Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 Arkadaşları:15 Cinsiyet:Anne Memleket:MEDİNEWEB Yaş:44 Mesaj:
12.547 Konular:
1328 Beğenildi:12685 Beğendi:9315 Takdirleri:28874 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | İnkılap Tarihi-1 Vize Özet-medineweb İnkılap Tarihi-1 Vize Özet-medineweb ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-I ÜNİTE-1
Osmanlı Devleti’nde Yenilenme Çabaları
OSMANLI DEVLETİ’NİN DURAKLAMA DEVRİNE GENEL BİR BAKIŞ ********************************************17. yüzyıldan 18. Yüzyıl’ın başına kadar olan dönem Osmanlı Devleti’nin Duraklama *******************************************
17. yüzyıldan 18. Yüzyıl’ın başına kadar olan dönem Osmanlı Devleti’nin Duraklama Dönemi olarak adlandırılır. Bazı tarihçiler duraklama dönemini Kanuni Sultan Süleyman’a kadar götürmektedir. Bazıları ise dönemin 1579’da Sokullu Mehmet Paşa’nın ölümünden sonra başladığını ifade etmektedir. Yaklaşık yüzyıl süren bu dönemin Duraklama Dönemi yerine Buhran Dönemi olarak adlandırılması daha doğru olacaktır.**** ******
****Devletin en parlak Yıllarını yaşadığı Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nden hemen sonra Sokullu’nun sadrazamlığı ve II. Selim’in padişahlığı sırasında, 1571’de yaşanan inebahtı mağlubiyetine rağmen, Kıbrıs’ın fethi tamamlanmıştır. 1574’te Tunus ele geçirilmiş, 1578’de Fas’ta kazanılan el-Kasrü’l-kebir zaferiyle de Osmanlıların nüfuzu Kuzey Afrika’nın en batı ucuna kadar genişlemiştir. Şah Tahmasp’ın ölümünden sonra zayıflamaya başlayan Safeviler (İran) üzerine 1578’de yürüyen Osmanlı ordusu, böylece 12 yıl sürecek olan Osmanlı-Safevi savaşlarını başlatmış oldu. Bu savaş sonunda Osmanlı topraklarının doğu sınırı Hazar Denizi’ne kadar genişledi. Şah Abbas, 1622’de Safevilerin kaybettiklerini geri almak üzere on yedi yıl sürecek bir savaş başlattı.*** ******************
*********1639’da imzalanan Kasr-ı şirin Antlaşması*ile de bugünkü Anadolu-İran sınırı çizilmiş oldu.* ***************
*Bu dönemde, Osmanlı Devleti geleneksel Doğu- Batı siyasetin yanında Kuzey siyaseti takip etmiştir. Devletin buraya yönelmesine 1594’ten itibaren başlayan Kossak saldırı ve yağmalamaları neden olmuştur. Kossaklar 1615, 1620 ve 1624 Yıllarında İstanbul’un Karadeniz kıyılarına kadar inmeyi başarmıştır. Bu akınlar Osmanlı Devleti’ni büyük oranda zarara uğratmış, ülke içinde bu dönemde kıtlığın baş göstermesine de sebep olmuştur.** *******
Kossaklar, 1649’da yarı bağımsız bir devlet kurmuşlar ve 1654’te Rus Çarlığı’na bağlanmışlardı. Bu durum Osmanlı Devleti için Kossak tehlikesini daha da büyütmüş, bunun üzerine 1672’de Osmanlı orduları Lehistan seferine çıkarmıştı. 1676’da imzalanan Zoravna Antlaşması*ile Osmanlılara tabi olan Kossaklara Lehistan sınırları içinde kalan topraklarının geri verilmesi Kararını aldı.*
** ****1593 Yılı’ndan itibaren başlayan Osmanlı-Avusturya savaşları, 1606’da imzalanan Zitvatorok Antlaşması*ile sonuçlandı.********** *****
********1618’de Protestan ve Katolik pek çok Avrupalı devlet arasında başlayan Otuz Yıl Savaşları 1648’de imzalanan Vestfalya Antlaşması ile sona erdi. Osmanlı Devleti, Doğu Akdeniz’de hâkimiyetini sağlamak için 1645’te Girit Seferi’ni başlattı. Uzun muharebelerden sonra 1669’da Girit fethedildi. 1656’da Köprülü Mehmet Paşa kumandasında Limni ve Bozcaada Alındı. 1662’de Osmanlı ordusu Erdel’e (Romanya) girdi. 1663’te Uyvar’ın (Slovakya) fethiyle Batı’daki en geniş sınırlara ulaşıldı.** ******
****
*****17. yüzyılın son çeyreğinde batıda, Katolik Habsburgların baskısından kurtulmak amacıyla Protestan Macarlar Osmanlı Devleti’nden yardım Çağrısında bulundu. Bunun üzerine Osmanlı’lar, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa önderliğinde 1683’te Viyana’ya ikinci bir sefer düzenledi. 1683 Nisan’ında yola çıkan ve Temmuz Ayı’nda Viyana’yı kuşatma altına alan Osmanlı ordusu, Leh kuvvetlerinin yardıma gelmesi üzerine bozguna uğrayarak geri çekildi. Viyana bozgunundan sorumlu tutulan Kara Mustafa Paşa ise Belgrat’ta idam edildi.********* **********************************
*********Osmanlıların Viyana’da bozguna uğratılması Avrupa devletlerinin moralini yükseltti. Avusturya, Lehistan ve Venedik arasında Kutsal ittifak kurularak Osmanlılara karşı saldırıya geçti. Bu ittifaka 1686’da Ruslar da katıldı. Osmanlı’lar, 1697’de Zenta Bozgunundan sonra barış yapmak zorunda kaldı. 1699’da imzalanan Karlofça Antlaşması*ile Osmanlı Devleti Macaristan’dan çekildi. Devrin Âlimlerinin Kaleminden Buhran**;
*Dönemin aydınları tarafından devletin içinde bulunduğu bu durum “tereddî ve tagayyür (yozlaşma ve bozulma)”*olarak nitelendirilmiştir. Halep Defterdar› Gelibolulu Mustafa Âli Efendi 1581’de yazdığı Nasihatü’s-Selatin adlı eserinde buhrana sebep olarak “devlet adamlarının niteliksizleşmesi”ni göstermektedir. Bosnalı Bilgin Hasan Kâfi ise 1595’te yazdığı Usûlü’l-Hikem fi Nizami’l-Âlem adlı eserinde, buhrana “devlet düzeninde eski kuralların terk edilişinin ve askerî alanda teknolojik olarak geri kalmışlığın” yol açtığını söylemektedir.
Manisalı Defter Emini Aynî Ali, Risale-i Vazife-haran ve Merâtib-i Bendegân-ı Âl-i Osman adlı eserinde “tımar sisteminin bozulması, makam sahiplerinin günlük çıkar pesine düşmesi, askerî teşkilatın bozulması, rüşvettin artması, hazinenin boşalması” gibi gelişmelerin Osmanlı Devleti’nde bir buhran yaşanmasına yol açtığını ifade ederken devletin devamlılığı için şart olan kurumların (reaya, hazine ve asker) bozulduğunu yazmaktadır.********** *************
*******Göriceli Koçi Bey IV. Murat’a (1623-1640) sunduğu risalesinde, buhranın köklerini Kanuni Dönemi’ne kadar götürerek, “reaya, memleket ve hazine kaybına rüşvetçiliğin sebep olduğunu” ifade etmiştir. Dönemin âlimlerinden Kâtip Çelebi ise Mizanü’l- Hak fi ihtiyari’l-Ehakk adlı eserinde Osmanlı medreselerinin bozulmuş olmasını devletin bir buhran devrine girmesine sebep olarak gösterir. Buhranın Sebepleri*****************
*****Avrupa’daki gelişmelere paralel olarak yaşanan bu buhranın sebeplerini şöyle sıralamak mümkündür:*
1.*Avrupa’nın kuvvetli merkezî hükûmetler kurması, sömürgecilik yoluyla zenginleşmesi ve bilim, teknoloji, felsefe ve kültür alanında büyük gelişmeler kaydetmesi.***** ******2.*Coğrafi Kesiflerle ipek Yolu gibi Osmanlıların hâkimiyetindeki eski ticaret Yolları’nın önemini kaybetmesi. ** *******************************************
*****3.*Hanedan ve devlet adamlarının iyi yetiştirilmemiş olması.****** **************
***4.*Merkezî otoritenin zayıflaması ve iltizam sistemine geçişle birlikte mültezimlerin (vergi tahsildarlar›) köylü üzerindeki baskıyı artırması üzerine yoksulluk ve isyanların artması. (Celali isyanları vb.)* *************
****5.*Yeniçeri Ocağının ve askerlik teşkilatının bozulması, savaşta elde edilen ganimetlerinin azalması. ******************
******6.*Devletin sınırlarının genişlemesiyle birlikte merkezî otoritede yaşanan sorunlar. OSMANLI DEVLETİ’NDE BUHRAN, YENİLEŞME VE EKONOMİK BAĞIMLILIK SÜRECİ (1700-1838)
Rusya’nın Orta Asya’daki yayılma siyaseti ve Balkanlar’da yürüttüğü Slavlaştırma hareketi tehlikeli boyutlara ulaşması üzerine 1711 Bahar’ında başlayan Prut savaşıyla Rus ordusu bozguna uğratılarak Azak Kalesi geri alındı. Hemen ertesinde 1715’te Venedik ile yapılan savaştan sonra da Mora yeniden Osmanlı hâkimiyetine geçti. Savaşlarda kazanılan bu başarılara rağmen diplomatik görüşmelerde aynı başarı gösterilemediği gibi 1715-1718 yılları arasında süren Avusturya savaşında ise Osmanlı Devleti mağlup olarak 21 Temmuz 1718’de*Pasarofça Antlaşması’nı*imzalamak zorunda kalmış ve Sırbistan’ın önemli bir kısmını kaybetmişti. Lale Devri (1703-1730)********* **************
***Osmanlı Devleti, artık kaybettiği toprakları geri alma umudunu tamamıyla kaybetmeye başlamıştı. Böylece mutlak bir barış siyaseti izlenerek devletin iç Yapı’sında bazı düzenlemelerin gündeme geleceği Lale Devri’ne girilmiş oldu. 1718- 1730 yılları arasını kapsayan bu yenileşme dönemine, İstanbul’da yoğun olarak lale yetiştirilmesinden ve lalelerin dünyaya yayılmış olmasından dolayı bu isim verilmişti. Macar asıllı bir Türk olan İbrahim Müteferrika, Damat İbrahim Paşa’nın izniyle 1729’da Müslümanlar arasında ilk matbaayı kurmuştur.********* ******************
*****Damat İbrahim Paşa Halkın yükünü azaltmak üzere 1723’te İran’a sefere çıkılmasına karar vermiştir. Gerçekten de bu yıllarda Safeviler çökmek ve parçalanmak üzeredir ve Osmanlıların Safevi Devleti’nin bu Zayıf durumundan faydalanması ihtimali yüksektir. 1723-1725 yılları arasında süren İran Seferi’nde Batı İran tamamen ele geçirilmiştir. Bu zafer Halkı’n moralini yükseltmiş olsa da çok geçmeden 1729’da, II. Tahmasb Batı İran’ın pek çok bölgesini yeniden ele geçirmiştir.**** *******
******İran Seferi’nin son aşaması İstanbul’da, Lale Devri’ni sona erdirecek bir isyanın patlak vermesine sebep olmuştur. Halkın ekonomik sıkıntısına ve yüksek enflasyona rağmen Saray erkânının geceli gündüzlü devam eden ziyafet ve eğlenceleri üzerine fakir esnaf, (bir hamam hademesi) olan Yeniçeri Patrona Halil etrafında toplanarak isyan etmiştir.*“Artık köşk inşa edilmemesi” talebiyle gelişen isyan sırasında Sadabad Sarayı’nın da içinde olduğu 120’yi aşkın köşk üç günde yakılmıştır.** *********
***III. Ahmet, Sadrazam Damat İbrahim Paşa’yı azletmiş olmasına rağmen isyan yatışmamış, padişah tahtan feragat etmek zorunda kalmıştır. 1 Ekim 1730’da*I. Mahmut tahta geçmiştir. I.Mahmut Dönemi (1730-1754)******* ***************
******Askerî alandaki yeniliklerini uygulamak üzere Avrupalı uzmanların getirtilmesi” düşüncesi I. Mahmut döneminde daha yoğun ve planlı bir politika olarak kendini göstermiştir. Bu uzmanlardan ilki Fransız soylularından olan ve daha sonra Müslüman olarak Ahmet ismini alan Humbaracı Ahmet Paşa’dır.
Asıl ismi Claude-Aleksandre Comte de Bonnevale olan Ahmet Paşa, 1729’da Avusturya’dan kaçarak Osmanlı’ya sığınmıştı. Patrona Halil isyanından sonra ordu ıslahatı hakkında Saray’a bir rapor sunan Ahmet Paşa, 1731’de İstanbul’a çağrılarak Humbaracı Ocağı’nın başına getirilmişti. Burada Avrupa tarzında yenilikler yapmak isteyen Ahmet Paşa “maaşların düzenli ödenmesi, emeklilik sisteminin kurulması ve Yeniçerilerin birliklere bölünerek kendisinin yetiştireceği subaylar komutasına girmesi” gibi radikal çözümler önermiş, ancak faaliyetleri yalnızca Humbaracı Ocağı’nın ıslah edilmesiyle sınırlı kalmıştı. Ocak, Avrupa tarzında düzenlenmiş ilk Osmanlı Kurumu olmuştur.* ********************
*******Humbaracı Ahmet Paşa, döneminin çok önemli bir yeniliğine daha öncülük ederek 1736’da topçu askerlerinin eğitimi için Hendesehane’yi (Kara Mühendishanesi) kurmuştu.*** ***********************
*Osmanlı Devleti’nin ilk kâğıt fabrikası da Polonya’dan kâğıt ustalarının getirtilmesinden sonra 1746’da Yalova’da faaliyete geçmiştir. İstanbul’un su meselesinin kökünden çözülerek on yıllarca şehrin su sıkıntısı çekmemesi de I. Mahmut dönemi icraatlarının bir sonucudur. III. Mustafa Dönemi (1757-1774)**
***** I.Mahmut’un 1754’te vefatından sonra tahta 55 yaşındaki kardeşi III. Osman geçmişti. **************************
*******Kısa süreli hükümdarlık döneminde iç ve dış politikada kayda değer bir gelişme sergileyemeyen III. Osman’ın 30 Ekim 1757’de ölümünden sonra Osmanlı tahtına 41 yaşındaki III. Mustafa geçmişti. Sultan’ın dönemin Sadrazamı Mehmet Ragıp Paşa ile birlikte izlemiş olduğu barışçıl, dengeli ve tutarlı politika neticesinde Hazine gelirleri artırıldı; vakıflara, tımarlara ve iltizamlara sıkı denetim getirildi; ticaretin geliştirilmesi yoluna gidildi; Saray masrafları kısıldı ve askerî alanda bazı yenilikler yapıldı. ***************Ancak Ragıp Paşa’nın 1763’te ölümünden sonra barış ortamı 1768 Osmanlı-Rus savaşıyla sona erdi. Rusya’nın Lehistan’ı işgal etmesi üzerine Osmanlı Devleti Rusya’ya sert bir nota göndermiş ve Rusya’nın geri çekilmemesi üzerine Osmanlı-Rus savaşı başlamıştı. Osmanlı ordusunun yenilgisiyle sonuçlanan bu savafl 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması ile sona erdi. Küçük Kaynarca Antlaşma Osmanlı Devleti’nin Karlofça’dan sonra imzaladığı en ağır ikinci antlaşmadır.*** ******************
*****Ruslar antlaşma hükümlerine göre İstanbul’da bir Ortodoks kilisesi kurma hakkı› da elde etmiştir. Bu antlaşmayla aynı zamanda İstanbul’da daimi bir elçilik ve istedikleri şehirlerde de konsolosluk açma hakkına sahip oluyordu. Rus ticaret gemilerinin Boğazlardan geçişi serbest hâle gelirken antlaşma hükümlerine göre Osmanlı’lar Rusya’ya üç yılda 4 milyon ruble (on beş bin kese) savaş tazminatı ödemeyi de kabul ediyordu. I. Abdülhamid Dönemi (1774-1789)********
Sultan I. Abdülhamid döneminde askerî alanda hızlı bir yenileşme hareketi başlamış ve bu hareket, III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinin yeniliklerine temel oluşturmuştur.***** ************
Aslen Macar olan Fransa doğumlu Baron François de Tott 1755’te İstanbul’a gelmiş, 1767’de Paris’e dönerek burada çeşitli görevler almış ve 1769’da yeniden İstanbul’a gelerek Boğaz tahkiminde görev yapmıştı. Sürat Topçuları Ocağı’nı kuran Tott, 1771-76 yılları arasında toplar döktürmüş, Boğaz’da kaleler inşa ettirmiş ve 1773’te Mühendishaneyi kurmuştu. Daha sonra Mühendishane-i Bahr-i Hümayun adını alan Hendesehane, kapsamlı bir askerî okula dönüştürüldü.
__________________
~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |