Kuran kelimelerinde anlam değişmeleri
Kur’an’da kullanılan dini terimleri, İslam’ın belli kanun, kural ve uygulamalar demeti şeklinde “kurumsallaşması”ndan sonra kazandıkları anlamlara göre tercüme etmekten daima kaçınılmalıdır. Bu “kurumsallaşma” İslam tarihi çerçevesinde ne kadar meşru da olsa, sözkonusu terimlerin,onları bizzat Hz.Peygamber’in ağzından duyan insanlar için taşıdığı ve taşıması istenmiş olan asıl anlamını ve amacını gözden kaçırarak sadece daha sonraki ideolojik gelişmeler ışığında yorumlamakla Kur’an doğru anlaşılmış olamaz.
Kelime :Semantik herhangi birdilin kelime manalarını çeşitli yönlerden inceleyen bilim dalı olduğuiçin esas konusu kelimelerdir. O halde ‘kelime’nin ne olduğunu izahetme- liyiz.Kelime: Müfred bir mana için konulmuş lafızdır.[1]Kelime,manası olan lafızdır, isim, fiil ve harf diye üçe bölünen sözbölümlerinin hepsidir. [2]
‘Ke-le-me’ kökündendir. ‘el-Kelmü’algılanan etki’dir; algılanma ya gözle olur, ya di- ğer duyularla Kelamkulak ile algılanandır, Kelm diğer duyularla algılanan, Kellemtühü, onuyaraladım demektir; şairin şu sözü gibi: “Soylu bir kelime derin birkelm gibidir.” Birinci ‘ke- lime’, genel anlamıyla kelime demektir;ikinci ‘kelm’ ise yara anlamına gelir. Bir diğer şair de şöyle der: “Elyarası gibidir dil yarası.”
Kelam kelimelerden oluşur. Kelimeanlam ifade eden düzenli sözdür; ama sözün mut- laka ağızdan çıkmasışart değildir.Kelime fiil olur, harf olur, isim olur. Buanlamda,‘yürümek’ de bir kelimedir,‘taş’da bir kelimedir, bazı Kur’ansurelerinin başındaki “Elif, lam,mim, sad..” harfleri de birerkelimedir.[3]
Mana :mana ise bir şey kastedilen anlam’dır. Meani : meani ise karşısınalafızlar ko- nulmuş olması bakımından zihni suretlerdir. Akılda hasılolan suret, lafız ile kastedilmiş ol- ması bakımından mana diyeadlandırılmıştır. O, lafızdan akılda hasıl olması bakımından mef- humdiye adlandırılmıştır. Herhangi bir şeyin cevabı hakkında söylenmişolması bakımından mahiyet diye adlandırılmıştır. Hariçte sübutubakımından hakikat diye adlandırılmıştır. Baş- kalarından farklı olmasıbakımından da hüviyet diye adlandırılmıştır.[4]
Hakikat’in ıstılahi anlamı;kendisiyle hitablaşma olan bir ıstılahtaki konulduğu anlam- dakullanılan kelimedir.[5] Mecaz ise; ikisi arasındaki münasebettendolayı kendisi için konul- duğu yerinden başka yere geçen lafızdır.Buya suret bakımından,ya meşhur ve lazım olan ma- na bakımından, ya dayakınlık ve komşuluk bakımından olur. Cesur adama “Arslan” denmesi vekendileriyle “hadis” kinaye edilen lafızlar gibi. [6]
Istılah :Lügatte ittifak anlamındadır. İlim dilinde; ilk konulduğu yerdennakledilen şe- yin ismi ile bir şeyin adlandırılmasında alimlerin (belli bir topluluğun, bir meslek erbabının) ittifak etmesindenibarettir.
Diğer bir deyimle ıstılah: Bir bilim veya sanata mahsus kelime’dir. Genel bilinen anla- mından başka, özel bir anlamda kullanılan terimdir.
Dil :Vahy-i ilahi bizatihi Arap diliyle nazil olduğu gibi, onun buhususiyetine Kur’- an’da defalarca işaret edilmiştir.Nitekim usulalimleri de bu olguya atfen Arap dilinin, “mahi-yeti Kur’an’ın bircüz’ü” olduğunu söylemektedirler. Kur’an-ı Kerim’in Arap diliyle nazilol- ması ve bu olguya bizatihi Kur’an ayetlerinde “kelam-ı ilahi’ninanlaşılmasının bir imkanı, bir vasıtası” olarak açıkça işaret edilmesidolayısıyla, usulcülerin bu tesbiti, önemli bir ilkeyi dilegetirmektedir. Bu ilkeye göre,Arap dili, ilahi iradenin içine dahilolduğu bir form (zarf) olarak kabul edildikte, Kur’an!ı anlamaarzusunda olan kimselerin Kur’an’ın bu hususiyetini nazar-ı dikkatealmalarının, kendileri için ‘kaçınılmaz bir zorunluluk’ olacağıaşikardır.
Dil, özü itibariyle ‘toplumsal bir olgu’ olduğundan,gayr-ı şahsi bir nitelik taşır ve bu genel karakteri nedeniyle de bellibir zamana iktiranı yoktur.Dil zamanla birlikte yinelenir,ye- nilenir,gelişir, değişir, yerinde durmaz. Bu hususiyet, her dil için geçerliolduğu gibi, tabiatıy- la Arap dili için de böyledir. Arap dili dezamanla tağayyür etmiş; sözcük hazinesi çeşitli o-layların etkisiyledeğişirken, bazen mevcut sözcüklerin bir kısmı kullanımdan kalkmış,bazen sözcüklerin kendileri sabit kalıp bu sözcükler yeni anlamlarkazanmış, bazen de bu sözcük hazinesine yenileri katılıp durmuştur.
Dildekideğişme , dili kullananlar arasındaki uylaşımın sürekli olarakyinelenmesi / ye-nilenmesi demek olduğundan, değişen sadece sözcüklerinanlamları değil, aynı zamanda söz- cüklerin anlamları üzerindekitoplumsal uylaşım’ın kendisidir de. Dili ya da bir dil de ifade edilmişbir sözü tarihsel kılan da işte onun bu özelliğidir.[7]