CEHENNEM PROVASI
Haftanın altı günü şefkatli ve mülayim bir kadın olan annemin, kırmızı başlıklı kızı yiyen kurda, pamuk prensesi yok etmeye çalışan üvey anneye, kınalı koçumuzun kafasını kesip, derisini yüzen Şükrü Kasap'a dönüşmesine tanık olurdum her pazar..
İşkence aletleri olduğunu düşündüğüm kıl keseyi, bakır kazanın kırmızı ağzından sıçrayan kor parçalarını, üzerinde kaymadan oturmanın mümkün olmadığı güdük tahta tabureyi, burnumdan girerek bedenime yayılan Hacışakirle karışık yanık çıra kokusunu, kuvvetle muhtemel her menzilden çıkışımda kafama inecek olan pirinç tası ve nihayetinde; sislerin arasından, benden önce felçli bir kayınvalide ve iki yaramaz çocuk yıkamış, terli, yorgun, sinirli annemin silüetini hatırladıkça hala karnıma sancılar girer..
Son durulama suyundan sonra getirilen şehadetlerin ardından, cehennemden çıkmış gibi hafiflemiş, pir-ü pak olmuş küçük bedenimle sobalı odaya koşarken, ıslak ayağımın kaymasıyla taş karolara kapaklanışım, gözümün önünden gitmez..
BİLGE MERCANER