bir hikaye "ebuzer"
-enes saat 01:30 nerde kaldı ebuzer?
-abi şimdiye kadar gelmesi lazımdı o hiç geç kalmaz ki..
-sınırı geçmeliyiz artık
-biliyorum ama biraz daha bekleyelim
* * *
-anne kur'an'ım nerde?
-habil gilde unutmuşsun oğul
-anneciğim gidip sen alıp gelir misin?
-ne o, yine kavga mı ettiniz, bu sefer hangi sure'nin ezberini veremedin ebuzer..?
-Nisa 75 anne....
Anne susar, bu sözü en son eşinden duymuştu anlamıştır yine bir ayrılığın arafesi olduğunu, boğazına düğümlenen hıçkırıklarla kapıya yönelir.
Kapıyı nasıl açtığını, habil gilin kapısına nasıl vardığını anlamadan kapıyı tıklatır.
-kim o
-selamun aleykum şüheda abla, ben aişe
-aleykum selam hoş geldin benim bacım buyur geç içeri.
-yok geçmeyeyim ebuzerin kur'an'ını almaya geldim habile soylesende getirse, biliyorsun eşim bilal sehit olduğunda yavrusunu bıraktığı yegane haritamız...
-dur öyle ise habil'e sesleneyim, Habiiil aişe teyzen geldi ebuzer'in kur'an'ını almaya getir hele oğul..
-iki dakikaya geliyorum anne..
* * *
-Selamun aleykum aişe anne buyrun ebuzer'in Kur'an'ı..
-aleykum selam habil, subhanallah ey oğul ağladın mı sen neden gözlerin yaşlı..
-sizinde gözleriniz yaşlı aişe anne!!..
-Gidecek değilmi ebuzer?
-Evet.. o yıllardır özlemini çektiği coğrafyalara gidecek...
Bir sessizlik yayılır
Ummu aişe ağlar, habil ağlar..
* * *
Ümmü aişe eve gelir hiç bir şeyden haberi olmayan ebuzer kur'an'ı verir.
Ebuzer kur'an'ı çantasına koyar.. Ümmü aişe susar ve odasına çekilir. Çünkü bilir ebuzer'in veda etmeyi beceremedigini.. secdeye varır rabbine en yakın olduğu andadir ağlar ümmü aişe için için ağlar. Ve ebuzer sessizce yol almıştır başka diyarlara...
* * *
-subhanallah ebuzer nerde kaldın
-selamun aleykum kızma enes geldim iste ama biraz geciktim..
-aleykum selam evet biraz geciktin, hadi hemen sınırı geçmeliyiz. Idlib'de bir ketibe bizi ve ilaçları bekliyor.
-tamam hadi bismillah...
* * *
Ve tam iki gün sonra idlib'e ulaşırlar. Onları ve tıbbi malzemeleri gören mucahidler ağlamaya başlar, Ebuzer, Enes ve muaz'da ağlar.. Uzun uzun sarılırlar...
Sonra istirate çekilirler yorgun düşen bedenleri onları uykuya daldırır..
Ve ikindi ezanı bir mucahidin sesinden dalga dalga yayılır.. Mucahidler ile birlikte cemaat le namaz kılınır.. Namaz dan sonra ebuzer bir köşeye çekilir o çok sevdiği kur'an'ını eline alır ve Nisa süresini acar subhanallah!! ebuzer şaşkındır çünkü bir mektup vardır. Bir müddet durur, sonra okumaya başlar..
(Sen gitmeden bir gün önce)
Biliyorum Ayrılığın arefesinde yüreğin, Ayakların hicretin adımlarında, Gözlerin ufukta, Dilinde yarım kalmış Şehadetin türküsü... Biliyorum, Sen söylemeyeceksin yine, veda ağır gelecek yüreğinede bir sukut dolayacaksin diline... Gözlerinide artık kacırıyorsun benden.. Oysa ben çoktan anladım gözlerinden.. Gideceksin... Bense yine gitmeleri öğreneceğim senden...
Bir sabah yine ümmü aişe kapımızı çalacak, ebuzer yine gitti diyecek... Ben yine anlayacağım ardın sıra, vedalara alışsada yüreğim, yalniz kalmalarada.. bir ebuzer vedasina dayanmıyor ki yüreğim... Yine yanlız koyacaksın, Akşamları beraber oturduğumuz sokağın kaldırımlarında bir yanımı eksik koyacaksın.. Şehri izlemicez artık... Bense Karşı bahçenin duvarına gözlerimi dikecegim Dün gece yazdığın "Kardeşim ben ölürsem sevdiklerime kavusacagim" Sözlerine bakıp Gidemeyişime, Kalamayışıma aglayacağım...
Imza:kardesin Habil
(Eskilerden bir deneme hikaye)
(R.u)