Şafağa 15 Kala
Darbeden üç gün sonra babamla balkonda oturup çay içiyorduk. Babam “siz ne güzel nesilsiniz. Bizim dönemimizde darbe olurdu da evlerden çıkmazdık. Şimdi ise direnenler sokaklardan evlerine girmiyor."
Darbe gecesi oğlum bana "Baba neler oluyor.? Bu ne demek? Şimdi ne yapacağız?
Oğlumun o ruh haline karşı" Bugün diriliş ve varoluş gecesi oğlum. Ya tarihe tanıklık edeceğiz. Ya da Şehid olup Şahidler olarak Allah’ın huzuruna gideceğiz. Sen bugün direnirsen nesillerine bugünü anlatacaksın.
Milyonlar meydanlarda, kışlalar önünde, boğazın en görkemli yerinde; yıldızları, boğazın serin sularını, gökte uçan kuşları kendilerine şahit tutuyorlardı. Birer birer düşüyor biner biner öne atılıyorlardı.
Ayın on beşinde, on beşinde gençler on beş saat direnerek helikopterden atılan on beş cm lik mermilerle asfaltları kanla yıkadılar. Yeter ki tanklar kanlı asfalttan kan kusturmasın diye.
Hepimiz oradaydık. Ben sen o birdik. Bir kalkmak adına, eğilmeden yıkılmadan.
Türkiyeli Müslüman gençler bu topraklara çok büyük değerler kattılar. Seksenli ve doksanlı yıllar adeta bir mektep görevi gördü. Anadolu'dan gelen gençler büyük kentlerde İslami camialarla tanışıp memleketlerine gittiklerinde bulundukları beldelerde kimliklerini muhafaza edip yakınlarına ve nesillerine İslami duyarlılıklarını aktardılar. Uzun ve meşakkatli bir dönemde sivil kurumlar Yılgın süvariler gibi hissetseler de kendilerini halbuki ekilen tohumlar coğrafyamızın dağlarında obalarında kentlerinde kök salıyor beklenen kutlu geceye kendini hazırlıyordu.
Bu gençlikten bir şey olmaz diyenlerin inadına direnen bir nesil vardı. Bu millet pijamalarıyla tanklara meydan okudu. Sokağa çıkma yasağı bildirisi okudular. Milyonlar meydanları doldurdu. Tarihin derin sayfalarına bakıyoruz da böylesine direnen yiğitlere nadir rastlıyoruz.
Rabbim bu ümmete asla esareti yaşattırmasın.
Zilletten uzak eylesin.
Nesillerimizi korusun.