Kim Allah ile konusmak istiyorsa, Kur’an okusun.’
Ayetlerin basinda olan;
- Ey insanlar!
- Ey iman edenler! ‘Ey’den sonraki kelimelere adimi koyarak okumaya basladim. Yani
- Ey Feyzullah!
- ‘De ki:…’ ile baslayan ayetleri de…
- “Ey Muhammed, Feyzullah’a de ki, olarak algilayinca elimdeki Kuranin hemen arkasindan Allah varmis gibi varligini hissederek okumaya basladim.
Kendisine boyun egecegim varligi tanimam gerekir diye düsünüp Allah`in isim ve sifatlarinin tecellisini (yanisimasini) bedenimde ve dogada görmek icin esma-ül hüsna kitaplarini okumaya basladim.
Ve gördüm ki; Allah uyumuyor. Allah yarattiklarini basibos birakmiyor, Alah her ne an faaliyette. Allah yaratiklarini araliksiz besliyor. Araliksiz ikramlarda bulunuyor. Günah isleyen kullarini seytanin kucagina itmeyip, rahmet sifatini devreye koyarak tevbe kapisini gösteriyor. Hem de insani utandiricasina….
Elimdeki bana özel mektubu karistirirken Allah’in seytanla olan diyalogu dikkatimi cekti:
-‘….Onlarin dosdogru yolunda oturacagim. Ve cogunu sükredici olarak göremeyeceksin’(Araf,17)
Yani Feyzullah’la arana girecegim ve Feyzullah’a vermis oldugun ikramlari unutturacagim. Feyzullah da sana tesekkür etme ihtiyaci hissedemeyecek. Ikram etmeyen bir varliga nicin tesekkür edilsin ki?