Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 Nisan 2018, 20:32   Mesaj No:7

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ünite 7: Bulut Bilişim

Bulut Bilişim ve Özellikleri

Bulut bilişim internet üzerinde bir hizmet olarak
sanallaştırılmış, ölçeklendirilebilir kaynakları ifade eden
bilişim sistemidir.
Amerikan Ulusal Standartlar ve Teknolojiler
Enstitüsü’nün yaptığı ve yaygın olarak kabul gören tanıma
göre ise “en az yönetimsel çaba ve hizmet sağlayıcı
etkileşimi ile hızlı bir biçimde sağlanabilen ya da
bırakılabilen ayarlanabilir bilişim kaynaklarından oluşan
paylaşılabilir bir havuza, uygun koşullarda ve
istenildiğinde zaman ve mekân kısıtı olmaksızın ağ erişimi
sağlayan bir modeldir”.
Bulut bilişimin genel özellikleri:
• İstenildiğinde ve kendi kendine hizmet
• Geniş ağ erişimi
• Kaynak havuzu
• Çabukluk ve esneklik
• Ölçülebilir hizmet
Bulut Bilişimin Bileşenleri ve Alt Yapısı
Yapısal açıdan kullanıcı bilgisayarları, veri merkezleri ve
dağıtık sunucular bulut bileşimin temel öğeleridir.
Kullanıcılar: Masaüstü bilgisayarlar, ince istemciler,
dizüstü ve tablet bilgisayarlar, cep telefonları ve diğer
internete bağlı cihazlar bulut üzerindeki bilgilerinizi
yönetmek için kullandığımız aygıtlardır. İstemci olarak da
adlandırılırlar.
Özel bir kullanım gerekçesi olmadığı sürece daha düşük
düzey donanımları kullanmanın faydaları:
• Düşük donanım maliyeti
• Güvenlik
• Daha az enerji tüketimi
• Daha az gürültü
• Bakım ve tamir kolaylığı
Veri Merkezleri: İçinde çok sayıda sunucuyu barındıran,
depoladığı verinin güvenliğini ve sürekliliğini sağlamak
amacıyla güçlü ve yedekli elektrik, iklimlendirme ve
iletişim alt yapısı bulunan tesislere verilen isimdir.
Dağıtık Sunucular: Küresel ölçekte bulut hizmeti veren
kuruluşların veri merkezlerinin bir bina ya da bölgede
olması mümkün değildir. Bu kuruluşların farklı şehir,
bölge ve hatta kıtada veri merkezlerinin olması hem
ulaşım hem de erişim açısından önemli bir gerekliliktir.
Bu sayede herhangi bir nedenle sorun oluşan veri
merkezindeki verilere farklı merkezlerden ulaşabilme
olanağı sunulmuş olur.
Bulut Bilişim Altyapısı
Dağıtık Bilişim (Distributed Computing): Dağıtık bilişim
sistemlerinin temel amacı farklı sistemlerdeki işlemci
güçlerini, ağ kapasitelerini ve depolama alanlarını tek bir
büyük sistem olarak yönetilmesini sağlamaktır. Birbirine
benzemeyen birçok sayıdaki bilgi sistemi bu yapılar
sayesinde tek bir sanal işlem gücü oluşturur.
Temel üstünlükleri:
• Çözülmesi zaman isteyen problemleri kısa sürede
çözebilir.
• Farklı bilgi sistemleri ile kolayca işbirliği
yapabilir.
• Mevcut donanımların verimli olarak
kullanılmasını sağlar.
• İhtiyaçlara göre ölçeklenebilir bir kapasite sunar.
İnternet Teknolojileri: Web hizmetleri farklı ortamlardaki
uygulamaların birbirleri ile iletişimini sağlamak için
ortaya çıkarılmış bir hizmettir. Bu yapı sayesinde internet
üzerindeki birçok web sayfası farklı konumlardaki
sistemlerle belirli protokoller sayesinde haberleşebilmekte
ve veri alış verişi yapabilmektedir.
Hizmet odaklı mimari (SOA – Service Oriented
Architecture), uygulamaların modül ve fonksiyonlarını
diğer uygulamalarında kullanabileceği şekilde tasarlayan
bir mimaridir. WEB 2.0, API (uygulama programlama ara
yüzü) gibi bir çok internet teknolojileri bulut mimarisinin
oluşturulmasında önemli bir role sahiptir.
Donanım: Bulut bilişim hizmetlerinin arka planında büyük
ölçekli veri merkezlerinde bulunan binlerce sunucu
bulunmaktadır. Bu veri merkezleri çok sayıda kullanıcının
ya da uygulamanın taleplerini karşılamak üzere
yapılandırılmıştır. Bu devasa görevin üstesinden
gelebilmesi için yararlanılan teknolojilerin başında
sanallaştırma gelir.
Sanallaştırma işlemci, depolama aygıtı, ağ donanımı,
sunucu ve hatta uygulama yazılımı gibi kaynakların
gerçek donanımı kullanan sanal bir hizmet olarak
kullanıcılara sunulmasını sağlayan bir uygulamadır. Bu
sayede bir kaynak birçok parçaya bölünerek daha küçük
sanal kaynak olarak kullanılabilmekte ya da dağıtık olan
çok sayıdaki kaynak tek bir kaynak olarak
birleştirebilmektedir.
Fiziksel bir donanımda çok sayıda farklı işletim sisteminin
sanal olarak barındırıldığı işletim sistemlerine sanal
makine denir. Sanallaştırma ortamları gerçek fiziksel
kaynakları, belirlenen politikalar ve kurallar çerçevesinde
sanal makinalar arasında paylaştırır. Bu teknolojilerin
bulut bilişim açısından faydaları:
• Sistem kaynaklarının verimli kullanılması ile
enerji tasarrufu sağlar ve doğayı korur.
• Kurumsal kullanıcıların ihtiyacı kadar kaynak
kullanımına olanak sağlar.
• Sunucuların ilk kullanım için daha hızlı
hazırlanmasını sağlar.
• Sanallaştırılmış sistemler geleneksel sistemlere
göre daha yüksek performans sağlar.
• Geleneksel sistemlere göre yüksek
kullanılabilirlik oranına sahiptir.
• Yedekleme ve felaket kurtarmada fiziksel
sistemlere göre daha avantajlıdır.
Sistem Yönetimi: Bulut bilişim gibi karmaşık yapıdaki
sistemlerin yönetilmesini kolaylaştıracak, insanların en az
müdahalesini gerektirecek sistem arayışlarının sonucunda
genel politikaları insanlar tarafından belirlenen kendi
kendini yönetebilen sistemler olan otonom bilişim
kavramı ortaya çıkmıştır.
Hizmet Sunum Modelleri
Kullanıcıya sağlanan bilişim olanak ve kaynakları hizmet
olarak adlandırılır. İngilizce karşılığı olan “as a service”
ifadesinin baş harfleri hizmetlerin kısaltmasında yer
almaktadır. Bulut bilişimin temel hizmet sunum modeli
olan ilk üç hizmeti açıklayalım.
Altyapı Hizmeti (IaaS – Infrastructure as a Service): Bulut
üzerinde sanal olarak çalışan ve kaynak miktarı
kullanıcının talebine göre ayarlanmış bir sunucu,
kullanıcının hizmetine sunulur. Sunucu yapılandırılması,
yazılımların kurulması ve ilgili servislerin kurulumunu
gerçekleştirme yetkisi tamamen kullanıcıdadır. Faturalama
kullanılan sanal sistemin kaynak tüketimine göre
belirlenir.
Platform Hizmeti (PaaS – Platform as a Service):
Kullanıcılara kolay programlama ortamı sunmak için
soyutlanma düzeyi yüksek bir ortam sunar. Kullanıcılar
kendilerine sunulan programlama ortamını kullanarak
yazılım gerçekleştirir. Kullanıcı bu görevi için ne kadar
hafıza ya da işlemci gerekli olduğunu bilmesi gerekmez.
Kaynaklar sistem tarafından sağlanır. Maliyeti kullanılan
kaynak miktarına göre belirlenir.
Yazılım Hizmeti (SaaS – Software as a Service): Bulut
yazılım hizmeti en yaygın kullanılan ve en hızlı büyüyen
pazarlardan birisidir. Uygulamalar kullanıcılara web
aracılığı ile ulaştırılır. Bulut kaynaklarını kullanan yazılım
kullanıcıya bir web tarayıcı vasıtası ile ulaşır. Kurumların
ve yazılım maliyetlerinin yanı sıra sunucu ve donanım
giderleri bakımından avantaj sağlamaktadır.
Ücretlendirme “kullandığın kadar öde” ya da periyodik
ödeme yöntemleri ile gerçekleştirilmektedir.
Son yıllarda hayatımızı kolaylaştıran mobil cihazlarda
çalıştırdığımız uygulamalar da web üzerinden cihaza
yüklenmekte, cihazın dahili hafızasında barındırılmakta
ancak yazılımın güncellenmesi ve bakımı yine bulut
üzerinden yönetilmektedir. Avantajları:
• Kullanıcılar alışkın oldukları Web tarayıcı ara
yüzünü kullanırlar.
• Kullanıcılar ölçeklenebilir hizmetleri tükettikleri
ölçüde öderler.
• Kurumlarda daha az bilişim uzmanı ile daha etkin
çalışma imkânı sunar.
• Organizasyonların ihtiyacına uygun olarak
uyarlanabilmektedirler.
• Uygulama yazılımı üreten girişimler için büyük
fırsatlar yaratırlar.
Bulut Bilişim Yayılım Türleri
Bulut bilişim hizmetleri onu kullanacak kuruluş ya da
işletmenin iş süreçlerine, gizlilik koşullarına, müşteri
türüne göre farklı yayılım modelleri ile sunulur. ABD
Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü tarafından dört
bulut yayılım türü tanımlanmıştır.
Kamu Bulutu: En yaygın kullanıma sahip, herkesin
kullanımına açılmış bulut bilişim hizmetleridir. Bir devlet
kurumunun vatandaşlarına hizmetlerini ulaştırması için
oluşturabileceği gibi Google, Microsoft ve Amazon gibi
şirketlerin bireysel bilişim hizmetleri için oluşturdukları
bulut yapılarıdır.
Özel Bulut: Bir organizasyonun özel kullanımı için
oluşturulmuş olan, iç bulut ismi de verilen bulutların
kurulması, yönetilmesi ve yürütülmesi sahibi tarafından ya
da dış hizmetin alındığı kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilir.
Topluluk Bulutu: Bireyler altyapılarını ortak bir amaç için
bir araya getirip gerekli olan bilişim maliyetlerini
paylaşarak daha verimli bir bilişim sistemi oluştururlar.
Bir sosyal toplum kuruluşu, dernek ya da 3.şahış şirketler
tarafından oluşturulabilir.
Melez Bulut: Kamu ve özel bulut karmasından oluşan
bulut sistemidir. İki farklı özellikte bulutun kendi sınır ve
özelliklerini koruyarak bağlanması ile oluşturulur. İşletme
ya da organizasyonun kritik verileri ve uygulamaları
güvenlik duvarının ardındaki özel bulutta, genel erişime
sunulan veri ve uygulamalar dış bulutta konumlandırılır.
Bulut Bilişimin Üstünlük Ve Sınırlılıkları
Bulut teknolojilerinin kullanıcılara, işletmelere ve
kurumlara sağladığı faydalar:
• Düşük Maliyet
• Ölçeklenebilirlik
• Devamlılık
• Birlikte Çalışma
• İş Uygulamalarında Esneklik
• Yenileme ve Güncelleme
Bulut bilişimin kullanılabilmesindeki bazı sınırlılıklar:
• Ağ bağlantısı bağımlılığı
• Güvenlik
• Çevre birimler
• Maliyet
• Sağlayıcıya bağımlılık
• Yasal sorunlar
Son Kullanıcılar ve Bulut Uygulamaları
Bulut bilişimde kullanıcı ve kurumların tüketeceği çok
çeşit ve sayıda hizmet yer almaktadır. Bunların bir kısmı
uzmanlık gerektiren uygulama geliştirme, sanal sunucu
yapılandırma, web sayfası oluşturma ve yönetme, e-posta
hizmetleri yönetimi gibi geliştirme ve yönetme hizmetleri
olabilmektedir.
Bulut Tabanlı Depolama
Günümüzde üretilen verinin büyük bir çoğunluğu bulut
tabanlı sistemlerde depolanmaktadır. Bulut tabanlı
depolama (bulut depolama) yazılımlar yoluyla
oluşturulmuş mantıksal havuzlardır. Gerçekte veriler
birden çok sayıda farklı konumlardaki veri merkezlerinde
saklanır. Servis sağlayıcı bu verilerin korunmasından,
saklanmasından ve erişilebilirliğinden sorumludur.
Bulut depolama sistemleri genellikle yönetimli ve
yönetimli olmayan depolama olarak iki grupta kategorize
edilir. Yönetimli depolama sanal geliştirme ortamları
veya ve sanal makinelere bir disk gibi konumlandırılabilen
depolama çözümleridir. Yönetimli depolamada
kullanıcılar depolama alanını sistemlerinde bir disk olarak
kullanabilirler. Yönetimli olmayan depolama ise
kullanıcıların web üzerinde ya da yardımcı yazılımlar ile
ulaşabildikleri nispeten ucuz ve kullanımı oldukça kolay
bulut depolama hizmetleridir.
Aşağıda bir bulut paylaşımının kullanımına yönelik
adımlar geneli kapsayacak şekilde hazırlanmıştır.
• İlgili bulut hizmet sağlayıcının web sayfasına
gidilir.
• Bulut depolama için bir hesap oluşturulur.
• Hesap oluşturma bir e-posta ile doğrulanıyorsa epostanıza
gelen onaylama linkine tıklanır.
• Kişisel bilgisayar için senkronizasyon aracı
yüklenerek kurulur.
• Mobil cihazlar için ilgili uygulama marketten
kurulur.
Kullanıcılara mekân bağımsız olarak çalışma olanağı
sunan bulut depolamanın üstünlükleri aşağıda
sıralanmıştır.
Maliyet: Yedekleme çözümleri oldukça gelişmiştir.
Özellikle taşınabilir depolama araçlarının kaybolma riski
büyüktür ve veri kaybının maliyeti oldukça yüksektir.
Güvenlik: Yerel veri depolamaya göre daha güvenlidir.
Verilerin depolanması ve transferi sırasında veriler
şifrelenerek güven altına alınır.
Erişilebilirlik: Dosyalara internet erişimi olan her
cihazdan ulaşma imkânı sağlar. Akıllı telefonlar, tabletler
ile mobil ortamlarda dosyalara erişim sağlanabilir.
Senkronizasyon: Belgede yapılan değişiklikler tüm
bilgisayarlara anında senkronize edilir.
Birlikte çalışma: Dosyaların paylaşılması ve aynı dosya
üzerinde çalışma olanağı sağlar.
Verimlilik Yazılımları
Ofis araçları ya da verimlik yazılımları günümüzün en
önemli yazılım kategorilerinden biridir. Çevrimiçi
verimlilik yazılımları ya da ofis yazılımlarının kullanıcı
bilgisayarında çalışan geleneksel ofis yazılımına göre
faydaları aşağıda sıralanmıştır.
• Genellikle kullanıcılar için daha düşük
maliyetlidir.
• Web tarayıcı üzerinde çalıştığı için platform
bağımsızdır (tüm işletim sistemlerinde çalışır).
• Yazılımların güncellenmesi ve düzeltilmesi
merkezi olarak yapıldığından kullanıcı sürekli
güncel sürüm kullanır.
• Belge paylaşımı aynı bulut sistemi kullananlar
için çok kolaydır.
• Aynı belge üzerinde aynı anda birçok kullanıcı
birlikte çalışma olanağına sahiptir.
• Mobil cihazlarla kullanım için uygundur.
• Yedekleme ve sürüm saklama özellikleri veri
kaybını engeller.
Belgelere erişimde internet bağlantısının zorunlu olması,
yazılım sürüm değişiminin kullanıcının tercihinde
bulunmaması, kullanım hızının daha düşük olması bulut
ortamındaki yazılımların sınırlılıkları olarak
görülmektedir.
Google Verimlilik Araçları
Google’ın sunduğu ofis ve verimlilik araçları hem birey
hem de kurumsal ihtiyaçları karşılamaya yönelik
bütünleşik bulut çözümleridir. Kullanıcıların Google
hizmetlerinden faydalanabilmesi için öncelikle bir Google
hesabı oluşturması gerekmektedir. Google hesabını
oluşturan kullanıcılar aşağıda sıralanan hizmetleri
çevrimiçi olarak kullanabilmektedirler.
([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
• Ofis uygulamaları: Dökümanlar, E-Tablolar,
Slaytlar, Formlar, Google Sites, Çizimler.
• İletişim: Gmail, Hangouts, Takvim, Google+,
Blogger, Google Grupları.
• Araçlar: Drive, Google Çeviri, Google Haritalar.

Ünite 8: Geleceğin Teknolojileri
Teknolojik Gelişme
Teknolojik gelişmeler, teknolojik değişim adı verilen
süreçle gerçekleşir. Teknolojik gelişimde, Joseph
Schumpeter’in önerdiği;
1. Buluş,
2. Yenilik ve
3. Yayılma aşamalarından oluşan üçlü yapı genel
olarak kabul görmüştür.
Bu üçlü yapıya daha sonra bu üç durumu çevreleyen bir
“keşif” süreci de eklenmiştir. Keşif doğanın gözlenmesi,
akıl yürütme ve deneyler yoluyla doğanın temel
süreçlerinin açıklanmasıdır.
Evrenin temel yapısını ve süreçlerini açıklayan bilgi
türüne bilim adı verilir. Bilimdeki gelişmeler bilimsel
yöntemle gerçekleştirilir.
Bilimsel araştırma, nitelikli bilim insanlarıyla yürütülen,
uzun ve pahalı bir süreç olduğu için genellikle devlet
tarafından finanse edilir. Bu yüzden firmalar, bilimsel
araştırma yapmak yerine araştırma ve geliştirme yapmayı
tercih ederler. Araştırma ve geliştirme (AR-GE)
faaliyetleri başlıca iki gruba ayrılabilir:
1. Mühendislerden oluşan ve görevleri yeni ürünler
geliştirmek olan AR-GE birim faaliyeti,
2. Uygulamalı araştırma yapan endüstriyel bilim
insanlarından oluşan ve görevleri gelecekteki
ürünlerin geliştirilmesini kolaylaştıracak
araştırmalar yapmak olan AR-GE birim faaliyeti.
AR-GE süreçlerindeki araştırmalara uygulamalı araştırma
ve deneysel geliştirme isimleri verilir.
Keşif süreci, buluş, yenilik ve yayılma aşamalarının
hepsine dâhil edilerek, döngüsel teknolojik değişim
modeli (S:170, Şekil 8.2) elde edilir.
Buluş, benzersiz ve yeni olan bir cihaz, yöntem, birleşim
ya da sürece verilen isimdir. Buluş, varolan bilginin yeni
yollarla uygulanmasıyla bir ürün ya da sürecin
geliştirilmesi ya da keşfedilmesidir.
Yenilik, toplumda var olanlara göre daha etkili ürünler,
süreçler, hizmetler ya da fikirleri ifade eder.
Ürün yeniliği yeni ve iyileştirilmiş ürünleri ve hizmetleri;
süreç yeniliği ise yeni üretim ya da dağıtım yöntemlerini
ifade eder.
Yayılma, teknolojinin toplumda ya da endüstride
yayılımıdır. Yayılım, kullanma, taklit etme, uygulama ya
da uyarlama gibi değişik biçimlerde gerçekleşebilir.
Teknolojinin yayılması aşamasında yıkıcı yenilik ve
teknolojik yakınsama süreçleri önem kazanır. Yıkıcı
yenilik yeni bir pazarın oluşmasını sağlayarak, varolan
pazarın ortadan kalkmasına yol açan yeniliktir.
Yıkıcı yeniliğin karşıtı olan sürdürülebilir yenilik,
varolan pazarın ortadan kalkmasına yol açmayan
yeniliktir.
Teknolojik yakınsama farklı teknolojik sistemlerin
benzer görevleri yerine getirecek biçimde gelişme
eğilimini ifade etmektedir. Teknolojik yakınsamaya dijital
yakınsama örnek verilebilir.
Yeniliğin toplumda yayılmasıyla ilgili kuramların başında
Rogers’ın “Yeniliklerin Yayılması” kuramı gelmektedir.
Rogers’a göre teknolojinin yayılma aşamasında
teknolojiyi kullananlar (uygulayanlar) 5 gruba ayrılabilir:
1. Yenilikçiler,
2. İlk benimseyenler,
3. Erken çoğunluk,
4. Geç çoğunluk,
5. Geride kalanlar.
Eğilimler: Enformasyon ve iletişim teknolojilerini
biçimlendiren üç önemli eğilim;
1. Bir mikro işlemciye yerleştirilebilen transistor
sayısı,
2. Bir saniyede gerçekleştirilen işlem sayısının
maliyeti ve
3. Bir gigabayt verinin saklama maliyeti
eğilimleridir.
Moore yasası, bir mikroişlemci içerisine yerleştirilen
transistor sayısının yaklaşık her iki yılda ikiye
katlanacağını ifade eder (S:173, Şekil 8.4).
Teknolojik Durum: Verilen bir tarihteki teknolojiler genel
olarak beş yıl aralıklarla şöyle gruplandırılabilir:
1. Geleneksel teknolojiler,
2. Güncel teknolojiler,
3. Sınırdaki teknolojiler,
4. Yakın gelecekteki teknolojiler,
5. Uzak gelecekteki (düşünce aşamasındaki)
teknolojiler (S:175, Şekil 8.6; S:176, Tablo 8.2).
Günümüz teknolojilerinden yararlanılarak aşağıdaki
yaklaşımlarla çeşitli yeni teknolojiler ve ürünler ortaya
çıkacaktır:
• Teknolojinin güçlenmesi ve ucuzlamasıyla
mümkün hale gelen yeni kullanım biçimleri,
• Farklı teknolojilerin birleşmesiyle ortaya çıkan
melez teknolojiler (yakınsama),
• Varolan teknolojilerin daha akıllı hale getirilmesi
ile ortaya çıkan ürünler (akıllı telefonlar, akıllı
evler, akıllı arabalar, akıllı şehirler),
• Kurum ve kuruluşlar için tasarlanan sistemlerin
ev ortamında kullanılabilir ya da kişiselleştirilmiş
sürümlerinin geliştirilmesi,
• Ürünlerin birden çok platformda çalışabilir hale
getirilmesi.
Günümüzü Biçimlendiren Teknolojiler
Günümüzde hem geleneksel teknolojiler, hem de güncel
teknolojilerin ağırlığı bulunmaktadır.
2015 Yılının Geleneksel Teknolojileri: Yayılmasını
tamamlamış geleneksel teknolojilere;
• Radyo,
• Kablolu telefonlar,
• İnternet erişimi olmayan hücresel telefonlar,
• Kablolu internet,
• İnternet erişimi olmayan televizyonlar,
• İnternet erişimi olmayan kişisel bilgisayarlar ve
• Müzik setleri örnek verilebilir.
Yayılmasını yakın gelecekte tamamlaması beklenen
geleneksel teknolojilere;
• Dijital kameralar,
• Navigasyon cihazları,
• DVD/Bluray oynatıcıları,
• Kablosuz internet ve
• 3G (gelişmiş ülkelerde 4G, kablosuz internet ve
3G’nin yerini almıştır) örnek verilebilir.
2015 Yılının Güncel Teknolojileri: Günümüzün güncel
teknolojilerinin yaklaşık 5 yıl daha toplumsal yaşamı
biçimlendirmesi ve sonra yerlerini günümüzde sınırda
olan teknolojilere bırakması beklenmektedir.
Günümüzün (2015) başlıca güncel teknolojileri şunlardır:
• Mobil bilgi işlem,
• Bulut bilişim,
• 4. nesil hücresel iletişim (4G),
• Yapay zekâ,
• Bilgisayarla görü,
• Anlamsal (semantik) ağ,
• Ses tanıma,
• Bilgisayarla oluşturulan görüntü (CGI),
• Sanal gerçeklik,
• Artırılmış gerçeklik,
• Mobil işbirliği sistemleri,
• E-Öğrenme,
• Radyo frekanslı tanımlama (RFID),
• Elektronik para,
• 3 boyutlu görüntüleme,
• Akıllı televizyonlar,
• Bilgisayar oyunları.
Gelişmiş akıllı telefonlardaki algılayıcılar arasında
kamera, mikrofon, hızölçer, basınçölçer, pusula, parmak
okuyucusu, el hareketleri algılayıcısı, konum algılama,
jiroskop, kalp atışı monitörü, yakınlık algılayıcısı, iletişim
algılayıcıları (Wi-Fi, Bluetooth, NFC, 3G/4G), ortam ışığı
algılayıcısı bulunabilmektedir.
Teknolojinin Yeni Kullanım Biçimleri: Günümüzü
biçimlendiren teknolojilerin bir bölümünün yakın
gelecekte de devam etmesi beklenebilir. Fakat kullanım
biçimlerinde bazı değişiklikler gözlenebilir. Yenilikler
sadece teknolojik ürünlerde değil süreçlerde de
gerçekleştirilebilmektedir. Örneğin kendi cihazını getir
hareketi, ikinci ekran olgusu ve web çapında bilişim,
belirgin bir yeni teknolojik ürün yeniliği içermese de birer
“süreç yeniliği” olarak varolan teknolojiye yeni kullanım
biçimleri kazandırmıştır.
Ortadan Kalkması Beklenen Teknolojiler: “Dead Media
Project” isimli projede tarih boyunca ortadan kalkmış
enformasyon ve iletişim teknolojilerine ait çevrimiçi bir
veritabanı oluşturulmuştur (S: 183, İnternet).
Sınırdaki ve Yakın Geleceğe Ait Teknolojileri Takip
Etmek: Apple, Google, IBM, Intel, Microsoft, Samsung
gibi önde gelen firmalar üzerinde çalıştıkları yeni
teknolojileri sitelerinde ve sosyal medyada duyurmaktadır.
Teknolojik gelişmeler günlük olarak izlenerek bu döneme
ait listelerin sürekli güncellenmesi gerekir. Bu amaçla
kullanılabilecek kaynaklardan biri de sürekli olarak
güncellenen “FutureTimeLine.net” sitesidir.
Sınırdaki Teknolojiler
2015 yılı sınır olarak düşünülürse, sınırdaki teknolojiler
sınır çizgisinin her iki yanında da yeralırlar. Yenilikçiler
sınırdaki teknolojilerle tanışık olmalarına rağmen ilk
benimseyenler bu teknolojiler hakkında yeni bilgi sahibi
olmaya başlamışlardır.
Günümüzde (2015) sınırda olan başlıca teknolojileri şöyle
sıralayabiliriz:
• Yeni etkileşim biçimleri,
• Akıllı kişisel yardımcılar,
• Bağlam farkındalıklı bilgi işlem,
• Giyilebilir bilgisayarlar,
• E-tekstil,
• Yaşam günlüğü,
• Holografik görüntüleme,
• Beyin implantları,
• 3 boyutlu yazıcılar,
• Biyometri,
• Dijital koku teknolojisi,
• Androidler,
• Güçlendirilmiş dış iskelet,
• İnsansız araçlar,
• Taşıt iletişim sistemleri,
• Akıllı nesne,
• Akıllı cihaz,
• Akıllı araç,
• Nesnelerin interneti,
• Akıllı çevre,
• Kablosuz güç aktarımı,
• Konuşma anında çeviri (tercüme) sistemleri,
• Yeni görüntüleme teknolojileri,
• Karma gerçeklik,
• Kuantum bilgi işlem,
• Sanal retinal görüntüleme.
Akıllı çevre uygulamalarının başında akıllı ev ve akıllı
şehir gelmektedir. Zeki bir ortam şu özelliklere sahiptir:
• Gömülüdür: Çok sayıda birbirine bağlı cihaz
ortamla bütünleşmiştir.
• Bağlam duyarlıdır: Bu cihazlar bireyi tanır ve
durumsal bağlamlarını algılar.
• Kişiselleştirilmiştir: Bireyin gereksinimlerine
göre düzenlenebilir.
• Uyarlamalıdır: Bireyin tepkilerine göre
değişebilir.
• Öngörülüdür: Bilinçli yönlendirme olmaksızın
bireyin isteklerini öngörebilir.
Yakın Geleceğe Ait Teknolojiler
Yakın geleceğe ait teknolojiler ağırlıklı olarak insan beyni
ve bilgisayar arasında iletişim kurmaya yönelik
teknolojilerdir.
Günümüzde (2015) yakın geleceğe ait olduğu düşünülen
ve 2020 yılından itibaren öne çıkarak yaygınlaşması
beklenen başlıca teknolojileri şöyle sıralayabiliriz:
• Beyin-bilgisayar arayüzü,
• Elektroensefalografi,
• Beyin okuma tekniği,
• Yapay beyin ya da zihin,
• 5G (beşinci nesil mobil ağ),
• Exaölçek bilgi işlem.
Düşünme Aşamasındaki Teknolojiler
Düşünce aşamasındaki teknolojiler, bilimcilerin 21. yüzyıl
boyunca gerçekleşmesini bekledikleri enformasyon ve
iletişim teknolojisi öngörüleridir. Bu öngörülerin;
1. Kuramsal-varsayımsal araştırmalar ve
2. Kurgusal çalışmalar olmak üzere iki farklı
kaynağı bulunmaktadır.
Kuramsal (varsayımsal) teknolojiler, bilim insanları
tarafından gerçekleştirilen henüz varolmayan, üzerinde
kuramsal düzeyde çalışılan, gelecekte ortaya çıkması
beklenen ve yapılamayacağı ispatlanmamış olan
teknolojilerdir.
Kurgusal teknolojiler ise bilim insanı olmayan kişiler
tarafından gerçekleştirilen oldukça erken tarihlerde
sanatçılar tarafından bilim kurgu eserlerinde yer verilen
geleceğe yönelik özgün vizyonlardır.
Günümüzde (2015) uzak geleceğe ait olduğu düşünülen ve
2025 yılından itibaren erken çoğunluk tarafından
benimsenmesi beklenen başlıca teknolojileri şöyle
sıralayabiliriz:
• Zihin yükleme (beynin bilgisayara yüklenmesi),
• İçine dalınabilen sanal gerçeklik,
• Benzetim yoluyla oluşturulan gerçeklik,
• Exocortex.
Teknolojik Gelişmenin Yönü
Teknolojinin Değişim Hızı: Gelecek bilimciler teknolojik
gelişmelerin varolan teknolojik birikimle orantılı olarak
hızlandığını vurgulamaktadırlar. Teknolojik gelişmenin
hızı üssel olarak artarken insanoğlunun evrimi aynı
dönemde çok yavaş artmaktadır.
Yapay zekânın performansı hızla artarken aynı dönemde
insanoğlunun performansında belirli bir değişim
beklenmemektedir. Bu gelişme sonucunda teknolojik
tekilliğin yaşanmasının kaçınılmaz olacağı
öngörülmektedir.
Yapay zekâ insan zekâsıyla karşılaştırıldığında beş farklı
performans grubu ortaya çıkmaktadır:
1. En iyi,
2. Güçlü insanüstü,
3. İnsanüstü,
4. Kısmen insan,
5. İnsan altı.
Yapay zekâ yıllar geçtikçe daha fazla sayıda problemi
insandan daha iyi çözmektedir (S:195, Tablo 8.4).
Teknolojik Tekillik: İnsan zekâsından daha güçlü olan
yapay zekâya süper zekâ adı verilmektedir. Süper zekâ
kolayca hem bilimsel yaratıcılıkta, hem genel bilgelikte,
hem de sosyal becerilerde insandan daha zeki olacaktır.
Tekillik kavramı astrofizikte bir kara deliğin merkezinin
oluşturduğu ve dışarıya hiçbir bilginin kaçamadığı noktayı
ifade etmek için kullanılır. Teknolojik tekillik de ötesinin
kestirilemediği bir noktayı ifade eder.
21. Yüzyıl içerisinde bir tarihte yapay zekâ insan zekâsıyla
aynı düzeye gelecektir. Bu noktaya teknolojik tekillik adı
verilmekte ve bu noktadan sonrasının bilinemeyeceği
varsayılmaktadır.
Tekillik sonrası enformasyon ve iletişim teknolojilerinde
yaşanan gelişmelerle varılacak nokta hakkında iki temel
görüş birbiriyle çarpışmaktadır:
1. Kötümser görüş,
2. İyimser görüş.
Kötümser görüş, yapay zekâ alanında yaşanacak
gelişmelerle bilgisayarların insandan daha zeki bir varlık
haline geleceklerini, insanların denetiminden
çıkabileceklerini ve insanlığın sonunu getirebileceklerini
savunmaktadır.
İyimser görüş ise gerçekleşecek teknolojik gelişmelerle
insan bilgisayar birlikteliğinin oluşacağını ve
insanoğlunun bilgisayarlarla birlikte insan ötesi bir varlığa
doğru evrim geçireceğini savunmaktadır.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla