Çöl ve Çobanlık Mektebinde Yetişen Önder
Muhammed çobandır.
Önceki peygamberler de çoban idiler.
Acaba çobanlık ile peygamberlik arasında bir benzerlik varmıdır? Yoksa çobanlık liderlik değil midir?
Çoban sürüyü tehlikelere karşı korur; kurtları sürünün çevresinden uzaklaştırır; sürüyü bereketli otlaklara, su kaynağına götürür. Bunun dışında çoban bütün hayatını sürüye adayan tek insandır. Şehirden, yurttan, aileden, akrabadan kopup çöle gelmiştir. Kendi kaderini güdümünde olan sürünün kaderiyle birleştirmiştir. Kendisini hayatın tüm nimetlerinden mahrum bırakmıştır, çöllerde sürü için yaşamaktadır.
Kelimenin gerçek manasıyla kendisini sürüye adamıştır.
Çoban burda diğer insanların tahammül etmesi imkansız demesekte çok zor olan bir ders öğrenir: "
Niçin kağıt çiçeğinin yetiştiği bahçeyi sulamaya katlanmalı?" Neden onu anlamayan, tanımayan, fedakarlığını takdir edemeyen, hep midelerini düşünen bir topluluk için kendini feda etmeli? Niçin kendi hayatını ve mutluluğunu, kendi hayatından ve mutluluğundan başka bir şeyle ilgilenmeyen kimselere bağışlamalı?
Bu en üstün liderlik aşamasıdır.
Peygamberler bu yüzden çoban idiler.
Koyun gibi ağzını toprağa sürten ve otlanmaktan başka bir şey bilmeyen bir kavmin mutluluğu için çile çekmeyi ve eziyet görmeyi çobanlıkta öğrenmiş ve uygulamasını yapmıştır.
Aptal suratları görmek sıkıcı ve acı vericidir. Onlarla nereye kadar birlikte olunabilir ve bu sosyal manevi hayata ne kadar ortak olunabilir? Özellikle de fikrî ve siyasi konularda böyle bir çevrede bu insanlarla!
İşte bu yüzden Peygamber dertli dertli
" Hud suresi beni kocattı." diyor.
Diğer ders,
yalnız yaşama, bir Rus yazarın ifadesiyle "
kendinde yaşama" sanatıdır. Alışkanlıkları, tesellileri, eğlencelere, tanışıkliklara, başkalarına guvenmelere, övgülere, teşekkürlere, başkalarıyla içli dışlı olmalara, yardımlaşmalara esir olmaktan kurtulup özgürleşmek..
Bazıları kendi başlarına bir hiçtirler. Ancak başkaları sayesinde "ben" dirler. Yalnızlıktan korkarlar. Çünkü yalnızken kendi anlamsizliklarını ve işe yaramazliklarini farkederler. Diğerleri olduklarını hissetmek ve kendi hiçliklerini unutmak için daima başkalarında, toplum içinde ve kalabalığın arasında kaybolmaya çalışırlar.
Onlar birer bitki ve ottur.
Birşey olabilmek, yaşayabilmek ve görünebilmek için birbirlerine sokulmak zorundadırlar.
Tabiata rağmen sert taşın bağrından çıkan ve tek başına ayakta duran "yalnız kalmış" gibi olamazlar.
Çobanlık ona çok kıymetli
"yalnızlık", " kendinde yaşama", "mutlak ihtiyaçsızlık" dersi veriyor. Kalabalığın içinde ve aydınlıkta uçarak öten bir serçeyi; yapayalnız ve karanlıkta hiçbir cevap beklemeden ve kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üstünde duran ve şarkısını sürekli tekrar eden gerçek bir kuş yapar..
Ne Eflatun'un Akademisinde, ne Batlamyus 'un Museumunda, ne Enuşirvan'ın Cündişapurunda, ne de Nizamulmülk'ün Nizamiyesinde bu dersler öğrenilebilir..
İşte genç çoban, bu ilk önderlik derslerini Kararit 'te alıyor.
Yetimlik, beş yaşına kadar süren ağır çöl hayatı, altı yaşındayken annesini kaybetmesi, sekiz yaşındayken şefkatli, güçlü ve zengin dedesi Abdulmuttalib'in ölmesi, çobanlık hayatı, yalnızlık, çöl çilesi, yoksulluk ve 25 yaşına kadar hayatın maddi nimetlerinden mahrum kalması; ona beklediği ağır risalet görevini yerine getirebilmesi için çok önemli dersler öğretti.
Sabır, samimiyet, sadelik , tahammül, dayanıklılık, ve "tabiatla tanışmayı" ÇÖLDEN; liderlik , sorumluluk, başkaları için karşılık beklemeden fedakarlık yapmayı ÇOBANLIKTAN; arzular karşısında dik durmayı, ruh sağlamlığını, olgunluğunu, halka dost, aristokrasi, zorbalık ve adaletsizliğe düşman olmayı YOKSULLUK ve AÇLIKTAN. öğrendi.
İşte böyle! Tarihin seyrini değiştirecek olan adam, savunmasızlık, çöl, çobanlık ve fakirlik mektebinde yetişen bir yetimdi.
Acı, zorba imparatorların tepesine inecek olan kılıcı işte böyle biledi...
Ali Şeriati/ İslam Nedir? Muhammed Kimdir?