4. Nûr
Kur'ân, Tevrat'a ve İncil'e Nûr dediği
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] gibi, kendini de, Nûr diye nitelendirir.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Râğıb el lsfahanî, nuru, görmeye yardımcı olan yayılan ışık olarak tarif ettikten sonra, dünyadaki nuru, iki kısma ayırır. Bunlardan biri, gözle görülen ve gözün görmesini sağlayan nurdur. Öbürü ise, basiret gözüyle (gönül gözüyle) akledilen, fark edilen nurdur. Bunlar da, aklın ve Kur'ân'ın nurudur. Rağıb el-Isfahanî, aklı da, Allah'ın, insana verdiği, onun yolunu aydınlatan bir nur olarak görmektedir
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Şu halde Kur'ân'ın nuru, kafamızda taşıdığımız gözlerimizle görebileceğimiz bir nur, bir aydınlık değildir. O, manevî, tevhidi ve ahlakî anlamda insanların körlüğünü gideren bir nurdur.O, insanların imansızlık, ahlaksızlık, tanrısızlık gibi manevî dünyalarıyla doğrudan alakalı ve onların varlık şartları olan alanlardaki karanlıkları aydınlatmaktadır.
Kur'ân'a nur benzetmesini biraz daha müşahhaslaştırarak anlarsak, Kur'ân'sız, yani tevhidsiz bir hayat, kapalı bir havada geceleyin zifiri karanlıkta, ormanda veya çölde, yolunu bulmaya çalışan bir insanın durumuna benzer. Kur'ân'ın aydınlığı ile birlikte olmak ise, bir bakıma güneşin aydınlığında, nereye gideceğini, ne yapacağını bilen bir insanın durumuna benzer.
Bazı ayetlerde, Kur'ân'ın, insanları, karanlıklardan aydınlığa çıkardığından bahsedilir
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Kur'ân'da el-Kitâbu'l-Munîr
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] diye bir tabir vardır ki o da, yine Kur'ân'ın, aydınlatan, ışık saçan özelliğinden söz etmektedir. Kur'ân bütün bir varlığa ışık tutar. İnsan, kâinat kitabını ve kendini okurken, Kur'ân, onun idrak melekelerinin önünü aydınlatır. İnsan, varlıkta nerede olduğunu, o ışıkla, daha rahat görür. O, varlığın ötesini, görünenle görünmeyenin, yani şehâdetle gaybın arasındaki perdeyi, Kur'ân'ın ışık huzmeleriyle aralar ve âlemdeki tevhidi yapıyı fark eder. Kur'ân, bu manada hakikati görmeye çalışan insanın, basiret gözünü keskinleştirir. Varlıktaki birliği, bütünlüğü fark eden insan, tarihe topluma, insanlığa, olaylara, tabiata ve kendine daha farklı ve daha anlamlı bir açıdan bakmaya başlar.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Maide 44,46; En'am 91
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Maide 15, A'raf 157, Şura 52,Teğabun 8
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Rağıb, el-Müfredat, s.508
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] İbrahim 1, Hadid 9, Talak 11
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ali İmran 184, Fatır 25
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Doç. Dr. Halis Albayrak Tefsir Usulu, Kur’an Araştırmaları, Şule Yayınları: 63-63.