Aziz Mahmut Hüdayi Hz.ve duası.
ÜNLÜ DUASI;
Hüdayi Hazretleri’ne, kışın karlı havada Şeyh’ine bağdan üzüm getirmek, Şeyh’inin abdest suyunu kalbinin üzerinde ısıtmak, hiçbir kayıkçının çıkamadığı fırtınalı bir havada Sultanahmet’te vaaz için gitmek üzere kayığa bindiğinde denizin sakinleşmesi, padişahı yemek üzere olduğu zehirli bir av eti konusunda uyarması, bazı maddeleri altına çevirmesi, bir müridini kolundan tutup bir anda Kabe’ye göndermesi gibi birçok kerametler nakledilir.
Sultan Ahmet bir gün kendisine: “Abdülkadir Geylani, bağlılarına kıyamet günü şefaat edeceğini” söylemiş. Bu rivayet doğru mu? demiş. Doğru olduğunu söyleyince “Sizin bir vaadiniz ve müjdemiz yok mu?” diye sormuştur. Bunun üzerine Hüdayi Hazretleri ellerini açarak şöyle dua etmiştir:
''-Ya Rabbi, Kıyamete kadar bizim yolumuza katılan,bizi sevenler ve ömründe bir kere türbemize gelip ruhumuza fatiha okuyanlar bizimdir.Bize talebe olanlar denizde boğulmasınlar.Ömürlerinin sonlarında fakirlik görmesinler,İmanlarını kurtararak gitsinler ve öleceklerini bilip haber versinler.''
Onun duasının kabul olunduğunun tecrübelerle sabit olduğu belirtilir.
ve Aziz Mahmut Hüdayi Hazretlerinden öğütler;
Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri buyurdu ki: * "Ey oğul! Bir mecliste bulunduğun zaman az konuş. *Sana sorulmayan şeye cevap verme. Bir şey sorulursa cevâbını bilmiyorsan, bilmiyorum de. * Bilmediğine, bilmem demek ilmin yarısıdır. Eğer cevâbını biliyorsan, kısa cevap ver. Sözü uzatma. *Mecliste bulunanlara imtihân için bir şey sorma. Onlarla münâzara ve münâkaşa etme. Kendini beğenerek en başa, yukarıya oturma. *Edebe çok riâyet eyle. Edepsizlik her zaman ve her yerde yasak ve sevimsizdir. Her yerin kendine mahsus bir edebi vardır. *Arkadaşlarına cömertlik et ve iyi muâmelede bulun. *Dünyâ sevgisini gönülden çıkar. *Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak yolunda senin önüne ve yoluna bir şey engel olursa onu terk eyle. *Ey oğul! Dünyâ ve dünyâ nîmeti hayaldir. Gök kubbesi altında hiçbir şey aynı hal üzere kalmaz, hep değişir. Onun için dünyâ malına, makâmına ve dünyâ hayâtına güvenme. Biz bu dünyâda misâfiriz, yolcuyuz. Sonunda ayrılıp gideceğiz. *Sıkıntın varsa üzülme. Bir an sonra ne olacağımız belli değil."