Başını Açan Kızlar, Namazı Terk Eden Erkekler
Başını Açan Kızlar, Namazı Terk Eden Erkekler İslâm’a göre yaşamak bir sabır işidir.
Belalar sabırla eğiticidir, aksi halde isyan vesilesidir. Nimetler de sabırla yücelticidir, aksi halde kibir ve böbürlenme olur.
Gelmiş geçmiş tüm insanlık nimetlerle ve yokluklarla denenmiştir. İçimizden birilerinin
“Günah işleme özgürlüğü”nden bahsetmesi kişinin Allah karşısında hesap vericiliğini iptal etmemektedir.
Ölüm haktır.
İnsanların çoğu Kâbe’nin yıkıldığını ve Hz. İbrahim’in onu yeniden inşa ettiğini, Hz. Hacer ve Hz. İsmail’in Kâbe yanında yalnız bir hayat yaşadığını unutmuş görünüyor.
İnanç ve değerleri için çile/sabır/fedakârlık örnekleri arayan birinin sağa sola bakması gerekmiyor. İşte Hz. Hacer ve oğlu sanki aramızdadır.
Birilerinin “
Rüzgârın saçlarımı savurmasını çok özlemişim. Açtım ve özgürleştim.” gibi şeyler söylemesi, Hz. Hacer’in tek başına değerlerini savunması yanında toz zerresi bile değildir.
Zerre kadar iyilik yapan karşılığını görecek, zerre kadar haktan sapan da bir karşılık bulacaktır.
Esen rüzgârda uçmak toz zerrelerinin işidir. Kalıcı olan ise dalları gökleri tutan, kökleri toprağın derinliklerine dalan ağaç gibi yaşamaktır.
Modernleşen insan olup, dünyaya
“turist bakışı” ile nazar edip, “
Ah keşke şimdi şurada olsam” hayaliyle yaşayanlar bilge kişilerin sözlerine ne kadar da uzak ve yabancıdır.
Yüce kişilerin hayatları inançlarına sabırları oranında yücelik kazanmıştır. Hayata aldananların geleceğe ve insanlığa sözleri yoktur/kalmayacaktır.
Kimse bugüne aldanmasın, ihtiyarlık vakti yaklaşmakta. Nasıl yaşarsan öyle ihtiyarlayacaksın. O gün geldiğinde geçmişine üzülmek için uzun vakitlerin olacak.
Türkiye’de uzun süredir namazını terk etmiş
“dindar” erkekler var. Bugün
“Rüzgârda saçımın savrulmasını istedim” diyen kadınların olması, namazı terk eden erkekler nedeniyle şaşırtıcı değildir.
Bu kişilerin
“özgürleşme” eylemleri, başörtüsünü açan-namaz kılmayı terk eden kişilerin varlığı, inancını
“Hayat iman ve cehdden ibarettir” ruhuyla yaşayanlar için umut kırıcı sayılmayacaktır.
Hz. Nuh’un karısının Hz. Nuh’a iman etmediğini bilerek iman eden biri için “özgürleşme” arayanların eylemleri Talut’un ordusunda kana kana su içenleri hatırlatır. Talut’un ordusunda suyu içenler için o su, susuzluğu arttırmıştı.
Hz. Hacer, susuz bir beldeye bırakıldı. “
Beni buraya nasıl bırakıyorsun, Ey İbrahim” dememişti.
Din sabırdır. Dileyen sabreder, dilemeyenler için dünya susuzluğu gidermeyecektir.
“
On yıl önce örtündüm/namaza başladım, on yıl sonra özgürleştim” diyen birinin gelecek on yıl sonra da başka bir yere savrulacağı söylenebilecektir.
Sabır kelimesi bir tünele girmek ve tünelden çıkmayı umut ederek cehdetmek anlamına gelir. “Allah sabredenlerle beraberdir.”
Dünya zevklerinde gözü kalarak dindarlaşan biri zaten “
tahammül” kavramı içindedir. Tahammül, HAMAL kelimesinden gelmektedir. Yani dini yaşarken de “gözü dünyada” kalmıştı.
Sabır, kulun mağduriyetini, kulun hüznünü Allah’tan başkasına yapmamasıdır. Tahammül ise, kulun sıkıntılarını başkalarına açması, “
keşke bana da şu nimetler verilseydi” diye yazıklanmasıdır. Özgürleşme eylemleri (rüzgâra saçlarını salmak) kişinin kendine acımasının neticesidir.
“
On yıl önceye göre ne değişmedi.” İnsanın asıl davası bu eylemsel alandadır: 1) Namaz kılmaya devam ediyorum; 2) Söz verdiğimde sözlerimi tutuyorum; 3) Kul hakkına girmeden yaşadım.
Her insan rüşd yaşına girdiğinde “doğru” bildiklerinin peşinden gider. 10 yılda bir başka “doğru”lara savrulan kişi, şimdi de “doğru” olanı bulmamıştır.
“
İnsan değişir” sözü yanlıştır. İnsan nefs-i emmaresinin etkisinden kurtulup ahsen-i takvim olana göre yaşamayı irade ederek ihtiyarlar. İhtiyar kelimesi, HAYR kelimesinden gelmektedir. HAYR, İyilik, doğru olanı seçme kabiliyeti demektir.
“İnsan değişir” sözüne inananlar HAYR kavramından kopuk bir düşünceye kapılmışlardır. İnsan, hayatını HAYR ile geçirmelidir. Yani Doğruyu seçme kabiliyetini koruyarak ve İYİLİK ile.
HAYRAT kelimesi de HAYR kelimesinden gelmektedir. Helal olandan HAYR yapılabilir. Ancak doğru kişiler HAYR işleyebilir.
“
10 yılda şu kadar değiştim” değil “
10 yıldır şu HAYR üzere yaşıyorum” demek asıldır. HAYR ile yaşamak bir lütuftur. Hayatımız, bize başıboş kalmak için verilmemiştir. Hayat, bir bağlanma biçimidir: Sözlere, emanetlere, güzelliklere, Allah’a.
Sabırsızlık göstermeyelim, iyilikte yarışalım.
Lütfi Bergen,
Kaynak:
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]