Istiridyeler/Ali Parlak
Denizin dibinde yaşayan istiridyelerin içine bir kum tanesi girdiğinde, rahatsız olurlar ve dışarı atmak isterler. Ama kum tanesini dışarı atamazlar. Bunun için de onu izole etmek için vücutlarından salgıladıkları sedefle yavaş yavaş kaplamaya başlarlar. Böylece çok değerli bir taş oluşmaya başlar. İnci...
İnci deyip geçmeyin. O diğer mücevherlerin hiç birine benzemez. Diğerleri taştır, cansızdır. Ama inci öylemi ya... O resmen canlıdır.
Ístiridye, yıllarca uğraşarak, ufacık bir kum tanesini kendi bedeninin özleri ile kaplar ve onu muhteşem bir güzelliğe dönüştürür.
Ama her istiridye inci oluşturamaz yüreğinde.
Belki de bir inci meydana getirmek için gücü veya sabrı olmadığındandır kimbilir.
Ama bu uzun ve zahmetli işi kaldırabilecek kabiliyette istiridyeler mutlaka vardır.
Yaradan’dan bir hediye bırakılır her istiridyenin gönlüne. Senin gönlünde de var bu hediyeden. Sakın onu şer olarak görme.
Kor gibi yanarak ışıltını ver gönlündeki o hediyeye. Onu bela olarak görmeyi bırak artık. Özünden gelen sevgiyle kapla gönlündeki hediyeyi. Yok olma pahasına.
Ve gönlündeki hediyeyi parlatarak büyüt... Yüreğin çatlayana dek. Sabret. Nasıl değerli bir inciye dönüştüğünü sen de göreceksin emin ol.
Unutma ki her kum tanesi, inci olabilmek adına seçilmiştir.
Ama herkes onu inciye dönüştürecek kadar sabırlı değil malesef. Herkes canından can katarak özünü, varlığını ortaya koyamaz. Yani anlayacağınız, Her istiridyede İnci bulunmaz.
Anladınız değil mi? Herkes bir istiridyedir. Siz de...
Bazen insan kendini çok kötü hisseder. Değersiz hisseder. Bu his, istiridyenin içine kaçan kum tanesidir. Bunu inci tanesi haline getirmek sizin elinizde. Tamamen sizin elinizde. Artık kaderinize kızıp durmazsınız değil mi?
Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]