namazın esrarı
Namaz, Allah teala'ya yalvarisin yeri ve halis sevginin madenidir.
Esrarin meydanlari namazda genisler ve ruhlarin isiklari onda parildar.
Namazin bir sekli bir de ruhu vardir ki, her bir sartini ruknunu yerine getirmekle ruhuna eriler.
Mesela namazin sartlarindan birisi olan abdestin her bir farzinda,
sunnetinde, edebinde namazin dosdogru kilinmasina insani hazirlayan bir sir ve isaret vardir.
Abdestle dis organlari temizleyen ve gunahlardan arindiran kul,
namazda nefsini ma'siyetlerden tezkiye, kalbini de kin, nefret, haset... gibi manevi hastaliklardan tasfiye eder.
Namazda vucudunu Kabe-i Muazzama'ya cevirdigi gibi, kalbini de butun varligiyla Allah'a yoneltir.
Hangi namazi kildigini ve kimin huzurunda bulundugunu hatirlar.
Namazda "Allahu Ekber" diye tekbir alarak baslarken, "
en buyuk" vasfiyla Allah'in buyuklukte essiz oldugunu, hicbir mahlukun ibadetine olmadigini dusunur
ve Allah'in buyuklugunu ve azametini de kalbinde hisseder.
Ellerini kulaklara kadar kaldirmak, kulun dunya islerinin hepsini geriye atarak,
dunyaya sirt cevirdigine ve butunuyle Allah'in huzuruna vararak ilahi munacata yoneldigine isarettir.
Tekbirden sonra kulun, efendisi onunde dikildigi gibi Allah'in huzurunda durur.
Ellerini baglayarak gozlerini yere diker. Hicbir uzvu kimildamadan tam bir edeple "Subhaneke" duasini okur.
Tekbir Allah'in huzuruna girmeye bu dua da Onunla konusmaya baslamak olur.
Daha sonra seytanlar, vesveseleriyle kalbi huzurdan ayirmaya, insani sasirtmaya calistiklarindan;
namaza girisin arkasindan " Kovulmus seytandan Allah'a siginirim" diyerek
gizli dusmanlar olan bu varliklarin serrinden Allah'in himayesine siginir ve rahman ve rahim olan
Allah'in yuce ismiyle Fatiha suresini okumaya baslayarak Allah ile konusmak serefini kazanir.
Artik kul, Allah ile mukalemenin sonsuz lezzetini tadar.
Bu suredeki mubarek dualarin kabulu icin "Amin" diyerek sozunu bitirir.
Biraz daha Kur'an okuduktan sonra onu yuce zatini saygiyla anip tekbir getirerek rukua varir.
Rukuda kendisi hicbir seye muhtac olmayip,
butun varliklarin kendisine muhtac olarak sigindigi yuce rabbini "
subhane rabbiyel-azim" yani (yuce rabbimi tenzih ederim) diyerek azamet ve vakar duygusu ile uc defa tespih eder.
Kul, bu hareketiyle "Rabbim! Gunahkar vucudum senin huzurunda ve onunde egilmistir.
Suphesiz Sen ululuk sahibisin, Senin ululugun onunde ben basimi egiyorum." Demek ister.
Sonra rukudan dogrulur Rabbine hamdini sunar, tekrar tekbir alarak alnini yere koyar.
Saygisi son haddine varinca uc defa "subhane rabbiyel-ala" yani (en yuce olan rabbimi tenzih ederim) diyerek
yuce rabbinin buyuklugunu dusunerek arkasi arkasina tespihlerle anar.
Bunun arkasindan, Rabbine, buyuklugune layik bir sekilde hakkiyla ibadet edemedigini itiraf ederek
tekbirle basini secdeden kaldirir
Fakat secdeden basini kaldirinca, secde halinde daha serefli ve faziletli bir ibadet olmayacagini dusunerek
bir kere daha secdeye varir ve secde etmekten kacinan seytana tabi olmayacagini kuvvetle ifade etmek ister.
Kul bu secdeleriyle soyle soylemis olur.
Ey rabbim! Benim bu en degerli ve serefli organlarim senin huzurunda,
senin bana lutfedip merhamet etmen icin yerlere kapanmistir."
Artik basini secdeden kaldirarak ta'zimle oturur.
Ettahiyyatu'yu okurken; bir taraftan ondaki engin manalari tefekkur eder,
diger taraftan Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- 'in miracindan bir nasip almaya calisir.
Zira secdeden sonra tesehhudde, enaniyyet perdelerinden kurtulmaya isaret oldugu gibi,
Rabbani cezbelerle Hakkin cemalini gormeye vasil olma isareti de vardir.
Daha sonra , namazi ummetine bir hibe olarak getiren Peygamber-i zisana selam okur.
Selam verirken sagdaki ve soldaki meleklere de selam verdigini hatirlar.
Saga, sola selam veriste iki dare selam vermeye isaret bulundugu gibi,
sagdan cennet nimetlerine, soldan da lezzet ve sehvetlere davet eden her cahil davetciye selama isaret vardir.
Sekilciler namazi edadan selamla cikarlar.
Hakikat ehli ise, selamla namazi devam ettirmeye girerler.
Nitekim Allah Teala: Onlar namazlarina devam ederler. Buyurmaktadir. (Mearic, 23)
Kulun Allah karsisinda acizligini sunan ilk hareketi, ellerini baglayarak saygiyla durmasidir.
Bu ilerleyerek Allah'in huzurunda bas egme (Ruku) seklinde gelisir.
Bu, daha da ilerleyerek onun huzurunda yere kapanmak, basini yere koymak, alnini yere yapistirmak (secde) seklini alir.
Namazin tamami iste bu saygi ve duygudan ibarettir.
Namazin dis gorunusu icersindeki ruh budur.
Bu yuzden de namaz, dunya ve ahiret saadetinin, huzurunun esasidir.