Bayanların Câmilerde Namaz Kılması
BAYANLARIN CÂMİLERDE NAMAZ KILMASI
A. KONU İLE İLGİLİ RİVAYETLER
Kadınların namaz kılmak üzere mescitlere gitmesi konusu Allah Resûlü’nün (s.a.v.) hadislerinde ve sahabe görüşleri arasında doğrudan ele alınmıştır. Bu konudaki hadislerde iki şey dikkati çekmektedir:
a) Konu ile ilgili hadislerde doğrudan kadınlara hitap edilmediği, erkeklerin muhatap alındığı görülmektedir.
b) Hadislerin bir kısmı kadınların mescide gitmesine engel olunmaması ile ilgili iken sahabîlerin kimilerinden gelen şahsî görüş ve değerlendirmeler bunun aksi yönündedir.
Bu hadisleri şu şekilde zikredebiliriz:
1. Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir:
“Biz mümin kadınlar Allah Resûlü (s.a.v.) ile sabah namazlarına katılırdık. Kadınlar başlarını yün örtüleri ile örter sonra da namazı kıldığında evlerine dönerlerdi. Havanın karanlık olması sebebiyle onların kim olduğu bilinmezdi.”
(Buharî, Mevâkîtu’s-salat, 26; Müslim, Mesâcid, 230; Ebû Davud, Salat, 8; Tirmizî, Ebvâbu’s-salat, 116; Nesâî, Mevâkît, 24)
2. İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir:
Ömerin, sabah ve yatsı namazlarında mescide gidip cemaatle namaz kılan bir hanımı vardı. Bu kadına “Ömer’in bu durumdan hoşnut olmadığını ve kıskandığını bildiğin halde niçin böyle yapıyorsun?” denildiğinde bu kadın “öyleyse niçin beni engellemiyor?” dedi. Kendisine şöyle denildi: Ömer’in bunu yapmasını engelleyen şey Allah Resûlü’nün şu sözüdür: “Allah’ın kulları olan kadınların mescide gitmelerine engel olmayın.” (Buhârî, Cuma, 11).
3. İbn Ömer, Resûlullah (s.a.v.)’ın “Allah’ın kulları olan kadınların mescitlerde namaz kılmalarını engellemeyin” sözünü nakletti. İbn Ömer’in oğullarından biri “vallahi biz bunu engelleyeceğiz” dedi. Bunun üzerine İbn Ömer çok kızdı ve “Ben sana Allah Resûlü’nün hadisini söylüyorum sen ise tutmuş vallahi biz engel oluruz diyorsun!” (İbn Mâce, Ebvâbü’s-sünne, 2)
4. Ebu Hureyre’nin (r.a.) naklettiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın kulları olan kadınların mescitlerde namaz kılmalarına engel olmayın. Ancak onlar da mescide üzerlerine güzel koku sürmeden gitsinler.” (Ebû Davud, Salat, 53)
5. İbn Ömer, Allah Resûlü’nün şöyle dediğini nakletti:
“Kadınlarınızın mescitlere gitmelerine engel olmayın. Bununla birlikte evleri onlar için daha hayırlıdır.” (Ebû Davud, Salat, 53)
6. İbn Ömer, Allah Resûlünden şu hadisi rivayet etmiştir: “Kadınların geceleyin mescide gitmelerine izin verin.” Bunun üzerine bir oğlu şöyle dedi: “Vallahi izin vermeyiz, yoksa bu izni kötüye kullanırlar. Vallahi izin vermeyiz.” Bunun üzerine İbn Ömer ona çok kızdı ve kötü sözler söyledi. Sonra da şöyle dedi: “Allah Resûlü izin verin diyor, sen ise izin vermeyiz diyorsun.” Ebû Davud, Salat, 53)
7. Hz. Âişe şöyle demiştir:
Resûlullah (s.a.v.) [kendisinin vefatından sonra] kadınların neler yaptığını görseydi İsrailoğullarının kadınlarının ibadethanelere gitmesi yasaklandığı gibi o da bunu yasaklardı. (Ebû Davud, Salat, 54)
8. Abdullah bin Ömer şöyle demiştir:
“Kadının odasındaki namazı, evin açık alanındaki namazından daha faziletlidir. Evin dar yerindeki namazı ise odasındaki namazdan daha faziletlidir.” (Ebû Davud, Salat, 54)
9. Abdullah bin Ömer’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kadın avrettir; dışarı çıktığında şeytan ona eşlik eder. Kadının Rabbinin rızasına en yakın olduğu yer evinin en iç bölümüdür.” (İbn Huzeyme, Sahih, III, 93; İbn Hibbân, Sahih, XII, 412;
10. Abdullah bin Mesud şöyle demiştir:
“Kadının evindeki namazı, başka ir yerde kıldığı namazdan daha faziletlidir. Kadın dışarı çıktığında şeytan ona eşlik eder.” (Abdürrezzak, Musannef, III, 149)
Bu rivayetlere sağlamlık açısından bakıldığında kadınların engellenmemesi ile ilgili rivayetlerin sahih kaynaklarda yer aldığı halde kadına şeytanın eşlik ettiğini söyleyen rivayet ise kütüb-i sittedeki kitaplar dışında sağlamlık bakımından daha alt seviyedeki kaynaklarda yer almaktadır.
B. FIKIH MEZHEPLERİNİN KONUYA BAKIŞI
Fıkıh mezhepleri kadınların namaz kılmak üzere mescitlere gitmesi ve kadının kocası ya da velisinin buna izin vermesi konusunda mutlak bir hüküm vermek yerine kadınların yaşı, fiziksel görünümü, mescide gittiği namaz vakti konusunda çeşitli ayrımlar yapmışlardır. Bunu şöyle belirtebiliriz:
a) Ebu Hanife’ye göre genç kadınların mescide gitmeleri mutlak olarak mekruhtur. Bunların kocaları ve velilerinin buna izin vermesi de mekruhtur. Yaşlı kadınlar ise bayram namazları ile sabah ve yatsı namazlarına gidebilir. Cuma, öğle, ikindi ve akşam namazlarına gidemez.
Ebu Hanife’nin bu görüşü tercih etmesinin altında Hz. Âişe ve Abdullah bin Mesud gibi bazı sahabîlerden gelen görüşler etkili olmuştur.
Yaşlı kadınların sabah ve yatsı gibi namazlara gitmesinin mekruh olmamasının sebebi, bu vakitlerde fâsıkların ya uyuma ya da eğlence ile meşgul olduklarından kadınlara rahatsızlık vermelerinin söz konusu olmamasıdır.
b) Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve İmam Şâfii’ye göre bir kadın namaz kılmak üzere mescide gitmek istediğinde bakılır: Genç ise veya yaşlı olduğu halde şehvet duyulabilecek bir durumda ise onun mescide gitmesi mekruh olur. Kocası ve velisinin de ona izin vermesi mekruh olur. Kadın yaşlı olup da şehvet duyulabilecek bir durumda değilse kocasının izni ile bütün namazlara gidebilir, mekruhluk söz konusu olmaz.
c) Hanbelîlere göre kadınların mescitlere gitmeleri mutlak olarak mubahtır. Bunun sebebi, Hz. Peygamber’in kadınların mescide gitmelerine engel olmayı yasaklayan ifadeleridir.
DEĞERLENDİRME
Kadınların mescide gitmelerine ilişkin hüküm konusunda nasslar ve sahabî görüşleri yanında özellikle sedd-i zerîa [harama giden yolları tıkama], örf ve maslahat anlayışının ön planda olduğu görülmektedir.
Müctehid âlimlerimizin yukarıdaki hadisleri yorumlama biçimlerinde onların içinde yaşadığı toplum örfünün etkisi ve katkısı asla göz ardı edilemez. Kadının sosyal hayata ancak zaruret hallerinde dahil olduğu tarım toplumları ile günümüzde kadının çalışma, eğitim vb. sebeplerle toplumun içinde bulunduğu toplumları aynı kapsamda değerlendirmek kuşkusuz doğru değildir.
Gerek konu ile ilgili hadisler ve sahabî görüşleri, gerek günümüzde toplumsal yaşama dair mevcut örf dikkate alındığında kadınların mescitlere gitmelerinin engellenmesinin doğru olmadığı, Allah Resûlü’nün (s.a.v.) belirttiği üzere bunun yasaklanmaması gerektiği görüşü en uygun görüştür. Bu görüşün tercih edilmesi aynı zamanda şartların buna uygun oluşturulması noktasında da gerek diyanete gerekse erkek ve kadınıyla toplumumuza bir takım sorumluluklar yüklemektedir.
Başta camilerimiz, gerek lavabo ve abdesthaneleri, gerekse namaz kılma mekânlarıyla kadınların da gelmesine elverişli hale getirilmelidir. Günümüzde pek çok camide kadınların ibadet etmesine elverişli mekânlar olmadığı gibi, bunun olduğu camilerde de izbe, köhne, karanlık, dar mekânlar bayanlara tahsis edilmektedir. Bu, doğru bir uygulama değildir.
Hz. Peygamber'in bayanların evlerde kıldığı namazların mescide göre daha faziletli olduğunu belirtmesi konunun tesettür açısından değerlendirilmesi ile ilgilidir. Bununla birlikte başka bir maslahat sebebiyle kadının mescitlerde namaz kılması evde kılmasından daha faziletli olabilir. Mesela mescitlere gittiğinde Kur'an okumayı öğrenme, dinî konularda bilgilenme, ibadetlerini daha şevkle yapma, başka mümin bayanlarla görüş alışverişinde bulunma bu kapsamda zikredilebilir.
Durum böyle olmakla birlikte dinimizde kadınlar ile erkeklerin aynı mekânda ibadet etmelerinin fıkıh açısından bir takım olmazsa olmazları, kırmızı çizgileri vardır. Buna da dikkat etmek gerekir. Bu kapsamda şu hususları göz önünde bulundurmak gerekir:
a) Bayan ve erkeklerin mescide giriş-çıkış bölümlerinin farklı yönlerden olması.
b) Bayan ve erkeklerin mescitten çıkış zamanlarının farklı olması. Zira Hz. Peygamber zamanında kadınlar erkeklerden daha önce çıkardı. Böylece iki cinsin birbirine karışması engellenmiş olur.
c) Bayan ve erkeklerin mescide giderken tesettür, parfüm vb. noktalarda karşı cinsi etkileme anlamına gelecek hareketlerden uzak durmaları gerekir.
d) Bayanların safları erkeklerin saflarının arkasında yer almalıdır. Bu, Hz. Peygamber’in bir talimatıdır. Dahası Hanefî mezhebine göre aynı namazda kadın ve erkeğin yan yana namaza durması erkeğin namazının bozulmasına yol açar.
Bayan ve erkek olarak her bir mümin şu âyeti kendilerine şiar edinmelidir:
“Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir.
Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.” (Tevbe, 71-72)
Soner Duman