Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30 Aralık 2008, 10:38   Mesaj No:1

Seher Yeli

Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Seher Yeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 778
Üyelik T.: 03 Şubat 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:54
Mesaj: 421
Konular: 138
Beğenildi:15
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sınavlar hayatın tadını kaçırır mı?

Sınavlar hayatın tadını kaçırır mı?

Sınavlar hayatın tadını kaçırır mı?[JUSTIFY]
Bu sefer sınavı kazanmak ya da motive etmek üzerine bir yazı yazmak içimden gelmedi. Bir terapist olarak sınav kaygıları yüksek ergenlerle çalışırken başka kaygıların bazen daha ön planda olduğunu gördüm. Birçoğu büyümekten korkuyordu. Bu sebeple ailelerin genelde yaptıkları yanlışları ve bunun nedenlerini saptamaya çalışmak daha doğru bir tespit olacaktır.
Sınav sistemi değiştikçe ve şartlar zorlaştıkça evdeki herkes iyi bir okulu kazanmaya endeksli bir yaşam sürmeye başladı. OKS sınavları neredeyse ÖSS sınavından daha önemli bir hale geldi. Aslında çoklu zekâ kuramına göre bir eğitim tarzı ilköğretimin ikinci basamağından itibaren uygulanmaya başlansa, bir çok çocuğun eğitim hayatı daha sağlıklı bir şekilde yönlendirilecek. Sadece eğitim hayatı değil kendini tanıma ve bilme süreçleri de değişecek.
Ailenin çocuklarıyla etkileşimleri sadece, “Ders çalış!” komutlarından ibaret hale geldi. Çocuklar bu komutu aldıkça sınav kaygıları daha çok artıyor ve bu kaygıyla başetmekte daha fazla zorlanıyor. Bazı değer yargılarını kazanmak bile sınavdan sonraya ötelenebiliyor. Evde çocukların alabileceği sorumluluklar, özellikle anneler tarafından yerine getiriliyor. Başarı sadece sınavı kazanmaya endeksli olunca diğer beceriler önemsiz ve değersiz görünüyor. “Benim ne hissettiğimin hiçbir önemi yok,” diyen ergenler sınava ve ailelerine karşı bakış açılarını notlardan ibaret halde görmeye başlıyor. Bu komutları almaya başladıkça aile içi iletişimin dili, “Dersini çalış, ödülü hak et!” tarzı bir iletişim diline dönüştü. Çocuklar bu iletişim diliyle ailelerine karşı bilinçli bir şekilde kullanmaya başladılar. Not-sınav-ödül denklemi iletişimde ailedeki bazı duygusal kayıpları harekete geçirdi. Bunları şu şekilde ifade edebiliriz:
- Akademik başarı sosyal olma becerilerinden daha ön plâna geçebilir.
- Arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan sorunlar sınava endeksli hale geldikçe önemsenmeyebilir.
- Arkadaş edinme becerisi zor bir duruma girdikçe bu normal karşılanabilir ve sınavdan sonra bunu çözüme ulaştırmak aileler tarafından daha önemli bir hale getirilebilir.
Sosyal ve duygusal zekânın geliştirilmesi de en az bilişsel zekâ kadar önemlidir. Fakat aile içi beklenti düzeyi çok yüksek olduğu zaman sınav kaygısı hem tetiklenmekte, hem de çocuklar hayatı ders ve ödevlerden ibaret görmektedir. Sınavlardan yüksek not alamayan veya seviye belirleme sınavlarını kazanamayan öğrenciler aptal ya da tembel diye etiketlenmektedir. Bu beklenti düzeyiyle yetişen çocuklar herkesten ve aileden hep beklemek zorunda olan, ama kendisinden ne bekleyeceğini bilemeyen bir birey haline gelir. Kendisinden ne bekleyeceğini tanımlayamadıkça yaşamın zor şartlarıyla mücadele ederken motive edici gücü kendinde bulamayabilir.
Sınavlarda çok başarılı olup da hayatla baş etme mekanizmalarında hep sıfır çekmek zorunda kalan ergenler, sorumluluklarını aileler nasıl katkıda bulunduklarını fark edebilecek mi? Bu şekilde yetiştikleri taktirde yetişkin olma becerileri zorlanacak ve sorumluluk almakta güçlük çeken ve büyümeye hep itiraz eden yetişkin bireyler haline gelecektir.
Yapılan başka bir yanlış ise aileler çocuklarına okul seçerken okulun çocuğu daha başarılı hale getirecek seçenekler içerisinde farkında olmadan en iyi yarış atı yetiştiren okulları tercih ediyorlar. Sınav sistemi zaten çocukları bir yarış atı haline getirmişken, ailelerin bu bakış açısı da duygularını körüklemektedir.
Yetişkin olana kadar çocukların ve ergenlerin her şeyi öğrenmesini bekleriz. Ama şunu unutmamalıyız ki, yetişkinler sadece tek bir alanda uzmanlaşır ve o alanda öğrenmeye devam ederler.
OKS ve ÖSS sınavları bir amaç değil, araç olmalıdır. Çocuklarınıza sunduğunuz hedefleri gözden geçirirken neyin amaç neyin araç olduğunu iyi gözlemlemeniz gerekir. Amaç ve araç yer değiştirdiğinde sıkıntılar kısa vadede bastırılsa bile, uzun vadede patlama eğilimi gösterebilir. Çocuklarınızı sınavı kazanması yönünde eğitirken onları duygusal olarak kaybetmeyin. Çocuğunuzun sınavı kazanması önemlidir, ama hayat sadece derslerde ve sınavlarda öğrenilecek ezber kalıplarından ibaret değildir. Problem çözme becerileri onların duygusal kayıplarını telâfi ederek desteklenebilir.
__________________
Şu an yaptığınız hiçbirrr iş,

Kılınmayı bekleyen vakit namazından

daha önemli değildir!!
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Seher Yeli 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
20 kuruş (Bir İmamın İmtihanı) Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler maşuk 3 2747 18 Nisan 2009 13:08
pc leşmiş insanlar Serbest Kürsü Seher Yeli 0 1981 17 Nisan 2009 16:34
İmanın tadına varmak için… Adap-Edep-Ahlak Seher Yeli 0 2109 15 Nisan 2009 19:45
Tüm kötülüklerden Allah’a sığınmanın sırları! Adap-Edep-Ahlak İLAHİ AŞK 1 2119 15 Nisan 2009 19:43
Allah’la aramızı nasıl düzeltiriz? Adap-Edep-Ahlak Kara Kartal 5 2315 15 Nisan 2009 19:37