Konulu Tefsir Usulü Çalışmaları-Medineweb
KONULU TEFSİR USULÜ ÇALIŞMALARI
KUR’ANİ İLİMLER
Konularına göre Tefsir Usulü çalışmaları deyince, Kur’an tefsiriyle yakından ilgili olan veya Kur’an’ın kendi yapısına ait ilimler üzerindeki araştırmalar anlaşılmaktadır. Kur’an ilimlerini konularına göre ele alıp inceleyen ve bu şekilde Tefsir Usulü içinde yer alan Kur’an ilim dallarını tesis eden çok sayıda araştırmacı alim bulunmaktadır. Bu konuların her biri, müstakil olarak tedvin edilmiş eserlerle tanıtılmıştır.
Konularına göre Tefsir Usulü Çalışmalarını, A) Mushaf ve Kıraat bilgisine ilişkin çalışmalar B) Kur’an ilimleriyle ilgili çalışmalar olmak üzere iki gruba ayırmak mümkündür. Şimdi bu iki gruba giren ilim dallarını, alimlerini ve geliştirilen literatürü tanımaya çalışalım.
A) MUSHAF VE KIRAAT BİLGİSİNE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR:
Kur’an-ı Kerim’le doğrudan bağlantılı olan ilimlerdir ki bunları Resmü’l-Mushaf, Tecvid İlmi, Kıraatu’l-Kur’an, Vakf ve İbtida şeklinde tasnif edip inceleyeceğiz.
1- MUSHAF’IN YAZISI (RESMÜ’L-MUSHAF)
Kur’an’ın yazısıyla ilgili olarak doğan ilme “Resmü’l-Mushaf” ismi verilmiştir. Kur’an’ın kendine mahsus bir yazı şekli vardır ki, buna “Resmü’l-Osmani” denir. Bu yazı şekli Osman (r.a.) zamanında istinsah edilen Mushafta da belirlenmiş ve günümüze kadar aynen muhafaza edilmiştir. Müslümanlar da başlangıçtan beri bu Mushafların yazısına titizlikle uymuşlar ve imla tarzına sadakatle bağlı kalmışlardır.
İşte bu titizlik sebebiyle ilk asırlardan itibaren Kur’an’ın yazısıyla ilgili olarak müstakil eserler yazılmıştır. Yazılan eserlerde, Kur’an’ın yazısının kendine mahsus özellikleri anlatılmakta, kelime ve harflerin çeşitli durumlarda nasıl yazılmış oldukları inceden inceye tesbit edilmektedir.
Osman (r.a.) zamanında yazılıp çoğaltılan Mushafların yazısında arapça kaidelere uymayan bazı yerlerin bulunduğu bilinmekle birlikte bir kısım alimler, Mushafların bu şekilde yazılmasının çeşitli hikmetlere dayandığını söylemektedirler. Bazı bilginler de bu imla tarzının o devirde yazının olgunlaşmamış olmasından ileri geldiğini söylemektedirler.[230]
Ancak alimlerimizin çoğunluğuna göre Mushafın imla tarzına uymak vaciptir. Mezhep imamları da bu yazıya uymanın sünnet olduğunu ve korunmasının gerektiğini, başka bir yazıyla Mushafın yazılmasının haram olduğunu belirtmişlerdir.[231]
Kur’an’ın bütününün yazısıyla ilgili olarak müslümanlar arasında icmâ’ meydana geldiğine göre, artık bu yazının değiştirilip yerine başka bir yazının konması mümkün değildir. Buna göre Kur’an’ın latin harfleriyle yazılması caiz görülmemektedir. Üstelik arap yazısının dışında bir yazı, Kur’an-ı Kerim harflerinin mahreçlerine ve tecvid kaidelerine uygun biçimde okunmasına yeterli olmadığı gibi kıraat vecihlerini de ifade edemez. Bu arada şimdiki yazının Kur’an’ı ezberleme hususunda hafızaya büyük yardımı olduğu bilinmektedir.
Yüzyıllar boyunca Kur’an-ı Kerim, Osman (r.a.) Mushaflarına uygun olarak meşhur hattatlar tarafından çok güzel yazılarla yazılmıştır. Özellikle Türk hattatlar bu uğurda üstün maharet göstermişler, yazıya en güzel ve en mükemmel şeklini vermişler, adeta sanat yarışına çıkmışlardır. İstanbul, Kahire, Paris, Londra, Vatikan, Berlin, Petersburg, Gırnata vb. kütüphanelerde çok kıymetli Mushaflar bulunmaktadır.
Mushaf, ilk defa Avrupa’da basılmıştır. Elde en eski baskı, 1694 yılında tab’ edilen Hamburg nüshasıdır. Muhtelif vilayetlerde ve değişik tarihlerde tab’ edilen Mushaflarla birlikte İstanbul’da ilk basım (1288/1871) ile (1291/1874) tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Kahire basımı ise (1281/1864)’dür.[232]