DİYANET MÜLAKATLARA HAZIRLIK NOTLARI
MÜLAKATA HAZIRLIK NOTLARI: 1
İLMİHAL: DİN: Sözlükte: örf, adet, ceza, karşılık, mükâfat, hesap manalarına gelir. Terim olarak: Akıl sahibi insanları kendi tercihleri ile bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilahi kanundur.
Milel: İslam kaynaklarında vahye dayanan dinler için kullanılan terimdir.
Nihal: İslam kaynaklarında vahye dayanmayan dinler için kullanılan terimdir.
İTİKADİ FIRKALAR
1) Selefiyye(Ehl-i sünnet-i hâssa): İman esasları konusunda ilk dönem bilginlerini izleyerek, ayet ve hadislerdeki ifadelerin zahiriyle yetinip bunları aynen kabul eden, teşbih ve tecsime düşmeyen, tevile gitmeyen olduğu gibi kabul edenlere denir. Bunlara Sıfatiyye de denir. Nakli tek hâkim kabul etmişler, akıl karşısında tavır almışlardır. Dört mezheb imamı, hadisçiler, Evzaî, Sevrî, İbn Mende, İbn Kuteybe, Beyhaki, Taberî, Bağdadî, Tahavî, İbnü’l Cevzî, İbn Kudâme bazı temsilcileridirler. İbn Teymiyye, İbn Kayyım el-Cevziyye, İbnü’l-Vezir, Şevkânî, Alûsî ise müteahhirin dönemi Selefilerdendir. Hanbeliler itikatta Selefi’dir.
2) Eş’ariye: Mutezileye karşı tez olarak doğmuştur. Zamanla tevile yönelmişlerdir. İnanç konusunda naklin yanında aklıda kullanmışlardır. Ebu’l-Hasan Ali b. İsmail el-Eş’ari kurucusudur. Temsilcileri; Bakıllani, Gazzali İbn Furek, Cüveyni, Razi, Beydavi, Taftazani, Cürcani, Şehristânî, Âmidî, vb.
3) Maturidiyye: Dini tebliğ olmasa da insan aklıyla Allah’ı bulabilir, Husun ve kubuh (iyi-kötü) akılla bilinebilir. Kulda cüz-i irade vardır. Kul diler Allah yaratır. Allah’ın tekvin sıfatı da ezelidir. Teklif-i mala yutak yoktur. (kişinin gücünün yetmeyeceği şeylerden sorumlu tutulması), Allah’ın fiillerinin muhakkak bir sebebi ve hikmeti vardır. Peygamberlerde erkek olmak şarttır. Allah’ın nefsi kelamı işitilmez gibi görüşleri bulunan akıl ve nakli birleştiren kelam ekolüdür. Müntesipleri: Hakim es-Semerkandi, Ebû Seleme esSemerkandi, Pezdevi, Nesefi, Ömer en-Nesefendi, Nesefi, Burhaneddin en-Nesefi, İbnü’l Hümam, Kadı Celaleddin Hızırbey, Beyazizade Ahmed Efendi 4) Mutezile: Hasan-ı Basri’nin ders halkasını terk eden Vasıl b. Ata’nın oluşturduğu ekoldür. Kendilerini Ehlü’l-Adl ve’t-Tevhid olarak adlandırırlar. Nakilden ziyade akla öncelik verirler. Beş esas önemlidir: 1- Tevhid, 2- Adl, 3- Vad vaid, 4- el-menzile beyne’l-menzileteyn, 5- Emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker. Allaf, Nazzam, Cahız, Zemahşeri, Cübbai, Kadı Abdulcebbar, Bişr b. Mutemir başlıca temsilcileridir.
5) Cebriye: İrade konusunda insana yer vermeyen, kader konusunda insanı rüzgârın önünde sürüklenen bir yaprağa benzeten, her şeyin Allah’ın ilmi ve iradesiyle cereyan ettiğini savunan, kulun fiillerde bir rolünün olmadığını ileri süren bir ekoldür.
6) Haricilik: Büyük günah işleyenlerin dinden çıkacağını, günahkâr devlet başkanına itaat edilmeyeceği görüşündedirler. Kur’an’ın sadece zahirine bakarlar. Günümüzde Kuzey Afrika’da İbaziyye kolu halen devam etmektedir.
7) Şia: Zeydiyye, İsmailiyye ve İmamiyye (Caferiyye ve İsna aşeriyye de denir) günümüze ulaşan kollarıdır. İtikadi yönden Mutezili olan Zeydiyye mensupları fıkıhta Hanefi’dirler. Mutedil Şii mezhebidir. İran’ın resmi mezhebi İmamiye’dir.
Ehl-i Sünnet-i Âmme: Maturidi ve Eşari ekollerinin ikisine birden verilen addır.
FIKIH MEZHEPLERİ
Fıkh-i mezhepler, hicri II. yüzyılın sonlarına doğru temayüz etmiştir. Hicaz ve Medine merkezli oluşan fıkıh ekolune Ehl-i Hadis, Irak merkezli fıkıh ekolüne ise Ehl-i Rey denmiştir.
1) Hanefi: Sünni mezheplerin ilkidir. Kurucusu olan Numan b. Sabit 699 da Kufe’de doğmuştur. Akıl ve nakli birlikte kullanmıştır. İstihsan metodunu sıklıkla kullanması ile bilinir. Ebu Yusuf’un Abbasiler döneminde Kadı’l-Kudat olmasıyla devletin resmi mezhebi olmuştur. Sınırlı naslardan sınırsız olaylara çözüm üretmeleri ile bilinirler. Bu da farazi fıkhı doğurmuştur. Ebû Hanife’nin akaid sahasındaki eserleri şunlardır: Fıkhu’l Ekber, Fıkhu’l Ebsad, Vasiyye-Risâle, Âlim ve Mütealim.
2) Maliki: Malik b. Enes 712 de Medine’de doğdu. Fıkıhta Medine halkının görüşüne yer vermesiyle bilinir. el-Müdevvene, el-Muvatta Maliki mezhebinin iki önemli eseridir. Bir ara Endülüs’ün resmi mezhebi olmuştur.
3) Şafii: Muhammed b. İdris eş-Şafii 767 de Filistin, Gazze’de doğdu. İmam-ı Malik’ten Medine fıkhını, İmam-ı Muhammed’den Irak fıkhını öğrendi. Böylece Hicaz ve Irak fıkhını yani ehl-i rey ve ehl-i hadisi birleştirdi. Mısır’da bulunduğu sırada bazı görüşlerinden vazgeçti. Böylece Mezheb-i Kadim ve Mezheb-i Cedit teşekkül etmiş oldu. Fıkıh usulüne dair ilk eser olarak kabul edilen er-Risale Şafii’ye aittir.
4) Hanbelî: Ahmed b. Hanbel 767 de Bağdat’ta doğdu. İmam-ı Şafii’den istifade etti. “Eşyada asl olan ibahadır.” Kuralını çok geniş kullandılar. Hadis ekolü görünümlüdür. Sahabe kavlini çok kullanmışlardır. Arabistan’ın resmi mezhebi konumundadır. Tasavvuf: Züht dönemi hicri I. Ve II. Asrı kapsar. Tasavvufa dair ilk eserler h. III. Ve Iv. Yy.de yazılmıştır. Haris el-Muhasibi’nin eseri er-Riaye li-hukukıllah, Cünyd-i Bağdadî’nin Resâil, Hallac-ı Mansur’un Kitabu’l Tavasin, Ebû Nasr es-Serrâc’ın el-Luma’sı, Sülemî’nin Tabakatu’s-Sufiyye’si önemli tasavvuf eserleridir. Tüsteri, Kuşeyri, Ensari ve Sülemi’nin tefsirleri îşâri tefsir adına önemli eserlerdir. Hicri VI. Asırda günümüzün meşhur tarikatları temayüz etmiştir. Ahilik teşkilatını Ahi Evran adıyla bilinen Şeyh Nasîrüddin Kırşehir’de kurdu İlk Tasavvufi kurum: Herevi’nin Tabakatus-Sufiyye’sinde verdiği bilgiye göre Suriye’nin Remle kasabasında Hankah adıyla ilk tasavvufi kurum teşekkül etmiştir. Bu kurumlara; Ribat, asitane, tekke, zaviye, dergâh gibi isimler verilir.
Sufilerin uyması gereken bir takım kuralların konduğu eseri ilk ele alan Ebû Said Ebû Hayr oldu. Suhreverdi ise bu kuralları genişleterek Avarifû’l-Maarif eserinde ele aldı.
İbn. Arabî: Vahdeti vücud nazariyesi ona aittir. El-Fütuhatu Mekkiyye ve Füsusü’l-Hikmet adlı eserlerde tasavvufa dair düşüncelerini genişçe ele aldı.
Farsça ilk Tasdavvuf Eseri: Hücvîrî’nin Keşfu’l-Mahcub’udur.
Ahmet Yesevi: Divan-ı Hikmet adlı eserinde tasavvuf hayat tarzı ve düşüncesini Türkçe ifade etmeye başladı.
Teflik: Değişik mezheplerin kişiye kolay gelen hükümlerini seçmesini ifade eder.
Taassub: Körü körüne bilgisizce bir mezheb veya fikre bağlanıp başka doğru kabul etmemektir.
İcmali iman: inanılacak şeylere kısaca ve toptan inanmaktır. Tafsili iman: inanılacak şeylere açık ve geniş şekilde ayrıntılı olarak inanmaktır.
Taklidi iman: Delillere dayalı olmaksızın sadece çevrenin telkini ile meydana gelen imandır. Tahkiki iman: Delillere bilgiye, araştırmaya ve kavramaya dayalı imana denir.
ALLAH’IN SIFATLARI
1- Zati Sıfatlar: (Tenzihi ve Selbi sıfatlar) Vücud, Kıdem (varlığının başlangıcı olmaması), Beka (varlığının sonunun olmaması), Vahdaniyet, Kıyam bi nefsihi (varlığı kendinden olmak), Muhalefetün lil havadis (yaratılmışlara benzememek).
2- Sübuti Sıfatlar: Varlığı zorunlu olan ve kemal ifade eden sıfatlardır. Hayat, İlim, Semi, Basar, İrade (Meşiet), Kudret, Kelam, Tekvin (Yaratmak.) İrade kendi arasında ikiye ayrılır. a) Tekvin-i İrade: Allah’ın bir şeye ol demesi, o şeyin hemen oluvermesi. b) Teşri-i İrade: (Dini irade de denir.) Allah’ın bir şeyi istemesi, emretmesidir. Örnek: İyiliği emretmesi Haber-i Sıfat: Allah’ın eli, yüzü, arşa istiva etmesi gibi sıfatlara denir.
Hudus delili: Evren yaratılmıştır, her yaratılmışın bir yaratanı vardır. Hiçbir şey kendi kendine var olamaz. Âlem de sonradan yaratıldığından yaratanı Allah’tır. İbn. Rüşd bu delili İhtira diye isimlendirir. Bu delili ilk Mutezile kullanmıştır.
İmkân delili: Her mümkünün bir sebebi bulunduğundan hareketle Allah’ın varlığını ispata çalışan delildir.
Nizam delili: Tabiatta fevkalade hassas bir düzenin hâkim olduğu, bunun kendiliğinden şuursuz maddenin icadıyla olamayacağından yola çıkarak Allah’ın varlığını ispata çalışan görüştür. İbn Rüşd, Hikmet ve İnayet diye isimlendirir.
Burhan-u Temânu: Kâinatta birden fazla yaratıcı olursa düzenin bozulacağından yola çıkarak Allah’ın varlığını ispata çalışır.
Fıtrat Delil: Allah’ın varlığını ispatlamak için insanın fıtraten Allah inancına sahip oluşunu ifade eder.
MELEKLER
Melek: Sözlükte haberci, elçi, güç, kuvvet anlamına gelen melek, terim olarak Allah’ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren gözle görülmeyen nurani ve ruhani varlıklardır.
Mukarrebun ve illiyyün melekleri: Allah’ı tesbih ve anmakla görevli meleklerdir.
Kiramen Kâtibin: Hafaza melekleri de denir. Günah ve sevapları yazmakla görevli olan meleklerdir.
Rıdvan: Cennetteki meleklerin başıdır.
Malik: Cehennemdeki meleklerin başıdır.
Hamele-i Arş Melekleri: Arşı taşıyan meleklerin adıdır.
Münker(Bilinmeyen) Nekir (tanınmayan): Kabirde sorgu sualde bulunacağı bildirilen meleklerdir.
KİTAPLAR
Vahiy: Gizli konuşma, işaret, emir, ilham, gönderme manalarına gelir.
Vahyin geliş şekilleri:
1- Sadık rüya
2- Hz. Peygamber (sav) uyanıkken Cebrail’in vahyi onun kalbine bırakması,
3- Cebrail’in insan suretinde gelmesi,
4- Çıngırak sesine benzer bir sesle gelmesi,
5- Uyku halinde gelmesi (bunlar Kur’an değildir),
6- Cebrail’in asli şekli ile gelmesi,
7- doğrudan Allah ile görüşme (Miraç’ta olduğu gibi),
8- Perde arkasından duyulan sesler.
Suhuflar: Hz. Âdem 10, Hz. İbrahim 10, Hz. Şit 50, Hz. İdris 30 sayfa.
BÜYÜK KİTAPLAR: Kur’an Kur’an: Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek manalarına gelmektedir. Kur’an’da numaralandırılmış ayet sayısı 6236’dır.
Kur’an’ın muhtevası: İtikat, ibadet, muamelat, ukubat, ahlak, nasihat, vad vaid, ilmi gerçekler, kıssalar.
Kur’an’ın Mushaf haline getirilmesi: Hz. Ebubekir döneminde gerçekleştirilmiştir. Kur’an’ın toplanıp Mushaf haline getirilmesinde heyet başkanlığını Zeyd b. Sabit yapmıştır.
Beytü’l-İzze: Kur’an’ın bir bütün olarak indirildiği, yeryüzüne en yakın yerdir. Buraya Levh-i Mahfuz’dan indirilmiştir.
Kur’an’ın noktalanma ve harekelenmesi: Bu konuda ilk defa harekete geçen yönetici Ziyad b. Ebih’tir. Katkı sağlayanlar ise Nasır b. Asım el-Leysi, Ebu’l-Esved ed-Düeli ve Yahya b. Ya’mer’dir. Halil b. Ahmed harekeleme işlemine bugün kullandığımız son şeklini vermiştir.
Kur’an’ın çoğaltılması: Hz. Osman döneminde toplam 4 adet olarak çoğaltılan Kur’an nüshaları Mekke, Şam ve Basra’ya gönderilmiştir.
Kur’an’da en uzun ayet: Bakara 282. Ayet, müdayene ayeti olarak da bilinir.
Kur’an’da en kısa ayet: Fecr 1. Ayet.
En son nazil olan ayetler: Bakara 281, Nisa 176. Ayetlerdir.
En son nazil olan sure: Nasr suresi
Tencimü’l-Kur’an: Kur’an’ın, Hz. Peygamber’e peyder pey, parça parça inmesidir.
Ayetlerin Kur’an’da tertibi: Tevkifidir yani Allah öyle dilediği için bu günkü sıralamaya konulmuştur. Fakat surelerin sıralanması tevkifi değildir, Sahabenin içtihadıdır.
Sebu’t-Tıval: En uzun 7 sure; :Bakara, Ali İmran, Nisa, Maide, En’am, Araf, Enfal, Tevbe.
Zehrevan: Bakara ve Ali İmran surelerine birlikte verilen isimdir.
Müteradif: Kur’an’da eş anlamlı kelimeler.
Mütezadif: Kur’an’da zıt anlamlı kelimeler.
Vücuh: (eş sesli) Müşterek kelimelerin farklı anlamlara gelmesi.
Nezair: (eş enlamlı) Farklı kelimelerin aynı anlama gelmesi.
Kısasu’l Kur’an: Kur’an’da anlatılan kıssalar.
Semantik: Anlam bilim,
Sebeb-i Nüzul: Bir ayetin inmesine sebep olan olaya denir.
Semiyotik: Gösterge bilim,
Hermenetik: Yorum bilim.
Historizm: Tarihselcilik.
Arza: Kur’an’ın iniş döneminde her ramazan o güne kadar inmiş olan ayetlerin Hz. Peygamber tarafından Cebrail (as) okumasına denir.
Siyak-sibak: Ayetlerin öncesi ve sonrasını ifade eder.
Umum-husus: Genellik ve özelliği ifade eder.
Mutlak-mukayyed: Mutlak: delalet ettiği fertlerden herhangi birini ifade eden has lafızlardır. Köle azad etmek, burada köle sözü mutlaktır. Mukayyed: Bir vasıf bir hal, bir şart kaydına bağlı olarak mahiyete bağlı has lafızdır. Mümin bir köle azad etmek gibi.
Mübhematü’l-Kur’an: Kur’an’da açık olarak belirtilmeyip, kapalı bir şekilde ism-i işaret ve ism-i mevsüllerle işaret edilen kelimelerdir. Örn: insan, cin, melek, bir topluluk.
Müşküli’l-Kur’an: Kur’an’ın bazı ayetleri arasında ihtilaf ve tezat gibi görünen hususlardır.
Emsalü’l Kur’an: Kur’an’da meseller, konuyu izah için verilen misalleri ifade eder.
El-Hurûfu’l-Mukatta’a: Bazı surelerin başında bulunan kesik harflere denir. 27’si Mekki, ikisi Medenidir.
Münasebetü’l-Kur’an: Ayet ve sureler arasında var olan gizli açık, iç içe anlam ilişkilerini, mana insicamını, anlam bütünlüğünü inceleyen ilimdir.
Muhkem: Anlaşılması kolay, hükmü açık olan ayetler için kullanılan terimdir.
Müteşabih: Anlaşılması zor, kapalı ayetleri ifade etmek için kullanılan terimdir.
Garibu’l-Kur’an: Kur’an, Kureyş lehçesi ile nazil olmakla beraber, diğer Arap lehçelerinden veya yabancı dillerden gelen Arapçalaşmış kelimeleri de barındırmaktadır. İşte Kur’an’da ki bu yabancı kelimeleri inceleyen ilme Garibu’lKuran denir.
İ’caz: Bütün insanları Kur’an’ın benzerini getirmekten aciz bırakması.
İcaz: Düşünceyi az sözle özlü şekilde anlatmaktır. Kur’an’ın edebi yönünün ağırlığını da ifade eder.
İtnab: Sözü gerektiğinden çok kelime ve cümle ile uzatmaktır.
Açık ifadeler: Muhkem, Müfesser, Zahir, Nas.
Kapalı ifadeler: Müteşabih, Hafi, Müşkil, Mübhem, Mücmel.
Tehaddi: Kur’an’ın, muhataplarına benzerini getirme hususunda meydan okuması.
Aksamu’l-Kur’an: Kur’an’da yeminler. Yemin içeren ayetlerin çoğu Mekke’de nazil olmuştur. Bu konuyla alakalı İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Tıbyan fi Aksamu’l-Kur’an adında müstakil bir eser yazmıştır.
Tıval-ı :Mufassal: Uzun sureler olarak anılır. Hucurat-Buruc arası.
Evsat-ı Mufassal: Orta uzunluktaki sureleri ifade eder. Buruc-Beyyine arası.
Kısar-ı Mufassal: Kısa sureler olarak anılır. Beyyine-Nas arası sureleri ifade eder.
Kurra sahabiler: Muaz b. Cebel, Abdullah b. Mes’ud, Ubey b. Ka’b.
Bilinen ilk Kur’an meali: Samanoğulları zamanında Mansur b. Numan döneminde yazılmıştır.
Mücadele suresi: Her ayetinde Allah lafzı vardır.
Sonunda secde ayeti bulunan sureler: Araf, Necm, Alak sureleridir.
Nur suresi: Sure kelimesi ile başlayan tek suredir.
Tasavvuf-i tefsirlere birkaç örnek: SülemîHakâiku’t-Tefsir, KuşeyrîLetâifü’l-İşaret, Kâşânî Tevîlâtü’l-Kur’an
Diğer Kitaplar Tevrat: Musa a.s. indirilmiştir. Kanun, şeriat, öğreti anlamlarına gelir. Diğer adı Ahd-ı Atik, Ahd-ı kadim’dir.
Zebur: Davut a.s. indirilmiştir. Yazılı şey anlamına gelir. Yeni bir şeriat getirmemiştir. Kitapların en küçüğüdür. Lirik söyleyiş ve ilahilerden, Allah’a övgü ve hikmetli sözlerden ve birtakım öğütler ihtiva etmektedir.
İncil: İsa a.s. indirilmiştir. Müjde, talim, öğreti anlamlarına gelir. Ahd-i Cedid de denir.
Bazı sureler:
Enfal: Bedir savaşı ve ganimetlerin taksiminden bahseder.
Tevbe: Berae; ilişiği kesme ültimatom manalarına gelir, Tebük seferinden bahseder.
Saf suresi: Peygamberimizin isminin Ahmet olarak geçtiği süredir. (Saf 6)
Mücadele: Ensardan Evs b. Sâmit, karısı Havle bnt. Sâlebe’ye zıhar uygulamış, kadında çaresizliğini Efendimiz (sav)’ye haykırmış bunun üzerine bu sure inmiştir.
Müsebbihat: Tesbih ifadesi ile başladıkları için bu isimle anılan beş sureye birden verilen addır. Bu sureler 1- Hadid 2- Haşir 3- Sâf 4- Cuma 5- Teğaâbun’dur Efendimiz (sav) yatmadan önce bu sureleri okur, faziletine binaen bunlardan bin ayetten faziletli ayetin bulunduğunu söylerdi.
Kur’an’ın Muhtevası: İtîkad, İbadet, Muamelat Ukubat, Ahlak, Nasihat ve tavsiyeler, Va’d ve Vâid, İlmi gerçekler, Kıssalar ve Dualar.
PEYGAMBERLER Peygamberlerin sıfatları:
1-sıdk (doğru sözlü olmaları),
2- emanet,
3- ismet (günahtan korunmuş olmaları),
4- tebliğ,
5- fetanet (akıllı ve zeki olmaları)
Peygamberlikleri kesin olmayanlar: Üzeyir, Lokman, Zülkarneyn a.s.
Ulu'l azam peygamberler: Hz. Muhammed (sav), Nuh, İsa, Musa, İbrahim a.s.
Mucize: Peygamber olan kişinin akılların alamayacağı bir olayı Allah’ın kudretiyle göstermeyi başarmasıdır. Tabiat kanunlarına aykırı olaydır.
İrhas: Peygamber olacak şahsın, henüz peygamber olmadan önce göstermiş olduğu olağanüstü haller. Hz. İsa’nın beşikte konuşması.
Keramet: Veli kulların göstermiş oldukları olağan üstü haller.
Meunet: Allah’ın veli olmayan kulunu dardan ve sıkıntıdan kurtarması.
İstidrac: Kâfir ve günahkâr kimsenin arzuları doğrultusunda isteklerinin yerine gelmesi.
İhanet: Kâfir ve günahkârın isteklerinin tersi durumun meydana gelmesi
Muhadramun: Peygamberimiz döneminde yaşayıp da onu göremeyen mü’minlere denir. Örn: Veysel Karani, Habeş Kralı Necaşi Ashame.
AHİRET VE ÖLÜM
Eşratü’s-Saat: Kıyamet alametleri,
Berzah: Kabir hayatı,
Ba’s: Yeniden diriliş,
Cehennem: Nar, cahim, haviye, sair, leza, sakar, hutame,
Cennet: Me’va, Adn, Daru’l-huld, Firdevs, Daru’s-Selam, Dar’u-Mukame, Naim.
Mahşer ve Arasat: Ahirette hesap için toplanılacak yerdir.
Â’raf: Cennetle cehennem arasında bulunduğu var sayılan ve sevap ile günahları eşit olan kulların bir müddet bekleyecekleri ayrıca müşrik çocuklarının kalacağı yerdir.
ŞER-İ DELİLLER
Edille-i Erbaa: Kitap, sünnet, icma, kıyas delillerine verilen addır.
1- İcma: Müçtehitlerin şer’i bir meselenin hükmü üzerine fikir birliği etmeleri.
2- Kıyas: Naslarda hükmü bulunmayan fıkhi bir meseleyi aralarında ki illet birliği sebebiyle, naslarda hükmü bulunan meselenin hükmünü vermektir.
3- İstihsan: Müçtehidin bir meselede, özel bir delil sebebiyle, o meselenin benzerine verdiği hükümden vazgeçip başka bir çözümü benimsemesidir. (Ebû Hanife bu delili çok kullanmıştır.)
4- İstinbat: Naslardan hüküm çıkarmaktır.
5- İstislah: (Mesalih-i mürsele): Yorum yoluyla da olsa, nasların kapsamına girmeyen yada illet bağı kurularak nasta düzenlenmiş olaya bağlanamayan fıkhi bir meselenin hükmünü İslam fıkhının genel ilkeleri çerçevesinde belirlemedir. “Def-i mefsedet, celb-i maslahattan evladır.”
6- İstishab: Daha önce varlığı bilinen bir durumun, aksine delil bulunmadıkça, varlığını koruduğuna hükmetmektir. “Şek ile yakin zail olmaz.”, “Eşyada asl olan ibahadır.” Berâet-i Zimme İstishâbı, Vasıf İstishâbı olmak üzere ikiye ayrılır.
7- Şer-ü men kablena: İslam öncesi şeriatler. Ebu Hanife kullanmıştır.
8- Sedd-i zerai: Kötülüğe giden yolların kapatılması.
9- Ehliyet: Vücub Ehliyeti: Kişinin haklara sahip olabilme ve borç altına girebilme ehliyetidir. Eda ehliyeti: Kişinin dinen ve hukuken muteber olacak tarzda davranmaya ve hukuki işlem yapmaya elverişli oluşu demektir. Hüküm: Şer‘î hükümler: (ahkâm-ı şer‘îyye) veya ilâhî hükümler (ahkâm-ı ilâhiyye) şeklinde tabir edilir. Amelî hükümler:, itikadî hükümlere nisbetle ikinci derecede oldukları içinbunlara ahkâm-ı fer‘iyye de denilir.
Taabbüdî hükümler: ibadetlerle ilgili dinî hükümlere denir.
DİNİ HÜKÜMLER
1- Farz: Dinen yapılması kesin delillerle emredilen şeye denir. Farz-ı ayın ve kifaye olmak üzere ikiye ayrılır.
2- Vacip: "amelî farz" Delil yönünden farz kadar kesin olmamakla beraber, yapılması istenen şeylerdir.
3- Mendub: Yapılması kesin olmayan bir tarzda istenen farz ve vacip olmayan davranışlardır.
4- Müstehab: Peygamberimizin bazen yapıp bazen yapmadığı şeye denir. Kuşluk namazı, şevval orucu v.b.
5- Mübah: Mükellefi yapıp yapmamakta serbest bırakıldığı davranışlardır.
6- Müfsid: Başlanmış olan ibadeti bazen şeye denir. Namazda konuşmak, oruçlu iken yemek-içmek…
7- Caiz: Dinen ve hukuken yapılmasına müsaade edilen fiilleri ifade eder.
8- Mekruh: Delil yönünden haram kadar kesin olmamakla beraber, yapılmaması istenen şeylerdir. Tahrimen ve tenzihen olmak üzere ikiye ayrılır.
9- Haram li-aynihi: Şari’nin, bizzat kendisindeki kötülük sebebiyle bir şeyi yasaklaması. Adam öldürme, zina, içki gibi.
10- Haram li-gayrihi: Aslında meşru olan bir durumun kendisinde geçici bir zaman engelinin olması. Bayram günü oruç tutmak gibi