Durumu: Medine No : 2797 Üyelik T.:
27 Temmuz 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
218 Konular:
66 Beğenildi:4 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Önemli Enfeksiyon Hastalıkları Önemli Enfeksiyon Hastalıkları VİRAL HEPATİTLER Viral hepatit, virüs denilen çok küçük mikroorganizmaların oluşturduğu, esas olarak karaciğeri etkileyen sistemik infeksiyonlardır. Günümüzde viral hepatitlerin A, B, C, D, E ve G harfleri ile isimlendirilen en az 6 farklı virüsle oluştuğu bilinmektedir. Farklı virüslerle oluşan bütün viral hepatitlerde hastalık belirtileri birbirine benzer. Belirtisiz hastalıktan, karaciğer komasına kadar değişebilen klinik tablolarla karşımıza çıkabilir. Bulaşıcı sarılık A virüsü için 15-45 gün, B virüsü için 30-180 gün, C virüsü için 30-250 gün, D virüsü için 21-50 gün, E virüsü için 21-90 günlük bir kuluçka süresini takiben, halsizlik, iştahsızlık, mide bulantısı, karnın sağ üst bölgesinde ağrı, derinin ve göz akının sararması, idrarın koyulaşması ile başlar. Bu belirtilerin şiddeti kişiden kişiye değişebilmektedir. Kısa süren ateş olabilir. Ancak çocukların çoğunda, yetişkinlerin de bir kısmında belirtilerin silik kalması mümkündür. A ve E virüsü ile olanlar şifa ile sonlanırlar. B, C ve D virüsleri ile olan bulaşıcı sarılıkların çoğu şifa ile sonlanmakla birlikte, bir kısmı kronikleşir. Bulaşma Yolları: A ve E virüsleri dışkı ile atılırlar. Bu virüsler ile oluşan hepatitler, virüs taşıyan dışkı ile kirlenmiş su ve besin maddelerinin ağızdan alınması suretiyle bulaşırlar. A virüsü ile olan bulaşıcı sarılıkta hastanın dışkısı, sarılığın ortaya çıkışından 2 hafta öncesi ile 1 hafta sonrası çok bulaşıcıdır. Hepatit A virüsü ellerde saatlerce canlı kalabilir. Virüsle kirlenmiş yüzeylere temas etmiş ellerin ağıza değdirilmesi de kişisel bulaşmada ve virüsün yayılmasında çok önemlidir.
B ve C virüsleri ise, başlıca kan yoluyla (kan ve kan ürünlerinin alınması, virüs bulaşmış enjektör ve iğnelerin kullanılması, ortak jilet veya diş fırçası kullanımı, akupunktur, diş tedavisi) ve cinsel ilişki ile bulaşırlar. Hastalığın (özellikle de hepatit B’nin) bu virüsleri taşıyan anneden bebeğe geçişi de mümkündür. Hastalığın Yaygınlık Durumu: A ve B virüsleri ile oluşan hepatitler ülkemizde çok yaygındır. Türkiye’de 20 yaş üzeri kişilerin % 90’ı A virüsü hepatitini farkında olmasalar bile çocukluk çağında geçirmiş bulunurlar. B virüsü hepatitine yakalanma şansı genç yetişkin ve orta yaş grubunda en yüksektir.
C virüsü hepatitinin ise ülkemizdeki yaygınlığı düşüktür. Burada en önemli risk grubu hemodiyaliz hastalarıdır. Kronikleşme: Viral hepatitlerde hastalığın akut dönemi geçtikten sonra tam şifa olmadan hastalık kronik bir sürece girer. Kronikleşme B, C ve Delta hepatitlerinde görülür. B hepatit geçirenlerin % 5-10 kadarı kronikleşir. Kronik hastalıkta hastaların bir kısmında virüs karaciğerde hasar yapmadan ve hastada bir belirti vermeden kalır. Kronik B hepatitinde bazı hastalarda denge kişi aleyhine bozularak kronik aktif karaciğer hastalığı gelişir. Kronik hepatitte en önemli belirti yorgunluktur. Karaciğer testleri orta derecede yükselir. Sarılık olmayabilir veya hafiftir. C virüsü ile oluşan hepatitlerin ise büyük çoğunluğu kronikleşir (% 75-90). Kronik C virüsü hepatiti ilerleyerek siroza ve karaciğer kanserine gidiş gösterebilir. Fakat bireysel açıdan tehlikeli bir hastalık olan C hepatiti toplumdaki yaygınlığı düşük olduğundan toplumsal açıdan fazla tehlike yaratmamaktadır. D virüsü hepatit yapabilmek için B virüsü ile birlikte olmak zorundadır. Hepatit B taşıyan bir hasta D virüsü ile de infekte ise D virüsünün kronikleşme oranı % 70-95 arasındadır. A ve E tipi viral hepatitlerde ise kronikleşme görülmez. Hepatit B Taşıyıcılığı: Belirgin olarak ya da farkına varılmadan geçirilen bir hepatit B virüs infeksiyonundan sonra, hastalığa ait hiçbir belirti veya bulgu olmayıp, kanlarında hepatit virüsü 6 aydan daha uzun süre saptanan kişilere hepatit B taşıyıcısı denilmektedir. Hastalık belirti ve bulguları olmadığı için bunlara “sağlıklı taşıyıcı” veya “belirtisiz hepatit B taşıyıcısı” denebilir. Ancak belirtisiz ve sağlıklı görünen bu taşıyıcılarda da kronik hepatit ve siroz gelişme olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle sağlıklı hepatit B taşıyıcılarının da belli aralarla (örneğin 6 ay) infeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji kliniğince kontrol edilmeleri doğru bir yaklaşımdır.
B virüsü taşıyıcısı, kanı ve diğer vücut sıvıları ile hastalığı başkalarına bulaştırabileceğini bilmelidir. Kan vermemeli, korunmasız olarak bağışık olmayan kişilerle cinsel ilişkiye girmemelidir. B virüs taşıyıcısı gebeyse, bebeklerine bu virüsü bulaştırabileceklerini bilmelidirler.
Anneleri taşıyıcı olup hepatit B virüsüyle infekte doğan bebeklerde hastalık % 95 oranında akut bir tablo oluşturmadan, kronik olarak seyreder. Viral Hepatitler İçin Risk Grupları: Hepatit B virüsü alma riski sağlık personelinde, virüsü taşıyan kişilerle birlikte yaşayanlarda, kan transfüzyonu yapılan kişilerde, damar yolundan ilaç bağımlılarında, diş tedavisi görenlerde, hemodiyaliz hastalarında, hayat kadınlarında daha fazladır. C virüsü alma riski ise hemodiyaliz hastalarında ve sık kan transfüzyonu yapılanlarda fazladır. D virüsü için ise damar içi ilaç kullananlar sık kan ve kan ürünü alan kişilerde risk fazladır. Tanı: Viral hepatitlerin tanısında en önemli tanı yöntemi kan tetkikidir. Kanda şüphelenilen virüse ait antijen veya antikor bulunduğunun gösterilmesi tanı için temel yoldur. Tedavi: Akut hastalıkta özel bir tedavi yoktur, ama hastaların izlenmesinde temel prensipler vardır. Bunlar;
İstirahat (tercihen yatak istirahatı) Uygun beslenme rejimi (sindirimi kolay yiyecekler önerilir, glikozdan zengin besinlerin alınmasına dikkat edilir) Gerekenlerde destek tedavisi olarak sınıflandırılabilir. Akut hepatit genelde 4-6 haftada şifa ile sonlanır. Kronik hepatitlerden B ve C virüsü ile oluşan kronik hepatitte interferon-alfa tedavisi hastaların üçte birinde uzun süreli iyileşme sağlayabilir. Ancak, bu tedavinin hem çok pahalı hem de bazen yan etkileri olan bir tedavi yöntemi olduğu bilinmelidir. Korunma: Öncelikle, hepatitler açısından bulaşma ve yayma kaynağı olan nedenler belirlenerek ıslah edilmelidir.
Örneğin, bir su kaynağı hepatit A ve E yayılmasına neden oluyorsa, belirlenerek düzeltme yoluna gidilmelidir. Kanalizasyon ve dışkı ile su, yiyecek ve içeceklerin bulaşması önlenmelidir. Bulaşma şüphesinde, sebze ve meyve gibi yiyecekler, yeterli oranda klorlanmalı, şehir suyu ile iyice yıkanmalıdır. Hastaların tabak, çatal, bıçak, havlu, yatak takımı, elbiseleri ayrılarak, sabun ve sıcak su ile yıkanmalıdır. Hastanın kanı veya dışkısı ile bulaşmış eşyalar % 10’luk çamaşır suyu ile temizlenmelidir B, C ve D hepatitlerinin korunma şekilleri birbirine benzer. Test edilmemiş kanlar kullanılmamalıdır. Ancak test sonuçlarının temiz çıkmasına rağmen, çok az da olsa, yine bulaşma riski bulunduğu bilinmelidir.
Enjektör iğnesi veya parmak delici iğne birden fazla insanda kullanılmamalıdır. Jilet, diş fırçası gibi malzemeler ortak kullanılmamalıdır. Prezervatif kullanmanın, cinsel ilişki ile bulaşmadan korunmada güvenilir yöntem olduğu sıkça vurgulanmalıdır. B virüsü taşıyıcılarının kullandıkları aletler, yarım saat binde 5’lik çamaşır suyunda bırakılırsa veya 100 ° C’de 10 dakika kaynatılırsa virüsün yok edilmesi mümkündür. Taşıyıcının kanı veya diğer vücut sıvıları ile bulaşmış yüzeyler % 10 çamaşır suyu ile bolca ıslatılarak silinmelidir. Her hastalıkta olduğu gibi, viral hepatitlerde de en akıllıca korunma, onun etkeni ile karşılaşmadan önce bağışıklık kazanmış olmaktır. Bunun yolu aşılanmaktır. Viral Hepatitlerde Aşı: Günümüzde aşıyla A ve B virüsü hepatitine karşı aşıyla korunmak mümkündür. Hepatit C ve E virüslerine karşı henüz aşı yoktur. Hepatit D virüsüne karşı da özel bir aşı yoktur. Ancak hepatit B’ye karşı aşılama, kişiyi D virüsü hepatitine karşı da korumaktadır. Hepatit A’ya karşı aşılamada 1 ay ara ile 2 doz ve 6-12 ay sonra rapel doz yapılırsa, 20 yıl kadar süren bir bağışıklık sağlanır. Hepatit B’ye karşı mevcut aşılarla yüksek oranda (% 95) bağışıklık sağlanır. Bu bağışıklık en az 5 yıl devam eder. Hepatit B aşısı çok güvenilir bir aşıdır. Piyasada bulunan aşılar arasında pratik olarak önemli bir fark yoktur. Aşılama ideal olarak birer ay arayla 2 doz ve ilk aşıdan 6 ay sonra 3, doz yapılarak uygulanır. Aşı ile kişinin kendi bağışıklığını oluşturması, zaman isteyen bir olaydır. Eğer ciddi bir bulaş söz konusu ise hepatit B immünglobulini olarak önceden hazır bağışıklayıcı maddelerin kişiye aktarılması gereklidir. Hepatit B Aşısı Kimlere Uygulanmalıdır? - Tüm yenidoğanlar.
- Hasta ve hasta vücut salgıları ile temas riski olan sağlık çalışanları ve diğer çalışanlar (itfaiyeci, ambulans görevlileri, trafik polisleri gibi).
- Hemodiyaliz hastaları.
- Hemofili gibi hastalıkları nedeniyle sürekli transfüzyon gereksinimi olan hastalar.
- Hepatit B taşıyıcılarının eşleri ve aynı evde yaşayan diğer kişiler.
- Huzurevi, akıl hastanesi gibi yerlerde kalan ve çalışanlar.
- Damar içi uyuşturucu madde kullananlar.
- Genelevde çalışanlar veya para karşılığı seks yapan diğer kişiler.
- Mahkumlar.
- Endemik bölgeye seyahat edenler.
Hepatit A Aşısı Yapılması Gereken Kişiler:- Hepatit A virüsü açısından yüksek risk taşıyan bölgelere seyahat edenler.
- Hepatit A’nın endemik olduğu bölgede yaşayan 2 yaş ve üzeri çocuklar.
- Kronik karaciğer hastalığı olanlar.
|