10 Şubat 2009, 22:53
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 127 Üyelik T.:
10 Eylül 2007 Arkadaşları:4 Cinsiyet: Memleket:ankara Yaş:32 Mesaj:
1.805 Konular:
527 Beğenildi:30 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | ZAMAN (Şuuruna Ermek) ZAMAN (Şuuruna Ermek) İnsanın yeryüzündeki macerasının üzerinden kaç devir,kaç asır geçti bilmiyoruz.Bildiğimiz bir şey var:Nice bin yıllar boyu insanlar yeryüzüne geldiler,acı-tatlı,iyi-kötü günler yaşadılar ve çekip gittiler. Geçmiş zamanların insanları kendi şartlarında,kendi anlayışlarına göre bir hayat sürdüler, bugünün insanıda kendi şartları içinde kendine göre bir hayat yaşıyor. Şöyle bir soru akla geliyor:İmkanlar yönünden zengin olan bugünün insanı mı daha mesuttur, yoksa geçmiş dönemlerin kıt imkânlar içinde yaşayan insanı mı? ...........
Zaman konusuna yakından bakalım: Zaman anlayışı,zamanı algılama sorunu hayat anlayışından ayrı ele alınamaz.Çünkü hayat, zaman içinde yaşanan bir süreçtir.Hayata bir anlam bulma gayreti kaçınılmaz olarak ‘‘dünyada işimiz,asıl misyonumuz nedir?’’sorusuna muhâtab kılıyor bizi.Bu soruda değerler sistemine götürüyor. İnsanın hayatını nasıl yaşayacağı ,zamanını ve enerjisini nerelere sarf edeceği konusunda,mevcut veriler ışığında düşündüğümüzde,yaratılış maksadımızı birinci mesele olarak tesbit ediyoruz.Yaradılış maksadımıza uygun yaşamak temel maksadımız oluyor.Anlayabildiğim kadarıyla bu tarz bir yaşama gayretidir ki bizi ‘‘yaşama sevincine’’ulaştıracak,dünyamızı da ahretimizi de cennete çevirecektir.Yaradılış maksadı göz ardı edildiğinde insan nasıl yaşarsa yaşasın harcanmış olacaktır. İnsan ne yapacaksa neyi gerçekleştirecekse iki şeyi kullanacaktır;zamanı ve enerjiyi.Bu Peygamber Efendimiz’in dilinde ,’’insanların kıymetini bilmediği iki nimet,iki kıymetli şey’’ olarak ifadesini bulur. Zaman ve enerji kullanılarak namaz kılınır,zaman ve enerji kullanılarak ilim yapılır,zaman ve enerji kullanılarak gıda tüketilir.Ne yazık ki eğitimin önemini kavrayamamış,talim-terbiye meselesini fıtrat zeminine oturtamamış toplumlarda değeri en az bilinen,boşa harcanan sağlık ve boş vakittir.Ne ibreti alem hadisedir ki,’’ileri ülkeler zamanın yetmediğinden,geri kalmış ülkeler zamanın geçmediğinden şikayetçidirler. …….. Zamana saygı,ömrümüze saygıdır.Bu saygının gereği fiziki,akli,kalbi kuvvetlerimizi sürekli faal durumda bulundururuz.Dahası,maksadımız rızây-ı Bârî’dir.Çünkü,bizim emeğimize en yüksek değeri Allah verir. Zamanı ve enerjiyi yerinde kullanma konusunda kısacık ömrümüzde,daracık dünyamızda neler gördük,neler duyduk biz:
Her gün beş sayfa Kuran-ı Kerim okumayı elli sene sürdürenler mi dersiniz… Çok güzel hazırlanıp,ikindi namazından sonra,cemaate beş dakika ders vermeyi yirmi altı sene kesintisiz sürdüren hoca efendiler mi dersiniz… Senede oniki hatim yapan,her hatimden sonra evinde mevlit ve dua merasimi düzenleyen,peşinden de pekmez şerbeti ikram eden hacı dayılar mı dersiniz… Dağa oduna,tarlaya işe giderken bağıra bağıra Yasin-i Şerif okuyanlar mı dersiniz… Elinde tesbih ile zikru tesbihat yapa yapa uykuya dalanlar mı dersiniz… Bir ömür boyu talebe okutmayı sürdürüp,ahir ömründe ‘’ölürsek ölürüz,bu sorun değil.Kitab bitmedi,ona yanıyorum’’diyen ilim sevdalıları mı dersiniz… Teneffüs zili çalar çalmaz, münasib bir mekanda namaza duran muallimler mi dersiniz… Evin bütün işlerine ilave olarak .yıllar yılı mahalle çocuklarına din –diyanet öğreten hanımefendiler mi dersiniz… Doksan küsür yaşına rağmen bağ-bahçe işlerini bırakmayan’’veren el olabilme’’ sevdalıları mı dersiniz… Yorgunluğu umursamayan.yedisinden yetmişine kadar kazma kürek sallayan sa’yü gayret erbâbı mı dersiniz.
Ki ona sorsanız
‘‘İnsan bir işe yaramalı.yerlere yük,sırtlara kambur olmamalı.’’
İdris Arpat yazısından alıntıdır...
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! |
| |