...: LeyL :...
LeyL ..
Yağmurun ayak sesinde uyuyan kalbimin
ağrı molalarında hiç doğmuş sancıları döküyorum sesimden.
Tüllenen grinin hüzzamı kirpi ime iniyor yavaş yavaş.
Avazımın göçebe hüsranları dokunuyor
giz’imin kuytularına.
Fırtına başımın üstünde.
Mecnun’un dolaştıgı çöllerde yalnız kalıyor yıldızlar.
Lapa lapa yagıyor deniz avuçlarıma.
Hangi sesini dinlesem aşkın gece yine siyah kalıyor gök/yüzüme.
Ölümü öldürsem kaç yıllık ölümlülüge çarptırılır bedenim ya leyl?
G ö z l e r i n d i r h e l a l i m.
Vuslatı çagıran ayrılıklarda büyüterek aşka mahfuz düşleri,
kalbimi yokluyorum sende can veriyor mu diye.
Kahrın kavurganlıgıyla
intizarın velvelesi arasında kayboluyor
perçemine ´gün´ vurmayan uykular.
Sefilim. Zelilim.
Kurşun kadarım gövdeme.
Alnımdaki aşk izine dokunma.
Kırılır yar çehresine harını resmetti in cehennemin şeddesi.
Kesme saçlarını ben üşümeyeyim diye.
Bas gözlerini içime tuz niyetine ya leyl!
BiLiyorsun, yar/adır bütün Sızlanmalar.
A h L e y l,
acım tufanımın sırtında.
Kambur ruhları taşıyorum
nun’a varmadan aglayan dervişin duasında sırlanan kavlime.
Döşümde ezgisel yankıların iz/düşümü ugulduyor.
Bak, kulaklarımda asılı kalıyor yabani kuş çıglıkları.
Pencere önlerinde biriktiriyorum isyana dönük gelişlerini.
Y a L e y l!
Yıkılsın aşk muammalı yalnızlık oyunu.
Perde kana boyanmadan,
sahne arkalarında bo madan dilimin altındaki sahici repliklerimi,
bu kez tut elimden.
Azalan denizlere kanat çırpmadan hüznüme yuvalanan rüzgar,
savurmadan saçlarıma ölü kadınların öykülerini,
bu kez tut elimden Leyl.
Nasıl olsa,
meyilliyiz morg gecelerinde aşk üzere delirmeye.
Vakte ermeyen sesin niyetsiz fırtınalarda dalgalanışında
uyutuyorum küflü yagmur yaramı.
Mahşer kalabalı ında çırpınan tenhalıgım
huysuz aglayışların kaosunda yırtılıyor.
Eziliyor gögsüm kabusların ıssız kanayışlarında boydan boya.
Yabanıl yakıcılıgın daglanışıyla savuruyorum giz’ime,
güle degmeden ufalanan devşirme kederi.
Mu lak cümlelerin eşkiyalıgına yatıp
uykumun derinliginde küfürbaz katilligimin adını saklıyorum yanagıma,
adıma yok kala.
Salkım saçak yorgunlugumla kapındayım leyl.
Öp beni kırıkları acıtan düşlerimin sızısından.
Kalbimde z*******e eyvah,
nara sürgün ‘gün’ izin var.
Çıkar/sana beni beyhude agtlarımdan aglatmadan.
Aşktan haberdar bu rüzgar leyl.
Baksana, ölüm sızıyor feverana çekilen gözkapaklarından.
A h L e y l,
gülüşün uçurum gibi ziyan etmeye yakın duruyor.
Ya leyl!
Şehir korkakları bekliyor kalbimi.
Her defasında cesaretim (el) altından satılıyor.
Zaman zamansızlıgı tetikleyen iç yangın inşirahsızlıgının
zulmünde büyütüyor kahkahasını.
Daüssıla yorgunu bakışlarımdan
zift kokan devrik hecelerin tutsaklıgı düşüyor.
Devrikebir bir makamın hüzünbazlıgına sere serpe gömülüyor şarkılar.
Aşkın koridor boşluklarında
intihara gönüllü yalnızlıgın hükümranlıgına yabancılaşıyor aşina suskularım.
Ya leyl!
El vurulmuyor yaralara bu mevsim.
Dayanılacak yanı yok hasretinin,
hep mahva mülteci gözlerine düşüyorum.
Şiir olup dökemez misin dizelerini kanayışlarımın kıyısına?
Tükenirken şakagımdan aşagı kayan hüsran birikintileri,
kirli kasırgalarım yıkanmaz mı ellerinin duru denizinde?
Aşk kimligimde yangın gibi aglıyor.
Suretimden gecenin onulmazlıgı akarken
kırılmasın şarap kızılı uykuların hevesi diye.
Düşsen seferi agrıların kirpigine,
ayet diye tanımlanacak yüzün...