Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 Arkadaşları:60 Cinsiyet:Bayan Mesaj:
9.475 Konular:
1144 Beğenildi:4423 Beğendi:3685 Takdirleri:5119 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Arapça I Fiil Cümlesinin Öğeleri Arapça I Fiil Cümlesinin Öğeleri - DİLBİLGİSİ FİİL CÜMLESİNİN ÖGELERİ
Arapçada fiille başlayan cümleye fiil cümlesi denir. Söz konusu cümlenin
ögelerine geçmeden önce Türkçe cümle yapısı hakkında kısaca bilgi
vermemiz yerinde olacaktır.
Türkçe Cümle Yapısı
Türkçeden de biliyoruz ki bir cümlenin kurulabilmesi için iki temel ögeye
ihtiyaç vardır: Özne ve yüklem. Bunlardan ilki olay ya da eylemi
gerçekleştiren unsur, diğeri ise olay veya eylemin bizzat kendisidir. Anılan
iki unsurun bir araya gelmesi bir söz öbeğine cümle diyebilmenin olmazsa
olmaz koşullarıdır.
Belirtilen temel ögeler yanında cümleyi anlam yönünden bütünleyici
başka bir takım ögeler daha mevcuttur ki bunlara tümleyiciler anlamında
tümleç adı verilir. Anılan ögeler, cümlenin kuruluşu için var olmaları zorunlu
olmamakla birlikte, olay veya eylemin konusu, yeri, yönü, zamanı, şekli
konusunda tamamlayıcı bir işlev görürler.
Söz gelimi, “Ali okudu.” ifadesi bir cümledir. Çünkü gerek okuma
ediminin kahramanı (Ali), gerekse eylemin bizzat kendisi (okudu) bir araya
gelerek anlamlı bir bütün oluşturmuş durumdalar.
Ancak “Ali, evde kardeşine uyku öncesi etkili bir sesle güzel bir masal
okudu.” ifadesinde temel öge konumundaki “Ali okudu” cümlesi yan
ögelerce yer, yön, zaman, nitelik ve konu olarak tamlanmıştır.
Arapça Cümle Yapısı
Sıkça değinildiği gibi Arapçada cümle ikiye ayrılır. Bu ayrım başlangıç
sözcüğünün isim veya fiil olması ekseninde yapılabildiği gibi temel
ögelerinin sıralanışına göre de yapılabilir. Buna göre “İsimle başlayan
cümleye isim cümlesi, fiille başlayan cümleye fiil cümlesi denir” biçimindeki
klâsik tanımı sürdürmek de “Öznesi yükleminden önce gelene isim cümlesi,
yüklemi öznesinden önce gelene fiil cümlesi adı verilir” biçimindeki modern
tanımı benimsemek de mümkündür.
Geçen ünitede ele alınan isim cümlesinin özne-yüklem sıralamasına göre
kurulan bir cümle tipi olduğunu öznesine mübtedâ, yüklemine de haber
dendiğini hatırlattıktan sonra esas konumuz olan fiil cümlesine geçebiliriz.
Fiil Cümlesi ve Ögeleri
Fiil Cümlesi: Fiille başlayan, bir başka deyişle yüklemi öznesinden önce
gelen cümlelerdir. Yüklemine fiil öznesine fâil denir.
Örnek نَامَ الطِّفْلُ : 1 (Bebek uyudu). Görüldüğü gibi ifade eylem ile sahibini
bir araya getiren bir söz öbeğidir. Eylemle sahibini yani yüklemle öznenin
asgari varlığının söz konusu oldukları bu tip öbeklere cümle dendiğini
biliyoruz. İlgili cümleye yeniden dönersek onun uyudu anlamına gelen نَامَ
fiiliyle başladığını fark ederiz. Dolayısıyla fiille başladığı için bu cümleye fiil
cümlesi, ilk ögesi ( نام )’ye fiil (yüklem), ikinci ögesi ( الطفلُ )’ye ise fâil (özne)
adı verilir.
Fiil cümlesinin yukarıda belirtilen temel ögeleri (fiil-fâil) yanında bir de
tümleyici ögeleri vardır ki bunlara mef‘ûl adı verilir.
Örnek شَرِبَ الطِّفْلُ اللَّبَنَ صَبَاحًا : 2 (Bebek sabahleyin süt içti) Cümlesinde içti
anlamına gelen شرب fiil, bebek anlamına gelen الطِّفْلُ fâil, süt anlamına gelen
اللَّبَنَ ile صَبَاحًا ise mef‘ûl’dür.
Örnek قَامَ الطُّلاَّبُ اِحْتِرَامًا : 3 (Öğrenciler saygı için ayağa kalktı) Cümlesinde
ayağa kalktı anlamına gelen قام fiil, öğrenciler anlamına gelen الطلابُ fâil,
saygı için anlamına gelen احترامًا ise mef‘ûl’dür.
Konunun bu kısmında fiil cümlesinin ögeleri hakkında ayrıntılı bilgi
vermek istiyoruz.
1. Fiil: Tek başına bir anlam ifade eden kelimelerden olup, geçmiş, şimdiki
ve gelecek olmak üzere üç zamandan birine bağlı olarak bir oluş veya bir
eylem bildirirler.
Söz gelimi, ( فَهِمَ ) “anladı”, ( ذكََرَ ) “andı”, ( يَنْظُرُ ) “bakıyor/bakar”, ( (يَسْمَعُ
“duyuyor/duyar”, ( اُخْرُجْ ) “çık”, ( اِشْرَبْ ) “iç” kelimelerinden her birinin bir oluş
veya bir eylem bildirdiği görülüyor. Anılan sözcüklere fiil diyebilmemiz için
anlam içeriklerini üç zamandan birine bağlı olarak ifade edip etmediklerini
denetlemek durumundayız. Bu denetim sonrası onların anlam içeriklerini
teşkil eden oluş veya eylemleri bir zamana bağlı olarak ifade ettiklerini tespit
edersek onlara fiil diyebiliriz. Aksi takdirde fiil değil isim olarak
değerlendiririz.
Örneklerimiz içerisinde ilk iki sözcük “anlama” ve “anma” eylemlerinin
geçmiş zamanda gerçekleştiğini; peşi sıra gelen iki sözcük “bakma” ve
“duyma” eylemlerinin şimdi yapılmakta olduğunu veya geçmiş, şimdi ve
gelecek tüm zamanlarda meydana gelme potansiyeli taşıdığını; son iki sözcükmise “çıkma” ve “içme” eylemlerini yakın veya uzak gelecekte yerine
getirmesini muhataptan istemeyi ifade etmektedirler.
Görüldüğü gibi sözcüklerin tamamı bir oluş, bir eylem bildirmesinin yanı
sıra onları geniş veya sınırlı bir zaman dilimiyle ilişkilendirmektedir. İşte bu
tip sözcükler Arap dilbilgisi otoriteleri tarafından fiil adıyla anılmıştır.
Zamandan bağımsız oluş veya eylemler mastar olup, fiil değil, isim olarak
değerlendirilirler. Söz gelimi قِرَاءَة (okumak), خُرُوج (çıkmak), طَلَب (istemek)
kelimeleri her ne kadar iş, oluş veya eylem bildirseler de zamandan bağımsız
oldukları için fiil değil isim olarak kabul edilirler.
Aşağıdaki cümlelerde fiil olan sözcükleri bularak, ifade ettikleri zamanı
söyleyiniz.
1. بَلَغَ عَدَدُ السُّكَّانِ فِي الْمَدِينَةِ مِلْيُونَ نَسَمَةٍ.
2. نَسْتَعْمِلُ السِّكِّينَ والشَّوْكَةَ فِي تَنَاوُلِ الْكَبَابِ.
3. قُلِ الحَْقَّ وَلَوْ عَلَى نَفْسِكَ.
Yukarıda anlatılanlardan da kolayca anlayabileceğiniz gibi fiiller zaman
bakımından üç kısma ayrılır: Mâzî, muzâri ve emir.
a. Mâzî: Türkçemizdeki dili geçmiş zamanın karşılığıdır.
كَافَأَ الأُسْتَاذُ خَالِدًا) ) “Hoca, Halit’i ödüllendirdi” cümlesindeki ( (كَافَأَ
“ödüllendirdi” sözcüğü, ( ضَحِكَ عَلِيٌّ ) “Ali güldü” cümlesindeki ( ضَحِكَ ) “güldü”
kelimesi ve ( خَرَجَ الطُّلاَّبُ مِنَ الْمُخْتَبَرِ ) “Öğrenciler laboratuardan çıktı”
cümlesindeki ( خَرَجَ ) “çıktı” kelimesi birer mâzî fiildir.
Başlıca Mâzî Kalıpları: Mâzî fiile özgü ve onu gerek isimden, gerekse
diğer fiil çeşitlerinden (muzâri ve emir) ayırt edebilmemizi sağlayan
özellikler 1. Ünitede verildiği için burada bir kez daha tekrarlamaya gerek
duymuyoruz. Yalnız en çok karşılaşılan mâzî fiil kalıplarını birer örnekle
tanıtmakta yarar görüyoruz.
BAŞLICA MAZİ KALIPLARI
ANLAM ÖRNEK KALIP
Yardım etti فَعَلَ نَصَرَ
Güzel oldu فَعُلَ حَسُنَ
Anladı فَعِلَ فَهِمَ
Çıkardı أَفْعَلَ أَخْرَجَ
Doğruladı فَعَّلَ صَدَّقَ
Tartıştı فَاعَلَ نَاقَشَ
Öğrendi تَفَعَّلَ تَعَلَّمَ
Tanıştı تَفَاعَلَ تَعَارَفَ
Kırıldı اِنْفَعَلَ اِنْكَسَرَ
Toplandı اِفْتَعَلَ اِجْتَمَعَ
Kullandı اِسْتَفْعَلَ اِسْتَعْمَلَ
Aşağıdaki mâzî fiillerin kalıplarını belirtiniz.
حَكَمَ – أَكْرَمَ – دَرَّسَ – قَاتَلَ – اِنْصَرَفَ – اِبْتَلَعَ – تَصَادَفَ – تَنَزَّلَ – اِسْتَغْفَرَ
b. Muzâri: Türkçemizdeki şimdiki, geniş ve gelecek zamanların karşılığı
olup gelecek zaman anlamına geldiğini gösteren bir delil yoksa şimdiki ve
geniş zaman karşılığında kullanılır.
Başlıca Muzâri Kalıpları: Muzâri fiile özgü ve onu gerek isimden,
gerekse diğer fiil çeşitlerinden (mâzî ve emir) ayırt edebilmemizi sağlayan
özellikler 1. Ünitede verildiği için burada bir kez daha tekrarlamaya gerek
duymuyoruz. Yalnız en çok karşılaşılan muzâri fiil kalıplarını birer örnekle
tanıtmakta yarar görüyoruz.
BAŞLICA MUZARİ KALIPLARI
ANLAM ÖRNEK KALIP
Anlıyor, anlar يَفْعَلُ يَفْهَمُ
Güzel oluyor, güzel olur يَفْعُلُ يَحْسُنُ
Dönüyor, döner يَفْعِلُ يَرْجِعُ
Çıkarıyor, çıkarır يُفْعِلُ يُخْرِجُ
Doğruluyor, doğrular يُفَعِّلُ يُصّدِّقُ
Tartışıyor, tartışır يُفَاعِلُ يُنَاقِشُ
Öğreniyor, öğrenir يَتَفَعَّلُ يَتَعَلَّمُ
Tanışıyor, tanışır يَتَفَاعَلُ يَتَعَارَفُ
Kırılıyor, kırılır يَنْفَعِلُ يَنْكَسِرُ
Toplanıyor, toplanır يَفْتَعِلُ يَجْتَمِعُ
Kullanıyor, kullanır يَسْتَفْعِلُ يَسْتَعْمِلُ
Aşağıdaki muzâri fiillerin kalıplarını belirtiniz.
رُ◌َ يَنْصُرُ – يُكْرِمُ – يُدَرِّسُ – يُقَاتِلُ – يَنْصَرِفُ – يبْتَلِعُ – يَتَصَادَفُ – يَتَنَزَّلُ – يَسْتَغْفِ
c. Emir: Bir işin olmasını veya yapılmasını istemek için kullanılan fiil
kipidir. ( اكُْتُبْ ) “Yaz!”, ( اِجْلِسْ ) “otur!”, ( اُدْخُلْ ) “gir!” kelimeleri emir
örnekleridir.
BAŞLICA EMİR KALIPLARI
ANLAM ÖRNEK KALIP
Anla اِفْعَلْ اِفْهَمْ
Güzel ol اُفْعُلْ اُحْسُنْ
Dön اِفْعِلْ اِرْجِعْ
Çıkar أَفْعِلْ أَخْرِجْ
Doğrula فَعِّلْ صَدِّقْ
Tartış فَاعِلْ نَاقِشْ
Öğren تَفَعَّلْ تَعَلَّمْ
Tanış تَفَاعَلْ تَعَارَفْ
Kırıl اِنْفَعِلْ اِنْكَسِرْ
Toplan اِفْتَعِلْ اِجْتَمِعْ
Kullan اِسْتَفْعِلْ اِسْتَعْمِلْ
Aşağıdaki emir fillerin kalıplarını belirtiniz.
اُنْصُرْ – أَكْرِمْ – عَلِّمْ – بَالِغْ – تَسَلَّمْ – تَعَاوَنْ - اِجْتَمِعْ – اِنْصَرِفْ – اِسْتَغْفِرْ Etiketler: [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...], [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...], [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...], [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
-
2. Fâil: Olmak anlamlı fiillerde olan, etmek-eylemek bildiren fiillerde ise
eden, eyleyen konumundaki ögedir. Türkçedeki öznenin karşılığıdır.
Arapçada fâil daima merfudur. 5. Üniteden de hatırlanacağı üzere merfû‘,
tesniye (ikil) ve cem-i müzekker sâlim (düzenli eril çoğul) isimler hariç sonu
zammeli anlamına gelir. Tesniyelerde sondan bir önceki “elif” ile cem-i
müzekker sâlimlerde aynı özellikteki “vâv” ref alâmeti (merfû‘luk belirtisi)
olan zammeye eşdeğerdir.
Aşağıdaki cümlelerde altı çizili fâillerle onların merfû‘luklarına delil
teşkil eden ref alâmetlerini dikkatle inceleyiniz.
(Çocuk bahçede oynuyor) . 1. يَلْعَبُ الْوَلَدُ فِي الحَْدِيقَةِ
(Anne baba çocukların eğitimiyle ilgilenirler) . 2. يَهْتَمُّ الأَبَوَانِ بِتَرْبِيَةِ أَوْلاَدِهِمَا
(Müslümanlar güneş doğmadan önce kalkarlar) . 3. يَنْهَضُ الْمُسْلِمُونَ قَبْلَ الْفَجْرِ
Çeşitleri: Fâiller yukarıda görüldüğü biçimde açık isim olarak gelebildiği
gibi, gizli veya açık zamir ya da başlı başına bir cümle halinde gelebilir.
Bunlar üzerinde ayrı ayrı durmak konunun zihinlerde netleşmesi açısından
yararlı olacaktır. a. Zahir İsim: Cümlede açıkça belirtilen, yerine herhangi bir zamir
getirilmemiş isimlerdir.
Örnek:
(Mümin Allah’a tevekkül eder) . 1. يَتَوَكَّلُ الْمُؤْمِنُ عَلَى اللهِ
(Anne konuklar için sofra hazırlıyor) . 2. تُجَهِّزُ الأُمُّ الْمَائِدَةَ لِلضُّيُوفِ
(İki öğrenci başarıda yarışıyor) . 3. يَتَنَافَسُ الطَّالِبَانِ فِي النَّجَاحِ
(Mühendisler projeyi tamamlamaya çalışıyorlar) . 4. يُحَاوِلُ الْمُهَنْدِسُونَ إِكْمَالَ الْمَشْرُوعِ
Yukarıda görüldüğü gibi fâiller açık isim oldukları takdirde sayıları ne
olursa olsun fiil hep tekil gelir. Bu durumdaki fiil cümlelerinde fiilin fâile
uyma zorunluluğu bir tek cinsiyet yönündendir. b. Bariz Zamir: Fiillere bitişen çekim ekleri fâil konumunda bulunan
zamirlerdir. Söz konusu zamirler açıkça görüldüğü için kendilerine bariz
zamir adı verilir.
Fiillere bitişen bariz zamirler şunlardır:
Elifu’l-isneyn: İkillik bildiren elifi demektir. Fâil olarak üç fiil tipinde de
yer alır.
Anlamı Fiil
Kim hakkında?
Kime hitaben?
Zamanı
Mâzî İki erkek hakkında Anladılar فَهِمَا
Mâzî İki bayan hakkında Anladılar فَهِمَتَا
Muzâri İki erkek hakkında Anlarlar, anlıyorlar يَفْهَمَانِ
Muzâri İki bayan hakkında Anlarlar, anlıyorlar
تَفْهَمَانِ
Muzâri İki erkeğe hitaben Anlarsınız, anlıyorsunuz
İki kişiye hitaben Anlayın اِفْهَمَا
(Cinsiyet farkı yok) Emir
Vâvu’l-cemâ‘a: Çoğulluk bildiren vâv demektir. Fâil olarak üç fiil tipinde
de yer alır.
Anlamı Fiil
Kim hakkında?
Kime hitaben?
Zamanı
Anladılar فَهِمُوا
Üç veya daha fazla sayıda erkek
hakkında
Mâzî
Üç veya daha fazla sayıda erkek Anlarlar, anlıyorlar يَفْهَمُونَ
hakkında Muzâri
Anlarsınız, تَفْهَمُونَ
anlıyorsunuz
Üç veya daha fazla sayıda erkeğe
hitaben Muzâri
Üç veya daha fazla sayıda erkeğe Anlayın اِفْهَمُوا
hitaben Emir
Nûnu’n-nisve: Dişilik ve çoğulluk bildiren nûn harfidir. Fâil olarak üç fiil
tipinde de yer alır.
Anlamı Fiil
Kim hakkında?
Kime hitaben?
Zamanı
Anladılar فَهِمْنَ
Üç veya daha fazla sayıda bayan
hakkında
Mâzî
Üç veya daha fazla sayıda bayan Anlarlar, anlıyorlar يَفْهَمْنَ
hakkında Muzâri
Anlarsınız, تَفْهَمْنَ
anlıyorsunuz
Üç veya daha fazla sayıda bayana
hitaben Muzâri
Üç veya daha fazla sayıda bayana Anlayın اِفْهَمْنَ
hitaben Emir
et-Tâu’l-muteharrike: Harekeli tâ demektir. Mâzî fiile bitişen ikinci şahıs
ile birinci tekil şahıs zamirleridir.
Anlamı Fiil
Kim hakkında?
Kime hitaben?
Zamanı
Mâzî Tek erkeğe hitaben Anladın فَهِمْتَ
Mâzî Tek bayana hitaben Anladın فَهِمْتِ
İki kişiye hitaben Anladınız فَهِمْتُمَا
(Cinsiyet farkı yok) Mâzî
Mâzî Üç veya daha fazla sayıda erkeğe hitaben Anladınız فَهِمْتُمْ
Mâzî Üç veya daha fazla sayıda bayana hitaben Anladınız فَهِمْتُنَّ
Anladım فَهِمْتُ
Tek kendisi hakkında
(Cinsiyet farkı yok)
Mâzî
Yâu’l-muhâtaba: Muhataba yâ’sı demektir. İkinci tekil dişil kişi
zamiridir. Mâzîde bulunmaz. Sadece muzâri ve emirde bulunur.
Anlamı Fiil
Kim hakkında?
Kime hitaben?
Zamanı
Muzâri Tek bayana hitaben Anlarsın, anlıyorsun تَفْهَمِينَ
Emir Tek bayana hitaben Anla اِفْهَمِي
Nâ el-fâilîn: Özne konumundaki “Nâ” anlamına gelir. Birinci çoğul kişi
zamiridir. Sadece mâzî fiillerde kullanılır.
Anlamı Fiil
Kim hakkında?
Kime hitaben?
Zamanı
Mâzî Başkaları ile birlikte kendisi hakkında Anladık فَهِمْنَا
“Nâ” zamiri hem fâil hem de mef‘ûl konumunda kullanılmaya elverişli bir
zamirdir. Öncesi sakinse fâil (özne), öncesi harekeli olduğu takdirdeyse nesne
işlevi görür. Adı geçen zamir, فَهِمْنَا (Biz anladık) / فَهِمَنَا (Bizi anladı) örneklerinin
ilkinde fâil, ikincisinde mef‘ûlün bihtir. c. Müstetir Zamir: Üçüncü tekil mâzî ve muzâri çekimleri açık özneleri
olmadığı takdirde, ikinci tekil eril muzâri ve emirlerle, birinci tekil ve çoğul
muzâri fiillerin fâilleri gizli zamirdir. Şimdi sayıları beşi bulan bu zamirleri
tanıyalım.
هُوَ : Müfret müzekker gâib (üçüncü tekil eril) kişi zamiridir. Herhangi bir
nedenle açık özne alamamış benzer şahıstaki mâzî ve muzâri fiillere gizli
özne (müstetir fâil) olur. Açık öznenin yokluğunda arandığı için gizli özne
oluşu zorunlu (vücûben) değil şarta bağlı (cevâzen) olarak değerlendirilir.
(Kendisine merhameti farz kıldı) . -1 كَتَبَ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحمَْةَ
(Gizlinizi ve açığınızı bilir) . -2 يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهْرَكُمْ
Cümlelerinde öznesi açık olmayan كَتَبَ ve يَعْلَمُ fiillerinin fâili müstetir
هُوَ ’dir.
هِيَ : Müfret müennes gâibe (ikinci tekil eril) kişi zamiridir. Herhangi bir
nedenle açık özne alamamış benzer şahıstaki mâzî ve muzâri fiillere gizli
özne (müstetir fâil) olur. Açık öznenin yokluğunda arandığı için gizli özne
oluşu zorunlu (vücûben) değil şarta bağlı (cevâzen) olarak değerlendirilir.
(Ölene dek onurlu biri olarak yaşadı) . -1 عَاشَتْ شَرِيفَةً حَتَّى الْمَوْتِ
(Günlerini dizileri izleyerek geçirir) . -2 تَقْضِي أيَّامَهَا بِمُشَاهَدَةِ الْمُسَلْسَلاَتِ
Cümlelerinde öznesi açık olmayan عَاشَتْ ve تَقْضِي fiillerinin fâili müstetir
هِيَ ’dir.
أَنْتَ : Müfret müzekker muhatab (üçüncü tekil eril) kişi zamiridir. Benzer
şahıstaki muzâri fiillere gizli özne (müstetir fâil) olur. Bu çekim kipindeki
muzâriler hiçbir zaman açık özne almadıkları için gizli özne oluşu zorunlu,
yani vücûbendir.
(Dilediğini hesapsız rızıklandırırsın) . -1 تَرزُقُ مَنْ تَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Cümlelerinde تَرْزُقُ ve تَشَاءُ fiillerinin fâili müstetir أَنْتَ ’dir.
أنَا : Nefsu’l-mutekellim vahdeh (birinci tekil) kişi zamiridir. Benzer
şahıstaki muzâri fiillere gizli özne (müstetir fâil) olur. Bu çekim kipindeki
muzâriler hiçbir zaman açık özne almadıkları için gizli özne oluşu zorunlu,
yani vücûbendir.
(Allah’tan bağışlanma diler ve O’na tevbe ederim) . -1 أَسْتَغْفِرُ اللهَ وَأَتُوبُ إلَيْهِ
Cümlelerinde أَسْتَغْفِرُ ve أَتُوبُ fiillerinin fâili müstetir أَنَا ’dir.
نَحْنُ : Nefsu’l-mutekellim ma‘a’l-gayr (birinci çoğul) kişi zamiridir. Benzer
şahıstaki muzâri fiillere gizli özne (müstetir fâil) olur. Bu çekim kipindeki
muzâriler hiçbir zaman açık özne almadıkları için gizli özne oluşu zorunlu,
yani vücûbendir.
(Rahmetini umar, azabından korkarız) . -1 نَرْجُو رَحمَْتَكَ وَنَخْشَى عَذَابَكَ
Cümlelerinde نَرْجُو ve نَخْشَى fiillerinin fâili müstetir نَحْنُ ’dür.
Zamirler mebni (sonu değişmeyen) isimlerden oldukları için fâil (özne)
konumunda olduklarında merfû‘luklarını açıkça gösteremezler. Konum
itibariyle (mahallen) merfû‘ sayılırlar. d. Cümle: Bazen bir cümle bir bütün olarak başka bir fiil cümlesinin fâili
olabilir. Bir bütün olarak başka cümlenin ögesi olan söz konusu cümle isim
cümlesi ise başına أنَّ ; fiil cümlesi ise başına أَنْ gelir.
بَلَغَنَا أَنَّ الْبَرْنَامَجَ مُتَأَخِّرٌ Programın ertelendiği (haberi) bize ulaştı.
يَسُرُّ الجَْمِيعَ أَنْ تَنْجَحُوا في الاِمْتِحَانِ Sınavda başarılı olmanız herkesi sevindirir.
Görüldüğü gibi ilk cümle içerisinde yer alan (Program ertelenmiştir /
البرنامج متأخر ) biçimindeki isim cümlesi başına gelen أنّ aracılığıyla bağımsız bir
cümle olmaktan çıkıp bir bütün olarak öncesindeki fiilin fâili haline
gelmektedir.
Aynı şekilde (Sınavda başarılı olursunuz / تنجحُون في الامتحان ) biçimindeki
fiil cümlesi başına gelen أنْ aracılığıyla bağımsız bir cümle olmaktan çıkıp bir
bütün olarak öncesindeki fiilin fâili haline gelmektedir.
Başka bir cümleye öge olan tüm cümleler gibi fâil durumundaki cümleler de,
bu konumlarının gerektirdiği i‘râb alâmetini açıkça gösteremezler. Mahallen
merfû‘ olduklarına hükmedilir.
e. Câr-mecrûr: Cer harfi ile devamındaki isimden oluşan söz öbeğine
câr-mecrûr adı verilir. Başlarında cer harfi bulunan mecrûr kelimeler de fâil
verya nâibu’l-fâil konumunda bulunabilmektedir. Fâil pozisyonundaki kelime
lafzan cer harfi dolayısıyla mecrûr, mahallen merfû‘dur.
وَكَفَى بِاللهِ وَكِيلاً (Vekil olarak Allah yeter) cümlesinde ;بِاللهِ
لَمْ يَنَمْ مِنْ طِفْلٍ حَتَّى يُشَاهِدَ الْمُبَارَاةَ (Maçı seyretmeden hiçbir çocuk uyumadı)
cümlesinde مِنْ طِفْلٍ ifadeleri mahallen merfû‘ fâildir.
-
e. Câr-mecrûr: Cer harfi ile devamındaki isimden oluşan söz öbeğine
câr-mecrûr dendiğini öğrenmiştik. Söz konusu öbek tümleç olarak
kullanıldığında dolaylı tümleç anlamında mef‘ûlün bih gayru sarih adını alır
ve lafzan mecrûr, mahallen mansûb olur.
(Koca hanımına çiçek getirdi) . -1 أَتَى الزَّوْجُ زَوْجَتَهُ بِالأَزْهَارِ
(Hüseyin köye gitti) . -2 ذَهَبَ حُسَيْنٌ إِلَى الْقَرْيَةِ
(Askerler vatanı savundu) . -3 دافَعَ الجُْنُودُ عَنِ الْوَطَنِ
Kurallara uygun bir fiil cümlesinde diziliş “Fiil – Fâil – Mef‘ûl”
biçimindedir.
Söz gelimi ( يُحِبُّ اللهُ الْمُؤْمِنَ ) “Allah mümini sever” cümlesinde ( يُحِبُّ ) fiil, ( (اللهُ
fâil ve ( الْمُؤْمِنَ ) mef‘ûldür.
Türkçe devrik cümlelerde olduğu üzere, Arapça fiil cümlelerindeki Fiil+Fâil+
Mef‘ûl dizilişi ( إيَّاكَ نَعْبُدُ ) örneğinde olduğu gibi mef‘ûlün öne geçmesi suretiyle
bozulabilir. Öne geçen mef‘ûl isim olsa da cümle yine fiil cümlesi olarak kalır.
Ancak fâil hiçbir zaman için fiilin önüne geçemez. Şayet geçerse cümle fiil
cümlesi olmaktan çıkar ve isim cümlesine dönüşmüş olur. Bu durumda öne
geçmiş olan fâile artık mübteda denir.
Alıntı..
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |