteda olduklarında zamme ile
merfû olurlar; ikil yapısında (tesniye) olurlarsa elif ( ا) ile merfû olurlar;
kurallı çoğul eril (cem-i müzekker sâlim) olurlarsa vav ( و) merfû olurlar.
(Halit’in Okulu evinden uzaktır.) . مَدْرَسَةُ خالِدٍ بَعِيدَةٌ عَنْ بَيْتِهِ
(Fakültenin yemekhanesi temizdir.) . مَطْعَمُ الكُلِّيَّةِ نَظِيفٌ
(Fakültenin kız öğrencileri terbiyelidirler.) . طالِباتُ الكُلِّيَّةِ مُهَذَّبَاتٌ
(Okulun ağaçları çoktur.) . أشْجارُ الْمَدْرَسَةِ كَثِيرَةٌ
(Okulun iki erkek öğrencisi gidiyorlar.) . طالِبا الْمَدْرَسَةِ ذاهِبانِ
(Şirketin erkek mühendisleri çalışkandırlar). مُهَنْدِسُو الشّرِكَةِ مُجْتَهِدُونَ
Bu örneklerde ( أشجارُ، طالِباتُ، مَطْعَمُ، مَدْرَسَةُ ) kelimeleri tamlanandır (muzaf),
mübtedadırlar ve zamme ile merfû‘ olmuşlardır. ( طالِبَا ) kelimesi de
tamlanandır, ikildir ve elif ( ا) ile merfû olmuştur. ( مُهَنْدِسُو ) kelimesi
tamlanandır, cem-i müzekker sâlimdir (kurallı eril çoğul) ve vav ( و) ile merfû
olmuştur.
7. Soru isimleri (esmâu’l-istifhâm). Soru isimleri ( أَيُّ ) hariç hepsi mebnîdirler,
mübteda konumunda oldukları zaman mahallen merfû olurlar, ( أَيُّ ) ise
mübteda konumunda zamme ile merfû olur.
(Yarışta kim kazandı?) ؟ مَنْ فَازَ في السِّباقِ
(Hangi öğrenci geldi?) ؟ أيُّ طالِبٍ جاءَ
Birinci örnekte geçen ( من ) soru ismi mübtedadır, mebnî kelimelerden
olduğu için mahallen merfûdur. İkinci örnekte ( أيُّ ) kelimesi mübtedadır,
murâb (cümle içindeki yerine göre sonu değişen) soru isimlerindendir, burada
zamme ile merfû olmuştur..
8. Te’villi mastarlar (masdar-ı müevvel). Fiili muzârinin başına ( أَنْ ) harfi
geldiği zaman onu nasbettiği gibi anlamını da mastara çevirmekte, bu tür
mastarlara da mastar anlamını içerdikleri için te’villi mastar denmektedir.
Te’villi mastar fiilden türetildiği için mastarı tüm şahıs zamirlerine göre
anlamlandırmak mümkümdür. Te’villi mastarlar mübteda konumunda yer
aldıkları zaman mahallen merfû kabul edilmektedirler.
(Oruç tutmanız sizin için hayırlıdır) أَن تَصُومُوا خَيرٌ لَكُمْ
أنْ تَشرَبَ الشايَ ساخِناً مُضِرٌّ لِصِحَّتِكَ.
(Çayı sıcak içmen sağlığına zararlıdır)
Birinci cümlede ( أَن تَصُومُوا ) te’villi mastardır, ( صَوْمُكُمْ ) şeklinde açık mastar
hükmündedir, mübtedadır, “oruç tutmanız” anlamındadır. İkinci örnekte
mübteda konumunda olan ( أنْ تَشْرَبَ ) kelimesi te’villi mastardır, ( شُرْبُكَ ) şeklinde
açık mastar hükmündedir, mübtedadır, “içmen” anlamındadır.
Aşağıdaki isim cümlelerinde mübtedaları belirleyiniz, irablarını yapınız ve
hangi isim türü olduklarını belirtiniz.
1. المطََرُ غَزِيرٌ.
2. هذِهِ الوَرْدَةُ جمَِيلَةٌ.
3. مُدَرِّسُو الْمَدْرَسَةِ عَائِدُون إلى بِلادِهِمْ.
4. ما عِندَ اللهِ خَيْرٌ وأبْقَى
5. هما طَبِيبَتَان بِمُسْتشْفى الأطْفَالِ.
6. فَيْصَل طَبِيبٌ مَشْهُورٌ.
7. أنْ تَصْبِرُوا خَيرٌ لَكُمْ.
B. Mübtedanın marife haberin nekre olarak gelmesi asıl ise de bazen mübteda
nekre olarak gelebilir. Bu durum şu hallerde olur:
1. Mübteda nekreye muzaf (tamlanan) olursa;
(İş adamı geliyor.) . رجلُ أعمالٍ قادمٌ
(Gümüş yüzük ucuzdur.) . خَاتَمُ فِضَّةٍ رَخِيصٌ
Birinci cümlede ( رَجُلُ ) kelimesi muzaftır (tamlanan), ( أعمالٍ ) muzafun
ileyhtir (tamlayan), nekredir, her iki kelime belirtisiz tamlama oluşturmuştur.
İkinci örnekteki ( خاتَمُ فِضّةٍ ) örneği de birinci örnek gibidir.
2. Mübteda nekre (belirsiz) kelimelerden oluşan sıfat tamlamasında mevsuf
olursa;
(Yoğun bir yağmur yağıyor.) . مَطَرٌ غَزِيرٌ نَازِلٌ
(Hızlı bir otomobil pahalıdır.) ◌ٌ
. سيّارَةٌ سريعَةٌ غَالِيَة
Birinci örnekte ( مَطَرٌ ) kelimesi mevsûf (tamlanan), ( غَزِيرٌ ) kelimesi ise
sıfattır (tamlayan). Her iki kelime de nekre (belirsiz) kelimeden oluşmuştur.
İkinci örnek de birinci örnek gibi belirsiz kelimelerden oluşmuştur.
3. Mübteda nekre olup kendisinden önce olumsuzluk edatı (nefi) ve soru
(istifham) edatı varsa:
(Kimse yolcu değildir.) . ما أحَدٌ مسافرٌ
(Yanımızda cahil yoktur) . ما جَاهِلٌ عِنْدَنَا
(Alanda kimse var mıdır?) ؟ هل أحدٌ في الساحة
(Allah’la birlikte (başka) bir tanrı var mıdır?) ؟ أإلهٌ مَعَ اللهِ
Yukarıdaki örneklerde ( إلهٌ، أحَدٌ، جاهِلٌ، أحدٌ ) kelimeleri nekre (belirsiz)
isimlerden oluşmuştur, her biri mübtedadır, olumsuzluk edatı (nefi) ve soru
(istifham) edatlarndan sonra gelmiştir.
4. Mübteda nekre olup haber câr-mecrûr ve zarftan oluşurşa mübteda
haberden sonra gelir; bu tür cümlelerde anlam verilirken “vardır”,
“mevcuttur” anlamları eklenir.
(Odada bir çocuk var.). في الغُرْفةِ طِفْلٌ
(Masanın üzerinde bir kitap var). على المِنْضَدَةِ كِتَابٌ
(Ağaçların üzerinde birkaç kuş var). فَوْقَ الأشْجَارِ طُيُورٌ
Bu örneklerde ( طِفْلٌ، كِتَابٌ، طُيُورٌ ) kelimeleri mübtedadır, haberleri câr-mecrûr
ve zarftan oluştuğu mübtedalar da nekre oldukları için haberden sonra
gelmiştir
5. Mübteda türün genelini içerirse;
(Herkes ona itaatkârdır.) . كُلٌّ لهُ مُطِيعُونَ
(İnsan hayvandan daha üstündür.) . ِيمَةٍ إنسانٌ خَيْرٌ مِنْ َ
Bu iki örnekte ( إنسانٌ، كلٌ ) kelimeleri türün genelini ifade etmişlerdir,
mübtedadırlar.
6. Mübteda ( رُبّ ) kelimesinden sonra gelirse. Ancak ( رُبّ ) kelimesi harf-i cer
olduğu için kendisinden sonra gelen mübteda konumundaki ismi mecrûr
yapmakta, mübteda bu durumda mahallen merfû olmaktadır.
(Nice kadın adamlardan daha büyüktür.) . ربَّ اِمرأةٍ أعظمُ مِنْ رَجلٍ
(Oturanlar için çabalayan nice kişiler vardır.) . رُبَّ ساعٍ لِقاعِدٍ
Mübtedanın Haberinin Marife Olması
Mübtedanın haberi genellikle belirsiz isim (nekre) olarak gelir, ancak
mübteda belirli isim olmak şartıyla haber bazen cümlede marife olarak
gelebilir.
(Muhammed (s.a.) Allah’ın Resulüdür) . مُحَمَّدُ رَسُولُ اللهِ
(Din, nasihattir.) . الدِّينُ النّصِيحَةُ
Mübteda ve haberin her ikisi de belirli isim olarak geldiği durumda
ikisinin sıfat tamlaması şeklinde anlaşılması ihtimali varsa aralarına zamiru’lfasl
denen, mübteda ile uyumlu merfû munfasıl zamiri girer. Zamiru’l-fasl
peşpeşe gelen iki belirli ismin arasına girerek onların cümle olduğunu
gösterdiği gibi cümlenin anlamını da pekiştirme görevi görür. Şu örneklere
dikkat ediniz:
(sıfat tamlaması: cömert adam) الرّجُلُ الكرِيمُ
(cümle: Adam cömerttir) . الرجلُ هُوَ الكَرِيمُ
(sıfat tamlaması: çalışkan bayan öğrenci ) الطالِبَةُ المجُْتَهِدَةُ
(cümle: Bayan öğrenci çalışkandır.) . الطَّالِبَةُ هِيَ المجُْتَهِدَةُ
Aşağıda sıfat tamlamaları verilmiştir. Siz bu sıfat tamamalarının arasına
zamiru’l-fasl koyarak cümlelere dönüştürünüz.
1. أولئك المفُلِحُون.
2. هَذا الرَّجُلُ.
3. هَؤلاء البَنَاتُ.
4. مُحَمَّدٌ الفَاضِلُ.
5. العالِمُ العاملُ بِعِلْمِهِ.
Mübtedâ ve Haberin Uyumu ve İrâbı
Mübtedanın haberi müfred (cümle olmayan yapıda) olarak geldiği zaman iki
yapıda gelebilir:
A. Müfred haber, câmid (hiçbir kelimeden türetilmemiş, doğrudan bir
varlığa ad olarak konulmuş) isim olur. Haber câmid olduğu zaman
mübtedaya müzekkerlik-müenneslik ve müfred-tesniye-cemi olma yönünden
uyması şart değildir. Camid haber merfû‘dur.
(Âlimler milletin ışığıdır.) . العُلَماءُ سِرَاجُ الأُمَّةِ (Bu taştır) . هذا حَجَرٌ
(Fırat nehirdir.) . الفُرَاتُ نَهْرٌ (Dünya yuvarlaktır) . الأرْضُ كُرَةٌ
Bu örneklerde ( الفُراتُ، كُرَةُ، سِرَاجُ، حَجَرُ ) kelimeleri cümlede haber
konumundadırlar, mübteda ile müzekkerlik ve müenneslik ve müfredtesniye-
cemi (tekil-ikil-çoğul) olma yönünden uyumlu olmaları
gerekmemektedir, çünkü fiilden türememiş câmid isimlerdendirler.
B. Müfred haber müştak (fiilden türemiş) olur. İsm-i fâil, ism-i mef‘ûl,
sıfat-ı müşebbehe gibi fiilden türemiş vasıf içerikli kelimeler haber oldukları
zaman mübtedaya müzekkerlik-müenneslik (keyfiyet) ve tekil-ikil-çoğul
(müfred-tesniye-cemi; kemiyet) bakımından uyarlar. Bu uyum şu şekilde
gerçekleşir:
1. Mübteda müfred müzekker (tekil eril) olunca haberi de müfred
müzekker olarak gelir. Her ikisinin irabı zamme ile merfû‘‘ olur.
(O öğrencidir.). هُوَ طَالِب
(Nehrin suyu azdır.). ماءُ النّهْرِ قَليلٌ
(İlim yararlıdır.) . العِلمُ نافِعٌ
Birinci örnekte ( هُو ) kelimesi müfred müzekker gaib (üçüncü tekil)
zamiridir, mübtedadır, ancak zamir olduğu için harekesi değişmeyen mebnî
kelimedir, mahallen merfû olmuştur. ( طالبٌ ) kelimesi haberdir, müfred
müzekker isimdir, fiilden türemiş isim olduğu için mübteda ile müzekker
olma ve müfred olma yönünden uyumludurlar. Haber zamme ile merfûdur.
İkinci örnekte ( ماءُ ) kelimesi mübteda, ( قلِيلٌ ) kelimesi haberdir; üçüncü örnekte
العلمُ) ) kelimesi mübteda, ( نافِعٌ ) haberdir, her iki örnekte mübteda-haber uyumu
birinci örnekte olduğu gibidir.
2. Mübteda müfred müennes (tekil dişil) olursa haber de müfred müennes
olarak gelir. Her ikisinin irabı zamme ile merfû‘ olur:
(Ben (kız) öğrenciyim.) . أناَ طالِبَةٌ
(Otomobil hızlıdır.) . السَّيّارَةُ سَرِيعَةٌ
(Ağaç yeşildir.) . الشَّجَرَةُ خَضْراءُ
Birinci örnekte ( أنا ) kelimesi mübtedadır, müfred müennes mütekellim
(birinci tekil) şahıs zamiridir, mahallen merfûdur, ( طالِبةٌ ) haberdir, türemiş
isimdir, mübteda ile haber arasında müfred müennes (tekil dişil) olma
yönünden uyum vardır. İkinci ve üçüncü örnekte ( الشجرةُ،السيارة ) kelimeleri
mübteda ( خضراء، سريعة ) kelimeleri haberdir, mübteda ve haber arasında uyum
vardır, her iki örnekte mübteda-haber zamme ile merfû olmuşlardır.
3. Mübteda tesniye müzekker (ikil eril) olursa haber tesniye müzekker
olarak gelir. Tesniyenin merfû‘ oluşu elif ( ا) ile olduğu için mübteda ve
haberin her ikisi elif ile merfû‘ olurlar:
(İkisi çalışkan mühendistirler.) . هُما مُهَنْدِساَنِ نَشِيطَان
(İki çiftçi mutludurlar.) الفَلَّاحَانِ مَسْرُورانِ
(Ahmet ve Ali doktordur.) . أحمَْدُ وعَلِيٌ طَبِيبَانِ
Bu üç örnekte ( أحمدُ وعلي، الفلاحان، هما ) isimleri mübtedadırlar, haberleri olan
طبيبان، نَشيطان، مهندسان) ) kelimeleri haberdirler, mübteda ile tesniye müzekker
(ikil eril) olma yönünden uyumludurlar, tesniye oldukları için mübteda ve
haber elif ( ا) ile merfû olmuşlardır. ( أحمدُ وعليٌ ) iki ayrı isim oldukları için
zamme ile merfû olmuşlardır.
4. Mübteda tesniye müennes (ikil dişil) olursa haber de tesniye müennes
olarak gelir. Mübteda ve haberin her ikisi tesniye oldukları için elif ( ا) ile
merfû‘ olurlar:
(İki bayan çiftçi çalışkandır.) . الفَلّاحَتان نَشِيطَتانِ
(İki Müslüman bayan samimidirler.). المسُْلِمَتَانِ مُخْلِصَتَانِ
(Ayşe ve Zeynep çarşıya gidiyorlar.) . عَائِشَةُ وزَيْنَبُ ذَاهِبَتَانِ إلى السُّوقِ
Bu üç örnekte ( عائشةُ وزينبُ، المسلمتان، الفلاحتان ) kelimeleri tesniye müennes
(ikil dişil) mübteda, ( ذهبتان، مخلصتان، نشيطتان ) kelimeleri haberdirler, mübteda ve
haber arasında tesniye müennes olma yönünden uyum vardır, mübteda ve
haberler elif ( ا) ile merfû olmuşlardır ancak عائشةُ وزينبُ kelimeleri ayrı isim
oldukları için zamme ile merfû olmuşlardır.
5. Mübteda cem-i müzekker sâlim (kurallı eril çoğul) olursa haber de
cem-i müzekker sâlim olarak gelir. Her ikisi de ( و) ile merfû‘ olurlar:
(Memurlar meşguldürler.) . الموَُظّفُونَ مَشْغُولُونَ
(Oyuncular maça hazırdırlar.) . اللاعِبُون مُسْتَعِدُّون لِلمُباراةِ
(Yolcular yolculuğa hazırdırlar.). المسَُافِرُونَ مُسْتَعِدُّونَ لِلسَّفَرِ
Bu örneklerde ( المسُافرون، اللاعبون، الموظفون ) kelimeleri mübteda, ، (مشغولون
مستعدون، مستعدون) kelimeleri haberdirler, mübteda ve haberler cem-i müzekker
sâlim (kurallı çoğul eril) olarak birbirleriyle uyumludurlar ve vav ( و) harfi ile
merfû olmuşlardır.
6. Mübteda akıllı varlıkların cem-i müennes sâlimi (kurallı dişil çoğul)
olursa haber de cem-i müennes sâlim olarak gelir. Mübteda ve haberin her
ikisi zamme ile merfû‘ olurlar:
(Bayan doktorlar yeteneklidirler.) . الطَّبِيبَاتُ مَاهِرَاتٌ
(Anneler merhametlidirler.). الأمَّهاتُ رَحِيماتٌ
(Bayan yolcular yolculuğa hazırdırlar.). المسَُافِرَاتُ مُسْتَعِدَّاتٌ لِلسَّفَرِ
Bu üç örnekte ( المسافراتُ، الأمهاتُ، الطبيباتُ ) kelimeleri mübteda, ، (ماهراتٌ
مستعداتٌ ، رحيماتٌ) kelimeleri ise haberdir, mübteda ve haber konumundaki tüm
kelimeler cem-i müennes sâlim (kurallı dişil çoğul) olup zamme ile merfû
olmuşlardır.
7. Arapçada akılsız çoğullar cümle kuruluşunda tekil dişil (müfred
müennes) hükmünde değerlendirilir. Mübteda akıllı olmayan varlıkların cemi
teksiri (kuralsız/kırık çoğulu) olursa haber tekil dişil (müfred müennes)
yapısında gelir. Aynı şekilde haber akılsız kırık çoğul olduğu zaman mübteda
tekil dişil şeklinde olur. Her iki durumda mübteda ve haberin irabı zamme ile
olur
.
(Otomobiller yenidir.) . السَيّاراتُ جَدِيدَةٌ
(Bunlar bugünün gazeteleridir.) . هَذِهِ جَرَائِدُ الْيَوْمِ
(Kütüphaneler kız öğrencilerle doludur.). المَكْتَبَاتُ مُمْتَلِئَةٌ بِالطّالِباتِ
Bu örneklerde yer alan ( السياراتُ، المكتباتُ ) kelimeleri mübteda olup akılsız
varlıkların cem-i müennesidirler, tekil müennes gibi değerlendirilmektedirler,
zamme ile merfûdurlar. ( هذه ) kelimesi ism-i işaret olup müfred müennes
yapısındadır, mahallen merfûdur, haberi akılsız varlıkların cem-i müennes
salimi olarak geldiği için onunla uyumlu olmuştur. ( (جديدةٌ، جرائدُ، ممتلئة
kelimeleri haberdir, ( جديدةٌ، ممتلئة ) kelimeleri müfred müennes, ( جرائدُ ) kelimesi
ise cem-i teksir (kırık çoğul)dur. Her üç kelime de zamme ile merfûdur.
8. Mübteda akıllı varlıkların cem-i teksiri (kuralsız/kırık çoğulu) olursa
haber cem-i müzekker sâlim olarak veya kırık çoğul (cem-i teksir) olarak
gelir. Mübteda akıllı kırık çoğul olunca zamme ile merfû‘ olur, haber ise
cem-i müzekker sâlim olduğu için ( و) ile merfû‘ olur:
(Erkekler uyuyorlar.) . الرّجالُ نَائِمُونَ
(Askerler vatanı savunuyorlar.). الجُنُودُ مُدَافِعُون عَنْ الوَطَنِ
(Peygamberler şereflidirler.). الأنْبِياءُ شُرَفَاءُ
Bu örneklerde ( الأنبياء،الجنود، الرجالُ ) kelimeleri mübtedadır, akıllı varlıkların
cem-i teksiri (kuralsız çoğul) olup zamme ile merfû olmuşlardır. Bunların
haberleri ( نائمون، مدافعون ) kelimeleri olup cem-i müzekker sâlimdirler ve vav ( (و
ile merfû olmuşlardır, üçüncü örneğin haberi ( شرفاء ) kelimesi cem-i teksir
olarak gelmiş, zamme ile merfû olmuştur.
9. Mübtedanın haberi, cer harfi-mecrûr isim (câr-mecrûr) şeklinde veya
zarf olarak gelirse aralarında müzekkerlik müenneslik (keyfiyet) ve tekil, ikil,
çoğul (kemiyet) yönünden uyum aranmaz. Câr-mecrûr veya zarf şeklinde
gelen haber mahallen merfû olur:
(Erkek öğrenci sınıftadır) . الطّالِبُ في الصّفِّ
(Erkek öğrenciler sınıftadır) . الطُّلاّبُ في الصّفِّ
(Bayan öğrenci sınıftadır.) . الطالِبَةُ في الصّفِّ
(Bayan öğrenciler sınıftadır.) . الطّالِبَاتُ في الصّفِّ
(Kuşlar ağacın üstündedir.) . الطُّيُورُ فَوْقَ الشَّجَرَةِ
(Meryem fakültenin önündedir.) . مَرْيَمُ أمَامَ الكُلِّيَّةِ
10. Mübteda zamir, ilgi zamiri, işâret ismi şeklinde gelirse haber bunlara
müzekkerlik-müenneslik (keyfiyet) ve tekil, ikil, çoğul (kemmiyet) yönünden
uyar. Bu üç isim türü mebnî (harekesi hiçbir şekilde değişmeyen) oldukları
için mübteda ve haber bu isimlerden birinin yapısında geldiği zaman irab
yönünden mahallen merfû‘ olurlar.
(Sen (bayan) yazarsın) . أنْتِ كاتِبَةٌ (Sen yazarsın.) . أنْتَ كاتِبٌ
(Onlar (bayan) hemşiredir.) . هُنَّ مُمَرِّضَاتٌ (İkisi doktordur.) . هُما طبِيبانِ
(Pasaportları kontrol eden kişi subaydır.) . الذي فَحَصَ الجَوَازَ ضابِطٌ
(İsimlerini yazdıranlar bayan memurlardır.) . الللاّتي سَجَّلْنَ أسماءَهُنّ مُوَظَّفاتٌ
(Bu kütüphanedir.) . هذِهِ مَكتَبَةٌ (Bu kitaptır.) . هذا كِتابٌ
(Şunlar çalışkan erkek öğretmenlerdir.) . هؤلاءِ مُعَلِّمُونَ نَشِيطُونَ
(Bunlar çalışkan bayan öğretmenlerdir.) . هؤلاءِ مُعَلِّماتٌ نَشِيطاتٌ
11. Mübteda ve haber maksûr isim (son harfi elif olup ondan önceki
harfin harekesi fetha olan) ve menkûs isim (son harfi ya olup ondan önceki
harfi harekesi kesra olan) olurlarsa son harfleri harekeyi gizler, bu durumda
mübteda ve haber mukadder (var sayılan) bir zamme ile merfû olurlar.
Maksûr isimler nekre olarak gelirse sonundaki elif-i maksûre düşmez, ancak
sonu fethalı tenvin okunur, esas hareke bu tenvinde takdir edilir. Meselâ,
“Elinde bir sopa var” anlamında ( في يَدِهِ عَصاً ) cümlesinde ( عصاً ) kelimesi
mübtedadır, merfûdur, merfûluk alameti olan zamme tenvinde takdir
edilmiştir. Menkûs isim nekre olarak gelirse sonundaki ye ( ي) düşer onun
yerine kesreli tenvin alır, bu kelime mübteda veya haber olarak gelirse
zamme tenvinde takdir edilir.( علِيٌّ راعٍ في القَرْيَةِ ) cümlesinde ( راعٍ ) kelimesi
haberdir, merfû‘dur, merfûluk alameti olan zamme tenvinde gizlenmiştir. Şu
örneklerde mübteda ve haberin irablarına dikkat ediniz
(Dünya ahiretin tarlasıdır.) . الدُّنيا مَزْرَعَةُ الآخِرَةِ
(Zenginlik ruh zenginliğidir.) . الغِنَى غِنَى النَّفْسِ
(Hayra çağıran onu yapan gibidir.) . الدّاعِي إلى الخَيرِ كَفَاعَلِهِ
(Muhammet, şehrin hâkimidir.) . مُحَمَّدٌ قاضي المَدِينَةِ
Haberin Mübtedadan Önce Geldiği Durumlar
İsim cümlesinde mübtedanın önce gelmesi temel kural ise de bazı durumlarda
haberin cümlede mübtedadan önce gelmesi zorunludur. Bu konu Arapça II
kitabında geniş olarak anlatılacağından burada birkaç örnek vermekle
yetinebiliriz.
(Yolculuk ne zaman?) ؟ متَى السّفَرُ
(Kitabın nerede?) ؟ أينَ كِتَابُكَ (Yol nerede?) ؟ أيْنَ الطّرِيقُ
(Evin arkasında bir bahçe vardır.). خَلْفَ المَنْزِلِ حَدِيقَةٌ
(Tarlada birtakım ağaçlar vardır.). في المزَْرَعَةِ أشْجارٌ
(Evde sahibi var.). في البَيْتِ صاحِبُهُ
(Otomobilde şöförü var.). في السَّيّارَةِ سَائِقُهَا
Kelimeler ve Deyimler
şiir : أُنْشُودَةٌ
birleşmiş milletler : الأُمَمُ المتَُّحِدَةُ
kabızlık : الإِمْساكُ
en tatlı : أَحْلَى
yağ asitleri : الأحمَْاضُ الدُّهْنِيَّةُ
gümüş yeşili : أخْضَرُ فِضِّي
dinlenmek : اِسْتَرَاحَ – يَسْتَرِيحُ -استراحةً
zevk, tat almak, istifade etmek : اِسْتَمْتَعَ-يَسْتَمْتِعُ-اسْتِمتاعاً
barış: السَّلاَمُ
bahçe sahipleri : أَصْحَابُ الكَرْمِ
mutlu, neşeli, göz alıcı : البَهِيجُ
kan basıncının düşmesi : اِنْخِفاضُ ضَغْطِ الدَّمِ
ilkbaharın sonları : أَوَاخِرُ الرّبِيعِ
müjdeci : بَشِيرَةٌ (ج) بَشَائِرُ
hakkında konuşmak, bahsetmek تَحَدّثَ – يَتَحَدّثُ - تَحَدّثا (عَنْ
dallanmak : تَفَرَّعَ – يَتَفَرَّعُ - تَفَرُّعاً
oluşmak : تَكَوَّنَ – يَتَكَوَّنُ - تَكَوّنا
anlatmak, aktarmak : تَنَاقَلَ – يَتَنَاقَلُ - تَنَاقُلا
meyve : ثَمَرٌ (ج) ثِماَرٌ
gövde : جِذعٌ
nesil : جِيلٌ (ج) أجْيال
koyu: داكِنٌ
sembol, işaret: رَمْزٌ
yağ: زَيْتٌ
çiçeklenmek : زَهَرَ-يَزْهَرُ-زَهَرا
iştah: الشَّهِيَّةُ
sert, katı: صُلْبٌ
gölge: ظِلٌّ
salkım : عُنْقُودٌ (ج) عَنَاقِيدُ
dal : غُصْنٌ (ج) أغْصَانٌ
kalın, sert : غَلِيظٌ
kepek : قشْرَةُ الرَّأْسِ
zeytinin salamura yapılması: كَبْسُ الزّيْتُون
renk: لَوْنٌ
alınmış : مَأخُوذٌ
cildi yumuşatıcı : مُلَطِّفٌ لِلْبَشَرَةِ
pek çok : مُتَعَدِّدَةٌ
uzun ömürlü : مُعَمَّرَةٌ
zeytin toplama mevsimi : مَوْسِمُ قَطْفِ الزَّيْتُونِ
dokunuşu yumuşak : ناعِمَةُ الملَْمَسِ
olgunlaşmak : نَضِجَ-يَنْضَجُ-نُضْجا
sinirlerin yatışması: هُدُوءُ الأَعْصابِ
Özet
Arapça isim cümlesinin kuruluşu, isim cümlesini oluşturan mübteda-haberin yapısı ve değişik biçimlerini tanımak
İsim cümlesi temel cümle yapılarından biridir. İsimle başlayan cümlelere
isim cümlesi denir. İsim cümleleri mübteda (özne) ve haberden (yüklem)
oluşur. İsim cümlesinde mübtedanın marife haberin ise nekre olarak gelmesi
esastır.
İsim cümlesinde mübteda genellikle şu marife kelimelerden oluşur:
1. Belirlilik takısı (harf-i tarif) alan belirsiz isimler, 2. zamirler, 3. Özel
isimler (alemler), 4. İşaret isimleri (ism-i işaret), 5. İlgi zamirleri (ism-i
mevsûl), 5. İlgi zamirleri (ism-i mevsûl), 6. Belirtili isim tamlamaları (izafet),
7. Soru isimleri (esmâ-i istifhâm), 8. Te’villi mastarlar (masdar-ı müevvel).
Mübteda şu durumlarda nekre olarak gelebilir: 1. Mübteda nekre bir kelimeye
muzaf olursa (belirtisiz isim tamlaması), 2. Mübteda nekre (belirsiz) sıfat
tamlaması olursa, 3. Mübteda nekre olup kendisinden önce olumsuzluk edatı
veya soru edatı bulunursa, 4. Mübteda nekre olup haber câr-mecrûr veya
zarftan oluşursa, 5. Mübteda türün genelini içerirse.
Mübtedanın haberinin nekre (belirsiz isim) olarak gelmesi asıl ise de marife
(belirli isim) olarak gelmesi de mümkündür. Ancak haber marife olarak
geldiği zaman mübteda ile birlikte sıfat tamlaması olarak anlaşılma ihtimali
varsa aralarına mübteda ile uyumlu bir zamir girer, buna zamiru’l-fasl denir.
Mübteda-Haber Uyumunu belirleyebilmek
Mübtedanın haberi câmid (türememiş) ve müştâk isimlerden olur. Haber
câmid isim olursa, irâbı merfû olmakla birlikte müzekkerlik-müenneslik ve
tekil-ikil-çoğul olma yönünden mübteda ile aralarında herhangi bir uyum
aranmaz.
Eğer mübtedanın haberi câmid isim olursa aralarında uyum olur. 1. Mübteda
müfred müzekker veya müfred müennes olursa haber de müfred müzekker
veya müfred müennes olarak gelir. Her ikisinin irâbı zamme ile merfû olur. 2.
Mübteda tesniye müzekker veya tesniye müennes olursa haber de tesniye
müzekker veya tesniye müennes olarak gelir. Her ikisi elif ( ا)
.ile merfû olur.
3. Mübteda cem-i müzekker sâlim olursa haber de cem-i müzekker sâlim
olur, her ikisi de vav ( و) ile merfû olur. 4. Mübteda cem-i müennes sâlim
olursa haber de cemî müennes sâlim olur. Her ikisi zamme ile merfû olur. 5.
Akılsız çoğullar tekil müennes hükmündedir. Mübteda akılsız varlıkların
kırık çoğulu olursa haber de müfred müennes şeklinde gelir. İrapları zamme
iledir. 6. Şayet mübteda akıllı varlıkların kırık çoğulu olursa haber cem-i
müzekker sâlim olarak veya kırık çoğul olarak gelir. Cemî müzekker sâlim
olduklarında vav ( و) ile merfû‘ olurlar. 7.Mübtedanın haberi câr-mecrûr veya
zarf şeklinde gelirse aralarında uyum aranmaz. 8. Mübteda ve haber maksur
ve menkûs isim olurlarsa müzekkerli-müenneslik ve sayı yönünden
aralarında uyum olur. Ancak maksûr ve menkûs isimler harekeyi gizledikleri
için her bu isimlerden oluşan mübteda ve haberin irâbları takdîrî olur. 9.
Mübteda zamir, ilgi zamiri ve ism-i işaret şeklinde gelirse haber bu isimlere
müzekkerlik-müenneslik ve sayı yönünden uyumlu olur.
İsim cümlesinin ögelerinin iraplarını belirleyebilmek
İsim cümlesinin iki unsurunu oluşturan mübteda ve haberin her ikisi de
merfû‘‘dur. Merfû‘ olmanın alameti müfred (tekil), cem-i teksir (kırık çoğul)
ve cem-i müennes sâlim (dişil kurallı çoğul) kelimeler için sonlarındaki
ötredir. Tesniye (ikil) kelimeler ( ا) ile cem-i müzekker salim (eril kurallı
çoğul) kelimeler ise ( و) ile merfû‘‘ olurlar.
Alıntı..