Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Mayıs 2018, 04:17   Mesaj No:3

Filistin

Medineweb Aktif Üyesi
Filistin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Filistin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 680
Üyelik T.: 25 Aralık 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Memleket:Bedlis
Yaş:44
Mesaj: 214
Konular: 19
Beğenildi:275
Beğendi:500
Takdirleri:2691
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ne zaman Müslüman kanı dökülse, arkasında bir Yahudi parmağı arıyoruz. İsrail’in ve Yahudilerin Dünya siyasetinde etkili oldukları gerçeğini, inkar etmiyorum. Bu gücün niçin kırılamadığına kafa yormak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
Dünya’daki Müslüman nüfusunun, Yahudi nüfusunun yüz (100) katı olduğunu biliyor muydunuz? Sayıyı küçülterek anlatmak gerekirse, bir (1) Yahudi, 100 (yüz) Müslüman ile baş edebiliyor.
Bir boks maçı düşünün! Bir kişinin, yüz kişiyi kan revan içinde bıraktığı bir boks maçı. Aslında bugün Dünya’da yaşanan savaş, tıpkı bu boks maçına benziyor. Böylesi bir maçı, tek başına kazana kişinin oyunlarını fark edemeyen yüz kişi, birlik olamadığı sürece, bu kavgayı kazanmayacak.
Peki bu bir (1) kişi, 100 kişiyi nasıl yenebiliyor? Yahudi oyunu denilen kurnazlık, burada devreye giriyor işte. O yüz kişiyi birbirine düşüren Yahudi, kenarda oturup seyrediyor sadece. Nasıl olsa Müslümanlar birlik olmuyor. Mezhep, meşrep, millet, milliyet, tarikat, cemaat farklılıklarını öyle ustaca, öyle kurnazca kaşıyor ki, birbirleriye uğraşan Müslümanların enerjisi, kendi aralarında ki çekişmelerle tükeniyor. harcatıyor.
Bunu nasıl ustaca yaptıklarını anlamak istiyorsanız, öyle çok uzaklara gitmenize gerek yok. Sosyal paylaşım sitelerinde, Filistin’in bombalanmadığı dönemlerde, dindar grupların birbirleri aleyhine yazıp yayınladıklarına baksanız, durumun vahametini daha iyi görürsünüz.
Enerjisinin büyük bir kısmını, içindeki tefrikalara ayıran Müslümanlar, Gazze’de bombalanan çocukların görüntüsüyle kendisine geliyor. Ancak eyleme geçecek birikim ve hazırlık yapılmadığı için, kalan enerjisiyle, sadece slogan atabiliyor.
Bu oyunlar yeni tezgahlanmıyor İslam coğrafyasında. İstiklal Marşı Şairimizin o meşhur şiiri, bu oyunu gördüğünün en büyük delilidir.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.

Din kardeşliği ve ümmet!
Allah bizi din kardeşi yaptığı halde, mezhep, meşrep, cemaat, tarikat gibi farklılıklarımızı, itikat meselesi haline getirip, birbirimizle uğraştığımız için, Yahudi oyunlarına kurban oluyoruz. Allah, ümmet olduğumuzu söylüyor, biz cemaat / tarikat / mezhep / meşrep farklılıklarımızı öne çıkartıyoruz.
Sadece kendi cemaatinin, tarikatının, liderinin, mezhebinin kitaplarını okuyarak dinini öğrenmeye çalışan Müslüman, feraset sahibi olamaz. Çünkü hiçbir kitap, Kur’an’dan daha iyi yol gösterici değildir. Ümmet bilincinden mahrum, cahil bir Müslüman, Yahudi’nin en büyük yardımcısıdır. ‘Meğer adam Şafii imiş, bende Müslüman sandım!’ diyecek kadar cahil bir Müslüman, Yahudilere küfür ederek ibadet ettiğini sanıyor.
Yahudi’nin sinsi oyunları, Müslüman Feraseti bağlandığı zaman, Müslümanlara zarar vermeye başlar.
Fikir mücadelesi!
Yahudi, kendi yanlışlarını gür bir ses ile söyledi Dünya’ya. Doğruyu / hakikati haykıran Müslüman’ın sesi cılız çıktığı için, Yahudi’nin sesi Müslüman Alim’in sesinden daha çok duyuldu Nefeslerini küçük işler için harcayanlar, büyük mücadelelere girecek nefesi kendilerinde bulamazlar.
Yahudi bilim adamları, kendi fikirlerini bütün dünyaya nasıl kabul ettirdiler? ‘Yahudiler çok güçlü, çok zeki oldukları için onlarla baş edemedik!’ diye bir cevabı, asla kabul etmiyorum.
20. Yüzyılın başlarında, bizim alimlerimiz, ‘Çatal – kaşık ile yemek yemek caiz değildir! Çünkü bunları gavur icat etti! Peygamberimiz bunları kullanmadı!’ gibi gereksiz fetvalarla uğraştığı için, Yahudi bilim adamlarının sesi daha çok duyuldu Dünya’da.
Dün, bu gafletin bedelini çok ağır ödedi İslam coğrafyası. Bugün aynı hataları yapmaya devam eden gruplar, hiçte az değil.
Cumhuriyet tarihinin yetiştirdiği en önemli Mütefekkirlerimizden biri olan Nurettin TOPÇU, dünyayı saran fikir akımlarının temelinde, Yahudi bilim adamlarının, kasıtlı veya tarihi kinlerinden dolayı, ahlak binasını çökerten gayretlerinin yattığını yazıyor.
Spinoza, Allah’ın varlığını ‘Allah ve kainat bir ve aynı cevherdir’ diyerek saklamaya çalışırken, Karl Marx hayatı tek dünyaya indirgeyip, hayatı sadece maddi gücü yönetmek ve maddi güce sahip olmak olarak yorumlarken, Freud insan ruhunun ihtiyaçlarını sadece insanın cinselliğine indirgerken, Emile Durkheim Allah’a verilecek hesabı unutturup, topluma verilecek hesabı öne çıkartırken, A. Einstein fiziğin prensiplerinin izafi olduğunu iddia ederken, Müslüman bilim adamları neyle meşgul oluyordu?
Her biri farklı bir bilim dalı olan teorileri tartışma niyetinde değilim. Benim asıl derdim, insanlığın ahlak suyunu bulandıranlara karşı mücadele etmek gibi bir sorumluluğu olan Müslümanların, bu dönemlerde niçin sessiz kaldığıdır.
Psikolojiden, Sosyolojiye kadar birçok alanda insanların zihinleri bulandırılırken, Müslüman bilim adamları (!) tecvit kuralları öğretmenin faziletlerini konuşuyordular maalesef.
İslam tarihinde Yahudi oyunları
Yahudi oyunlarını baş edilemez sananlar, İslam tarihini doğru okusunlar. Çünkü, menfaat ve fitne şebekesi İslam tarihi boyunca hep aktif oldu. Fitne her zaman başarılı olamadı. Başarılı olduğu dönemlere baktığınızda fitnecilerin gücünü değil, Müslümanların uyuşukluğunu görürsünüz
Peygamberimiz zamanında Yahudi oyunları olmadı mı? Hem de her türlü fitne hareketleri tüm güçleriyle İslam’ın doğuşuna engel olmaya çalıştılar. Ancak peygamberimiz bu oyunları hep engelledi.
Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer döneminde Yahudi oyunları olmadı mı? Hz. Ebubekir’in feraseti, Hz. Ömer’in dirayeti Yahudi oyunlarını boşa çıkardı.
Osmanlı döneminde Yahudi oyunları olmadı mı? Fatih Sultan Mehmed döneminde de, Kanuni Sultan Süleyman’ın döneminde de Yahudi oyunları hep var oldu. Ancak Müslümanların feraseti bu oyunları hep devre dışı bıraktı.
II. Abdülhamid dönemini bir düşünün. Bir saniye bile boş durmayan, suikast dahil her yöntemi deneyen şer güçler, bütün entrikaları denedikleri halde, Sultan II. Abdülhamid bunlarla baş etmeyi başarmıştır.
Demek ki sorun, Yahudi oyunları veya Yahudi gücü değildir. Müslüman feraseti kaybolunca, Yahudi oyunları etkili olmaya başlıyor. Güneş batınca karanlığın etkili olması gibi…

Sait ÇAMLICA
Alıntı ile Cevapla