Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Mart 2009, 01:34   Mesaj No:1

Mevlüt HÖNÜL

Medineweb Aktif Üyesi
Mevlüt HÖNÜL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mevlüt HÖNÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 18779
Üyelik T.: 20 Mayıs 2012
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Memleket:Malazgirt
Yaş:48
Mesaj: 151
Konular: 93
Beğenildi:17
Beğendi:0
Takdirleri:32
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kerbela şahidi zeyneb'in mesajı/Mevlüt Hönül

Kerbela şahidi zeyneb'in mesajı/Mevlüt Hönül

Doğumu

Nübüvvet evi yeni bir çocuk beklemektedir. Hz. Peygamber'in öz evlatları gibi sevdiği ve soyunun onlar tarafından devam edeceğini söylediği Hz. Hasan ve Hüseyin de bu evde doğmuştur. Peygamber'in sevgili kızı Hz. Fatıma'nın üçüncü çocuğu olacaktır bu. (Bazı kaynaklar Hz. Fatıma'nın üçüncü çocuğunun doğduktan sonra fazla yaşamayan oğlu Hz. Muhsin olduğunu kaydetmektedir.)

Mutlu evdeki sessiz ve heyecanlı bekleyişin ardından sevinçli haber kısa sürede yayılacaktır. Hz. Fatıma bir kız çocuğu doğurmuştur. Ne matemdir tutulacak ne de anne hakaret görecek; baba utanç duyacaktır. Kız çocuğunun doğumu bir utanç sebebi olmaktan çıkmıştır çünkü. Diri diri toprağa gömülmekteydi cahiliye döneminin bahtsız kız çocukları... Varlıkları utanç bilinmekteydi; kusur görülmekteydi ailesi tarafından. Bu kiri, kötülüğü ancak toprağın temizleyebileceğini düşünürdü cahili toplumun insanı. Ve Kur'an-ı Kerîm, inmeye başlar başlamaz kız çocuklarına kaşı takınılan tutumu ele almış, bu kötü eylemden dolayı insanları uyarmıştı.

Nübüvvet Evi'nin kız çocukları cahiliye döneminde de utanç vesilesi oluyor değillerdi. Hz. Peygamber'in kızları ile yakın bağı, onlara verdiği değer, gösterdiği saygı ve genelde bütün kadınların konumunu saygınlaştırmaya yönelik eylemi daha eski tarihlere dayanır. İlkin hanımı Hz. Hatice, sonra kızları ve Hz. Hatice'nin ardından çeşitli sebeplerle evlendiği hanımları, kadının yeni saygın konumu için en güzel örnekler olarak hatırlanmaktadır. Şimdi de, yani Hicretin beşinci yılında, Cemadiyelevvel'in beşinci günü Hz. Peygamber’in bir kız torunu dünyaya gelmiştir. Peygamber dedenin torunu, yiğit ve bilge baba ile ince, cennet kadınlarının başı diye anılan bir ananın kızı Zeyneb. O, doğuşu ile kendisini böylesine kutlu, ışıklı bir ortam içinde bulacak; kötülük, fitne, fesad, İslâm'a aykırı her türlü eğilimden uzak ve arık yetişecektir.

Zeyneb'e adını Hz. Peygamber (s.a.a.) koymuştur. Bunun için çeşitli rivayetler varsa da en kuvvetlisi Hz. Peygamberin kısa bir süre evvel ölen kızı Zeyneb'in anısını yaşatmayı düşündüğüdür. Peygamber kızı Zeyneb'in vefatı çok acı olmuş ve babasını yaralamıştır. Tarihçiler Hz. Zeyneb'in Medine'ye hicret ederken hamile olduğunu ve bu sırada müşriklerden birinin karnına bir darbe indirerek Hz. Zeyneb'in düşük yapmasına yol açtığını yazarlar. Hz. Zeyneb, hicret sırasındaki imkansızlıklardan dolayı, şiddetli kanama geçirdiği halde tedavi görmemiş; vefat etmiştir. Bu yüzden Hz. Peygamber ilk kız torununun ismini Zeyneb koymuştur. Dedesi, peygamber torununa isim babası olmuştur.

Zeyneb'in Soyu

Anası: Zeyneb'in anası, Hz. Peygamber'e huy ve yaratılış bakımından son derece benzeyen ve Peygamberin (s.a.a.) en çok sevdiği kızı Hz. Fatıma (r.a.)'dır. Hz. Peygamber'in Fatıma'dan başka Zeyneb, Rukiyye ve Ümmü Gülsüm adlı üç kızı daha vardı, ama en küçük olan Hz. Fatıma, babasına çok daha yakındı. Annesinin vefatından sonraki dönemde baba kız birbirlerine oldukça yakın olmuşlardı ve Hz. Fatıma, en sıkıntılı, güçlüklerle karşı karşıya olduğu günlerde babasının yanında olup O'na yardım ederek "Babasının Kızı" veya "Babasının Annesi" diye adlandırılmıştı. Bu bakımdan Hz. Fatıma ile Hz. Peygamber'in bir baba kız ilişkisinin çok ötesinde yahut da gerçekte olması gereken, ihmal edilmiş bir baba-kız ilişkisini sergilediklerini söyleyebiliriz.

Hz. Fatıma hakkında övgü dolu çok sözü vardır Hz. Resul'ün. Ama bunların içinde en kayda değer olanı şudur: "Cennet kadınlarının en üstünleri, Huveylid kızı Hatice, Muhammed'in kızı Fatıma, İmran hızı Meryem ve Firavun'un zevcesi, Muzahım kızı Asiye'dir." (Tabakaat). Aynı şekilde Hz. Peygamber zaman zaman sıkıntı ve darlığa düşen kızına "Âlemdeki kadınların en ulu'su olmaya razı değil misin?" diyerek Onu teselli etmiştir. Bunlardan başka Hz. Peygamber Hz. Fatıma'yı bedeninin bir parçası olarak nitelemiş; O'nu incitenin kendisini inciteceğini sözlerine eklemiştir. Nitekim Peygamber'in kutlu soyu bu kızı aracılığıyla sürecektir.

Babası: Zeyneb'in babası da Hz. Peygamber'e yakınlık açısından hiç de anasından geri kalmayan Hz. Ali (k.v.)'dir. Hz. Ali, Peygamber (s.a.a,)'in amcası oğlu olmakla kalmayıp, daha küçük yaşlarda yanına alarak yetiştirdiği ve kardeşim diyerek yakınlık derecesini bildirdiği, İslâm Dini ile ilk şereflenen insanlardan biridir. Cesareti ve takvası; ilmî düzeyi üzerinde tartışılmayan ve Peygamber tarafından ilmin kapısı diye adlandırılan Hz. Ali, aynı zamanda oldukça güçlü bir hatip olarak da tanınmaktadır.

Resul-ü Ekrem, Hicret edeceği gece Hz. Ali'yi kendi yatağına yatırmış; Hz. Peygamber'e suikast yapmaya gelenler yatakta Hz. Ali'yi bulmuş, Hz. Peygamber'in nereye gittiği hakkında ağzından tek söz alamamışlardır. Hicretten sonra Hz. Fatıma ile evlenmiş, bunun ardından Hz. Peygamber'e kâtiplik etmiş, Hz. Fatıma ile yoksul denilebilecek sade bir yaşantı sürdürmüştür. Hz, Ali, hem Peygamberle birlikte hem de ayrı olarak birçok savaşa katılmış ve hepsinde de olağanüstü başarılar göstermiştir.

İslâm’ın 4. Halifesi olan Hz. Ali, Küfe Mescidi'nde sabah namazı kıldığı sırada Mülcem adlı bir Haricî tarafından zehirli kılıçla basından yaralanarak vefat etmiştir. Geride Hz. Zeyneb, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin gibi çocuklar bırakarak sevgili hanımı Hz. Fatıma'ya kavuşmuştur.

Hz. Zeyneb sadece Hz. Peygamber gibi bir büyükbaba ve Hz. Fatıma gibi anne ile Hz. Ali gibi babaya sahip olmakla kalmamaktadır. O, aynı zamanda Hz. Hatice gibi Cennet kadınlarının en üstünü olduğu bildirilen ve İslâm'la ilk şereflenen bir hanımın da torunudur. Kuşkusuz gerek anasından, gerek babasından ve dedesinden birçok özellikler almıştır Zeyneb. Ancak Hz. Hatice'den de, İslâm yolunda fedakârlık yapmak, mal ve canını esirgememek, milyonlarını bir kenara iterek Şeyb'de üç sene süresinde iktisadî ambargo altında bırakılmaya tahammül edebilmek, açlıkla, ölümle yıldırılmamak gibi bir takım özelliklerin bir araya toplandığı sağlam bir, karakter miras kalmıştır O'na. Bu kararlılık, ne yaptığından ve neyi seçtiğinden emin adımlarla ilerleyiş ve duygu ile mücadele gücünü aynı potada yoğu-ruş; Hz. Zeyneb'in geleceğinde de görülecek ve hep hatırlanacaktır. Elbette ki bu benzerlikte en önemli etkenlerin biri Hz. Peygamber'in kutlu kişiliği etrafında bulunma onuruna erişmiş olmaktır. Ne var ki Hz. Peygamberin ardından kısa sürede unutulan, askıya alman, değiştirilmek istenen çok şey olmasına karşılık; kanı ve ölümü pahasına sonuna kadar yolunda yürümüştür Zeyneb.

Hz. Zeyneb'in dedesi de Ebu Talib'dir. Peygamber'i büyüten, Onu küçücük; öksüz ve yetim bir çocukken kanatları altına alarak koruyan Ebu Talip olmuştur. Mekke'deki gücü kardeşleri Ebu Cehil ve Ebu Leheb'ten daha aşağı kalmayan Ebu Talib, diğer amcalarının Peygamberimize ettiği kötülüklere, düşmanlıklarına rağmen sonuna kadar O'nu koruması altında tutmaya devam etmişti. Kardeşi Abdullah'ın oğlunu koruyarak, büyükleriyle çatışmaya girmekten, konumunu tehlikeye atmaktan kaçınmamıştı.

Babaannesi Fatıma Bint-i Esed, Peygamber Efendimiz annesini yitirdikten sonra O'na analık etmişti. Resülullah (s.a.a.) O'nun hakkında; "Bu, beni doğuran anamdan sonraki anamdır." diye buyurmuştur. Hz. Peygamberin Medine'ye hicretlerinin ardından o da çok geçmeden Medine'ye hicret etmiştir. İslâm'ı kabul eden kadınların on birincisi olduğu söylenmektedir. Hz. Resul'e beyat eden kadınların ilkidir. Vefatının ardından Peygamberimiz gerçekten çok üzülmüş ve "Anam vefat etti" demiştir. Namazını Peygamberimiz kılmış; mezara verilişinin ardından O'nunla birlikte bir süre mezarda yatmıştır, ibn-i Hişam ve İbn-i Sa'd Ebu Abbas'dan şöyle nakletmektedirler: "Hz. Ali'nin anası Hz. Fatıma öldüğünde Peygamberimiz kendi gömleğini O'na giydirdi ve mezarına girerek O'nun yanında yattı. Ashab dedi; Ya Resul, bu kadına yaptığını hiç kimseye yapmadın. Bunun üzerine Resul-ü Ekrem; "Ebu Talib'den sonra kimse bunun kadar benim iyiliğimi istememiştir; ben gömleğimi O'na giydirdim ki Cennet takıları taksınlar ve mezarında yattım ki mezardaki güçlükler O'nun için kolaylık olsun."

İşte Hz. Zeyneb böyle'bir ailenin çocuğu idi ve böylesine yakındı Hz. Resul'e dört bir yandan. Bir Zeyneb oluşturacak koşullarda yetişmekteydi elbette. Ama yeteneği, gayreti, imanı, itilası, özgüveni ve bilinci bu koşullardan gereğince yararlanmasını daha bir mümkün kılacaktı. Fatıma'nın Resul'e (s.a.a.) komşu evinden, bir gül goncası yetişecekti ansızın. Bu gül goncasından yayılan koku sadece zamanıyla kalmayarak gelecek nesillere de erişecek ve O'nun kimliğini tanıtacaktı. Bu gül goncasını yıpratmaya, hırpalamaya uğraşanlar olacak, ama dosta değil düşmana, mü'mine değil münafığa batan dikenleriyle saldıracaktı Zeyneb... Diliyle, eliyle, gücü nasıl yeterse, kime yeterse... Susmayacaktı yalnızca, onları küskünlükle sineye çekmekle yetinmeyecekti Zeyneb, tüm ezen ve ezilenlere böylece tarihî dersini verecekti.

Acılarla yoğrulu ömrü, kısalığına, rağmen en yoğun olaylara sahne olacak, boş ve durağan, hepsi birbirine benzeyen günler geçirmekle övünç duyan insanların yaşayacağı asırlarda da örnek özelliğini koruyacaktı. Zulmün konuştuğu, korkunun kol gezdiği, bedenlerin öfkeyle ürpererek susmayı yeğlediği dönemlerde; erkeklerin saraylara gizlendiği ya da parayla susturulduğu, kadınların ise eski cahili anlayış düzeyine indirgenmek istendiği günlerde Zeyneb konuşacaktı.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik Makale ve Köşe Yazıları AlimOğlu 47 20462 16 Eylül 2016 00:11
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Mevlüt HÖNÜL 0 2603 18Haziran 2016 02:59
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 4 2215 22 Şubat 2016 23:34
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Mevlüt HÖNÜL 0 1851 26 Ocak 2016 23:38
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül Makale ve Köşe Yazıları 'Yolcu' 3 2277 10 Mayıs 2015 23:35