24 Şubat 2018, 22:18
|
Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
2.154 Konular:
309 Beğenildi:180 Beğendi:15 Takdirleri:560 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Alıntı: tevhid_ Üyemizden Alıntı
zaten tehditiin gerçekliğine bağlı olarak ve buna karşı koyamaması durumunda söylememeyi tercih etme hakkı verilmiş, tabi söyleyip şehit olma makamına ulaşmakta en bi güzel tercih olacaktır.. | Alimlerden nakillerle olayı birazdaha açarsak,
iKRAH ZARURETE DAİR İSLAMIN GÖRÜŞÜ...
Hafız İbn Hacer Buhari'nin “Kitabul İkrah” Başlığı altındaki hadislere yaptığı şerhin bir yerinde şöyle demektedir.....
وَشُرُوطُ الْإِكْرَاهِ أَرْبَعَةٌ الْأَوَّلُ أَنْ يَكُونَ فَاعِلُهُ قَادِرًا عَلَى إِيقَاعِ مَا يُهَدِّدُ بِهِ وَالْمَأْمُورُ عَاجِزًا عَنِ الدَّفْعِ وَلَوْ بِالْفِرَارِ الثَّانِي أَنْ يَغْلِبَ عَلَى ظَنِّهِ أَنَّهُ إِذَا امْتَنَعَ أَوْقَعَ بِهِ ذَلِك الثَّالِث أَن يكون ماهدده بِهِ فَوْرِيًّا فَلَوْ قَالَ إِنْ لَمْ تَفْعَلْ كَذَا ضَرَبْتُكَ غَدًا لَا يُعَدُّ مُكْرَهًا وَيُسْتَثْنَى مَا إِذَا ذَكَرَ زَمَنًا قَرِيبًا جِدًّا أَوْ جرت الْعَادة بِأَنَّهُ لايخلف الرَّابِعُ أَنْ لَا يَظْهَرَ مِنَ الْمَأْمُورِ مَا يَدُلُّ عَلَى اخْتِيَارِهِ
1- Mükrih yani zorlayan kimsenin tehdit ettiği şeyi yapmaya gücü yetmesine karşılık mükreh yani zorlamaya maruz kalan kimse kaçarak bile olsa bu tehdidi savuşturmaktan aciz kalmalıdır.
2- Tehdide maruz kalan kimse kendisinden istenilen fiili yapmadığı takdirde tehdit eden kişinin söylediği tehditi yerine getireceğine yakin derecesinde zan taşımalıdır.
3- Zor kullanan kimsenin yaptığı tehdit o an için geçerli olmalıdır. Tehdit yönelten kimse “ Eğer şöyle yapmasan seni yarın döverim” dese bu tehdide maruz kalan kimse ikrah altında sayılmaz. Ancak tehdit yönelten kişi çok kısa bir zaman dilimini telaffuz etse veya tehdidden dönmemek gibi bir adeti bulunsa bu takdirde kişi ikraha maruz kalmış sayılır.
4- Tehdide maruz kalan kimse yaptığı fiili gönül rızasıyla işlediğini gösterecek davranışlar sergilememelidir.”
(Feth’ul Bari, 12/311 Türkçesi için bkz: 13/543)
Hamd b. Atik Vela-Bera meseleleriyle alakalı kaleme aldığı hacmi küçük kıymeti büyük bir risale olan “Sebil’un Necat Ve’l Fikak min Muvalat’il Mürteddin Ve’l Etrak” Adlı eserinde ikrah meselesini açıklarken şöyle demiştir:
وأما ما يعتقده كثيرا من الناس عذرا، فإنه من تزيين الشيطان وتسويله، وذلك أن بعضهم إذا خوفه أولياء الشيطان خوفا لا حقيقة له، ظن أنه يجوز له بذلك إظهار الموافقة للمشركين، والانقياد لهم.وآخر منهم إذا زين له الشيطان طمعا دنيويا، تخيل أنه يجوز له موافقة المشركين لأجل ذلك، وشبه على الجهال أنه مكره. وقد ذكر العلماء صفة الإكراه.
“İnsanların çoğunun mazeret olarak addettiği şeylere gelince şüphesiz bunlar şeytanın süslemesi ve aldatmasıdır. Böylece bazı kimselere şeytanın dostları mesnetsiz korkular saldığında onlar bu durumda müşriklere zahiren uyum göstermenin, onlara itaat etmenin caiz olduğunu zannettiler, onlardan bir kısmına da şeytan, dünyevi arzuları süslü gösterdi onlar da böyle şeylerden dolayı müşriklere muvafakat edebileceklerini zannettiler. Böylece bu cahillere ikrah altında oldukları telkinini yaptı. Halbuki alimler ikrahın mahiyetini açıklamışlardır.”
Buhari (r.a) bu Ayet-i Kerimeleri zikrettikten sonra şöyle demektedir:
فَعَذَرَ اللَّهُ المُسْتَضْعَفِينَ الَّذِينَ لاَ يَمْتَنِعُونَ مِنْ تَرْكِ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ، وَالمُكْرَهُ لاَ يَكُونُ إِلَّا مُسْتَضْعَفًا، غَيْرَ مُمْتَنِعٍ مِنْ فِعْلِ مَا أُمِرَ بِهِ
“Allah, kendisinin emrettiği şeyi terk etmekten kaçınamayan kimseleri mazur saymıştır. İkraha tabi tutulan kimse ise mustazaftan yani kendisine emredilen şeyi yapmaktan kaçınamayan zavallı ve aciz bir kimseden başkası değildir. Onu tehdid eden, yaptığı tehdidi yerine getirmeye kudreti olan bir kimsedir.”
.”
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
| |