Durumu: Medine No : 68 Üyelik T.:
04 Ağustos 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
249 Konular:
28 Beğenildi:5 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | vakıa suresinin meali.(ali bulaç) vakıa suresinin meali.(ali bulaç)
VAKIA SURESİ Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla 1- Vakıa (kesin bir gerçek olan kıyamet) vuku bulduğu zaman, 2- Onun vukuuna (gerçekleşmesine artık) yalan diyecek yoktur. 3- O aşağılatıcı, yücelticidir. 4- Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı, 5- Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı, 6-Derken toz duman halinde dağılıp-savrulduğu, 7- Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman; 8- İşte o "Ashab-ı Meymene", ne (kutludur o) "Ashab-ı Meymene". 9- "Ashab-ı Meş'eme" ne (mutsuz ve uğursuzdur o) "Ashab-ı Meş'eme". 10- Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir. 11- İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır. 12- Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde; 13- Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden, 14- Birazı da sonrakilerden. 15- 'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler. 16- Karşılıklı yaslanmışlardır. 17- Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır; 18- Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler, 19- Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir. 20- Arzulayıp-seçecekleri meyveler, 21- Canlarının çektiği kuş eti. 22- Ve iri gözlü huriler, 23- Sanki saklı inciler gibi; 24- Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); 25- Orada, ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler, ne günaha sokma. 26- Yalnızca bir söz (işitirler "Selam, selam." 27- "Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin." 28- Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), 29- Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları, 30- Yayılıp-uzanmış gölgeler, 31- Durmaksızın akan su(lar); 32- Ve (daha) birçok meyveler arasında, 33- Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler). 34- Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler). 35- Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık. 36- Onları hep bakireler olarak kıldık, 37- Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt, 38- "Ashab-ı Yemin" olanlar için. 39- (Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden, 40- Birçoğu da sonrakilerdendir. 41- "Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal." 42- Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su, 43- Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler. 44- Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim). 45- Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı. 46- Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı. 47- Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?" 48- "Önceden gelip-geçmiş atalarımız da mı?" 49- De ki: "Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de." 50- "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır." 51- Sonra gerçekten siz, ey sapık olan yalanlayıcılar, 52- Şüphesiz zakkum olan bir ağaçtan yiyeceksiniz. 53- Böylece karınları(nızı) ondan dolduracaksınız. 54- Onun üzerine de alabildiğine kaynar sudan içeceksiniz. 55- Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz. 56- İşte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir. 57- Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? 58- Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? 59- Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz? 60- Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir; 61- (Yerinize) Benzerlerinizi getirip-değiştirme ve sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde-inşa etme konusunda. 62- Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi? 63- Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? 64- Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? 65- Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız. 66- (Şöyle de sızlanırdınız "Doğrusu biz, ağır bir borç altına girip-zorlandık." 67- "Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık." 68- Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? 69- Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz? 70- Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi? 71- Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? 72- Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz? 73- Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir **** kıldık. 74- Şu halde büyük Rabbini ismiyle tesbih et. 75- Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim. 76- Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir. 77- Elbette bu, bir Kur'an-ı Kerim'dir. 78- Saklanmış-korunmuş bir Kitap'ta (yazılı)dır. 79- Ona, temizlenip-arınmış olanlardan başkası dokunamaz. 80- Alemlerin Rabbinden indirilmedir. 81- Şimdi siz bu sözü mü hor görüp-küçümsüyorsunuz? 82- Ve rızkınızı (Kur'an'dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz? 83- Hele can boğaza gelip dayandığında, 84- Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz, 85- Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz. 86- İşte o vakit, eğer ceza görmeyecek iseniz, 87- Eğer doğru söylüyorsanız, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize. 88- Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise, 89- Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur). 90- Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise, 91- Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana. 92- Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise, 93- Artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır. 94- Ve çılgınca yanan ateşe bir atılma da. 95- Şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku'l-Yakin). 96- Öyleyse büyük Rabbini ismiyle tesbih et. |