Durumu: Medine No : 2893 Üyelik T.:
03 Ağustos 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Memleket:Van Mesaj:
293 Konular:
94 Beğenildi:22 Beğendi:16 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Yalnızlık /medineweb Yalnızlık /medineweb Yalnızlık bir kaçıştır çoğu insan için hayatın cilvelerinden,darbelerinden,getirdiklerinden ya da gördüklerinden. Bir kapanıştır kendi içine...Tüm bağlantıları koparmaktır etrafındakilerle...Susmaktır...Acı çekmemek için konuşmamaktır.Böylece çoğalacağını zanneder insan kendi içinde,kulağını yaşamın seslerine
tıkayarak.Ondan uzaklaşarak hiç tökezlemeyeceğini,yolunu
kaybetmeyeceğini,hiç incinmeyeceğini zanneder.Etrafına bir duvar örerse, tüm acıların,yorgunlukların, savaşların, kavgaların duvarın öbür tarafında kalacağını,asla duvarın üzerinden aşıp bu tarafına geçemeyeceğini zanneder.Yalnızlığa sığınınca içindeki ülkeye kimse el süremeyecek diye sevinir; kalbini kimse kıramayacak, saf duygularını kimse kirletemeyecek… Kış hiç gelmeyecek, yapraklar hiç dökülmeyecek…
“Yalnızlık dediğin büyük bir zindan.”diyor halbuki şair. Dört tarafı duvarlarla çevrili, güneş ışıklarının küçük bir delikten içeri girdiği büyük bir zindan…Gökyüzünün mavisine, vapur düdüklerine, martı çığlıklarına, kırlardaki bin bir çeşit çiçeğe hasret kaldığın büyük bir zindan… Kara bir tabut… İçinde boğulduğun engin bir deniz; yaşama kıyısı olmayan… Dar alanda kendinle paslaştığın, kendi içinde kaybolduğun, körleştiğin, nasır tuttuğun çıkmaz bir sokak…
Kimisi için bir yaşam tarzı, bir alışkanlık olmuştur yalnızlık. Onsuz güne başlayamaz. Onsuz sokağa çıkamaz. Onsuz yemek yiyemez. Yatağa başını koyunca, onsuz uykuya kendini teslim edemez. Yapamaz da yapamaz…
Üşüyünce sırtına aldığı bir hırka, sıkılınca sohbet ettiği bir sırdaş, yorulunca ayaklarını uzattığı bir iskemle, kederlenince başını dayayacağı bir omuz, geçmişten kalan bir ses, bir mektup, bir anı olmuştur onun için yalnızlık. Her gün aynı şeyleri paylaştığın, aynı yemeği yediğin, aynı sokaklarda dolandığın, pişirip pişirip aynı şeyleri önüne koyduğun bir arkadaş…
Oysa onlar farkında değildir her gün ağaçların yapraklarını döktüğünün, yılların bir su gibi akıp geçtiğinin, güzelliklerin günden güne yozlaşıp tükendiğinin… Farkında değildir onlar gidenin bir daha geri gelmediğinin, yaşamın bir noktada tıkanıp ölümün yavaş yavaş içildiğinin… Farkında değildir onlar, yaşama gözlerini kapattıklarının, sırtlarını çevirdiklerinin. Farkında değildirler yaşarken öldüklerinin.
Sürekli kendini görmek aynalarda, geçmişini aramak kitaplarda, sayfalarda… Yitirmek duygularını bir akşam kızıllığında… Yitik bir ülkenin sokaklarında, tanımadığın insanların arasında, bilmediğin bir şeyi aramak inatla, aynı zamanda umutsuzca…
“Yalnızlık insanın kendine mektup yazması
Ve dönüp dönüp onu okuması.”diyor şair…Aynı satırlarda kaybolup gitmek belki yüzlerce defa, kimliğini yitirdiğinden habersiz. Issız bir çölde bile, engin bir deniz bulacağını umarak, boşu boşuna çevirmek aynı sitemli, aynı çileli, aynı hüzünlü sayfaları… Zorla, bitmemiş bir cümlenin sonuna koymaya çalışmak bir noktayı…Ve her şey bittiğinde, dönülmez bir noktaya
gelindiğinde, üzülmek boşa harcanan yıllara, yitip giden sevgilere… Üzülmek hüzne boyanan günlere, karanlık bir köşede unutulan solmuş güllere, ümitlere…
Kimileri,nereye giderse gitsin, nerede olursa olsun, yalnızlığını bir bavul gibi yanında taşır. Her an yazı yazacağı bir defter gibi, iki kelam edeceği bir yoldaş gibi yanında hazır olmalıdır yalnızlığı.Kopamaz yalnızlığından. Onunla eksilir hayattan, ama çıkarıp atamaz onu yüreğinden. Kalabalıkların içinde azaldığını bile bile, bulutların güneşi kapadığını görse dahi, vazgeçemez ondan.Onunla bir anlam kazandığını zanneder hayatın. Birileri onu terk etse de, kimse arayıp sormasa da, evde bekleyen bir yalnızlığı vardır onun. Ağlamak istediğinde, ona sarılıp ağlayabilir.
Bundan dolayıdır ki, çok defa yalnızlıkla tek vücut olur insanlar. Bedene can veren, anlam katan bir ruh gibi… Kuru bir dala güzellik katan, yemyeşil bir yaprak gibi… Geceleri pencereden odaya doğan ayın, tüm korkularınızı silip yüreğinizden, başucunuzda şefkat göstererek sabaha kadar beklemesi gibi…
İçlerindeki, hayatı ve onu yaşayan insanları yadırgayan gardiyan, bir türlü uyum gösteremez hayatın renklerine. Neye baksa hep acıdır gördüğü. Sonsuz bir karanlıktır hep o asi bakışlarına yerleşen ya da orada hükmeden. Bir başkaldırıştır hayata karşı yalnızlık onun için… Ayrılıklara inat, bir isyandır… Bir volkandır patlamaya hazır… Kaymaya hazır bir yıldızdır… |