KUR’AN’DA SUAL VE CEVAPLAR
KUR’AN’DA SUAL VE CEVAPLAR
Kur’an-ı Kerim’de çeşitli sualler ve bunlara verilen çeşitli cevaplar vardır. Bunlar kendi aralarında bir tasnife tabi tutulurlarsa, 13 bölümde mütalaa edilebilir:
1) Sualin hemen akabinde cevap:
“Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: “İhtiyacınızdan artanı...” (Bakara: 2/219)
2) Munfasıl cevap: Bu da iki şekilde olabilir:
a) Sualle cevabın aynı surede olması:
“Dediler ki: “Bu nasıl rasul yemek yiyor, pazarlarda dolaşıyor.” (Furkan: 25/7)
“Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezenlerden başkasını göndermiş değiliz.” (Furkan: 25/20)
b) Sualle cevabın ayrı ayrı surelerde olması:
“Rahman da neymiş?” derler.” (Furkan: 25/60)
“Rahman. Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı.” (Rahman: 55/1-3)
3) Sualin cevabı muzmer olması:
“Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı...” (Ra’d: 13/31)
Bunun cevabı gizlidir. Cevabı “O ancak yine bu Kur’an olurdu”
4) Sualin zikrinden mücerred cevap:
“Allah imanınızı zayi edecek değildir.” (Bakara: 2/143)
Bu, kıblenin değiştirilmesinden önce Beytü’l-Mukaddes’e yönelip namaz kılanların namazları nasıl oldu? Sualinin cevabı olmaktadır.
5) Bir suale iki cevap:
“Ve dediler ki: “Bu Kur’an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?” (Zuhruf: 43/31)
Bu sualin iki cevabı vardır:
a) “Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?” (Zuhruf: 43/32)
b) “Rabbin dilediğini yaratır ve seçer.” (Kasas: 28/68)
6) İki suale bir cevap:
“Eğer Allah’ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf ve Rahim olmasaydı!?” (Nur: 24/20)
Bu iki sualin cevabı ifk hadisesidir.
7) Mahzuf cevab:
“Şimdi Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü amel kendisine süslü ve çekici gösterilmiş ve kendi hevalarına uyan kimseler gibi midir?” (Muhammed: 47/14)
Bu kimsenin hali, dünya hayatını tezyin eden kimsenin hali gibidir, şeklinde mahzuf bir cevabı vardır.
8) Cevap, suale muttasıf olmayan bir fasla raci olur.
“İbrahim de hani kavmine demişti ki: “Allah’a kulluk edin ve O’ndan sakının, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Ankebut: 29/16)
“Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: “Onu öldürün ya da yakın!” demek oldu.” (Ankebut: 29/24)
9) Kelamın zımnında olan cevap:
“Sad, zikir dolu Kur’an’a andolsun; Hayır; o inkar edenler bir gurur ve parçalanma içindedirler. Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryat ettiler; ancak kurtulma zamanı değildi. İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kafirler dedi ki: “Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür.” (Sad: 38/1-4)
Kafirler Rasulullah’ın hak bir rasul olmadığını zannetmişlerdi. Bu ayetler ise, yeminle tehdidli olarak Rasulullah’ın risaletinin doğruluğunu teyid etmektedir.
10) Kelamın nihayetinde olan cevap:
“Diyecekler ki: “Üçtüler, onların dördüncüsü köpekleridir...” (Kehf: 18/22)
“De ki: “Rabbim onların sayısını daha iyi bilir.” (Kehf: 18/22)
11) Suale mütedahil olmuş cevap:
“Onlara doğru yönelerek: “Neyi kaybettiniz?” dediler. Dediler ki: “Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu getirirse...” (Yusuf: 12/71-72)
12) Vakte mevkuf cevap:
“Rabbiniz dedi ki: “Bana dua ediniz ki size icabet edeyim.” (Mü’min: 40/60)
Sahabe, duanın icabet zamanını Rasulullah’a sordular. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu:
“Kullarım sana benden sorarlarsa, ben onlara yakınım, dua ettikleri zaman dualarına karşılık veririm, o halde bana icabet etsinler, bana iman etsinler, umulur ki doğru yolu bulurlar.” (Bakara: 2/186)
13) Nehiy cevabı:
“Ey Nebi’nin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin.” (Ahzab: 33/32)