Konu Başlıkları: Dengeli Hayat
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Ocak 2009, 12:42   Mesaj No:1

Belgin

Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:17
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Dengeli Hayat

Dengeli Hayat

Ölçülü olmak ve aşırıya gitmemek her insanın kolaylıkla anlayabildiği bir gereksinimdir.


Hepimiz aylık veya daha farklı bir birimle gelirimizi biliyor ve harcamalarımızı da ona göre ayarlıyoruz. Örneğin aylık 2000 TL geliri olan birisi 5000 TL tutarında bir harcama yapamayacağını biliyor dolayısıyla giyim kuşamında ve diğer masraflarında bu ölçüyü korumaya çalışıyor.
Kısacası dengeli ve ölçülü olmak, insanların günlük hayatlarında olmazsa olmaz şartlardan birisidir, giyiminizde kuşamınızda, yememizde ve içmemizde, harcamalarımızda ve kısacası günlük hayatımızın her köşesinde gözetmeniz gereken ilk ve en basit konu, ölçülü olmaktır.
Gelirimizden fazla harcama yaparsak, zor duruma düşeceğimizi biliyoruz; bir iş adamı, bir esnaf veya bir memur olmamız bir ev hanımı veya bir politikacı olmamız bunu değiştiremez, her zaman ve her yerde ölçülü davranmak zorundasınız. Günlük hayatta ölçülü davranmak, farkında olarak veya olmayarak çocuklarımıza öğrettiğimiz ilk konulardan birisidir.Günlük hayatımızın bir bölümünü de ibadetlerimiz ve dini sorumluluklarımız oluşturuyor. Şimdi sormak istiyorum: Acaba dini hayatımızda da ölçülü davranmak zorunda mıyız? Yoksa ibadet konusunda hiçbir sınır gözetmemeli ve istediğimiz kadar ileri gitmeli miyiz? Gece gündüz ibadet edip seccadeden ayrılmazsak veya hiç seccadeye uğramazsak ne gibi sorunlar bizi bekliyor?
Basit bir örnek vereyim; yemek yemediğimiz takdirde veya aşırı derecede yemek yediğimiz takdirde ne tür sorunlarla karşılaşacağımızı biliyoruz çünkü bunu defalarca tecrübe etmişiz ve getirdiği sorunları da bizzat hissederek yaşamışız; ama namaz kılmamak veya aşırı ibadet etmek konusunda hiçbir tecrübemiz yok, bunun anlamı ibadet konusunda her zaman ölçülü davrandığımız değildir. İbadet konusunda da kendimiz veya etrafımızdaki birçok insanın ölçüyü kaçırdığını kendi gözlerimizle görmüşüzdür veya bunu bizzat yaşamışızdır ama bunun zararlarını hissetmemişiz veya kendi gözlerimizle görmemişiz.

[SIZE=3]

Şimdi tek bir soru olarak sormak istiyorum; Acaba dünyevi konularda ölçülü olmak gerektiği gibi din konusunda da ölçülü olmak gerekiyor mu?
Kuran’daki ayetler, manevi konularda da ölçülü davranılması gerektiğini gösteriyor,
İnsanoğlu iki zıt istek kutbu arasında bir bu tarafa bir diğer tarafa gidip geliyor; nefsanî istekler ve akıl gücü insanı bir bu tarafa bir diğer tarafa çekip duruyor. Kuran’ın deyimiyle insanoğlu iniş ve kalkış arasında gidip geliyor ama bu iki durum arasında bir de Kuran’ın “Tesviye” adını verdiği ve Allahın en çok beğendiği orta bir hal vardır; işte bu dengeyi koruyabilmek ve kötülüklere düşmeden iyiliklerde dengeyi korumak, Allah’ın en çok beğendiği ve bir insanda görülebilen en güzel durumdur.
Böyle bir durumda bir insanı gerçek kemale ulaştıracak bütün gereksinimlerin hazır olduğunu söylemek mümkündür.
Ama gerçek şu ki insanların birçoğu bu durumda değildirler ve kuranın deyimiyle “Tezebzüb” halindedirler, yani bir bu tarafa bir diğer tarafa gidip geliyorlar.
Maalesef bu durum insanları ölüm uçurumuna kadar sürükleyebilir ve kara bir hayattan sonra kara bir geleceğe düşürebilir.
Birçoğumuz camiye gittiğimiz zaman veya herhangi bir manevi ortamda bulunduğumuzda Allah’a yöneliyoruz ama o ortamdan çıktıktan hemen sonra rahatlıkla şeytanın çizdiği yolu takip edebiliyoruz. Bu durumu her insan gibi siz de yaşamış olabilirsiniz, bir yere kadar da doğal karşılanmalıdır zira insanın bulunduğu ortamdan etkilenmesi kaçınılmazdır ve sürekli manevi bir halde olması da günümüzde az rastlanan bir durumdur.
Her birimiz bir insan ferdi olarak iki parçadan oluşmuşuzdur yani bir ruh ve bir de cisim’e sahibiz bunun neticesinde ise bir cismimizin isteklerine ve bir de ruhumuzun isteklerine yönelip duruyoruz; bu durum, bu bedende olduğumuz sürece devam edecektir yani ruhumuz bizi Allah’a yönlendirdiği gibi cismimiz de bizi dünyaya yönlendirecektir. Burada önemli olan, bu iki zıt kutup arasında sağlam bir denge oluşturmak ve sahip olduğumuz her iki boyuta da zarar vermeden ihtiyaçlarına makul bir şekilde yanıt vermektir.
Yemek ve içmek, cinsel ihtiyaçlar ve benzerleri vücudumuzun ihtiyaç duyduğu gereksinimlerdir; bu ihtiyaçları zamanında makul bir şekilde gidermemek ve karşılıksız bırakmak, kaçınılmaz olarak insanın dengesini bozacaktır ve insanın yücelmesi yönünde bir set gibi engel oluşturacaktır.
İslam Akıl dinidir, bu nedenle de örneğin hastayken oruç tutmayı yasaklıyor veya uzun süre bekâr kalmayı çok kötü sayıyor. Bunun sebebi ise insanları aşırılıkların zararlarından korumaktır. Fiziğinin ihtiyaçlarına hiç karşılık vermeyen bir insan, örneğin hiç yemek yemeyen veya hiç evlenmeyen bir insan nasıl Allah’a yaklaşabilir ki? Hıristiyanlar ruhbaniyet ve hiç evlenmemeği bir erdem olarak tanıtmanın bedelini çok ağır bir şekilde ödeyen bir ümmettirler, bu dinin geçmişine bakarak aşırıya gitmenin ne tür sorunlar doğurabileceğini kolayca görebilirsiniz.
Sevgi, gazap ve şefkat gibi duygular da ruhumuzun ihtiyaç duyduğu gereksinimlerdendirler, bu isteklere karşılık vermemek, örneğin zamanında gazaplanmayarak hakkını aramamak veya sevgi duygusuna hiç karşılık vermemek zamanla kişinin büyük psikolojik problemler yaşamasına ve sağlam dengeyi kaybetmesine, dolayısıyla da ilerleyememesine sebep olacaktır.
Bu açıklamalardan sonra ölçülü olmayı yeniden tanımlamak gerekirse şöyle demeliyiz: Ölçülü olmak, insanın kendisini dünyevi ve ruhani boyutlarıyla örtüştürebilmesi ve her iki boyutu arasında uyum sağlayabilmesidir.
Bağışlarda dengeli olmak.
Yüce Allah İsra suresinin 29. ayetinde şöyle buyuruyor: Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.
Bu ayette açıklandığı gibi, genel olarak günlük harcamalarımızda ve özel olarak da Allah yolunda harcamalarımızda orta yolu takip etmeli ve aşırılıklardan kaçınılmalıyız. Günlük harcamalarımızda cimrilik veya aşırı harcamadan kaçındığımız gibi Allah yolunda infakta bulunduğumuzda da cimrice davranışlardan veya aşırı bağışlardan kaçınmalıyız.
Bazen bir fakirle karşılaştığımızda ona hiçbir şey vermek istemezken veya onunla karşılaşmaktan kaçmaya çalışırken bazen de bunun tam tersini yaşıyoruz ve elimizde avucumuzda ne varsa bağışta bulunmak istiyoruz ve o an için ötesini düşünemiyoruz; bu duyguyu mutlaka defalarca yaşamışızdır.
Yüce Allah, insanların her zaman itidal olmasını istediği gibi bağışlarda da itidal olmalarını ve ölçüyü kaçırmamalarını istiyor. Cimrilik çok kötü bir davranıştır hatta bazı hadislerde şirk kelimesinin yanı sıra kullanılmıştır bu da cimriliğin ne denli kötü olduğunu ve cimrilerin Allah katında nasıl bir çehreye sahip olduklarını gösteriyor ama bundan kaçarken ve cimri duruma düşmekten uzak dururken diğer yönde de aşırıya gitmemeliyiz.
Şeytanın en çok hoşlandığı durum, insanların aşırıya kaçtığı durumdur zira bu durumlarda insanların zarar görmesi ve yaralanması kaçınılmazdır.
Aşırı cimrilik yapan birisi kendisi ve bakmakla mükellef olduğu insanlara zarar verdiği gibi aşırı bağışta bulunan insan da aynı sonuçla karşılaşıyor dolayısıyla vasat halli olmak ve aşırıya gitmemek bir insanın yakalayabildiği en güzel haldir diyebiliriz.
Büyük ahlak üstatları dünya malını suya benzetiyorlar; bir insanın hayatta kalması ve Allah için yakışır bir kul olabilmesi için hayatta kalması gerekiyor, bunun için de dünya malına ihtiyaç duyar. Dolayısıyla aslında dünya malı insanı Allah’a yaklaştıran bir araçtır ve küçümsenmemelidir.
Dünya malını küçümseyen ve kötü bir görünüm veren hadisler ise tamamen dünya malının sevgisine yöneliktir; diğer bir deyimle, eğer dünya malını biriktirmek kınanmışsa bunun sebebi bu biriktirmenin altında yatan dünya sevgisi ve doğurduğu zararlardır yoksa dünya malı kendi başına hiçbir zaman kötü olamaz.
Allahın bize yüklediği sorumlulukları yerine getirebilmemiz için de kaçınılmaz olarak dünya malına ihtiyaç duyarız, örneğin bakmakla yükümlü olduğumuz eşimiz veya çocuklarımız, yaşlı baba ve annemiz, ancak dünya malına sahip olduğumuz takdirde gerçekleşebilir ve ancak bu durumda görevimizi yerine getirebiliriz.
Bazı rivayetlerde ise helal mal kazanmak için çalışmak ve çaba harcamak Allah yolunda savaşmaktan daha üstün tutulmuştur.
Sosyal hayatta ölçüyü korumak.
Sosyal kurallara uymak ve İslam’ın emirlerini çiğnemeyecek bir şekilde bu kurallara uymak, akıl ve din’in emrettiği bir gerçektir.
Çok kısık veya çok yüksek bir sesle konuşmamak, yürürken hızlı yürümemek ve benzeri birtakım sosyal kurallar, kuranda bizzat açıklanan kurallardır.
Bu kurallardan yola çıkarak, hadis kaynaklarımıza da bakarsak aslında İslam dininin ne denli sosyal bir din olduğunu ve sayısızca sosyal kural’a değindiğini kolaylıkla görebiliriz.
Toplumda bizi rahatsız eden davranışlar, örneğin yüksek sesler, aşırı hız ve benzeri birçok davranış, aslında aşırıya gitmenin birer örneğidirler. İtidal olmak ve sakince bir hayatı benimsemek, insanoğlu için en uygun seçenek iken birçok insan, nefsanî isteklerine karşı koyamayarak aşırıya gidiyor ve böylelikle diğer insanları da kendi hatasının zararlarına maruz bırakıyor.
Bir Müslüman’a yakışan en güzel hal, Kuran’ın “vasat” olarak tabir ettiği dengeli ve ölçülü, aşırılıklardan uzak haldir.

-alıntı-
__________________
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.

Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Belgin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Ben Sana Gül Diyemem Hz.Muhammed(s.a.v) Belgin 0 2464 29 Eylül 2009 10:25
Bir evliyayı vesile ederek dua edilirmi? Soru Cevap Arşivi Kara Kartal 21 11038 24 Eylül 2009 10:38
Mahşerde âzâlarımızın konuşması Soru Cevap Arşivi KuM TaNeSi 1 2675 17 Eylül 2009 16:06
Zekâtını vermeyenlere ibrettir Sâlebe'nin servet... Zekat-İnfak dua dilencisi 1 2291 17 Eylül 2009 10:56
Yaşlı kadınların tesettürü... Tesettür Konuları Belgin 0 2707 07 Eylül 2009 09:26