İslam Sanatları Tarihi 7/8/9/10. Ünite Özetleri
7.ÜNİTE
*En eski kitap malzemesi olarak papirusten sonra terbiye edilmiş deri (parşömen) ve nihayet kağıt kullanılmıştır.
*Sanatın uygulamasına Türkçe’de TECLİD, mesleğe CİLTÇİLİK, bunu meslek edinenlere de MÜCELLİT adı verilmiştir.
BİR KİTAP KABININ BÖLÜMLERİ
-Osmanlı Türklerinde kitabın başladığı sayfaların önündeki kaba ÜST KAP, bittiği yerdekine de ALT KAP adı verilir.
-Kap üstlerine kalıp yardımıyla basılan bölümler şunlardır ; Ortadaki beyzi şekilli bölüme ŞEMSE denilir. Üstünde ve altında kalan boşlukları doldurmak için buralara eklenen parçalara SALBEK/SELBEK adı verilir.
-Bir kapta, şemse ve salbekin dışında tabii deri olarak bırakılan boşluktan sonraki dört köşeyi bağlayıcı nitelikte yer alan bölümlere KÖŞEBEND denilir.
-Şemse, salbek ve köşebend bölümlerinin kenarları önceleri düz bırakılırken, zamanla DENDAN denilen yuvarlak çıkıntılarla daha cazip hale getirilmiştir. Bunların çukur yerlerine ZERMÜREKKEPle küçük tığlar çekilmiştir.
-Kitap kabının üstü anlatıldığı şekilde bırakabileceği gibi, dışına KENAR SUYU da getirilebilir. Kenar suyundaki desenler kesintisiz işlendiyse YEKPARE SU, yuvarlak ve mekik biçimli şekillerle bölündüyse PARÇALI (PAFTALI) SU adını alır. Desen yerine hat kullanıldığında buna KİTABELİ SU denilir. Kenar suyunun iki tarafındaki altın cetvellere çekiçle ZENCEREK DEMİRİ vurularak, bunun ucundaki kabartma ZENCEREK şeklinin kap üstüne çerçeve şekliyle çıkması sağlanır.
-Alt kaba bağlı olarak pek çok kitap kabında görülen beşgen şekilli kısım MIKLEB adıyla bilinir. Mıklebin üstünde de kaptaki desen kalıpları aynen uygulanır. Fakat şemse kalıbı mıklebe sığmayacağı için ya kısmen aynı yahut bir başka yuvarlak küçük kalıp basılır; buna MIKLEB ŞEMSESİ denilir.
-Kitabın boğaz adı verilen kalınlığı ölçüsünde genişliği bulunan kısım da, miklebi alt kaba bağlayan SERTAB’TIR. Sertab, kitabın boğazını dış tesirlerden de korur. Bu kısmın rahat hareketlendirilmesini temin için her iki uzun kenarında bırakılan, deriden ibaret yumuşak kısımlara DUDAK denilir.
DOĞU-BATI KİTAP KAPLARINDAKİ BELİRGİN FARKLAR
-Kitap gövdesiyle üst ve alt kabın boyları Doğu cildinde aynı olup, Batı cildinde kap sırt dışındaki üç tarafından birkaç mm taşkınlık gösterir.
-ŞİRAZE doğu ciltlerinde örme usulüyle yapılır. Batı cildinde de böyleyken ciltleme sanayinden sonra şerit halinde hazır alınıp kitap sırtının üst ve altına yapıştırılmıştır. Batı cildinde üst ve alt kaplarla sırt birlikte hazırlanır, kitap gövdesi yan kağıdı yardımıyla kap içine yapıştırılır. Doğu da üst ve alt kap ayrı ayrı taslanıp sırt (dib) için geniş bırakılmış deri uzantıları (MUHAT PAYI) buraya yaptırılarak tutturulur.
-Batı kitap cildi sırta yapışmadan bombeli olarak bırakılır. Doğu’da ise deri sırt (dip) kitap gövdesine yapışık ve düzdür; herhangi bir yazı veya desen bulunduğuna ender rastlanılır.
-Batı cildinde üst ve alt kapların birbiriyle aynı olmasına karşılık, Doğu’da alt kaba bağlı olarak kitabın boğaz kısmını örten Sertab ve bunun devamında ise ucu üçgen biçimli mıkleb kısımları bulunur.
KİTAP KAPLARI ÜZERİNDEKİ TEZYİNİ UYGULAMALAR
2 tarz da olur.
1)Ezilip jelatinli suyla karıştırılarak elde edilen zermürekkep ile deriyle kaplanmış kabın üzerine fırçayla desenler çizilip parlatılır. Bunlara YAZMA KAP VEYA YAZMA CİLT denir.
*Bu usule bağlı olarak 3 farklı uyguluma daha görülür.
a)Masif altınlaşmış desenlerin üzerinde YEKŞAH DEMİRİ yürütülerek çukurlaştırılan ince kanallar açılırsa buna YEKŞAH KAP denilir.
b) Zermürekkeple kabın üstüne kafes tarzında geometrik çizgiler çizilip kesişen yerler nokta demiriyle çukurlaştırılırsa buna zilbahar kap denir.
c) Bilhassa 19.yy da zermürekkep ve gerektiğinde ilave renklerle ve fırçayla işlenen Batı tarzı çiçeklerin yer aldığı yazma kaplara da ŞÜKUFE CİLT (ŞUKÜFE KAP)
2) Kalıbın belirli kısımlara oturtulacağı derinliğe sahip, deriyle kaplanmış olan kitap kabına yapılan işlemdir. Bunun için taşlanmış kalıplar tazyik altında basılır ve kalıbın üstündeki desenler, tersine görüntüyle (girintili olan yerler çıkıntılı, çıkıntı olanlar girintili) meydana çıkar. Yapılan işleme göre bunda da şu farklılıklar görülür.
a)Motifler altın sürülmeden deri renginde bırakılırsa buna SOĞUK ŞEMSE denilir.
b)Kalıp basılmakla çökeltilmiş yerlere fırçaya zermürekkep sürülüp buralar zehmühre ile patlatılırsa, kabartma olan desenler deri rengiyle bırakılmış olur. Buna ALTTAN AYIRMA ŞEMSE denir.
c)Kabartma desenlere altın sürülüp çökertilen kısımlar deri haliyle kalırsa buna ÜSTTEN AYIRMA ŞEMSE denir.
d)Kalıpla basılmış desenlerin hem girintili hem çıkıntılı fırça ile zermürekkep sürülüp parlatılırsa buna MÜLEMMA ŞEMSE denilir. Eğer desen kabın bütününü kaplıyorsa buna MÜLEMMA KAP denilir.
e)Şemse kalıbını basmak yerine evvelce hazırlanmış basılı şemse, salbek ve köşebentlerin, düz deri kabın üzerinde gerekli yuvalar açılarak, buralara yerleştirilip yapıştırılması da ayrı bir uygulama tarzıdır.
f)Kitap bakında deri renginden başka, fazladan bir veya birkaç renk de yer alıyorsa MÜLEVVEN ŞEMSE adı verilir.
g)Desenler kabın bütününü kaplıyorsa buna SIVAMA VEYA YEKPARE kap olur.
h)Kabın üstünde desenin belirli noktalarına çakma yoluyla kıymetli taşlar da yer alıyorsa MURASSA KAP adını alır.
i)Desenler mukavvaya henüz yapıştırılmamış olan deri üzerine altın iplikle işlendiyse ZERDUZ, gümüş iplikle işlendiyse SİMDUZ KAP denilir.
j)Kabın iç tarafında kullanılan deri üzerindeki desenler oygu şekliyle işlenmişse ve sonra zemini zermürekkep veya boya ile renklendirilmiş olan mukavva üzerine yapıştırıldıysa MÜŞEBBEK ŞEMSE denir.
k) Kabın etrafı yaklaşık 1 cm genişliğinde deriyle çevrilmekle beraber, ortası ebru kağıdı ile kaplandıysa EBRU KAP
l)Ebru kağıdı yerine kadife cinsi kumaş kaplanmışsa KUMAŞ KAP adı verilir.
m)RUGANİ KAP yapılmak istenirse etrafı ince deri, üstü kağıt ile kaplanmış kabın zeminine üstübeçle astar çekilir.
-17 ve 18. Yy bu tarz Edirne’de yaygın olduğu için EDİRNE KAYİ KAP adıyla bilinir.
KİTAP MAHFAZALARI
Ciltlenmiş kitabın dış tehlikelerden muhafazasını temin etmek için, kutu görümünde, yanda kapağı bulunan MAHFAZA’lar da yapılmıştır. Bunlar düz deriden olabileceği gibi, taşıdığı kitabın kabına uygun desenlerle de hazırlanabilir; ebru kağıdıyla kaplanmışları da bulunur.
CİLT SANATININ TARİHİ SEYRİ
**Türk devletleri kitap kapların da geometrik desenlerden başka, soğuk damga veya ısıtılmış aletlerle deri üzerinde baskılı şekiller, hatta kitabeli kuşaklar oluşturuyorlardı.
**İslam tarihi boyunca hat ve buna bağlı olarak bezeme ve cilt sanatlarına bu derece de önem verilmesi Kuran-ı Kerim’in en güzel ve en mükemmel şekliyle Mushaf haline getirilmesi gayesinden kaynaklanmıştır.
**Kabın üstünün tamamen desenlerle dolu olması yerine, arada boşluk bırakmayı tercih eden Osmanlı mecellitleri şemse, salbek, köşebend ve gerektiğinde kenar suyu bölümlerinin yer aldığı kapları tercih etmişlerdir.
**Bazı kaplar da şemse, köşebend arasındaki boşluğa yazma kaplar da olduğu gibi zermürekkep ve fırça ile HAVALI VEYA ÇİFT TAHRİR denilen küçük ve ince motifler işlenir.
-ASYA KITASI CİLT SANATI : Timurlular = Herat ciltleri
-İRAN : Safevi = Tebriz, şiraz ve isfahan merkezlerinde, kalıpla basılarak yapılan kitap kapları da rugani cinsi gibi göz alıcıdır.
-ANADOLU SELÇUKLULARI : Koyu kahve ve vişneçürüğü renkleri hakim = Geometrik desenlere pek rastlanılmaz = Kalıp basmak yerine yürütme demiriyle çizilen tezyini unsurlara yer verilmiş.
-OSMANLI DEVRİ : kitap kaplarının ilk örneklerinde SELÇUKLU tesiri belirgindir.
-FATİH SULTAN MEHMET DEVRİ : TİMURLU, AKKOYUNLU, KARAKOYUNLU tesirleri de görülür.Deri renkleri de eskisine göre çeşitlenir. Kalıp yerine yürütme demiri kullanılmıştır.
-SULTAN 2.BEYAZIT DEVRİ : Enfes kitap kalıpları görülür.
-KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN ve SULTAN 3.MURAD DEVRİ : Şahane örnekler günümüze gelmiştir.
-19 YY : Batı tarzı devreye giriyor ve klasik tarz bozuluyor. Niyahet 1936’da Devler Güzel Sanatlar Akademisi’ne bağlı olarak açılan Türk Tezyini Sanatları şubesinde, klasik tarzdaki kitap kaplarının yeniden tanınması ve yayılması için büyük gayret gösterilmiştir.
TÜRK TARİHİNDEKİ MEŞHUR MÜCELLİTLER
-CEMAAT-İ MÜCELLİDAN-I HASSA (padişaha mahsus mücellitler topluluğu) adıyla anılan mücellitler, şakirdleri (çırakları) ile sanatlarını icra ederlerdi. Aralarında SERMÜCELLİT (Mücellit başı), SERBÖLÜK, SERODA, SERKETHÜDA, KETHÜDA unvanlarıyla rütbelendirilenleri vardı.
SERMÜCELLİTLER : Yedikuleli Aleaddin, Mehmet Çelebi, Süleyman Çelebi, Karaahmed, Abdi, Mehmet Yadigar, Pir Davut, Cafer Eyyübi, Ali Yusuf, Süleyman, Hasan, Mehmet Halife, Hatif Ali
RUGANİ KAP YAPANLAR : Yusuf Mısri, Ali Üsküdari, Ahmet Hazine, Çakeri
KAYDA DEĞER OSMANLI MÜCELLİTLERİ : Solak Süleyman, Hüseyin Çelebi, Mustafa Çelebi, Hacı Said, Aşık Osman, Kasımpaşalı Hafız, Kasımpaşalı Tosun, Salih, Ragıp, Hacı Ahmet, Tevfik, Hidayet, Nureddin, Kadri
KLASİK CİLDİN UNUTULDUĞU YILLAR DA DEVLET GÜZEL SANATLAR ARACIĞIYLA KLASİK TARZI GERİ GETİRMEYE ÇALIŞAN MÜCELLİTLER : Bahaddin Tokatlıoğlu, Necmettin Okyay, Sacid Okyay, İslam Çeçen ( Günümüzdeki)
EBRU
ALET VE MALZEMELER
BOYALAR : Ebruculuk da toprak boyalar kullanılır, suda erimez ve yağbarındırmaz.
Sarı renk için Zırnık
Mavi renk için Lahur Çividi
Siyah renk için Balmumu ve beziryağı İsi
Lacivert renk için Bedahşi Laciverti
Beyaz renk için İstifaç
Tuğla kırmızısı renk için Gülbahar
Morumsu vişneçürüğü renk için Lök Maddesi
Tütün rengi için Çamlıca Toprağı
EBRU TEKNESİ : Kullanılacak kağıdın en ve boyuna uygun ölçüde ve 6 cm derinliğinde çinko veya galvanizden hazırlanmış dikdörtgen şeklinde bir teknedir.
KİTRE : Teknenin içine konulacak sıvıya kıvam vermek, böylece serpilen boyaların çökmesini önlemek amacıyla kullanılır.
ÖD : Kitreli suyun üstüne serpilen renklerin dibe çökmemesi ve birbirine karışmadan yayılması içindir. Fazla öd taşıyan boya daha fazla yayılır. Kullanmadan önce her boyanın içine kafi miktarda konur.
FIRÇA : At kuyruğu kılından yapılma fırçalar kullanılır.
TARAK : Tahta çıta üstüne belirli sıklıktaki ince çiviler saplanmakla taraklı ebru yapılmasında kullanılacak tarak hazırlanmış olur.
TEL ÇUBUK : Serpilmiş boyalara şekil vermek için ince, boya damlatmak için kalınca tel kullanılır.
EBRU KAĞIDININ YAPILMASI
BATTAL EBRUSU
SOMAKİ EBRUSU
TARAMA (GELGİT) EBRUSU
MUTAF EBRUSU veya BÜLBÜL YUVASI
TARAKLI EBRU
SERPMELİ
NEFTLİ
KUMLU EBRU
KILÇIKLI EBRU
HAFİF EBRU
HATİP EBRUSU : Osmanlı devrinin tanınmış ebrucularından Ayasofya Camii hatibi Mehmet Efendi’nin buluşu
NECMEDDİN EBRUSU : Çiçekli ebrular Necmeddin Okyay ile tanınmıştır.
EBRUNUN KAĞIDA GEÇİRİLMESİ
-Tekne de yapılan nakışlar ancak tek bir kağıda geçirilebilir, bir kere yapılan ebrunun tıpkısı da bir daha tekrarlanmaz, ancak benzeri yapılabilir.
-Yine Necmeddin Okyay’ın buluşu olarak 20.yy Türk hat sanatında yer alan yazılı ebrular vardır.
-Eski yazma kitaplar da kağıtta ki yazı sahasının ayrı, etrafının ayrı renge boyanmasına AKKASE, böyle kağıtlara da AKKASELİ KAĞIT denilir. Bu tarz yine Necmeddin Okyay tarafından yazılı ebruya da tatbik edilmiştir.
TARİHTEKİ EBRU SANATKARLARI
Şebek Mehmet Efendi
Hatip Mehmet Efendi : Sultan 3.Ahmed devrinde, ebruculuk denilince akla gelen ilk isimlerden, Hatip Ebrusu adıyla anılmıştır.
Şeyh Sadık Efendi
Hezarfen İbrahim Ethem Efendi : Hezarfen “bin sanat sahibi” lakabıyla anılır. Yetiştirdikleri arasında Sami Efendi, Aziz Efendi, Abdülkadir Kadri Şeker, Necmeddin Okyay.
Necmeddin Okyay : Osmanlı ebruculuğunu Medresetü’l –hattatin’de başlayıp Güzel Sanatlar Akademisi’nde biten hocalığı sırasında yeni nesillere öğreterek zamanımıza taşıma şerefine sahiptir. Öğrencileri : İki oğlu Sami, Sacid. Mustafa Düzgünman, Bekir Efendi
EBRUNUN KULLANIM SAHALARI
-Ebru kağıdı, geçmiş asırlar da yazma kitapların ciltlenmesinde ve yan kağıdı olarak, bundan başka kıt’a ve levha iç ve dış pervazlarında, ayrıca koltuk denilen kısımlarında çok kullanılmıştır. Bu sıralananların en güzel örneklerine müze ve kütüphaneler de rastlanır.