MÜCMEL-MÜBEYYEN
MÜCMEL-MÜBEYYEN
Mücmel, lügat manasından da anlaşıldığı gibi, müphem bir lafızdır. Ondan ne murad edildiği anlaşılamaz. Mücmel olan ayette de manalar izdiham eder ve onlardan hangisi olduğu açık bir şekilde belli olmaz. Manası kapalı bir şekilde olan ayetler Kur’an’da mevcuttur. Davud ez-Zahiri, mücmel ayetlerin Kur’an’da varlığını kabul etmez. Kur’an’daki mücmeller için umumiyetle şu sebepler bahis konusu edilebilir:
1) Kelimenin iki zıt manada birleşmesi. Mesela: Tekvir: 81/17’deki “As as”kelimesi hem gelen hem de geçen anlamına gelir. Bakara: 2/228’deki “Kuru” kelimesi hem hayız hem de temizlik haline delalet eder. İşte bu gibi haller ayetin mücmelliğine işaret eder.
2) Zamirin mercii ihtilafı. “Güzel söz O’na yükselir, salih amel de onu yükseltir.” (Fatır: 35/10) “Yerfeahu: Yükseltir” daki bu zamirin Allah’a mı, güzel söze mi, yoksa iyi işe mi raci kılınacağı hususndaki ihtilaf dolayısıyla ayet mücmel olur.
3) Atıf ihtimali veya istinaf sebebiyle. Mesela: Al-i imran: 3/7’deki “ve’r-Rasihune” kelimesinin başındaki “vav” harfi atıf ise manası “O’nun te’vilini ancak Allah ve ilimde ruhsat verilenler bilir.” şeklinde olur. Eğer “vav” harfi istinafiyye ise manası “O’nun te’vilini ancak Allah bilir, ilimde ruhsat verilenler ise buna iman ettik derler.” Bu ihtilaf ayetin mücmel olması sebebiyledir.
4) Lafzın garabeti. Mesela: Bakara: 2/232’deki “Fela ta’duluhunne” kelimesi.
5) Lafzın çok kullanılmaması. Mesela: “Yesmeune” yerine “Es-sem’a” (Şuara: 26/223) “Mütekebbir” yerine “Saniye ıtfihi” (Hac: 22/9) “Nadimen” yerine “Fe esbeha yukallibu keffeyhi” (Kehf: 18/42) kullanılması gibi.
6) Takdim ve tehir: Mesela: “Velevla kelimetun sebekat min Rabbike lekane lizamen ve ecelun musemma.” (Taha: 20/129) ayeti “Velevla kelimetun ve ecelun musemma lekane lizamen” şeklinde, keza “Yes’eluneke keenneke hakkun anha” (A’raf: 7/187) ayeti de takdim ve tehirsiz “Yes’eluneke anha kezalike hakkun” şeklinde olması lazım gelirdi.
7) Asıl lafzın başka bir şekle kalbolması. Mesela “Sina” kelimesi “Tur-i Sinin” (Tin: 95/2), keza “Ala ilyas”ın “Ala il yasin” (Saffat: 37/130) şekline girmesi gibi.
Birkaç madde halinde zikretmeye çalıştığımız şu haller, ayetlerin anlaşılmasını güçleştirmekte ve onları mücmel kılmaktadır.
Mübeyyen ise, lügat manasından da anlaşılacağı üzere, açıklama, beyan etme manasındadır. Ayetlerdeki müştereklik, müşkil, mücmel, hafi gibi hususları açıklayan ayetlere de mübeyyen ayetler denir. Mübeyyen ayet veya lafız, kapalı, bir ayeti ya muttasıl veyahut ta munfasıl bir şekilde tebyin eder. Bunlara ait bir kaç örnek verelim. Mesela: “Beyaz iplik siyah ihlikten ayırt edilinceye kadar.” (Bakara: 2/187) Bu ayet mücmeldir. Ayetin hemen arkasından gelen “Fecrin” lafzı bu mücmelliği açıklamaktadır. Görüldüğü gibi, bu örnekte, mücmeli beyan eden lafız, hemen mücmelin akabinde ve aynı ayette gelmektedir. “Tarık’ın ne olduğunu sana ne bildirdi?” (Tarık: 86/2) ayeti de mücmeldir. Bu ayeti takib eden “Delen yıldızdır.” (Tarık: 86/3) bu mücmelliği beyan etmektedir. “Boşanma iki defadır.” (Bakara: 2/229) ayeti de mücmeldir. “Yine onu boşarsa, onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz.” (Bakara: 2/230) Bu ayet ile mücmellik açıklanmaktadır. Bir haberde, birisi Rasulullah’a gelir ve ona Allah Kur’an’da iki talak olduğundan bahseder, üçüncüsü nerededir? diye sorar. Rasulullah da cevap olarak “Onu maruf bir şekilde tutmak veya güzel bir şekilde salıvermektir.” ayeti bu üçüncü talakı ifade eder demektedir. Demek ki ilk iki ayet ric’i talaka ait olmaktadır, ikinci ayet ise beynuneti ifade eder mahiyettedir. Yine Maide “Haram kılınanlar müstesna olmak üzere davarlar size helal kılındı.” (Maide: 5/1) denilmektedir. Ama haram kılınan bu hayvanlar bize bildirilmemektedir. “Kendiliğinden ölen hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı ile kesilen, boğularak, vurularak, yuvarlanarak veya sürüklenerek ölen, canavar tarafından parçalanan hayvanlar haram edilmiştir.” (Maide: 5/3) demekle haram kılınanları beyan etmektedir. Bu örneklerde de görüldüğü gibi, mübeyyen olan lafız veya ayet, aynı ayette değil de, bir ayet veya birkaç ayet sonra, hatta başka bir surede de gelmiş olabilir. Bir çok mücmel ayetin açıklayıcısı Rasulullah’ın sünneti olmaktadır. Namaz, zekat ve haccın bazı menasiki mücmeldir. Bunlar Rasulullah’ın sünnetiyle açıklanmıştır.[402]