Durumu: Medine No : 5587 Üyelik T.:
05 Aralık 2008 Arkadaşları:14 Cinsiyet: Memleket:İstanbul Yaş:35 Mesaj:
2.537 Konular:
2038 Beğenildi:116 Beğendi:0 Takdirleri:270 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Bir Soru (Ebu Hureyye İle İlgili) Bir Soru (Ebu Hureyye İle İlgili) Benim gibi öğrenme/araştırma aşamasında olanların dikkatini çeken bazı konular vardır muhakkak. Bu sıralar dikkatimi çeken bir konu zuhur etti "Ebu hureyyenin naklettiği hadislerin sahihliği mevzusu" Bu hususta sizlerinde fikirlerini alarak en azından merağımı gidermek isterim.. Çünkü Ebu hureyyenin nakil ettiği hadislerin bir çoğu "Sahih-i Müslim" ve "Sahih-i Buharide" geçmektedir.. Öncelikle Ebu hureyyenin kim olduğuna bakalım kaynakları ile beraber.. Peygamber'in vefâtina kadar ondan ayrilmayan bir sahâbîsi olmus, kendisini onun hizmetine adamistir. Hizmet süresi yaklasik dört yili buluyordu (ibn Kesir, el-Bidâye ve'n Nihâye, Beyrut 1966, VIII, 108,113). Buhâri, 'Ebû Hureyre'den 800 kadar sahâbe ve tâbiîn âlimleri hadis rivâyet etmislerdir' diyor (ibn Hacer, a.g.e., IV, 205). Kendisinden 5374 hadis gelmis, bunlardan 325 tanesini Buhâri ve Müslim müstereken, 93 tanesini yalniz Buhâri, 189 hadisini de yalniz Müslim Sahîh'lerine almislardir (Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 134). Hz. Peygamber ile nisbeten kisa sayilabilecek bir süre birlikte olmasina ragmen, onun hadislerini bu kadar büyük bir sayida elde edebilmesinin sirri ve sebeblerini düşününce verilecek cevaplar şu şekildedir; Birinci sebep: Hz. Peygamber ile sik sik görüsmesi ve ona hiç çekinmeden her çesit sorular sormasidir (ibn Hacer, a.g.e., IV, 206). Ikinci sebep: ilme olan tutkunlugu ve Hz. Peygamber'in ona bildigini unutmamasi için dua buyurmasidir. El-Hâkim en-Nisâbûrî, Müstedrek'te (111, 508) Üçüncü sebep: Ebû Hureyre'nin büyük sahâbîlerle görüsmesi, onlardan birçok hadis almasi ve bu sayede ilminin artip ufkunun genislemesidir (ibn Hacer el-Askalâni, el-isâbe, IV, 204). Dördüncü sebep: Hz. Peygamber'in vefâtindan sonra uzun süre yasamis olmasidir. Nitekim Hz. Peygamber'den sonra kirkyedi yil yasamis, hadisleri halk arasinda yaymakla mesgul olmustur (Muhammed Ebû Zehv, el-Hadis, ve'l-Muhaddisûn, Kahire 1958, 134). Olumlu görüşleri sıralarsak; Hazret-i Ömer, Ebû Mûsâ el-Eş’arî’nin biri rivayetin ede Ebû Saìd el-Hudrî’yi şâhit olara dinleyene kadar itibar etmemiştir. Hazret-i Ali de bizzat duymadığı hadisleri rivayet eden sahabilerin, onları Rasûl-i Ekrem’den duydularına dair yemin etmelerini istemiştir. Hazret-i Ömer’in daha sora Ebû Hüreyre’yi hadis rivayetinde tamamen serbest bırakması (İbn-i Kesir, VIII, 106-107), Hassan ibn-i Sâbit, Mescid-i Nebevî’de şiir okumasını engellemek isteyen Hazret-i Ömer’e Resûlüllah devrinde mescidde şiir okuduğunu söyleyip Ebû Hüreyre de bunu doğrulayınca Halife Ömer, Ebû Hüreyre’nin şahitliğine itiraz etmemiştir (Müslim, “Fezâilüs-Sahâbe”, 151-152) Hazret-i Ömer, cildine dövme yaptıran kadın hakkında sahabilerin bilgisine başvurduğu zaman Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiği hadisi dinleyip kabul etmiştir (Buhârî, “Libâs”, 87). Cehmiyye ve mürcie tarafları bişr bin-i Gıyâs’ın Ebû Hüreyre aleyhindeki iddialarını reddeden Ebû Osman ed-Dârimî’nin söylediği gibi Halife Ömer’in Ebû Hüreyre’yi yönetici tayin etmesi, sonra da valilikte kalmasını ondan ısrarla istemesi kendisine güvendiğini göstermektedir (er-Red alel-merîsî, s. 132-135). Ebû Hüreyre’nin çok hadis rivayet etmesine karşı çıkanlardan biri olan Hazret-i Âişe, onu yanına çağırarak görmediği ve duymadığı bazı rivayetlerin hesabını sormak istemiş, Ebû Hüreyre de: “Anacağım! Ayna, sürme ve güzel koku gibi şeyler beni oyalayıp da bu rivayetleri Rasûlüllah’tan duymama engel olmadı” deyince Âişe, “Belki de öyledir” (Zehebî, A’lâmün-nübelâ, II, 604-605) =Bunun tam tersi görüşte mevcut Ebû Hüreyre’nin rivâyetini tashih ederken Hazret-i Aişe’nin, “Allah Ebû Hüreyre’ye merhamet etsin!” diye son derece müşfik davranması (Zerkeşî, s. 107) onun Ebû Hüreyre’ye karşı menfî bir tutum içinde olmadığını göstermektedir. Ebû Hüreyre, İbn-i Ömer’in cenaze namazının kılınması ve defniyle ilgili bir rivâyetinden dolayı, “Yâ Ebû Hüreyre, Rasûlüllah’tan naklettiğin rivayetlere dikkat et!” diye kendisini uyarmasına üzülmüş, onu Hazret-i Aişe’nin yanına götürerek söz konusu rivayeti bu hadis otoritesine onaylatmıştır. Bunun üzerine İbn-i Ömer Ebû Hüreyre’yi, Hazret-i Peygamber ile en çok birlikte bulunan ve hadislerini en iyi ezberleyen sahabi olarak takdir ve tezkiye etmiş (Müsned, II, 2/3; Tirmizî, “Menâkıb”, 46), Abdullah ibn-i Ömer, ölünün arkasından ağlamanın doğru olmayacağını söylediği zaman kendisine Ebû Hüreyre’nin ağlamaya cevaz veren bir hadis rivayet ettiği haber verilmiş, bunun üzerine kanaatinden hemen vazgeçmiştir (Müsned, II, 110). Ebû Hüreyre hadis rivayet etmesini en çok Hazret-i Ömerin engellediği söylenir. Ancak Ömer sadece Ebû Hüreyrenin değil bütün sahabilerin ahkâmla ilgili olmayan hadisleri rivayet etmesine karşı çıkmış (Abdür-rezzâk es-Sanânî, XI, 262), Hazret-i Ali de bizzat duymadığı hadisleri rivayet eden sahabilerin, onları Rasûl-i Ekremden duydularına dair yemin etmelerini istemiştir. Hazret-i Ömerin daha sora Ebû Hüreyreyi hadis rivayetinde tamamen serbest bırakması (İbn-i Kesir, VIII, 106-107), onun şahsına karşı özel bir tavır takınmadığını göstermektedir. Ebû Hüreyre aralarında Hazret-i Ebû Bekir, Muâz ibn-i Cebel, Enes ibn-i Mâlik gibi büyük sahabilerin de bulunduğu orta derecede fetva veren on üç kişi arasında sayılmakta., bunlardan her birinin verdiği fetvaların küçük bir cüz tutacak hacimde olduğu söylenmektedir (İbn-i Kayyim el-Cevziyye, I,12). Şimdide rastladığım olumsuz görüşleri paylaşayım ; Hz. Ömer’in Ebu Hureyre’yi hadis naklinden dolayı tehdit ettiği ve tartakladığı hadis kitaplarında an-latılır. Ebu Hureyre: “Size naklettiğim şu hadisleri Ömer zamanın-da anlatsaydım değneği ile beni döverdi.” der (Ez Zehebi – Tezki-retul-Huffaz). Ebu Hureyre’nin şöyle dediği geçer: “Ömer ölünceye kadar Allah’ın Resulu buyurdu diyemezdik.”(Müslim, Sahihi Müslim, 1. cilt, sayfa 34). Hz. Aişe Ebu Hureyre’ye: “Sen Peygamber’den duymadığım hadisler rivayet ediyorsun!” dediğinde ona cevap verir: “Ayna ve sürme seni Peygamber’le ilgilenmekten uzak tuttu.”(Zehebi, Siyeru Alemin Nubela 2. cilt, sayfa 435). Hz. Ali şöyle demiştir: “Yaşayanlar arasında Allah Resulu’na en fazla yalan isnad eden Ebu Hurey-re’dir.”(İbni Ebul Hadid, Şerhu Nehcul Belağa, 1. cilt, sayfa 360). Hz. Ömer’in Ebu Hureyre’yi atadığı valilikten hırsızlıkları nedeniyle geri çağırttığı anlatılır. Hz. Ömer Ebu Hureyre’ye hitaben: “Seni Bahreyn’e vali yaptığımda ayağında bir çift ayakkabı yoktu. Sonra duydum ki sen 1000 dinara, 600 dinara atlar satın almışsın. Sen Bahreyn’in en ücra köşesinden, insanlar vergilerini, Allah ve Müslümanlar için değil de, senin için versinler diye mi geldin?” der (Zehebi, Siyer). Ebu Hureyre’nin bizzat kendisinin aktardığı bir hadiste ise Hz. Ömer ona şöyle demiştir: “Ey Allah’ın ve Kitabının düşmanı! Allah’ın malını çaldın değil mi? Yoksa senin on bin dina-rın nereden olacak?” (İbni Sa’d, Tabakat, 4. cilt, sayfa 59). ıÜüEbu Hureyre’nin “Av ve çoban köpekleri dışındaki köpekleri öldürün” hadisine tarla köpeklerini de eklemesi üzerine İbni Ömer, Ebu Hureyre’nin tarlaları olduğu için böyle bir yalanı uydurduğunu söylemiştir (Cemal Sait Aktaş, Hadis Kritiği Makalesi). Hazret-i Ömerin, çok hadis rivayet etmekten vazgeçmediği takdirde Ebû Hüreyreyi gelidği yere (Devse) göndermekle tehdit ettiği (Ebû Züra ed-Dımaşkî, I, 544), ona Halife Osmanın da böyle bir haber gönderdiği söylenmektedir (Râmhürmüzî, s. 554). Öncekilerce sahih kabul edilmiş olsa dahi hadisin senedini mecrûh kabul etmek; çünkü, katî hususlara muhalif düşen bir şeyin rivayeti bizzat hadisçiler katında uydurma hadis alametlerindendir. ravilerinin sıdk ve zabt bakımından meşhur oldukları bu tür rivayetlerde ilk akla gelen cerh sebebi, bunları rivayet eden sahabî veya tabiî’nin onları ka’bu’l-ahbâr gibilerinden duymuş olmasıdır. bildiğimiz üzere ebu hureyre doğru kabul ettiği ka’b’tan hadis rivayetinde bulunuyordu. ayrıca ebu hureyre’nin rasul(s)’den bizzat duymadığını açıklayarak an’ane yoluyla yaptığı rivayetlerin oldukça bol olduğunu görmekteyiz. kesin olan şudur ki, ebu hureyre İslam’a geç girişinden dolayı rivayet ettiği hadislerin büyük bölümünü bizzat rasul(s)’ün dilinden duymuş değildir. o’nun rivayetlerinden bir kısmı da ka’bu’l-ahbâr menşeelidir. sahabî’nin mürselinin hüccet olması için sözkonusu mürsel haberi yine kendisi gibi bir sahabî’den rivayet etmesi şarttır. İbn abbâs ve diğerleri gibi tâbiûn’dan kabul edilen ka’b’ın rivayetlerini tasdik ederek nakledenlerin bu rivayetleri hüccet olma gücüne sahip değildir. ıÜükaynak: muhammedi sünnetin aydınlatılması, m.ebu reyye, yöneliş yay Dört halife uzun yıllar Hz. Rasülülah (s.a.v.) ile birlikte olmalarına rağmen toplam rivayetleri ancak Ebu Hureyre’nin % 27’sine tekabül ediyor. Zira Ebu Bekir’den (r.a.) rivayet edilen hadisler 142, Hz. Ömer’e (r.a.) isnad edilenler 537, Hz. Osman’dan (r.a.) mervi olanlar 146, Hz. Ali’ye (r.a.) ait olanlar ise, 586’dır. Yekunu ise 1411’dir. ŞİMDİ; 1-Bazı müelliflerin bu görüşleri/kaynakları belirtirken(olumsuzları kastediyorum), neyi baz alarak yazdıkları hususunda bilgim mevcut değil. 2-Karşıma çıkan eserleri kaynakları belirttim bilgi edinme sürecinde olan biri içinde anlayışla karşılanacağını umuyorum. 3-Sahabelere tazim ederim, aksi bir durum sözkonusu olamaz, konunun kişileştirilmemesini ve sorgulayıcı tutumumun sünneti red edenler/inkar edenler gibi güruh toplulukla aynı kefeye konulmamasını rica ediyorum... 4-Kendimi neden bu kadar savunmaya geçtim bunuda anlamış değilim doğrusu Velhasıl Sahihi buhari okumayı düşünüyordum, olumlu kaynaklara sözüm yok, zira bu olumsuz isnatların kaynağı sahih ise okuyup okumama konusunu bidaha düşüneceğim.. Bu konu hakkında görüş/düşünce/bilgi/kaynak vs. alabilirmiyim? Not: Forum kurallarına uymak şartı ile....
|