16 Ağustos 2020, 13:13
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 61842 Üyelik T.:
16 Ağustos 2020 Arkadaşları:0 Cinsiyet:Erkek Memleket:Niğde Yaş:48 Mesaj:
10 Konular:
9 Beğenildi:2 Beğendi:0 Takdirleri:55 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Enver Paşa: Ölümü Aradım Benden Kaçıyordu Enver Paşa: Ölümü Aradım Benden Kaçıyordu ENVER PAŞA: ÖLÜMÜ ARADIM BENDEN KAÇIYORDU "O gün ölümü aradım. Ama onu bulmak için nereye koşsam, şimşek gibi kaçıyordu. Allah’ın beni başka bir şey için sakladığını bilmiyordum" Ermeni asıllı Kızıl Ordu komutanı Yarkov Arkadiyeviç Melkumov, uzun süredir izini sürdüğü Enver Paşa’nın Pamir Dağı eteklerinde olduğu bilgisini aldı. Melkumov, 1500 kişilik atlı süvari, piyade kuvvetleri, toplar ve mitralyözlerden oluşan bir birlikle harekete geçti. Ermeni komutan Yarkov bayramın ikinci günü sabaha karşı dağın eteğinde bulunan Çeğen yöresine vardı. Kırmızı sarıklı askerlerin nöbet tuttuğunu gördüğünde Enver Paşa’nın buraya karargâh kurduğundan emin oldu. Enver Paşa derme çatma karargâhın küçük bir odasında inzivaya çekilmiş, dinleniyordu. Osmanlı’nın kudretli Paşası çok yorgundu, sürgün yıllarında gittiği her kapı yüzüne kapanmıştı. Bunun dışında birçok eski silah arkadaşının Ermeni suikastçılarının cinayetine kurban gittiği haberini alıyordu. Enver Paşa’nın tabiatı diğer arkadaşlarınınkinden son derece farklıydı. Bir politikacıdan ziyade bir asker ve dönemin popüler isimlendirmesiyle silahşördü. Osmanlı Devleti Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzaladığında Talat Paşa ülkeyi terk etti. Talat Paşa bu yolculukta millettin garezini üzerlerine çekerek siyasi hayatlarının bittiğini söylerken Enver Paşa durumu mücadelenin ikinci faslına geçiş olarak değerlendiriyordu. Bu yüzden diğer İttihat ve Terakki önde gelenleri gibi Avrupa’da sokak ortasında arkadan vurulmak yerine savaş meydanında düşmanla göğüs göğse vuruşarak ölmeyi tercih etmişti. Onun öncülüğünü yaptığı Basmacı ihtilal dalgası Kafkaslardan başlayarak Orta Asya bozkırlarına kadar yayılacak ve Sovyetleri bir hayli zor durumda bırakacaktı. Pamir Dağı eteklerinde sisin aralanmaya başlamasıyla Yarkov topçu birliklerine ateş emri verdi. Enver Paşa yatağından fırlayarak uyandı. Kılıcını kınından çekerek kapıdan atıldı. Enver Paşa dışarıya çıktığında korkunç bir manzarayla karşılaştı, kendisine bağlı bir avuç adamı cehennem gibi yağan topların arasında kalmıştı. Düşman dört bir tarafı kuşatmış ve başlattığı saldırıda esir almıyordu. Teslim ol çağrısı dahi yapılmayan bu operasyon bir imha hatta intikam harekâtıydı. Enver Paşa kendisini uzun süredir bu ana hazırlıyordu. Elinde bir kılıç yalın ayak düşman üzerine koştu, kendisini doğrudan hedef alan mitralyöz Enver Paşa’yı etkisiz kılarak yere serdi. Öldüğünde henüz 41 yaşındaydı, takvimler 4 Ağustos 1922 yılını gösteriyordu. Rus askerler Enver Paşa’nın üzerinde buldukları mührü Yarkov’a getirdiler. Mührün üzerinde şöyle yazıyordu: İslam Orduları Başkomutanı, Halife'nin damadı ve Hazreti Muhammed’in vekili. Ölüm zaptı Şehidi Muhterem Enver Paşa Hazretleri Pek kutsal ve yüce bir amaç peşinde Buhara’yı Şerifin "Belhi Cevan" vilayetinin “Çegan” nam mahalde 4 Ağustos 1922’de Kurban Bayramı'nın ikinci cuma günü gündüz öğle vaktine yakın bir zamanda temiz kanını bu beldenin topraklan üzerine akıta akıta kahramanca ve merdane bir surette şehitlik rütbesine nail olmuştur. (Mühür ve imza) Turan İhtilal Ordusu Türkistan Cephesi Kumandanı ve Buhara İslam Askerinin Emiri Enver Paşa'nın naibi Miralay Ali Rıza Başı dik olduğu kadar dik başlıydı Tam ismiyle İsmail Enver, 6 Aralık 1882 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Babası sivil paşalık mevkiinde bulunan Ahmet Bey olup Manastır kökenli bir aileye mensuptur. Çocukluğundan itibaren rekabetçi bir yapıya sahip Enver Mekteb-i Harbiye-i Şahane’yi bitirerek en büyük hayali olan Erkânıharbi kazanmıştır. Öğrenciliği sürdüğü bir sırada Sultan Abdülhamid’e suikast davası ile ilişkilendirilerek Yıldız Sarayı’nda yargılanmıştır. Suçsuz olduğunun anlaşılması üzerine serbest bırakılmıştır. Enver Paşa 1903 yılında topçu yüzbaşısı olarak Manastır’a gönderildi. Burada Bulgar çetelere karşı savaşarak dağda eşkıyalık ve gerilla taktikleri hakkında tecrübe kazandı. İttihat ve Terakki ile ilişkisinin ortaya çıkarılması üzerine devlete isyan ederek Niyazi Bey’den hemen sonra 1908 Haziranında dağa çıktı. Enver Paşa ve arkadaşlarının devlete karşı dağa çıkması sonrası Yıldız Sarayı’na memleketin dört bir tarafından telgraflar gönderiliyor, bir an önce meşrutiyete dönülmesi telkin ediliyordu. Sultan Abdülhamid ilk olarak Balkanlar’da başlayan isyanın yayılmasını engellemek için Ferik Şemsi Paşa’yı görevlendirdi. Şemsi Paşa, isyan bölgesine varmasından kısa bir süre sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti mensubu Atıf Bey tarafından vurularak öldürüldü. Bu haber Yıldız Sarayı’nda bomba etkisi yaratırken İttihatçıların önü arkası kesilmeyecek suikastlarının da başlangıcı oldu. Kısa sürede kendisini toparlayan Yıldız Sarayı, Ferik Şemsi Paşa’nın yerine Müşir Osman Paşa’yı gönderdi. Bu kez gelen haber daha korkunçtu, Osman Paşa görev yerine vardıktan kısa bir süre sonra esir edilerek İttihatçı isyancıların eline geçmişti. Bütün bu gelişmelerin arkasında Enver Paşa ve daha sonra Teşkilat-ı Mahsusa olarak kurumsallaşacak fedaileri bulunuyordu. Abdülhamid bir binbaşının yaktığı isyan ateşi karşısında geri adım atarak Enver Paşa’nın ilan ettiği illegal meşruti idareyi resmen kabul ederek Enver Paşa’yı tüm yurtta tanınan bir kahramana dönüştürmüştür. |
| |