DİCLE İlitam KELAM (8-13) Ders Özetleri/Medineweb
Dicle İlitam Kelam Ders Özetleri
ÜNİTE 8
1-KELAM EKOLLERİNİN KADER ANLAYIŞLARI
Kulun ihtiyarı ve kader konusunda çıkmış olan başlıca üç mezhep vardır. Bunlar Cebriye, Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet’tir.
2- Matüridiyye mezhebine göre kader; “Allah Teala’nın her bir mahluku ezelde kendisine ait vasfıyla tahdid, ta’yin ve tespit etmesidir. Bu tahdidde, güzellik, çirkinlik (Hüsn ve Kubh), fayda ve zarar bulunduğu gibi, hadisenin zaman ve mekânıyla, ona terettüp edecek olan sevap ve ikabı da ihtiva etmektedir.”
3-Fiillerin kazanılmalar ı(kesb) ve icra edilmeleri yönünden insanın, yaratılmaları yönünden ise Allah’ın tesiriyle meydana gelir” İmam Mâtüridî ekolünün benimsediği “Kader” anlayışı bu şekildedir. Mâtüridîliğin görüşlerinin temelini oluşturan Ebu Hanife, kaza ve kaderi izah ederken, meseleyi tamamen Allah’ın ilmine dayandırarak “levh-i mahfuz”daki yazının, “hüküm ile değil vasıf ile” olduğunu belirtir Lakin daha sonra bu yaklaşım değişerek, “Allah’ın fiillerini “vasıf” ile belirlemesi, “hüküm” ile belirlemesi şekline dönüşmüştür.”İtikadi esasları akıl ilkeleriyle teyit edip, nasları aklın ışığında yorumlamayı gerekli gören, fakat nakli ikinci plana düşürmeyen metotlar geliştirmiş”
4- ” Eş’ariyye de ise kader anlayışı şu çerçevede şekillenmiştir: “Allah’ın kulları hakkında önceden tayin ettiği, değişmez bir kaderi mevcuttur”.Eş’arîye göre, kulun kudret ve fiilini yaratan Allah’ ır, fiilin meydana gelişinde kula verilen hadis kudretin hiçbir etkisi yoktur. Kul, Allah tarafından yaratılan fiilin kendine ait hadis kudretle kısmen irtibatlı bulunduğu için sorumlu olur.” Buna göre “Allah hem şerrin, hem de hayrın yaratıcısıdır. İman Allah’ın bir nimetidir; lütfudur. Bu
nimeti veren Allah’tan bunu verip vermemesi istenmez. Zira Allah bunu fazlından vermektedir.
5-Eş’arîler, Mâtüridîlere göre, insanî iradeyi daha pasif tutan bir anlayış sergilemiştir.Ayrıca Mâtüridîlerin “kaza” diye dediklerine, Eş’arîler”kader”,Eş’arîlerin “kader” dediklerine Mâtüridîler
“kaza”demiştir.
6-Mâtürîdî’ye göre kaderin iki yönü vardır. Birincisi, kader her şeyi hayır, şer,hüsün, kubuh, hikmet, sefeh bakımından taşıdığı mahiyet üzere yaratmaktı r.İkincisi ise, her şeyin oluşacağı zaman ve mekânını, hak veya batıl oluş vasfını, doğuracağı mükâfat ve cezayı belirlemektir.İnsanın küllî iradesi hâdis olmakla birlikte cüz’i iradesi zihnî bir fonksiyondur ve zihnin dışında mevcut değildir.
Bu sebeple Allah’ın yaratmasına konu teşkil etmez. Buna göre cüz’i irade hâdis değildir ve insanın fiillerinde hür
olması için yeterlidir.
7-Cebriyye, insanların kendilerine has bir iradeye sahip olmadığını, zihni ve ameli bütün fiillerinin ilahi gücün zorlayıcı tesiriyle meydana geldiğini” savunmaktadır.
8-Mu’tezile’ye göre e kadere inanan ve kullara ait
fiillerin Allah’ın yaratmasıyla oluştuğunu savunan bütün Sünni ekoller Cebriye’ye dâhildir Ehl-i Sünnet kelamcılarının çoğunluğuna göre ise e insanlara ait fiillerin, kendilerinin hiç bir etkisi olmaksızın yalnız ilahi irade ve kudretin tesiriyle gerçekleştiğini ve insanların gerçek anlamda herhangi bir fiil sahibi olmadıklarını iddia edenlere, Cebriye denmektedir.
9-Cebriye mezhebi Emevilerden büyük destek görmüştür. Fakat onlar bunu inandıkları için değil, siyasi amaçla yapmışlardır.
10-Mu’tezile itikadi meselelerin yorumunda akla ve iradeye öncelik veren bir mezheptir. Cebriye ekolüne tepki olarak doğmuştur.
“Mu’tezile Allah’ın kaderini inkâr eder ve insanda kudret olduğunu ileri sürüp yaptıklarının faili ve sorumlusu olduğunu söyler. Ayrıca Allah’ın ancak iyiyi dilediğini, kötüyü irade etmediğini ileri sürer. Çünkü kötüyü dilemek bizzat kötülüktür. Allah’tan böyle bir şeyin sadır olması düşünülemez. O halde, Allah’ın iradesi zatıyla kaim olmayıp hadistir.
11-Kaderiye bidati, ilk bidati ilmiye idi. Kaderi’nin anlamı, kaderi, Allah’a değil de
kendisine nispet eden kimse demektir
12-Mecusiler, Allah takdir etmediği halde, şeytanın kötülüklere güç yetirdiğini söyleyerek kâfir olmuşlardır. Kaderiler de, kâfirlerin küfre güç yetirebileceklerini kabul ederek Mecusileri geçmişlerdir.
13-Hz. Muhammed (s.a.v) onlar hakkında şöyle buyurmuştur: İbn Ömer (r.a.)’dan (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.): “Kaderiye (fırkası mensupları ) buümmetin Mecusileridir. Eğer (onlar) hastalanırlarsa ziyaret etmeyiniz, ölürlerse cenazelerinde bulunmayınız” buyurmuştur (Ebu Davut, Sünnet: 17).
“Ümmetimden iki grup vardır ki onların İslam’dan hiçbir payları yoktur; Mürcie ve Kaderiye” (İbn Mâce, Mukaddime: 10). Zira Kaderiye, Mecusilerle aynı düşünmektedir (Biçer, 2010: 88).
14-Mu’tezile, Kuran’ın mahlûk olduğunu söyleyerek de Cebriye’ye muvafakat etmiştir.
15-Mu’tezile, Allah’ın, küfrü, günahları ve başkasının fiillerinden hiçbir şey yaratmadığı hususunda fikir birliği etmiştir. Allah, kâfiri kâfir olmadan yaratmıştır. O, sonradan kâfir olmuştur. Mümin de böyledir.
16-Mu’tezile’nin adl esasının temelini oluşturan kader anlayışıdır
17-Mu’tezileye göre, kulların fiillerinin Allah’a izafe edilmesi doğru değil, fakat Allah’ın fiilleri için “Allah’ın kaza ve kaderiyledir” denilmesi caizdir
18- irade;r. Bir şeyi yumuşaklıkla aramak, elde etmek için gidip
gelmek, fikren dolaşıp bakmak anlamında olan “rvd” kökünden türemiştir. Kuran’ı kerim’de irade kavramı Allah’a ve insana nispet edilerek 139 yerde geçmektedir.