huzura nasıl kavuşulur
Huzura nasıl kavuşulur?
İnsanların büyük ekseriyeti bir tatminsizlik içindedir. Fakiri, zengini, genci, ihtiyarı, zayıfı , şişmanı, tahsillisi, tahsilsizi, erkeği, kadını, uzunu, kısası farketmiyor... Ekseriyetle herkes, kendine verilen nimetlere karşı “şükür”de noksanlık ve nimette kendisinden daha yüksek olanlara bakarak üzerindeki nimetlerin kadrini bilmekten uzak bir hâl içindedir. Halbuki, insanın nimette kendinden aşağı olanlara bakarak haline şükretmesi; takvâda ise kendinden yukarıda olanlara bakarak onlar gibi olmaya çalışması icap eder. İslâmî ölçü bu olmasına rağmen, bu ölçüyle yaşamaya muvaffak olabilenlerin sayısı diğerlerine göre çok azdır.
Tatminsizliğin en önemli sebebi ise, Allah’ın (cc) zikrini ihmal etmektir. Rabbimiz Ra’d Suresi’nde buna şöyle dikkat çekiyor: “Onlar (Allah’a yönelenler), iman eden ve Allah’ı anmakla kalpleri huzura kavuşan kimselerdir. Haberiniz olsun ki kalpler, ancak Allah’ı zikirle huzura kavuşur.” (28’inci ayet).
Allah’ı tevbe, istiğfar ve tevhid ile anmanın yanında en büyük zikir Kur’an’dır ki, bu zikir de hem okumakla, hem de ona uymakla olur. O zaman fikir, gönül ve hayat huzura erişir. Aksi halde, kalp ve hayat huzursuzluklardan kurtulamaz.
Huzura kavuşmakla ilgili olarak, Kur’an âyetlerinden ve hadislerden süzülmüş manâları araştırıp, ruhumuza emdirmekte fayda vardır:
“Allah’ı tanımayanın, başında dünya dolusu belâ vardır; Allah’ı tanıyanın dünyası nurla ve manevî sürurla (sevinçle) doludur.” (Lem’alar).
“Her kim fâni hayatı kendine esas maksat yapsa, zahiren bir cennet içinde olsa da, mânen cehennemdedir. Ve her kim, bâkî hayata ciddî olarak yönelmiş ise, hem dünya hem de âhiret saadetine mazhardır. Dünyası ne kadar fena ve sıkıntılı olsa da, dünyasını Cennet’in bekleme salonu hükmünde gördüğünden, hoş görür, tahammül eder, sabır içinde şükreder.” (Sözler)
alıntı