20 Kurşun ile Vuruldum Anne!...
20 KURŞUN İLE VURULDUM ANNE!..
Yirmi kurşun ile vuruldum anne! Yirmi kurşun! Oysaki yaşım bile henüz yirmi değildi. Yaşımdan daha çok kurşun ile vurdular beni anne! Sırtımdan vurdular anne, kurşun izlerinden sırtım görünmeyecek haldeydi annem! Yüzümü gazetecilere çevirdiler ki bu kurşunlar görünmesin.
Canım annem! Biz Filistiniz. Sen de diğer anneler gibi şehadet için doğurdun beni. Doğduğumdan beri ninniler yerine bombaların sesini dinledim tıpkı diğer Filistinliler gibi.
Yirmi kurşun ile vuruldum anne! Yüreğim Kudüs’te kaldı, hayallerim bende acım ise sende kaldı annem. Acının her rengidir anne bu çekilenler. Yirmi kurşun anne! Kimi Müslümanların umursamazlığı, kimi insanlığın ölmesi, kimi Müslümanların rahat uyuyabilmesi, kimi vahdetin olmaması, kimi fitnenin bitmemesi, kimi yüreklerin hissetmemesi tam yirmi kurşun…
Bazen anlayamıyorum anne! Hani biz Müslümanlar bir vücudun organları gibiydik, hani hep birlikte Allah’ın ipine sarılmalıydık, hani bir masumun canı Kabe’den daha değerliydi, oysaki her Müslümanın İsrail’e bir kova su dökmesi yeterli değil miydi? Anlamıyorum anne!
Bizlerin namusu, şerefi, canı Müslümanlara emanetken nasıl böyle rahat olabiliyorlar anlamıyorum anne! Hayatlar bu kadar ucuz mu artık? Bize dünyayı cehennem edenlerle nasıl ilişki halinde olabiliyorlar anlamıyorum?
Müslümanlar Allah’a inanmıyor mu yoksa, cennet ve cehennemi unuttular mı, ya da aynı İlah’a mı inanmıyoruz, aynı Peygambere mi inanmıyoruz, tüm bunlardan daha önemlisi bizler insan değil miyiz?
Merak ediyorum anne! Müslümanlar nasıl rahat uyuyorlar, nasıl eğlenebiliyorlar, bizim her gün katledildiğimizi görmelerine rağmen çocuklarını
rahatlıkla sevebiliyorlar mı?
Ve biliyorum anne! Dün unutulan Ahmet gibi bugün de ben unutulacağım, artık unutulmak anlık oldu. Ve biliyorum anne! Bizim cehennemi yaşamımızı izleyenler bu dünyada da cenneti yaşayamayacaklardır. Ve biliyorum anne! Senin akıttığın yaşlar gibi onlarında yürekleri yanacak, çünkü Müslümanlar ‘iman ettim demekle’ kurtulamayacaklardır.
Annem, canım annem! Kurşun yaralarıma baktıkça İslam dünyasının acı halini gör, her bir yara İslam dünyasının bir sorununu göstermektedir. Müslümanlar bizi yalnız bıraktığı günden beri bu kurşunları bizi sıkmaktalar. Bize bunları yapan, aslında Müslümanların mevcut durumudur anne! İnlemeyen, rahat uyuyan gönüller yüzünden bizler bu haldeyiz anne!
Hayalim zamanın Hüseyinlerinin kucağımda yetişmesiydi anne! Ancak zamanın sessiz Zeyneb’i oldum ben anne!
Annem! Bende ümmetin suskunluğunu Rabbime şikayet ediyorum. İnandığım Allah, bu ümmetten hesap soracaktır. Müslümanlar ölmeyeceğini sanıyor olabilir, ancak Allah’ın vadi haktır ve o günde bizlerin yüzüne nasıl bakacaklar merak ediyorum anne! Felçli Şehit Şeyh Ahmed Yasin’in yüzüne nasıl bakacaklar, mazeretleri ne olacak onun bu haline şahit olduklarında?
Annem! Biliyorum ne desem de boş, Müslümanların kalpleri demirden daha sert olmuş. Bizler Mescid-i Aksa’nın kararmış semasına üzülürken aslında Müslümanların kararmış yüreklerine üzülmemiz gerekirmiş.
Annem! Hakkını bana helal et. Kabrime gelirken ağla annem; ancak bana değil Müslümanların vahim hallerine ağla, terk edilen Kudüs’e ağla, hüzünlenmeyen gönüllere ağla, yaş akıtmayan gözlere ağla…