Esad Ailesinin Keyfi Tutuklamaları
BİR DİKTATÖRÜN ARDINDAN Adnan Kassar, Şam'ın tek binicilik kulübü olan Al-Dimas'ı kurmuş, at yetiştiricisi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
1991'deki Balkan Oyunları’nda 1993'te Fransa'da düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda Suriye’nin milli binicilik takımıyla altın madalyalar kazandı.
Kassar ailesinin Şam’daki binicilik kulübünün en ünlü müdavimi diktatör
Hafız Esad'ın en büyük oğlu Basil Esad’dı. İyi bir at binicisi olan Basil, zamanla kulübün her işine karışmaya başlamıştı.
1993 yılında Fransa'nın Languedoc-Roussillon kentinde düzenlenen Akdeniz Oyunları’nda Suriye milli binicilik takımı için Adnan Kassar ve Basil Esad da vardı.
Ama Esad, kendi turunda çok hata yaptı, engelleri devirdi ve takıma çok puan kaybettirdi. Sonra piste Adnan Kassar çıktı. Turu hatasız tamamladı ve Suriye takımına altın madalya kazandırdı.
Bütün övgülerin Kassar’a gitmesi, Esad’ı çok öfkelendirmişti.
Birkaç ay sonra kulübe geldiği bir gün içeriye çok sayıda polis ve asker daldı ve Adnan Kassar’ı atından indirerek tutukladı.
Suçlama çantasında patlayıcı bulundurmak ve Basil Esad’a suikast girişiminde bulunmaktı.
Avukatsız yarglanıp, Palmira Çölü’ndeki kötü şöhretli Tadmur Hapishanesi’ne kapatıldı.
Cezaevinde girdiğinde Basil Esad’ın mesajı geldi: “Eğer ekmeğimizi ve tuzumuzu paylaşmasaydık, senin meydanda idamını isterdim.”
Birkaç ay sonra Basil, 32 yaşında bir trafik kazasında öldü.
Öldüğü gün Kassar, hapishanenin avlusuna alınıp gardiyanlar tarafından dövüldü. Uzun yıllar Basil’in her ölüm yıldönümünde bu işkence tekrarlandı.
2000 yılında Hafız Esad ölüp yerine göz doktoru oğlu Beşar Esad Suriye’nin yeni diktatörü olunca, ailesi oğullarını görmek için başvurdu ve ilk kez hapishanede onu ziyaret edebildi.
Güçlü aile bağlantılarıyla ulaştığı Beşar Esad’dan net bir cevap aldı: “Onu oraya ağabeyim attı, ona gidin.”
Kassar’ın son durağı Şam yakınlarındaki başka bir kötü şöhretli hapishane olan Sedyana oldu.
2011’de Suriye’de protestolar başlayınca Adnan Kassar’ın hikayesi yeniden gündeme geldi.
Çıkarılması için gösteriler yapıldı.
Nihayet 2014 yılında çıkarılan bir aftan yararlandı ve diktatörün oğlundan ata daha iyi binmek suçundan hapiste geçen 21 yıl sonra özgürlüğüne kavuştu.
Ama Sedyana Cezaevi’nde birlikte kaldığı Raghid Ahmed Al- Tatari onun kadar şanslı değildi.
Tatari, 1954'te Şam'da doğmuştu. 1972'de Hava Harp Okulu'na girmiş ve jet pilotu olarak orduya katılmıştı.
1982 yılında Hama kentinde Müslüman Kardeşler öncülüğünde bir ayaklanma çıktı. İsyancılar şehirde kontrolü ele geçirmişlerdi.
Hafız Esad, isyanı bastırmak için şehrin üzerine kardeşi Rafet Esad’ı gönderdi. Şehir karadan ve havadan bombalanıyordu.
Al- Tatari ve diğer üç pilota Hama’da bazı noktaları bombalamaları talimatı verilmişti.
Tatari ve üç pilot emre uymadılar.
Filo komutanı ve bir pilot uçaklarıyla Ürdün'e sığınırken, Tatari ve bir arkadaşı hava saldırılarını gerçekleştirmeden Halep'teki hava üssüne döndüler.
Ama emirlere uyanlar da oldu. En az 20 bin insan Hama’da katledildi.
Tatari 27 yaşındaydı. Önce mahkemede beraat etti ama ordudan atıldı. Birkaç ay Ürdün’de yaşadı, ardından Mısır’a geçti. BM’ye sığınma başvurusu yaptı. Ama kabul edilmedi. Mısır’dan Suriye’ye dönüşünde havalimanında tutuklandı. 1982’den 2005’e kadar ailesi ile görüşmesine izin verilmedi.
Sedyana hapishanesinde unutuldu.
43 yıl hapis yattı. Suriye’nin belki de dünyanın en uzun süreli mahkumu Tatari, Suriyeli muhaliflerin boşalttığı hapishaneden önceki gün 70 yaşında çıktı.
Clood Hanna da diktatör Hafız Esad iken genç bir adam olarak girdiği Sedyana Cezaevi’nden 40 yıl sonra çıkanlardan biri.
Filistinli mahkum Ali Yehia da 40 yılını bu hapishanede geçirdi ve önceki gün serbest kaldı.
Hapishaneden çıkanlardan kimi hala Hafız Esad’ın yaşadığını düşünüyor, bazıları bir zamanlar Suriye’nin Baas hareketindeki rakibi Saddam Hüseyin tarafından kurtarıldıklarını sanıyorlar.
Bir kısmı tamamen hafızasını kaybetmiş. Nereli olduğunu bile hatırlamıyor.,
Ama yine de şanslılar.
Sadece Şam yakınlarındaki Sedyana Askeri Hapishanesi’nde 2011-2016 arasında 15 bin mahkumun öldürüldüğünü açıklamıştı Uluslararası Af Örgütü.
Hatta hapishane yanında bir krematoryum bile olduğu iddia ediliyor.
İşte Suriyeliler bu 61 yıllık bir diktatörlüğe karşı 2011’de isyan etti.
İsyanı başlatanlar sıradan Suriyelilerdi. Öğrenciler, esnaflar, sanatçılar…
Ve bir futbolcu.
Genç Suriye milli takımının kalecisi Abdulbasit El-Sarut.
Futbolcuyken, önce aktivist oldu, Suriye Devrimi’nin sloganlarının çoğunu o üretti. Devrimin Bülbülü namıyla ünlendi.
Sonra protestocuların üzerine ateş açılınca eli silahlı bir muhalife dönüştü.
2019 yılında Reyhanlı’da bir hastanede ölünce ise bir kahramana dönüştü.
Dün Fatih’te her yaştan gözü yaşlı on binlerce Suriyeli’nin elinde özgür Suriye, Türkiye bayrakları ve Sarut’un Che Guevara’yı anımsatan çizimlerle yapılmış resimleri vardı.
Kahramanı bir futbolcu olan bir devrim bu.