Dinler Nasıl Ortaya Çıktı Bilgisel?
Dinlerin kökeni konusunda pek çok hipotez ve teori bulunmakta. Perspektifler, varsayımlara göre farklılık gösterir. Bilimsel versiyonları bile tartışılmaz değildir.
Dinler tarihindeki yeni keşifler, bizi aksiyomatik olarak kabul edilen bu bilimsel din teorilerini yeniden incelemeye zorluyor. Ancak dinler tarihi alanındaki bu çeşitlilik ülkemizde özellikle yok sayılarak sadece Materyalist Evrimci hipotez mutlak doğruymuş gibi esas alınmakta.
O da dinlerin çok tanrıcılıktan tek tanrıcılığa evrildiği iddiası. Acaba öyle mi?
Yazı öncesi dinlerin araştırılmasındaki sorunların çoğu, dinin başladığı zamana kadar uzanan yeterli tarihsel bilginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Gerçek bilgi verebilecek olan her şey, yazı öncesi dönemden (MÖ 3000) - büyük medeniyetlerin yükseldiği ve tapınakların, putların, sunakların ve kutsal yazıların inşasıyla din adamları sınıfının geliştirildiği zamandan kalmadır.
Yazı öncesi döneme ait arkeolojik bulgular bir miktar fikir vermektedir, ancak yorumların kesin kanıtları, yani yorumların şüphe götürmez olduğunu kanıtlayan kanıtları bulunmadığından, yorumlar kesin olarak kabul edilemez.
Örneğin Bir taş 'altar' aslında bir sunak olmayabilir. Çeşitli dini yazılar, kendi taraftarları tarafından uygulanan dinin türü hakkında bir fikir verse de, her biri dinin kökenine ilişkin açıklamalarında en azından bir şekilde birbirinden farklıdır.
Robert Brow, "İnsanın ilk dini neydi?" sorusuna, "Bu sorunun yanıtları çok farklıdır ve büyük ölçüde insanın kökenine ilişkin hangi görüşün ele alındığına bağlıdır" ifadesiyle cevap verdiğinde yanlış kabul edilemez. (A Lion Handbook, The World’s Religions, (Oxford, 1992), sf. 28-34)
Örneğin, (çok tanrıcılıktan) politeizmden dinin evrim geçirerek monoteizme (tek tanrıcılığa) dönüştüğüne dair görüşün ideolojik bir bağlamı vardır.
Darwinizm'in ortaya çıkışı ve sağladığı yeni ideolojik değişimle birlikte entelektüel iklime meydan okundu. Darwin'in natüralist evrimciliği daha yeni bir bakış açısı ve yaklaşım şekli sağladı.
Herbert Spencer, evrim fikrini sadece biyolojiye değil, aynı zamanda psikoloji, sosyoloji, din ve etiğe de uyguladı. Böylece dinin evrimsel süreci, animizmden çok tanrılığa, tek tanrılığa, panteizme ve monizme doğru bir şema çizildi.
Darwinizm’in sosyal bilimlere uygulanması büyük bir yanılsamaydı.
Evrimci bakış açısı, insanın maymun öncesi bir atadan evrimleştiği görüşüyle başlar. Ve böylece, hayvanların dini olmadığı için, uzun bir maymun gevezeliği ve bilinmeyenden korkma dönemi, ilk din olan "animatizm"e giden yolu belirledi.
"Animatizm", "belirsiz, güçlü, ürkütücü esrarengiz bir güce olan inanç", kabilelerin ruhtan korkan dini olan "animizm"den önce gelirdi. Doğa-ruhlarına kişilik -akıl, duygular ve irade- atfedilmeye başlandığında, animizmden çoktanrıcılık ortaya çıktı.
Sosyal Darwinistler, çok tanrılığın belirli bir biçiminin birçok tanrıyı hiyerarşik olarak böldüğüne inanırlar: Bir tanrı bir şekilde diğer tüm tanrılardan üstündü.
Sonra her kabile monoteizm oluşana kadar belirli bir kabile tanrısına bağlanmaya başladı. Bazı filozoflar (özellikle Hindistan'da) o kadar derin bir içsel arayışa başladılar ki, hakikatin duyuların alanının ötesinde olduğu ve ancak kendini yadsıma yoluyla gerçekleştirilebileceği sonucuna varan soyutlamalarla sonuçlandılar. Bunun sonucunda panteizm ve monizm ortaya çıktı.
Evrimcilik tarafından giyilen bilimsel kisve, çoğu disiplinden bilim adamlarını büyük ölçüde cezbetti ve etkiledi. Bu ideolojik vesayet sebebiyle de bu hipotezler ve iddialar sanki kanıtlanmış, gerçek ve mutlak hakikatler olarak kabul edildi.