ROMAN/ Gök Neden Kızıl Rüveyda/Abdulkadir Seven
Kıymetli kardeşlerim kitaplasmakda olan bu romani siz kıymetli kardeslerimle yazi dizisi halinde paylaşıyorum inşallah faydalı olur
Gök Neden Kızıl Rüveyda!
Bizleri çok çetin bir gün bekliyor. Rüveyda’m. O çetin gün gelmeden, azıklarımızı hazırlamalı, adanmışlar safında birer bahaddin olmalıyız.
Haklısın İsmail’im. Daha dün gibiydi ağabeyimizi evimizde misafir edip nasihatlerini dinlerdik. Çetin ve fırtınalı bir günde aklıma her daim ashabı uhdud gelir. Asiye’nin, Meryem’in, Hatice’nin Rabbine kasem olsun ki bu uğurda feda etmeden canlarımızı asla geri kalmayacağız. Çektiklerimiz ve çekeceklerimiz, biricik sevdemiz ve yusufumuz feda olsun onun yoluna.
—Rüveyda’m yıldızlar yere serilmiş, toprak mavi. Gökten yağar ölüm, ateş kusar namlular. Karabasandır vücutlarımızı dağlayan, prangalardır- prangasız duygular. Yedi iklim, gök ateş, Gece sessiz Rüveyda! Sabaha çalar akşamlar.. Sana topladığım menekşeler sükuti hayal. Evlerimiz şen şakrak olur be Rüveyda. Selahaddin öper alnımdan, mavi sularda topraksız büyür kızıl laleler.
Rüveyda bu sözler karşısında adeta şoke olmuş. İsmail’le Ummansız denizlere doğru yol alır. Gök mavi, yer mavi, eller ise yed-i Beyza. Yıldızlar ağlaşıyor, ay hicabından yüzünü hilale dönüyor. İsmail’in başına kargalar konuyor. Siyonist karargâhları yaran İsmail Şakağından yediği kurşunla al kanlara boyanıyor.
Rüveyda avuçlarını açar kavuşamaz İsmail’ine. Yahudi askerleri Rüveyda’nın kollarından tutmuş, saçlarından sürükleyip zorla götürmektedirler. İsmail’in şakağından fışkıran kanlar gözlerini ve bedenini doldurmakta; Rüveyda ise köpek sürüsünden bir çırpıda kendini kurtarıp İsmail’ini kollarına alarak suratını silmeye çalışır.
—İsmail’im! can yiğidim!
İsmail sesler ve uğultular karşısında çaresizce son nefesini verirken tekbir ve kelime-i tevhid getirerek Rüveyda’sını görmek ister. Gözleri al kana boyanmış, her yer kızıldır.
İsmail son çırpınışında ağzından tek sözcük dökülür ‘’GÖK NEDEN KIZIL RÜVEYDA’’
* * * *
Rüveyda bir anda sırtına inen yumrukla irkilir.
Kalk çabuk sofrayı hazırla. İşe gideceğim.
Rüveyda bu olanlara inanamaz. Karşısındaki İsmail ve gördüğü sadece bir rüyadan ibarettir. Kalkmak ister ayağa ama kalkamaz. Çünkü her yeri morluk ve kan içinde. Ağrılarla doğrulmaya çalışır usulca, kızı Sevde’yi uyandırmadan. Akşam evde fırtınalar kopmuş, Rüveyda komşusundan aldığı kitapla eşine İslamı anlatmaya çalışmış ve örtünmek istediğini söylemişti. Eşi ise bu tepkisini hayvanca dile getirerek ‘’bizler yıllarca sosyalist bir savaş vermekteyiz. Halkları devrimin yolunda eğitirken senin söylediklerine bak. Sen değilmiydin düne kadar nerde İslamcı görsem öldüresim gelir. Nerde örtülü görsem diksinip kusasım gelir diyen. Sen değimliydin? ben ölürken beni kızıl bayrakla, marşlarla gömün diyen.’’ Rüveyda ısrarla kapanacağını ve gerekirse sevdeyle birlikte evi terk edip boşanacağını dile getirince İsmail kendini alamamış ve şiddetle her yerine vurmuştu.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]