Kur’an-ı Kerim’in Doğu ve Batı Dillerindeki Tercemeleri
Kur’an-ı Kerim’in Doğu ve Batı Dillerindeki Tercemeleri:
Kur’an-ı Kerim’in İslam’ın ilk devrinden itibaren başka dillere tercüme edildiğine dair örneklere rastlamaktayız. Prof. M. Hamidullah Le Saint Coran adlı Fransızca tercemesinin mukaddimesinde, Kur’an-ı Kerim’in terceme tarihi adlı bölümünde[440], aslen İran’lı olan Selman el-Farisi’nin, Fatiha’yı farsçaya terceme ettiğini, keza hicri 127 senesinde Kur’an’ın berbericeye çevrildiği, el-Cahiz’in (255/869) beyanına göre, Musa b. Seyyar el-Esvari’nin, Kur’an’ı talebelerine hem arapça, hem farsça tefsir ettiği, keza Buzurg b. Şehriyar’ın ifadesine göre, 270/883 senelerinde Kur’an’ın Hind diline terceme edildiği bildiriliyor. Samanoğullarından Mansur b. Nuh devrinde (354/956) bir heyet Kur’an’ı farsçaya terceme etmiş, bu esere Taberi tefsirini ek olarak ilave etmişlerdir. Bu heyetin, Kur’an’ı türkçeye de terceme ettiği söylenmektedir. Aynı devreye ait, mütercimi belli olmayan bir tercemenin Cambridge’de olduğu söylenir. Bunlardan başka hicri 5. ve 6. asırlara ait Surabadi İsfaraini (471/1049), Zahidi (519/1125) ve Hoca Abdullah Ensari’nin tercemeleri günümüze kadar ulaşmıştır. Hoca Abdullah bu eserinin, 107 tefsirden istifade edilerek toplandığını kaydeder. Hatta müsteşrik Mingana, Kur’an’dan kısımlar ve reddiyeleri ihtiva eden süryanice bir eserin parçalarının el-Haccac b. Yusuf devrine ait olduğunu zikreder.
Kur’an-ı kerim’in ilk latince tercemesi 1143 tarihinde Robertus Ketenensiz (Robert of Retina) ile Dalmaçyalı Hermannus tarafından yapılmış ise de, bu terceme ancak 1543 senesinde Luter’in tavsiyesi üzerine Theodor Bibliender tarafından neşredilmiştir. Bu neşir tarihinden bir asır kadar sonra Slezyalı rahip Dominicus, izahlı bir Kur’an tercemesi hazırlamış, fakat bu eser yazma olarak kalmış, basılmamıştı. Bunlardan başka 1698’de basılan tefsirli ve tenkidli bir Kur’an tercemesi, bu tercemelerin en iyisi addedilir. Bu terceme Ludovicus Maraccius (Maracci) tarafından yapılmıştır.
Kur’an-ı Kerim hemen hemen bütün avrupa dillerine terceme edilmiştir. İlk fransızca tercemesi 1647’de A. du Ryer tarafından yapılmıştır. Bundan sonra M. Savary, B. Kasimirski, R. Blachere, E. Montet ve M, Hamidullah’ın yapmış olduğu tercemeler meşhur olmuştur. Fransızcada bunlardan başka 30’a yakın terceme vardır. İngilizcede de G. Sale, J. M. Rodwell, F. H. Palmer, A. J. Arberry, Muhammed Ali gibi şahısların tercemeleri yanında 50’den fazla terceme bulunmaktadır. Diğer avrupa dillerinde de ur’an tercemeleri çok yaygındır. Bu hususta tafsilata girişmek istemiyoruz.[441] Batı dillerinde yaygın olan Kur’an tercemesi şark dillerinde de bol miktarda bulunmaktadır. Türk, İran, Çin, Urdu, Hindu, Malaya, Bengale, Cava ve Japon dillerinde de tercemeler vardır.
Kur’an-ı Kerim’in türkçe tercemelerine uygur, arap ve latin harfleriyle rastlamaktayız. Uygur harfleriyle Kur’an’ın tam bir tercemesi yoktur. Ancak bazı ayetlerin parçaları ele geçmiştir. Prof. Reşit Rahmati Arat 1951 senesinde İstanbul’da neşrettiği Edip Ahmed b. Mahmud Yükenki’nin, Atabetü’l-Hakayık’ında bazı ayetlerin tercemesine rastlandığını söylemektedir.[442] Arap harfleriyle, Kur’an’ın en eski tercemesi Ebu Ali el-Cubbai el-Huzistani’ye (303/915) ait olduğu söylenirse de bu tercemeye ait bir ize rastlanılamamıştır. Başka bir nüsha, 1914 senesinde Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ın Türkistan’da bulduğu nüshadır ki, müellifi meçhuldür. Bu terceme halen Leningrat’taki Asya müzesinde “Anonim tefsir” adı ile korunmaktadır. Yine müellifi meçhul, fakat tam bir nüsha İstanbul Türk-İslam Eserleri Müzesi 73 noda kayıtlı olan terceme ‘734/1333) yılında Muhammed İbnu’l-hace Devletşah eş-Şirazi tarafından istinsah edilmiştir. Bu nüshayı Abdulkadir Erdoğan, Vakiflar Dergisi’nde tanıtmıştır. Keza 764/1363 senesinde istinsah edilen ve Hekim oğlu Ali Paşa Kütüphanesinde 951 no da bulunan nüsha da ilk tercemelerdendir.
Abdulkadir İnan’ın tetkikine göre, yukarıda zikredilen üç nüshanın, tercemeleri birbirine uygun ve çok yakın olduğunu söylemekte ve bunların hepsinin bir asıl nüshadan geldiğini ilave etmektedir. Yine bu zata göre, Kur’an’ın ilk tercemeleri miladi 11. asra kadar inmektedir. Fakat bugün elde mevcut en eski türkçe tercemeleri 14. asra ait bulunmaktadır. Asırlar boyunca latin harflerinin kabulüne kadar, yüzlerce terceme yapılmış, bunların ekserisi hayır sahipleri tarafından çeşitli kütüphanelere ve camilere vakfedilmiştir. Şahısların elinde veya hususi kütüphanelerde de bol miktarda bulunmaktadır. Kur’an’ın türkçe tercemelerine ait bilbiyografyalar bu bakımdan daima eksik kalmaktadır. Her an Anadolu’nun çeşitli kütüphane ve camilerinden veya hususi kütüphanelerden yeni ve kıymetli tercemeler çıkma ihtimali kuvvetlidir. Eski türkçe tercemelerin ekserisi kelime kelime yapılmıştır. Ord, Prof. Süheyl Ünver, türkçe kelime kelime yapılmış olan tercemelerin, muhtelif kütüphanelerimizdeki sayısının 60’a vardığını söylemektedir.[443]
Latin Harfleriyle Yapılan Tercemeler:
Latin harfleriyle yapılmış tercemelere gelince, adedleri epeyce vardır. Onlardan en önemlilerini zikredelim:
1) İmirli İsmail Hakkı, Kur’an-ı Kerim Tercemesi.
2) Ömer Rıza Doğrul, Tanrı Buyruğu.
3) Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, yeni meali türkçe tefsir.
4) Hasan Basri Çantay, Kur’an-ı Hakim ve Meali Kerim.
5) Osman Nebioğlu, Türkçe Mur’an-ı Kerim.
6) Abdulbaki Gölpınarlı, Kur’an-ı Kerim.
7) Besim Atalay, Kur’an.
8) Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerim Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri.
9) İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Kur’an.
10) Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı (Yaşar Kutluay-Hüseyin Atay)
11) Süleyman Ateş, Kur’an-ı Kerim Meali.
Yukarıda zikrettiklerimiz Kur’an’ın tam tercemeleridir. Ayrıca ayet ve surelerin tercemelerine ait latin harfleriyle yazılmış başka eserler de vardır.